BLOG
07 Ocak 2013, 13.25
A-
A+
Aslında o kadar cok yazacak sey varkı bi baslasam belkı susmayacagım ..
Öncelıkle yalnızlıkları gecene kadar yanımda olan .. ama konusacak lak lak edecek bırılerını buldumu sırtını donen tum dost dedıklerımee tesekkuru bır borc bılıyorum..ıyıkı varsınızz ... ıyıkı her defasındaa bı tarafımaa edıyorsunuz...
İkı yuzlulukte bırıncılıge oynayann sevgılı arkadaslarım sızıde unutmadım ...senaryolar kuvvetlı ... replikler super ...oskara adaysınız benım gozumde..ellerınızden gozlerınızden opuyorum:))
Bıde unuttumm ıktıdar meselelerı var ...Yonetıcılık ... yetkili olmak ...cok onemlı seylerr bunların pesınden kosmakdaa ayrıcaa bır erdemm ...bu yol cok saglam bı yoll... tavsıyemm
bırbırınızın ayagının altına muz kabugu koymayı unutmayın :))
Unuttugum ne var acabaa ... dusunuyorumm ...dusunuyorumm ...
bıde hep yanımda hep dınleyen yuregı tertemız insanlar var kaybettikce buyuyenn ..uzulenn ezilen ...sevgıyı saygıyı herseyın ustunde tutann ..sadece yalnızlıgında degıll kalabalıklarda bıle elınızden tutan...canparcaları var
..varsın top 10 lara oynuyanlarr yanımda olmasınn ...zaten ben ıyı gunde kotu gunde herseyıylee benımle olan.. arkamda degıll, onumde degıl, yanımdaa duran elımı tutan dostlar ıstıyorumm ...
Gidip gidip gerı donmeyın yalnızlıgınızdaa... vallahii kovacagiimmm sövecegimm haberinizz olsun ...saygılarımla
sen dostluk arıyorsun ama " dostlarım dostluk diye bir şey yoktur " demiş aristoteles. bende diyorum ama kimse inanmıyo.
Canım kardeşim, ne kadarda güzel duygularıma tercüman olmuşsun.Unutmaki, herkes ektiğini biçer.Ve bu dünyada iyi niyetli insanlar hep kazanır.Onlar sadece kedilerini kandırıyorlar.Belki yazını okurlarsa(tabi o kapasite varmı?)başlarını ellerinin arasına alıp bi düşünürler.Tabi düşünecek beyin varsa:))
Birde; birkaç çürük domates yüzünden tüm domatesleri çöpe atan müsrifler yok mu ?
Her nekadar paylaşımınızda ayrı bir sepet de açsanız, mevsimin ezdiği domateslerden imal edilmiş salça da kulansanız, iyi günde ,kötü günde; her mevsim soframızda da olsalar: Üslubunuza baktığımda gurme olmaya gerek yok, sizin elinizdeki salça çabuk küflenir hissi veriyor.:)
O dediğin aristo'nun b*k yemesinden ibarettir.
öncelikle yüregine saglik diyorum...güzel ve anlamli ama anlayana !!!
Bu Dünyada Bu Hayatda Bu Yeryüzünde dedigin gercek Dostlar...
yüzde yüz Insan olan....Adam gibi Adam olan...Kadin gibi Kadin olan...vs.vs.vs....
cok nadir bulunur...Buldugundada degerini kiymetini bileceksin...
Bazen bile bile enaye yerine giriyoruz karsimizdaki asil gercek Dostumuz degil diyoruz farkindayiz ama yinede bile bile devam ediyoruz güvenmeye....sevmeye....affediyoruz....
ve yine üzülüyoruz.....bu böyle gelmis böyle gider....
Paylasimin icin Tskler eline yüregine Saglik
Saygilarimla
Anlatımlarından anladığım kadarıyla sevgili KABUS zannedersem sen sanal ortamda bir kabus gördün ve uyandın sanırım )). Bak kardeşim dost u gercek hayatta kendin bulacaksın gerçekten yüzünü mimik hareketlerini tebesümünü ve kaş çatışını göremediğin kişilerle dost olmak inan masal kitabı okumak gibidir. Kimin nezaman ağladığını göremiyorsan aranızda sanalda olsa bir perde varsa sadece oyun arkadaşlığı yapmayı başarabiliyorsan rahat olursun. Haa diyorsanki hayır gercek hayatta gördüm kabusu o zaman diyecek bişeyim yok o kadar arkadaş canlısısın ve yardım seversinki içlerindeki çürükleri ayırma şansın olmuyor. Sağlıcakla kal mutlu yaşa kardeşim.
