AYŞEGÜL MAÇTA..
28 Şubat 2013, 21.14 A- A+Yıl 2003… Aylardan Mart… Saat 14:00 suları… Her Fenerbahçeli ve Galatasaraylı bilir ki her yıl 180 dakika boyunca zaman durur… O günün akşamı ezeli rekabetin bilmem kaçıncı randevusu var. Heyecan dorukta… Bu heyecandan olsa gerek metabolizmalar hafif bozuk… Maçın başlamasına saatler olmasına rağmen Hulusi ile ben periyodik aralıklarla tuvalete gitmekteyiz.
“ Abi, görürsün bak Ümit Karan’ın gecesi olacak” diyor Hulusi. İçimde bir tereddüt olmasına rağmen “ İnşallah” diyorum. Sonra Hulusi “ Ya, gardaş söylemeyi unuttum. Akşam Ayşegül de gelecek, haberin olsun!” diye de ekliyor. Cümle sonuna hafif kısık sesle eklenmiş olan “ haberin olsun” hatırım için ses çıkarma anlamı taşıyor. Ama ben bu mesajı anlamazlıktan geliyorum. “ Olmaz abi. Kızla maç seyredildiği nerde görülmüş, hadi ağzımızdan kötü bir söz çıktı? “ diye isteksizliğimi güzel bir bahane bularak ortaya atıyorum. Ama Hulusi tüm durumlara hazırlıklı… “ Ya, aslanım söz verdim bir kere. Hem bir kız arkadaşı da gelecekmiş, çok güzel kız haaa! Sen de yalnız kalmamış olursun” diyor. Tezgah kurulmuş… Kaçarı yok işin belli…Ayşegül’e aşık olan bir insanın güzel dediği kız ne kadar güzel olabilir ki diye içimden geçiriyorum, o an Ayşegül’ün fenerli olduğu aklıma geliyor… “ Kız da Ayşegül’ün gibi fenerli mi?” diye soruyorum. “ Yok be, o bizden.” diyor Hulusi. Ne yalan söyleyeyim biraz rahatlıyorum:) Gerçi Ayşegül’ün bir arkadaşı ile ne kadar iyi geçinebilirim ki?
…………………………………….
Ağır abi olmanın vermiş olduğu ruh hali ile en son ben gidiyorum maçı seyredeceğimiz mekana… Aferin.. Güzel yerden masa kapmışlar… Ayşegül’ün varlığının bünyeme vermiş olduğu rahatsızlık hissi ile yaklaşıyorum masaya… Güzelliğinden şüphe duyduğum hanımefendinin sırtı bana dönük… Hulusi beni görünce kalkıyor yerinden… “ Nerde kaldın abi?” … “ Trafik işte” ( Yalan ) … “ Buseyle tanış, Buse bu Ali, Ali bu Buse.” …. Sarı kırmızı formalı hanımefendi ayağa kalkıyor ve bana doğru dönüyor… Ve şokkkk! . Gözleri… Masmavi… Saçları ahenkle dans ediyor… Afallıyorum…
“ Memnun oldum Ali, nasılsın?” diyor mavi gözlü… “ Estağfurullah, ben memnun oldum” diyorum. Ağzımdan bir çırpıda çıkmıştı estağfurullah… Anlamı güzel bu ifade o an öyle komik kaçmıştı ki Ayşegül fırsatı kaçırmadan patlattı kahkahayı:) Ama onunla ilgilenecek durumda değildim o an… Kahkahayı duymamış gibi yaptım ve başımla Ayşegül’ü selamladım, mavi gözlü ile tokalaşıp masaya oturdum… Keşke lacivert mevsimlik kazağımı giyseydim beeee… En çok o yakışıyordu bana:)
Maçın başlamasına 40 dakika falan var… Her şey yolunda… Kahkaha gırgırla gidiyor… Ben ne desem mavi gözlü gülüyor… Tek sorun aramızda oturan Ayşegül… Tam muhabbetin koyulaştığı anlarda “ Hadi, biz bir lavaboya geçelim.” ya da “ Böyledir Ali. Ondan daha bayat espri yapanı zor bulursun” gibi sözlerle mavi gözlü ile aramıza set kuruyor… Bu yetmezmiş gibi burnu tam mavi gözlerin hizasında… Böyle koca burunlu kız olur mu ya:)
