MIZIKCI
21 Ocak 2013, 08.18 A- A+
Bir kez daha anladım, verilen sözlere itimat etmekte tedbirli olmam gerektiğini. Vaad edileni, inanarak aktarıyorum ve tutulmayan sözlerin mağduru ben oluyorum. Sonra, kendimden kaynaklanmayan bir mahcubiyeti yük gibi taşıyorum. Peki bu güvensizlikle ne kadar yol alınır, el ele tutuşup kaç bend yıkılır, hangi derde derman olunur? Ah, işin içinden çıkamıyorum. "İki el bir baş içindir, ellerde senin baş da senindir." diyip yola koyuluyorum. Ah nereden bileyim, insanlar tutmak için değil caymak için söz veriyorlarmış meğer... Bu mızıkçı insanlardan kurtularak, rengarenk misketlerimi alıp verilen sözlerin tutulduğu bir diyara göçmek istiyorum.
YORUMLAR
söz vermenin yapılan en ciddi sözleşme olmasına rağmen bu kadar kolay vazgeçilebiliyor olması insanlığın geldiği noktayı göstermesi bakımından çok manidar. sadece iki elin kanda olması durumunda tolerans gösterilebilir bişeydir söz tutmamak. kanaatimce hapis cezası getirilmedir tutmayanlara.
Aman ya! Biri tavuğumuza '' kışşş'' dese; onlar mızıkçı oluyor, bizimse deli gönlümüz abdal olup, alıp başını gitmek istiyor diyar diyar.Sanki gittiğimiz yerde mızıkçılar yok, mızıkacılar bize serenat yapmak için bekliyorlarmış gibi.
''Otur oturduğun yerde ve boş hayeller kurma'' diye azarlamak geliyor içimden :)Ama '' Otur oturduğun yerde ve çevre düzenlemesinde gönüllü ol.Mıntıka temizliği yap'' demek, blogun amacına daha uygun düşecektir ... diye tercih sebebim oldu.:) Mızıkçılar da, mızıkacılar da sen müsaade ettiğin kadar girebilirler mıntıkana.
Nedense şikayetlerde hep kalemimizde olgunlaşmış bir kifayet.. Ama söz güvene gelince; özgüvende, zafiyet üstüne zafiyet !