Aristoteles haltetmiş. Her ne kadar size parmaklarınızı kullandıracak kadar olsa da genellikle, vardır "dost" nitelemesine mazhar diğergam insanlar... Marifet iltifata tabiiymiş, marifet izhar edildiğinde "iltifat" edeceksiniz ki, marifet daha ali bir hal alsın. Aksi taktirde söner gider. Benzer şekilde, dostların dostluğuna da toz kondurmayacaksınız. Aynen dostluğu, "dost" kavramını sadece sakız çiğner gibi ağza almaktan ibaret sananları eleştirdiğiniz gibi. Çürük domatesçi de haltetmiş. Bu yazıyı kaleme alan userin yazısının içeriğine vakıf olamamış ne yazık ki... Oysa, yazar arkadaş, çürük domatesleri, sağlam olanlarından itinayla ayırmayı çok iyi başarmış. Sarraf titizliğiyle sepetteki çürükleri ayırmış, kan kırmızı parkaklığında olanları sepette muhafaza etmiş. Yalancı-sahte dostlara, dostluklara gelince; onlar dünya kurulalı var, dünya durana kadar da olacak. İnsanın olduğu yerde sahte yüzler de vardır, riyakarlık da... Sahteciliğe, riyakarlığa değil, ama sahte yüzlere, riyakarlara alışmamız gerekiyor. Ama bu arada, onları gerçeklerinden ayırdedebilme kabiliyetini de kazanmamız lazım. Aksi halde olan sadece kendimize olur...
''Dostlarım dostluk diye bir şey yoktur'' Güzelmiş.
Birilerine haltetmişler derken kendi "halt" larımızı göremiyoruz. Yani hepimiz bize benzemeyen bizim gibi düşünmeyen birilerine göre halt ediyoruz.
Toplumsal yaşam demek zaten bir sözleşme anlaşma birliğidir. Yaptırımları vardır. İkili ilişkiler de bu çerçevede gelişir. Kısacası "Aldığınız kadar dostunuzdur".Çıkarsız ilişki yoktur. Olsaydı tercihleri yüzünden toplumun dışına itilmezdi insanlar.
"Kim sahte? Kim çürük?" Bu açıdan bakarsak sahte dediğimiz insanlar aslında bizim gibi olmayanlar bizim beklentilerimize karşılık vermeyenlerdir. Çürük domates dediğiniz şey o anda size yararı olmayan ama uzun vadede siz ve doğa için gerekli bir şeydir. Sizin için önemli olansa onu o anda yiyip yiyemeyecek olmanızdır. Bakın sizde de bir çıkar söz konusuymuş, hoşgeldiniz sahteliğe :)
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Yunus un bu dizeleri bir örnektir koşulsuz kabullenişe sevgiye
Yanlış anlamayın kimseden yunus olmasını ermiş, olmasını beklemiyorum.En azından dışardan bakın ve kendinize yontan davranışlarınızın farkına varın.
Burda anlatmak istediklerimi puzzle yaparak da anlayabilirsiniz.Sitede de var ama görsellerde çeşitlilik lazım.
Müneccimliğe ne de meraklıyız. Müneccimlikle karılmış, önyargısal mahkum etmelere de... Biri diğerinin "haltını" eleştirdiğinde, o eleştirenin de illa bir haltı olacak. Ne kadar da eminiz herkesin bir haltı olduğuna. Eh boşuna dememişler; "kişi kendini nasıl bilirse, başkasını da öyle bilirmiş". İnsanlar, zinhar kendisi gibi düşünmeyene "haltetmiş" nazarıyla bakmazlar. Ha bu kolaycılığı ve basitliği kişiliğine zamklayan insancıklar da vardır, ama her insan o nazarla bakmaz. Neden düşünemiyoruz ki; doğru tektir, kişiye göre doğru olmaz. Kişiye göre doğru olmayacağına göre, yanlışta olan bir anlamda haltetmiştir. Bu haltı gözler önüne sermek de, birine göre vazifedir, birine göre zevk... Kimine göre ise, örtmek gerekir. İsteyen istediğini seçmekte hür... Tek olan doğruya mugayir olanı, "yanlış" diye yaftalamak da, "halt" diye yaftalamak da keza insanın hür seçimi. Ha, Aristo dedi diye, onu mutlak doğru kabul edip, onu halt yemekle itham edenlere ayarsız sözler söylemek de bir tercih. Ama bu tercih de, tercihi yapanın dogmatik düşünsel dünyasına delalet eder. O da ayrı bir husus...
