gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Ahh kaynana...

22 Ocak 2013, 11.29
A- A+
“Kaim-i ana”yı bileniniz var mı? Bilen varsa beri gelsin, alnından öpülesidir. Kaim-i ana, yani bildiğimiz “kaynana”…  Etimolog iddiasında değilim, dilbilimci de değilim, ancak, kaynana kelimesinin orijini buymuş; kaim-i ana… Peki kaim-i ana ne demek? Kaim; başka birşeyin yerine geçen. Bu durumda, kaim-i ana, yani kaynana; ana yerine geçen kadına verilen sıfat. Bu tanımlamanın burda yazılmasına kaçımızın ihtiyacı var? Belki hiçbirimizin. Yani, birçoğumuz kelimenin kökenini bilmiyor olsak da, aslında, kayınvalidenin anne yerine geçtiğini, onun, gelin veya damat için “anne” hükmünde olduğunu biliriz. Biliriz de… Bu bilişe kaçımız uygun davranırız, orası biraz tatsız. Biraz demek de çok iyimser aslında, çok tatsız.

Anne, “cennetin ayakları altına serildiği kadın”dır, malum. Severiz, baba kadar olmasa da sayarız. Hayalimize öteleri damlatan kokusuna mest oluruz. Ömür boyu başucumuzda olmasını arzularız. Yokluğu, ilelebet “alışılmaz” bir karabasandır. Varlığında çoğunlukla değerini bilemediğimiz, yokluğunda doyulmaz olduğunu anladığımız, kadirbilmezliğimizi anlamış olmanın hediye ettiği pişmanlık duygularıyla sarsıntılar geçirdiğimiz anne…

“Al elmamı soyayım,

Başucuma koyayım.

Anam ben gurbetteyim,

Sana nasıl doyayım?”

Peki ya “kaynana”? Hani şu annenin yerine kaim etmemiz gereken kaynana… Kaçımız annemizin yerine ikame ediyoruz eşimizin annesini? Kaçımız “kaynanasız” bir hayatın özlemini kuruyoruz?

“Arabası aynalı,

Şu oğlana varmalı.

Oğlan pek güzel amma,

Anası olmamalı”.

Kaynana; anne yerine konulan, konulması gereken kadın olduğuna göre, istemediğimiz aslında annedir. Hani şu, ömür boyu başucumuzda olmasını arzuladığımız anne.

Kaçımız, yanımızda hep olmasını istediğimiz kişinin yerine konulası kişiyi, olmadık ithamlarla yerden yere vurmayı, sonra da hayatımızdan silmeyi isteriz?

“Çarşıda et kaynana,

Başında bit kaynana,

Oğlun bekler mutfakta,

Dışarı git kaynana”.

Peki kaçımız, kokusuna tutkun olduğumuz annemize vekalet eden kadına lanet okuma cüretini gösteririz?

“Kaynana, kaynana!

Başın ateşte yana.

Oğlun benim ola,

Cehennem senin ola”.

Ateşte yanmasını istediğimiz, “bizim” olmasını arzuladığımız “oğlan”ın annesidir. Annesi ateşe atılan oğlanın nasıl elde tutulacağı, nasıl irem bağına sokulabileceği ise bir muammadır.

Bu yazıyı yazmama vesile olan tanımlamayı paylaşayım. Kaynana şöyle açıklanmış; “kaynana kelimesi, kaim ve ana kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kaim kelimesinin anlamı, ‘ayakta duran, yerinde duramayan (yani sağa sola bulaşan anlamı çıkıyor) dır’. Kaynanaların neden sevilmediğinin bir nedeni de bu olsa gerek”.

Kaim kelimesinin bir anlamı da budur, doğru; “ayakta duran, yerinde duramayan”. Kaim kelimesinin öteki anlamı dururken, bu ikincil anlamını getirip, “ana”ya eklemleyen zihniyet, güdükten öte, fukaradır. Fukaraya ilaveten, zalimdir. Her kutsal anne gibi, kayınvalidelerin de tatlı dillisi, yüce gönüllüsü, huysuzu, ceberrutu vardır. Annenin huysuz veya ceberrut olanı, onu “anne” konumundan uzaklaştıramayacağı, anne şefkatinden soyutlayamayacağı gibi, kayınvalidenin de bu türden olanı, onun anne yerinde olduğu gerçeğini değiştirmez.