Laf dönüp dolaşıp “ofsayt” meselesine geliyor. Hemen hemen her bayan futbol seyircisi için bilmem kaç bilinmeyenli bir matematik problemidir ofsayt… Anlatamazsın:) Ayşegül Hulusi’ye soruyor. “ Aşkım, ofsayt nedir?” … Hulusi cümle kurmakta zorlanıyor… Haksız da sayılmaz… Her erkek ofsaytı bilir ama cümlelerle ifade edemez:) Hulusi “kem küm” ederken atlıyorum hemen… En tatlı İstanbul Türkçesiyle patlatıyorum ofsayt tanımını…( Normalde Gayseri ağzıyla, Lazca arası gidip gelen bir şivem vardır ama mavi gözler işte)
“ Ofsayt; rakip kaleye yakın vücudun herhangi bir bölümünün rakibin kalesine toptan veya ikinci son adamdan daha yakın olmasıdır.” diyorum. Hani alkışşş:)
Ayşegül boş boş bakıyor suratıma… O’nun o bakışlarından aldığım hazzı tarif edemem:) Bu boş bakışlara “ Ben bişey anlamadım amaaaa!” cümlesi de ekleniyor. İşte tam anı…. Ceza sahasına giriyorum… Kale tam karşımda… Ve tam golü “ Sen de bunu anlayacak kafa nerde?” cümlesiyle atmak üzere iken mavi gözlü giriyor araya… “ Ben de bişey anlamadım.” …. Yutkunuyorum:) … “ Estağfurullah, ben anlatamadım.” diyiveriyorum… Yine aynı şaşkınlık hali ve yine aynı kelime… Ayşegül basıyor kahkahayı… Ofsayta düşüyorum:)
Ama azimliyim… Kızlara anlatacağım ofsaytı… Hemen mekandan tanıdık üç kişiyi kaldırıyorum ayağa… Masanın yanındaki boşlukta ofsayt uygulamasına geçiyoruz… Elemanlardan biri kaleci… Diğeri defans oyuncusu… Daha diğeri bana pas atacak ve benim ofsayt olduğumun farkında olmayan takım arkadaşım rolünde… Ben gole giden forvet… Hulusi de top… Ofsaytın her halini uygulamalı olarak gösteriyoruz kızlara… Hulusi ortada bir o yana bir bu yana aramızda gidip geliyor… Paslaşıyoruz ya:) Bu azimli ittifak sayesinde kızların zihninde biraz şekilleniyor ofsayt… Başarmış olmanın hazzı ile oturuyoruz yerlerimize… Ben Ayşegül’ün bir an gafletinden yararlanarak az önce ki ofsayt uygulamamızdan dolayı karnına gülmekten ağrılar girmiş olan mavi gözlünün yanına oturuveriyorum:) Bunu fark eden Ayşegül olaya el atmak istese de artık çok geç… Esprilerimle boğuyorum mavi gözlüyü… Her şey yolunda… O kadar yolunda ki futbolcular ısınırken bile ekrana bakmıyorum:) O an dikkatimi Hulusi bozuyor… “ Ümit’e bak abi. Kesin çakacak golü bu akşam.” …
…………………………………
Ve maç başlıyor… Ben hariç tüm erkeklerin dikkati ekranda… Hop oturup hop kalkıyorlar… Ben ise -içim gitse de pozisyonlarda- gayet medeni şekilde maçı seyrediyorum:) Hulusi de ise balatalar patlamış… Ne ağzından çıkanı kulağı duyuyor ne de hareketlerinden haberi var… Normalde Hulusi ile omuz omuza maç seyreden ben ise sakinim:) Hatta mavi gözlü Hulusi’nin çılgınlıklarını ağzı açık seyrederken “ Ne varsa bu kadar abartacak canımmmm” gibi sözlerle kızın şaşkınlığından ve Hulusi’nin o an dengesini kaybetmiş ruh halinden yararlanıyorum:) Fenayım haaa!
Ayşegül ise Hulusi’nin maça olan ilgisinden rahatsız… İlgiyi kendi üzerine çekmek için ne yapsa fayda etmiyor… Hulusi’nin ona dönüp baktığı yok, laf aramızda kalsın bakılacak yanı da pek yok:) Erkekler böyledir işte… Elde etmek istedikleri kızı elde edene kadar hiç bir şeyin ( Galatasaray da dahil ) önemi yoktur… Ama aşk her iki kalbe düştükten sonra maç esnasında sevgilinin önemi yoktur:) Ve Ayşegül’den beklenen hareket geliyor…
Ayşegül : Aşkım yaaa! Benim karnımda bir ağrı var sanki. Çok canım yanıyor yaa.
Hulusi : Geçer şimdi….. La öyle mi vurulur o topa beeeeeeee! Koş lan koşşşşşş! Adam babasının tarlasında yürüyor sanki yaaa. Aha yiyeceğiz golüüüü. Koşsana beeee!
Ayşegül : Hulusiiiii! Göğsüm ağrıyor diyorum sanaaaa.
Hulusi : Gaz vardır gaz… Az bizim topçulara da gaz versene aşkımmmm yaaa! Hiç koşamıyor bunlar…
Bu aklı başında olmayan Hulusi’nin nahoş esprisi bardağı taşıran son damla oluyor… Ayşegül’ün suratı bir karış, iki büklüm… Mavi gözlü Hulusi’ye gayet sert bakışlar attıktan sonra Ayşegül ile ilgilenmeye başlıyor… Bu bakışları yakalayan ben ise “ Abi, bırak şimdi maçı, kızcağız iki büklüm yaaa! “ diyorum… Hulusi bu çıkışımdan şaşkın… Mavi gözler bana sempatiyle bakıyor… Ayşegül bile bana sempatiyle bakıyor:) Mecbur kalan Hulusi “ İstersen acile bir gidelim aşkım?” diyor… Böyledir Hulusi… Vur dersin öldürür… Acil nerden çıktı be aslanım maçın ortasında…. “Tabi, önemli bir şey olmasın, apandisiti falan patlamıştır belki de” diyorum… Mavi bakışlar bana daha bir sempatiyle bakıyor… Toparlanıp çıkıyoruz mekandan… O an Ümit Karan ceza sahasına koşuyor… Spikerin ses tonu yükseliyor… Ve golllll! … Göz ucuyla golü görmeye çalışıyorum, biliyorum ki mavi gözler reflekslerimi ölçüyor.… Hulusi direk dönüyor ekrana…Ben çıkışa doğru çeviriyorum yüzünü… “ Hadi, oğlum hemen acile gidelim.” …. Belki ikinci yarıya yetişiriz:)
…………………………………….
Çıkışta çeviriyoruz bir taksi… Sol arka kapıdan biniyor mavi gözlü… Hemen ben de o yana doğru ilerlerken Ayşegül “ Sen öne geç” diyor bana… Bir gidelim acile görürsün sen:)
Acil tenha… Hulusi’nin aklı hala maçta, suratı bir karış… Benim ise aklım karışık… Ayşegül’ün sanki acile girerken sancısı daha da bir arttı:) Ya da doktorun karşısına çıkacağı için inandırıcılığını artırmanın derdinde… Mavi gözlü ise telaşlı… Doktor yorgun, hafif tombul sevecen bir tip:)
“ Pek apandisit gibi gelmedi bana” diyor doktor… İşte o an Hulusi’nin yüzünde Ayşegül’ün olayı abarttığını düşündüğü için bir zafer mimiği beliriyor… “ Ama çok ağrım var” diyor Ayşegül… Doktor sanırım Hipokrat yemini etmiş olmanın ağırlığı ile “ Sizi az burada tutalım, önemli bir şey de olabilir elbette” diyor… Ortama zafer mimikleri salmanın sırası Ayşegül’de… Bu mimiklerin bana vermiş olduğu rahatsızlıkla ben giriyorum devreye… “ Hocam, bir kan tahlili isteseniz ya da röntgen falan çekseniz?” diye soruyorum… Laf aramızda kalsın benim gibi Ayşegül’de kana dayanamaz:) Ama olsun nasıl olsa onun kanını alacaklar… “ Bence gerek yok” diyor doktor… Ayşegül’de gayet masum bir ses tonu ile “ Sanki azaldı ağrım zaten” diyor:) Azalmış sancısııııı:))))
Yatırıyoruz Ayşegül’ü bir yatağa… Mavi gözlü ayakkabısı falan çıkarıyor… Bunu görünce ben de hemen başının altına bir yastık daha koyuyorum… Hulusi ise sinirden kudurmuş halde bir o yana bir bu yana volta atıyor… Yaklaşık bir saat Ayşegül’ün arada ağrısı olduğunu hatırlatan “Ighhh” sesi hariç pek konuşmuyoruz.. Aslında ben mavi gözlü ile muhabbet etmenin derdindeyim ama ne zaman yanına yaklaşsam Ayşegül’den bir “ Ighhh” sesi yükseliyor ve topluluk halinde başında toplanıyoruz:)
1 saatin sonunda geliyor sevecen doktorumuz… “ Daha iyi siniz ya?” diye soruyor… Ayşegül “ Turp gibiyim” diye bu soruyu cevaplıyor… Maç gitti ya güme turp gibidir kendileri:) … Doktor kapıdan çıkarken “ Haaa! Galatasaraylı var mı aranızda ? “ diyor… Hulusi ve ben atlıyoruz hemen…” Kaç kaç bitti Hocam?”…” 2-0 cimbom aldı”… Hulusi ile ben havalarda, çığlık çığlığa( Laf aramızda kalsın 6-0 durumu kalbimize bir yara bırakmıştı zaten) … O sırada Ayşegül’den bir “ Ighhh” sesi daha:) Amannnnnnn! Almışız maçı kim yer daha ıghı mıghı:)))))Bu halimizi gören mavi gözler de eskisi bakmıyor sanki bana... Amannnn bakmazsa bakmasın yenmişiz ya feneri:)
……………………………..
Dönelim olayın özüne… Bayanlarla maç seyredilmez… Ayşegül ile hiç seyredilmez:)
YORUMLAR
Yüreğinin derinliklerinde hiçbirşeyle kıyaslayamayacak bir futbol aşkı barındıran , kızı tavlama süresi içerisinde şaşırtıcı bir hızla Romeo olabilen , tavlama işlemi başarıyla gerçeleştikten hemen sonra özüne dönene ve hatta bir çiçeği bile çok görene Türk erkeği denir
bkz. http://www.youtube.com/watch?v=AxA4H--tgo8
buna;
ve buna;
Hulusi : Gaz vardır gaz… Az bizim topçulara da gaz versene aşkımmmm yaaa! Hiç koşamıyor bunlar…
Çok güldümmm:))
Hee bide bu vardı:))
“ Ofsayt; rakip kaleye yakın vücudun herhangi bir bölümünün rakibin kalesine toptan veya ikinci son adamdan daha yakın olmasıdır.” diyorum. Hani alkışşş:)
Ayşegül serisini mi yoksa Ayşegülü mü sevdim hala bilemiyorum:) İnsanı hiç sıkmayan ve hatta keşke daha uzun olsaydı, dedirten bir blog olmuş. En azından ben öyle hissettim.
Kendi adıma devamını bekleriz efenim;) Tebrikler sana ve binler teşekkür..
Maç başlamadan hemen önce geliyor. Ben tezaruhatlardan ve aldığım alkolle çoktan maça motive olmuşum.G.saray, aslan; Fener, kuş gibi gözüküyor gözüme.'' 5 atarız 5 '' diyorum. Fenerli arkadaşım, mümkün olduğunca ses tonunu düşürerek konuşuyor, öteki olduğunu biliyor sarı kırmızı mekanda :) Ama meydan okumaktanda geri kalmıyor o kısık sesiyle. ''ya git'' diyorum gaza gelmişim bir kere . ''Varya! G.saray'ım Fener' den gol bile yemez''. Arkadaşım: ''emin olma o kadar'' . deyince , üst seviyeye çıkmış motivasyonum ve alkolünde etkisiyle, takımıma olan güvenimi yineliyorum. '' ya varya şu tabaktaki erikleri görüyormusun? Fener' in attığı her gol için, bu eriklerden birini...'' Arkadaşım ne demek istediğimi duyduğu ve çok iyi anladığı halde, tekrar ettirme gereği duyuyor. Bende tüm inancımla tekrar ediyorum. O kadar eminim Fener gol atamaz. Aksini düşünmüyorum bile o an.
Kabus gibi geçen bir doksan dakika.Bende çıt yok. Skor: G.saray-1 F.bahçe-2 Arkadaşım masadan 5 dakika ayrılıyor.Bunu fırsat bilip, garsona masadaki erik tabağını kaldıttırıyorum.
Birazdan başka bir garson arkadaşımın gizli siparişi ile , elinde servis tabağıyla geliyor masamıza.Siparişin yanlış geldiğini ima edercesine soruyorum garsona:
- Bu ne ?
Garson : - Erik abi
- Bu nasıl erik ya?
Garson : - Nektari eriği !!
O gün erikleri değil , sözümü yedim ve bundan asla pişmanlık duymadım :) Çünkü Turk38'in ofsayt anlatımında, Hulusi'nin aldığı rolün karekter oyuncusu olabilirdim mazallah :)
Yorumun özü: Bayanlarla asla maç seyredilmez. Hele de alkollüysek. Golü her an biz yiyebiliriz :)
Sevgili renktaşım, hemcinsim ve mağdurum Turk38; emeğine sağlık. Her ne kadar kötü bir anıma yolculuk yapmış olsamda, keyifle okudum paylaşımını.
Kalemine Sağlık.
Ya Ya Ya ....Sa Sa sa....Aysegül Aysegül cok yasaaa....