Bazılarımız, "sözle inciler dizeceğim" hesabıyla, "çıkarsız ilişki yoktur" da derler. Halbuki sorsanız, evladını (varsa tabii) çıkarsız, hesapsız sevdiğini söyler. "O ayrı, kan bağı olmayan kişiler arasındaki ilişkiden sözediyorum diyen olursa, Peygamber efendimizle, sadık dostu hz. Ebubekr'in ilişkisine bakmasını öneririm. "O da peygamber ve sahabesi" diyen olursa, "onlar da insandı" derim ve herhangi bir istisna yapmaksızın, "çıkarsız ilişki olmaz" sözünü hatırlatırım...
Çürük domates mevzuuna gelince... O çürükler, evet, bana yararı olmayandır. Sadece bana değil, benimle birlikte insanlığa da yararı olmayan, hatta yenildiğinde bünyeyi maraza duçar eden domatesler. Çürük domatesi tercih edenin, bedenine zukmetmesi de kendi tercihidir. Ama kimsenin buna saygı duymasını beklememesi gerekir. İlahi bir emanet olan bedenine zulmeden, saygıyı haketmez. Çürük domatesi ayıklayıp çöpe atanla "sahteci" ilişkisi peydahlayan zihniyeti, orijinallik açısından alkışlamak gerekir.
Karalamaya ne de meraklıyız. Neyi seçen seçsin banane. Çıkıpta benim seçtiğime "halt etmişsin" diyene "esas sen halt etmişsin" derim ben de.Aynı dili konuşuyoruz.
Bizim doğrumuz o domatesin bize yaramadığıdır, tek doğru varsa bu bizimkidir zaten. E vuralım kafasını insanlık kurtulsun o zaman. Hitler de öyle yapmıştı Stalin de...
Azcık biyoloji okuyan biri çürümenin ekolojik devamlılıktaki yerini bilirdi. Azcık düşünen biri de bir puzzle parçasının yerleştirdiğimiz yere uymamasının onun gereksizliğine denk geldiğini düşünmez. Ben çürük domatesi toprağa atıp yeni domatesler üretiyorum ne büyük zulum yapıyormuşum meğer :). Demek istediğim anlaşamıyorsunuz diye birilerini karalamak ne derece doğru kaldı ki tek tarafı dinleyerek yargıç pozisyonuna girmek bize mi kaldı? Uzaklaşırsınız olur biter.
Aile ilişkilerini ayırmadım.Ailede en büyük çıkar ise genetik mirastır. Kişi genetik kodlarının geleceğe aktarılması için korur kollar çocuklarını, onların hiç bir yararı olmasa da, bu içgüdüseldir.
Madem "halt" konusunda "aynı dili konuşuyoruz", niye bu laf kalabalıklığı anlamadım ki... Bunu anlamamış olsam da, benim dilimi konuşman sevindirici:)
E valla biz de çürük domatesleri ayıklarken toprağa atıyoruz zaten, başka nereye atılır ki? Bazıları akvaryuma atıp, zaman zaman karşısına geçip seyir mi ediyor acaba, relaks amacıyla? Bilemedim ben. Muhayyileniz geniş sanırım, başka nereye atttığımızı vehmettiyseniz, yazın biz de bilmiş olalım. Malum, bilmemek ayıpsa, imkan varken öğrenmemek daha büyük ayıp. Hem domates domatestir, insan ise insan. Aradaki farkı lütfen anlayalım. Domatesin kafasına vurulmaz, çürüğe ayrırılırken. İnsanın kafasına vurulabilir, elhak doğru. Ama "çürük insanı ayıklamak"tan, siz kafasına vurmayı anlıyosunuz, ben çevremden uzaklaştırmayı. Bakın bu konuda benimle aynı dili konuşmuyorsunuz, üzüldüm.
Çürük bulduğum domatesleri tesbit etmek, onları itinayla ayırıp atmak (akvaryuma değil, toprağa) konusunda yeterince ehliyetliyim sanırım. Beden benim bedenim, çevre benim çevrem. Bedenimi de, çevremi de temiz tutma konusunda yeterince bilgi birikimim, tecrübem ve izanım var şükür. Kendimle alakalı bir konuda yargıç da olurum, savcı da... Kimse kusura bakmasın.
