BİRAZ HOŞGÖRÜ
24 Şubat 2013, 20.01 A- A+Ne çok kullanır hale geldik '' bu zamanda '' ifadesini . Zaman mı bozuldu yoksa bizler mi fazla önyargılı olmaya başladık acaba . İnsanlara yardım etmekten ihtiyacı olana el uzatmaktan bile korkar olduk suistimal edilir diye . Eskiden sadece İNSAN vardı insani özellikleriyle değerlendirilirdi . Şimdi gözümüzü kırpmadan hırpalayabiliyoruz hiç tanımadığımız insanları politik görüşleri , ırkları , cinsiyetleri hatta tuttukları takım sebebiyle bile ! Sevgiden yoksun doyumsuz ve bencil olmaya başladı insanoğlu . Ne dostluk kaldı ne kardeşlik ..
Herkes sorunun başkasında olduğunu düşünüyor işin garibi . İnsan kazanmaya çalışmıyoruz artık , olumsuzluk adına her türlü davranışı sergileyip bu şekilde gardımızı aldığımızı zannediyoruz . Hak savunmanın başka bir alternatifi yokmuş gibi tek çözüm olarak gördüğümüz kavgalara tartışmalara adapte olduk . Öyle bir boyuta geldi ki bu durum , her fırsatta görüş özgürlüğünü savunduğumuz ülkemizde başkalarının fikirlerine , tercihlerine saygı duyamaz olduk . Aynı görüşü savunmadığımız için hakaret ederiz , topa tutarız o da yetmez ayagını kaydırırz , yoluna taş koyarız tatmin etmez çünkü saydıklarımız . Gamsız olmak değildir hoşgörü , gözardı etmek de değildir . Hataları düzeltebilmektir , birini kazanabilmektir , anlayıştır . İnsanoğlu zaaflarla doludur ve dolayısıyla kusursuz insan yoktur tabiki . Mutlaka olur kontrolden çıktığımız doğru düşünemediğimiz zamanlar . Önemli olan genel tavrımızdır , özümüzde ne istediğimizdir .
Bütün bunları uzun uzun düşündürdü bugün karşılaştığım küçük kız . Benim de fevri davrandığım ve sonrasında pişmanlık yaşadığım durumlar oluyor maalesef . Mavigözlü çok tatlı bir kız geldi yanıma , ben birşey mi düşürdüm acaba diye düşündüm bir an ama hiç aklımdan geçmezdi o temiz yüzlü güzel kızın dilenci olabileceği . '' Gönlünden ne koparsa abla '' dedi ben gözümü kırpmadan bakıyorum büyük bir şokla . Dişindeki taş dikkatimi çekti , yaşını sordum 16 dedi . O kadar gerildim ki frenleyemedim kendimi '' 16 yaşında sağlıklı bir kızsın okuman ya da çalışman gerekirken sen dişine taş takıp dileniyor musun , çok yazık '' dedim . annesinin öldüğünü babası ve kardeşleriyle yaşadığını söyledi . Üstelik babasından şiddet gördüğünü de söylerken ‘’ taşı bir kıyafetten çıkarmıştım özür dilerim abla ‘’ dedi ve ağlamaya başladı . O kadar üzüldüm ki toparlayamadım kendimi , çok kötü hissettim .
Kendi kendime düşündüm , kızın yalan söyleme ihtimalini mi düşünüp üzüldüm yoksa doğruyu söyleme ihtimalini mi düşünüp üzüldüm :S hangi tarafı düşünüp üzüleceğimizi de kestiremiyoruz inancımız kalmadığı için .
Son olarak , benim güvenip güvenmemem çok da önemli değil , ki zaten kızın hayatına müdahale edebilecek yetkim de yok , tekrar karşılaşma ihtimalim de çok düşük , o an onu kırmanın incitmenin bir anlamı yok diye düşündüm . Konuşmaya , yönlendirmeye çalıştım ne kadar etkili oldu bilemiyorum tabi :)
Taşı da hangi kıyafetten söküp nasıl yapıştırdığını da düşünmedim değil hani , amatör bir çalışma olsa da estetik duruyordu doğrusu :)
Ve herşey bir yana , İnsan taşıdığı duygularla değer kazanır ve mutlaka sevgi ile yaşamalıdır ..
Sevgiyle kalın ...
YORUMLAR
Çok mühim bir konuya değindin canım .. İnsanlık gerçekten çok korkunç bir hal aldı.
Son zamanlarda özellikle çok vahim buluyorum durumumuzu . Ama tüm bunların yalan , hile
ve en önemlisi samimiyetsizlikten kaynaklı olduğunu düşünüyorum ki insanlar birbirlerine
karşı samimi olurlarsa çok fazla sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Dilenci kıza gelince...
Facei var mıymış sorsaydın keşke ya..? :P :))
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
İzzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.
Yavaş yavaş ölürler
Dün facebookta bir arkadaşım paylaşmıştı, ben etkilendim.Bu bloğu okuyunca burada da ben paylaşayım dedim.
Kimin yardıma ihtiyacı olup olmadığını bilememek insanı rahatsız etse de ben şahsım adına mümkün olduğunca yolumu çevirenin elini imkanlarım dahilinde boş çevirmemeye çalışıyorum. Ama şu dünyada kimin iyi kimin kötü olduğunu anlamak zor iş.