Kayınvalideyi, anne konumuna oturtan zihniyet yüceliği bize özgüdür. Bu özgünlüğüyle, “mother in law (yasal anne)”  zihniyetinden ayrılır ve ona göre zıt kutup oluşturur. Günümüzde, yazılı ve görsel medya aracılığıyla pompalanan “kaynana düşmanlığı” da bize özgü değildir. Yasal anne zihniyetinin dayatmasıdır ve ne yazık ki bizi kuşatalı, esir alalı çok olmuştur.

YORUMLAR

22 Ocak 2013, 12.42
Son cümleye hiç ama hiç katılmıyorum. Bu konularda dayatmaların , akıl çelmelerin olacağını pek sanmıyorum. İlla ki ön yargı olur ama tanıştıktan sonra bir birlerine olan ilgi alaka iyi-kötü durumdan sonra herkes dış etmenleri görmezden gelerek kendi fikrini ortaya koyar.
Bir tanımdan öteye geçemeyecek bir yazı.
22 Ocak 2013, 12.50

sorun çift taraflı. kaynanalarda gelinlerini evlat yerine koyamıyorlar. aslında kimsenin bişey pompaladığı yok. var olanı yansıtıyorlar.

emir gelin, emir gelin
penceresi demir gelin
bu oğlanı ben doğurdum
gel kıçımı ısır gelin

bu kaynanaya gelin netsin.

-- ben son tahilde gelinlerin kaynanadan kaynaklı sıkıntılara sabrının son zerresine kadar tahammül etmesi gerektiğini düşünüyorum. mükafatı büyük olacaktır.

22 Ocak 2013, 13.57
Başka laf kalmadımı.Anne annedir.Yeterki gelin damat aklı başında hareket etsin.Evde büyük bir insanın varlığı gibisi varmı.Ev sıcacık olur.Eve bakıcı alanların bakıcılara davranışları kadarını kaynanaya gösterse yeter.Bakıcımı iyidir evde,eşimizi bizim için dünyaya getiren kadınmı.Bu konulara tükettiğiniz nefesinizi evinizin mutluluğuna harcayın.Allah herkese akıl fikir versin.Yaradılmışı sevelim Yaradandan ötürü....
22 Ocak 2013, 14.11
kimse başkalarının evladına anne, yada başkalarının annesine evlat olmak zorunda değil. Kendi annesi varken neden anne yerine geçecek baska bir kişiye ihtiyaç duyulsun ki. Kimse kimseyi zorla sevemez ama eşine hürmeten saygı göstermek zorunda.
22 Ocak 2013, 14.37
Başınıza kaynana kadar taş düşsün demiyeceğim  elbette:) Gelinlerin şahı olarak bir zamanların GırGIR mecmuası çizgi karakteri '' ZALİM GELİN ZALİHA '' yı tek geçerim daha da bişey demem:))))
22 Ocak 2013, 14.46

  Ben karşıyım kaynanaya...Olursa bir kaynanam,   zaten  ona evlat  olamam , kanka olurum:))

  Herkesin gönlüne  göre  kaynana  dilerim.