Karşılıksız sevginin var olabileceği konusunda birazcık benim dilime yaklaşmışsınız, bu da birşeydir, mutlandım:)))
Aman !! Neler olmuş yokluğumda...:)
''Domates domatestir; insan da insan'' :)) Yaptığım teşbihi bile, tesbih yapmışsın klavyene GRİ. Ayrıca; yazının içeriğine fransız kaldığımı düşünerek , siz yorumumun içtenliğine vakıf olamamışsınız maalesef.Dikkat ederseniz yorumumu da altını çizerek bağladığım cümlenin özünde '' üslup'' vardı. '' bu üslupla dost yaklaşımınızı samimi bulmuyorum '' diyerek özgür irademle fikrimi belirtmeye çalışmıştım.
'' dost zannetiklerimin gelmişine , geçmişine teşekkür ederim'', '' sevgili sözde arkadaşlarım.. hepinizi öpüyorum'' gibi benzeri cümlelerin, bendeki karşılığı anlatım cinliğidir.Dost , arkadaş samimiyetinin ölçüsünü ana tema yapan bir paylaşım; içinde anlatım cinliği barındırıyorsa, siz paylaşım için her ne kadar GRİ bir tabloda çizseniz! ben user! arkadaşın analizinin de , fikrininde üslubunun gölgesinde kaldığını düşünerek yaptım yorumumu.
bıraz daha gayret gosterılırse en cok yorum alan yazı olacak arkadaslar :))
Muhatap almadıklarım, muhatap alınmaya mı istekli, yoksa "gocunacak" bir yaraları mı var? Anlamadım ki...
Unuttugum ne var acabaa ... dusunuyorumm ...dusunuyorumm ...
Yüreğine sağlık...
YORUMLAR
sen dostluk arıyorsun ama " dostlarım dostluk diye bir şey yoktur " demiş aristoteles. bende diyorum ama kimse inanmıyo.
Birde; birkaç çürük domates yüzünden tüm domatesleri çöpe atan müsrifler yok mu ?
Her nekadar paylaşımınızda ayrı bir sepet de açsanız, mevsimin ezdiği domateslerden imal edilmiş salça da kulansanız, iyi günde ,kötü günde; her mevsim soframızda da olsalar: Üslubunuza baktığımda gurme olmaya gerek yok, sizin elinizdeki salça çabuk küflenir hissi veriyor.:)
Bu Dünyada Bu Hayatda Bu Yeryüzünde dedigin gercek Dostlar...
yüzde yüz Insan olan....Adam gibi Adam olan...Kadin gibi Kadin olan...vs.vs.vs....
cok nadir bulunur...Buldugundada degerini kiymetini bileceksin...
Bazen bile bile enaye yerine giriyoruz karsimizdaki asil gercek Dostumuz degil diyoruz farkindayiz ama yinede bile bile devam ediyoruz güvenmeye....sevmeye....affediyoruz....
ve yine üzülüyoruz.....bu böyle gelmis böyle gider....
Paylasimin icin Tskler eline yüregine Saglik
Saygilarimla
Toplumsal yaşam demek zaten bir sözleşme anlaşma birliğidir. Yaptırımları vardır. İkili ilişkiler de bu çerçevede gelişir. Kısacası "Aldığınız kadar dostunuzdur".Çıkarsız ilişki yoktur. Olsaydı tercihleri yüzünden toplumun dışına itilmezdi insanlar.
"Kim sahte? Kim çürük?" Bu açıdan bakarsak sahte dediğimiz insanlar aslında bizim gibi olmayanlar bizim beklentilerimize karşılık vermeyenlerdir. Çürük domates dediğiniz şey o anda size yararı olmayan ama uzun vadede siz ve doğa için gerekli bir şeydir. Sizin için önemli olansa onu o anda yiyip yiyemeyecek olmanızdır. Bakın sizde de bir çıkar söz konusuymuş, hoşgeldiniz sahteliğe :)
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Yunus un bu dizeleri bir örnektir koşulsuz kabullenişe sevgiye
Yanlış anlamayın kimseden yunus olmasını ermiş, olmasını beklemiyorum.En azından dışardan bakın ve kendinize yontan davranışlarınızın farkına varın.
Burda anlatmak istediklerimi puzzle yaparak da anlayabilirsiniz.Sitede de var ama görsellerde çeşitlilik lazım.
Bazılarımız, "sözle inciler dizeceğim" hesabıyla, "çıkarsız ilişki yoktur" da derler. Halbuki sorsanız, evladını (varsa tabii) çıkarsız, hesapsız sevdiğini söyler. "O ayrı, kan bağı olmayan kişiler arasındaki ilişkiden sözediyorum diyen olursa, Peygamber efendimizle, sadık dostu hz. Ebubekr'in ilişkisine bakmasını öneririm. "O da peygamber ve sahabesi" diyen olursa, "onlar da insandı" derim ve herhangi bir istisna yapmaksızın, "çıkarsız ilişki olmaz" sözünü hatırlatırım...
Çürük domates mevzuuna gelince... O çürükler, evet, bana yararı olmayandır. Sadece bana değil, benimle birlikte insanlığa da yararı olmayan, hatta yenildiğinde bünyeyi maraza duçar eden domatesler. Çürük domatesi tercih edenin, bedenine zukmetmesi de kendi tercihidir. Ama kimsenin buna saygı duymasını beklememesi gerekir. İlahi bir emanet olan bedenine zulmeden, saygıyı haketmez. Çürük domatesi ayıklayıp çöpe atanla "sahteci" ilişkisi peydahlayan zihniyeti, orijinallik açısından alkışlamak gerekir.
Bizim doğrumuz o domatesin bize yaramadığıdır, tek doğru varsa bu bizimkidir zaten. E vuralım kafasını insanlık kurtulsun o zaman. Hitler de öyle yapmıştı Stalin de...
Azcık biyoloji okuyan biri çürümenin ekolojik devamlılıktaki yerini bilirdi. Azcık düşünen biri de bir puzzle parçasının yerleştirdiğimiz yere uymamasının onun gereksizliğine denk geldiğini düşünmez. Ben çürük domatesi toprağa atıp yeni domatesler üretiyorum ne büyük zulum yapıyormuşum meğer :). Demek istediğim anlaşamıyorsunuz diye birilerini karalamak ne derece doğru kaldı ki tek tarafı dinleyerek yargıç pozisyonuna girmek bize mi kaldı? Uzaklaşırsınız olur biter.
Aile ilişkilerini ayırmadım.Ailede en büyük çıkar ise genetik mirastır. Kişi genetik kodlarının geleceğe aktarılması için korur kollar çocuklarını, onların hiç bir yararı olmasa da, bu içgüdüseldir.
E valla biz de çürük domatesleri ayıklarken toprağa atıyoruz zaten, başka nereye atılır ki? Bazıları akvaryuma atıp, zaman zaman karşısına geçip seyir mi ediyor acaba, relaks amacıyla? Bilemedim ben. Muhayyileniz geniş sanırım, başka nereye atttığımızı vehmettiyseniz, yazın biz de bilmiş olalım. Malum, bilmemek ayıpsa, imkan varken öğrenmemek daha büyük ayıp. Hem domates domatestir, insan ise insan. Aradaki farkı lütfen anlayalım. Domatesin kafasına vurulmaz, çürüğe ayrırılırken. İnsanın kafasına vurulabilir, elhak doğru. Ama "çürük insanı ayıklamak"tan, siz kafasına vurmayı anlıyosunuz, ben çevremden uzaklaştırmayı. Bakın bu konuda benimle aynı dili konuşmuyorsunuz, üzüldüm.
Çürük bulduğum domatesleri tesbit etmek, onları itinayla ayırıp atmak (akvaryuma değil, toprağa) konusunda yeterince ehliyetliyim sanırım. Beden benim bedenim, çevre benim çevrem. Bedenimi de, çevremi de temiz tutma konusunda yeterince bilgi birikimim, tecrübem ve izanım var şükür. Kendimle alakalı bir konuda yargıç da olurum, savcı da... Kimse kusura bakmasın.
Karşılıksız sevginin var olabileceği konusunda birazcık benim dilime yaklaşmışsınız, bu da birşeydir, mutlandım:)))
Aman !! Neler olmuş yokluğumda...:)
''Domates domatestir; insan da insan'' :)) Yaptığım teşbihi bile, tesbih yapmışsın klavyene GRİ. Ayrıca; yazının içeriğine fransız kaldığımı düşünerek , siz yorumumun içtenliğine vakıf olamamışsınız maalesef.Dikkat ederseniz yorumumu da altını çizerek bağladığım cümlenin özünde '' üslup'' vardı. '' bu üslupla dost yaklaşımınızı samimi bulmuyorum '' diyerek özgür irademle fikrimi belirtmeye çalışmıştım.
'' dost zannetiklerimin gelmişine , geçmişine teşekkür ederim'', '' sevgili sözde arkadaşlarım.. hepinizi öpüyorum'' gibi benzeri cümlelerin, bendeki karşılığı anlatım cinliğidir.Dost , arkadaş samimiyetinin ölçüsünü ana tema yapan bir paylaşım; içinde anlatım cinliği barındırıyorsa, siz paylaşım için her ne kadar GRİ bir tabloda çizseniz! ben user! arkadaşın analizinin de , fikrininde üslubunun gölgesinde kaldığını düşünerek yaptım yorumumu.
Yüreğine sağlık...