Bu dilencilerin dini sömürü unsuru olarak kullanılması ise harbiden canımı sıkıyor. Her Allah kelamı yapan iyi insanmış gibi ortalıkta dolanmıyor mu çıldırıyorum. Bir de kendi kendilerine imamlığa soyunan tipleri gördükçe acıyorum. Kıt bilgileri ile en iyi müslüman rolleri kesen ancak bilgisizlik veya cehaletten hırsızlık yapıp buna kılıf uyduranları ise hayretle seyrediyorum.
Yarası olan koşmuş gelmiş:) Kimsenin karnından konuştuğu yok, ortaya yazdık ve anlayan anladı. Anladı ki koşup geldi. Çamur atıldığı da yok. Hırsızlık yapılmıştır. Olay ortada açık ve net. Ve hastalık gibi devamlı tekrar edilen bir durum var. Çalma hastalığı. Yazdıklarının veya yazılanı değiştirip buraya koyduklarının çok güzel ve anlamlı olması bunları çaldığının gerçeğini değiştirmez. Hırsızlığa kılıf olamaz.
Dilenciye para verdiğinizde ne demek istiyorsunuz biliyormusunuz."Sen sakın çalışma burada dilen ben her geçtiğimde sana para veririm".Bence evine gidip inceleme yapmadan sadaka vermeyiniz.
Zamanı değiştiren insanlardır.Biz bozuldukça zamanda bizim sayemizde bozulmuş olacak.Bu konulara değindiğiniz için sizi kutluyorum.
ameller niyetlere göredir, hesapsız sevilmelidir herşey.
çünkü sevme duygusudur insana yaşam kaynagı olan ve ayakta tutan işey
bu da benden size bir kaç satır...
Sevmekle başlar her şey...
Sevmekle bitmeli.
Onca çilesine ragmen hayatın
etrafındaki çogu maskeli insanın...
Sırf Yaradan yarattı diye sevmeli gerekirse
Sevip utandırmalı..
Doğarken nasıl seviliyorsa insan
Aynen oyle sevmeli heyecanla her varlığı..
sevgisi okyanusta bir damla kadar olsa da
damla damla düşmeli her yüreğe...
yıkayamaz belki ama ıslatır..
Bilirsin can.....
ıslaklıgı bile yeter bazen sevginin ...
AZRAeLL____ , dürüstlük ve samimiyet olsaydı yersiz ve mânâsız savaşlar bu kadar fazla olmayacaktı mutlaka , katılıyorum :)
mirza78 , aslında haklısınız en azından yardımın doğru yere ulaşması lazım fakat benim psikolojik problemim midir bu bilemiyorum ama sanki o an ufak da olsa birşeyler yapmazsam bir yerden acısı çıkacakmış gibi gelir hep kuruntu yaparım :s Yazı ve anlatım hakkındaki görüşleriniz için de ayrıca teşekkür ederim
belkilerbiriktirmek , keşke herkes sizin gibi düşünebilse ve belli bir nezaket ölçüsü olsa insanlarda . Fakat dediğiniz gibi bütün vurdumduymaz üsluplarıyla incitirler daha sonra siz kırılgan ve alıngan olursunuz yani sorunu yine kendilerinde aramazlar maalesef . Şiir de çok güzeldi bu arada :)
Duk45 , ilk kez gördüm ve çok etkilendim bende . Blog'a da cuk oturmuş , anlatmak istediğim tam olarak buydu sanırım :) Teşekkürler paylaşım için
TuRK_38 , Niyetin önemli olduğunu düşünürüm hep ve dediğiniz gibi mümkün olduğunca boş çevirmemeye çalışırım . Ama her konuda olduğu gibi burda da kurunun yanında yaş da yanıyor gerçek ihtiyaç sahipleri de yanlış anlaşılıyor maalesef.
PERINN , bende sağlıklı bir insanın aciz ve çaresiz hallerine tahammül edemem hiçbir zaman ve kontrolden çıkarak saydım ne yazık ki birşeyler fakat takıldığım nokta şu oldu daha sonra , saysam ne olacak ne değişecek dedim kendi kendime . En azından konuşmaya çalışayım da okumaya teşvik edeyim bari dedim:) Güzel yorumunuz için teşekkür ederim
goz_ucu , '' ameller niyetlere göredir '' çok severim bu sözü ve çok fazla kaptırdım zannediyorum takıntılı hale geldim resmen en kötüyle karşılaşınca bile benim mi içim fesat acaba kesin başıma bir iş gelecek diyorum :) Bugünün şiirleri özeldi benim için. İçinde sevgi barındıran herşey bir başka çünkü . Çok teşekkürler
Eğer toplumsal yaşantıda ; haksızlık, zulüm, veya tecavüzlerin mesela olmaması için kanunlar
, nizamlar varsa, biz vatandaşların da uzlaşmacı ve işbirliği içinde varolması ve yaşayabilmeler
için hoşgörü şarttır. Hoşgörülü olmak tek başına yeterlimi peki ya da tek başına anlamlımı
Elbette değildir. Yaşadığımız acı , tatlı tecrübeler bize göstermiştir ki; iyiniyet, sabır, şefkatle
beslenmiş hoşgörü her zaman daha olumlu neticeler vermiştir. Ben inanıyorum ki birazcık
çabayla gösterebileceğimiz hoşgörü; çağın getirdiği sorunların, açgözlülüğün, doyumsuzluğun
hatta sevgi yoksunluğunun ve güvensizliğin caresi olabilecek kudrettedir.
Veee....Unutmamalıyız ki; sadece insanlar arasında değil ; toplumlar arasındaki barış
girişimlerinde bile hoşgörü en önemli etkendir.