22 Ocak 2013, 15.38
Hem bilgilendirmesi açısından, hem de düşüşündürmesi açısından, yazınızı beğenerek okudum. Net, anlaşılır ve sade. Teşekkür ederim. Herşeyi biliriz, biliriz de, uygulamaya gelince unuturuz. Almayı isteriz de, vermeyi bir türlü beceremeyiz. Ve daha bir çokları...
22 Ocak 2013, 17.14



Ne  diyorsunuZ  siz :))
Ben   evde kaldım   keşke  kaynanam  olsa da   10  tane  olsa  :))))
OYYY  KAYNANA KAYNANA   KIZINI VER  BANA
 BİR  AYNA  BİR DE  CIMBIZ  
KOYARIM SÖZ  DE  BOHCANA   :)))
Gelin + Kaynana =   Saç başa   dövüş :=) 

22 Ocak 2013, 20.58
Bir kayinvalide olarak blogunuzu ve yorumlari dikkatlice okudum.Sunu soylemek istiyorum,hic kimse ne annenin ,ne de evladin yerine gecemez.Iliskilerde art niyet aramaksizin,seviyeyi de her zaman korudugunuzda sorun olmaz. Bir atasozu vardir,kol hep ice bukulur,aglarsa anam aglar,kalani yalan aglar vb  Gelinlerle,damatlarla arkadas gibi olmak cok daha iyi bence.
23 Ocak 2013, 00.11
      Annenin ikamesi olur mu acaba..yani kim ister ki gerçek annesi olmayan birine "anne" demek. Zaten bence çiftleşen iki insanın aynı kişiye anne demesi de büyük bi mantık hatası :) Enseste kadar yolu var yani :))))))

    " Kayın" kelimesinin Türkçe olduğu, Arapçadaki "kaim"le alakası olmadığı gibi bilgilere ulaştım ben de biraz araştırınca. 
       http://www.sadakat.net/forum/evlilik_ve_aile/kaynana_kayinbaba_ve_gelin_kiz_ne_demektir-t12079.0.html;wap2=
     
       Yani rivayet muhtelif :) Türkçede her kelimenin ifade ettiğininin, anlamını hakkıyla verdiğini de düşünmüyorum ben zaten. Yukarıda  da dediğim gibi bence  kelime duruma uygun düşen bi kelime değil...tamamen kendi fikrim tabii. Değer atfetmek için ille anne dememiz gerekmiyor, eşimizin annesini çok sevebiliriz ama ille annelik mertebesine oturtmamız da gerekmiyor. Teyze desek o da olmaz :))))) bence uyduramamışlar sonuç olarak. Olmamış. 
23 Ocak 2013, 06.03
Evliliği 'çiftleşme' olarak algılayan bir zihniyetin, kaynanaya anne diye hitap edilmesini bir şıklık olarak algılamaktan ziyade 'enseste' vardıracak kadar hasta bir hayal gücüne dönüştürmesinii yadırgayabilmek mümkün değil.. Kimse birilerinin annesinin, babasının ya da evlatlarının yerine geçme heveslisi değil zaten, olay sadece eşlerin birbirlerine olan sevgi ve saygılarına hürmeten birbirlerinin ailelerine iltifat etme şekli, birbirlerini onure etme hatta şımartma şekli.. Evet eskiden dayatmalar varmış(hala da vardır mutlaka) kastettiğim dayatma olmaksızın bu hitabın kullanılması durumudur. Eşinin annesine 'anne' demek; sevdiğim insanın annesi olduğun için sana kendi anneme duyduğum kadar saygı duyuyorum, başımın üstünde yerin var manasına gelir ki bu da çok şık bir durumdur. Bu şıklığı gösteren çiftler genellikle evliliklerini ve akrabalık ilişkilerini minimum sorun ile devam ettirirler, saygılar..
24 Ocak 2013, 05.03
     :))))))))))) A Nomad kızmayınız. Biçimden ve onun ifade ettiğinden sözetmiştim ben. " Enseste kadar yolu var" dedim espri olsun diye ama anlam olarak düz bi mantık yürütürsek gerçeği de dile getiriyor yani. Hürmeten de olsa mantık hatası içeren bi kelimeyi niye onaylamak zorunda olayım ki ? Bu kelimeyi onaylamamam hürmeti es geçtiğimi göstermiyor. 