Yine süper anlatim , yine usta bir mizah .....Ama cok beklettin bu sefer sevgili Türk..Evet haklisin o yillarda yani taaa 2003 lerde bayanlarimiz yani bizler pek ilgilenmezdik top pesinde kosan 22 adamla..Sonralari heleki Avrupada oynanan maclardan sonra tüm bayanlar olmasa bile özellikle genc kesim pek cok alakali sporla , futbol , basketbol , tenis falan :))12 Dev Adami da unutmamak gerekiyor..Rica ediyorum Aysegül efsanesi sürsün ... Bayiliyorum Aysegülgillere ...Hoskal ..
Turk ben gülcem, gülcemde bunlar kurgu falan değil demi:)))) ınsan böyle bır tipin olduğuna inanamıyor:))) Gerçi varsada bence sevimli bir tipmiş, ister istemez sevdik yani sende sevdirdin;) Futbolu bende sevmıyorum ve bu durumda bende kesin arıza çıkarırdım:)))) sabah sabah keskin kahkalar attım sayende... tebrık ediyorum bu keyifli yazından dolayı...Beymennnnn sanada cok cok güldüm:))) valla blog tadında olmuş:) Aslında sende hatıralarını yazsan süper olurdu... Komik adamın anılarıda komik olur gibi geliyor:))) Valla yorumlarına bile cok gülüyorum;)
Haaa lütfen aysegül serisi fazla uzamasın. Rica ediyorum yani:)
Çok hoş, samimi bir o kadar eğlenceli paylaşım. Ben bu G.S lileri anlamaDım bir türlü, ne zaman yenİleceklerini (Bilhasa F.B ye) anladıkları an sarhoşluğa veriyorlar. .)) Gerçi hep böyle OluyoR ya :)
Ayşegül serisi sanırım 50 kitaptan oluşmakta. İlki Ayşegül / YAŞASIN OKUL AÇILIYOR, sonuncusu ise Ayşegül / HASTA YATAĞINDA...Şimdilerde ise AYŞEGÜL MAÇTA , AYŞEGÜLÜ HİÇ SEVMEDİM versiyonlarıyla Sevgili Türk38 karşımızda.. Mizahi bir anlatım tarzıyla Ayşegül' ü bize öyle güzel sunuyor ki; hepimiz Ayşegül'ü merak etmekten kendimizi alamıyoruz. Bana CİN GİBİ AKILLI bir kız gibi geliyor aslında ...Türk bize onun başka maceralarını da anlatırsa daha bir emin olacağız gibime geliyor onla ilgili düşüncelerimizde. Yazan ellerine , güzel yüreğine sağlık diyorum....
Haaa; unutmadan ....haksızlık etme biz kadınlara TÜRK...Bizim evde cümbür cemaat bir maç seyredişimiz var ki sen de olsan vallahi kadınlarla maç seyredilmez demezsin bi daha...72 yaşındaki annem bile bizle coşuyor bizim coşkumuzla..Tek sorun var o da FENERLİ kardeşim üzülmesin diye onun tarafında yer alan annemle olan minik atışmalarımız!!!!! Eh o da tuzu biberi olsun bizim tribünlerin....Türkkkkkkk!!!! En büyük kimmmmm?? RE, RE ,RE ,RA ,RA ,RA, GALATASARAY GALATASARAY CİM BOM BOM ..........................:))))))))))))))))))))))))
Diğer blog ve yorumlardan beri Ayşegül ü blog camiasının gözünden düşürme çabası, hep bir karalama durumu sezdim.Hiç birinin işe yaramadığı da bir gerçek Ve Türk yine aynını yapıyor Ayşegül 'ün Fener li olduğunu cümle Gamyuna, bu blogla yayıyor. Şimdi Türk sorsa "bu da mı gol değil" diye, işte bu goldü derim. Cidden soğudum Ayşegül den. Fenerli olması kafi geldi.Çocukluğumdan beri Fenerbahçelilerden hoşlanmam. Bunda biraz da karşıma çıkan fenerlilerin etkisi olsa da en büyük etki Ömer Çavuşoğlunundur. Diğer takım taraftarlarına böyle bir hissiyatım yok mesela.
Şimdi Ayşegül e antipati duydum diye Türk e sempati besledim mi hayır, o neydi öyle kıza yaranma derdiyle içindekileri bastırmak. Yaptığı bayat espriyi saymazsak şu tablodaki en sempatik kişi Hulusi idi.. Adam top rolü bile yaptı daha ne olsun.
Yine de Ayşegül ü yazmaya devam et Türk, gelecek bölümlerde Ayşegül ün bir hippi, bir çiçek çocuk olduğunu öğrenirsem belki sevebilirim tekrardan :)