      Mesela bana gelip sorsalardı ne olabilir bu hitap şekli diye "canımınannesi", "canımınbabası" diyebilirdim. Bakın hem ne kadar sıcak, hem de ne kadar ensestsiz :)))))))))))))))))))) Benim duyguya itirazım yok yani, biçimin anlamla örtüşmemesinedir itirazım. 
24 Ocak 2013, 09.08
      Ha ayrıca şunu da eklemek isterim ki; Türkçe maalesef zengin bir dil geçmişine sırtını dönerek, yabancı dillerden uyarlanan veya olduğu gibi aktarılan yetersiz kelimelerle, derme çatma bir dil haline getirilmiştir. İfade yoksunu olmamızın, birbirimizi anlamıyor olmamızın sebeplerinden biri de bu bence. Atatürk'ün dil devrimine minnetlerimi sunduğumu belirten bir parantezde söylüyorum bunları. Maalesef geliştirememişiz. Güzelim eski kelimeleri bile ucube gibi görüp, tedavülden kaldırma istek ve zihniyetindeyiz üstelik. Yonttukça yontuyoruz..yerine bir şey koymadan hem de..

     Eleştirinizdeki çıkış noktanızın "çiftleşme eşittir evlilik, kayınvalideye anne demek eşittir ensest" demiş olduğum gibi yanlış bir  algı olduğunu düşününce, size cevabı bile gereksiz görmekle beraber, yine de iyimser düşünmek istiyorum :) Bana getirmiş olduğunuz eleştirinin alt yapısında, farklıya ve yeniye açık olmamanız yatıyor sanki..ki bu öteki durumdan da vahim aslında :) Geniş anlamda düşünürsek, herşeyin daha iyi bir alternatifinin var olabileceği gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. Öğretilen ve dikte edilen, yanlış veya eksik ise eğer, kılıf uydurmak yerine, sorgulamak ve iyisini aramak, gelişmenin de birincil gereğidir diye düşünüyorum A Nomad.

                                                                                                                                                           CeZbE
24 Ocak 2013, 19.18
Evet, gelenekleşmiş kalıplarımızın değişimine açık değilim, bu da benim (zaten bol bol değiştirilmeye çalışıldığı için hırpalanmış olan) kültürel mevcudiyetimizi koruma arzumdan kaynaklı olsa gerek, Yenilik illa ki kalıpları kırmak ise, daha farklı kalıpları hedeflemek daha doğru geliyor bana.. Konu madem ki kaynana hitabı; herhangi birine sorsanız 'kaynana ne demek?' diye, alacağınız cevap 'eşimin annesidir' olacaktır. Yapıcı yeniliklere açığım elbette ancak gereksiz olduğunu düşündüğüm bir yenilikten söz etmektesiniz(şahsi düşüncemdir), saygılar..
25 Ocak 2013, 02.51
     Ben fikrinize tabii ki saygı duyuyorum. Benim son blogumdaki hemfikirliğimiz aklıma geldi..Orda "fikir karşıtlığının bizi geliştirdiği ve olması gerektiği, bunları saygı çerçevesinde dile getirmenin bir değer olduğundan" sözederken, burada bana "hasta kafa" yakıştırması yapmanız rahatsız etti beni aslında. Yoksa siz "anne" dersiniz, ben "canımınannesi" derim...herkesin özgür iradesi.

     Dil birbirimizi anlamak için araçtır. Beş yaşındaki miniğiniz "anne, niye senin iki tane annen var, benim niye bi tane ??" diye sorabilir. Benim sorgulamam da, bu yoksunluğu duyan masumiyetin dile gelmiş halidir..yoksa hasta bi kafanın ürünü değil.

     Yozlaşan değerlerden ben de şikayetçiyim. Yanlış yerleşmiş, başımıza her fırsatta bela olan oturmuş değerlerden ben de şikayetçiyim. Ama sadece doğruya gitme isteği duyan insanların, çirkin yakıştırmalarla laflarının ağzına tıkılmasından da bi o kadar şikayetçiyim :) O yakıştırmanızı ayrı tutarak, fikir alışverişi için teşekkür ederim ben
size...tabii yazıyı yazan ve tartışma platformu sağlayan Gri ye de.

                                                                                                                                                      CeZbE
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın