Mihrimah
04 Mart 2013, 15.36 A- A+Geçenlerde salonda ki koltuğuma oturdum ve arkafonda televizyonda ki 6 kilo bal+20 liralık hediye arı poleni reklamı eşliğine facebooka girdim.Bir arkadaşım fotoğraf eşliğinde paylaşmıştı;
"Akıllara ziyan bir hesaplama ve MUHTEŞEM AŞK" başlığıyla , bir büyük kısmınızın bileceği gibi Mihrimah Sultan Cami'siydi bu.Bilmeme rağmen yine de bir bakmak için tıkladım, başka bir sayfanın için de;
"Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi ...onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.
Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.Mimar Sinan sevdiğine kavuşamaz ve Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle , 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz altmış bir pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser.
Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin. Ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür."
Genelde yorumlar "ay çok güzel, çok romantik" tarzında ve benimde taktir ettiğim şekilde Mimar Sinan'ın Mimari yönünü öven tarzda yorumlardı.
Fakat paylaşımda dikkatimi çeken, Mimar Sinan'ın 50 küsür yaşında ve evli olduğunun verilmemesiydi.Son 10 yıldır büyük bir hızla değişen tarihimiz, sanki saklanıyordu.Acaba paylaşımı gerçekleştiren Osmanlı hayranı kişi bundan utanıyormuydu?
Acaba dendiği gibi dünya son yıllarda mı, bozuldu.Yoksa eskidende azda olsa bozukluk varmıydı.Şuan ben bozuk zihniyetimle buna aşk diyemiyorken, Osmanlı kültüründe buna aşk denebilir miydi? Ya da o kültürü bizler mi icat ettik?
Bunun yalan olduğu öne sürülse bile, gerçekten garip bir durum.
YORUMLAR
Ben bu zaman da daha fazla kötülük olduğunu düşünmüyorum sadece insanlar daha açık ve daha dürüst ( kötü olsalar bile ) . Eskiden 7-8 kadınla evleniliyordu kimse ağzını açıp tek kelime edemiyordu çünkü söz hakları yoktu , şimdi adam evliyken başka birini sevdiği zaman '' iki kadın bir adam '' diye şarkılar yapıyoruz bağırıyoruz çağırıyoruz en azından buna hakkımız var !
Şunların bunların torunlarıyız diye muhabbeti kutsallaştırmanın bir alemi yok . Dizilere bir ton laf sayarlar çarpıtılıyor diye , biri bana açıklayabilir mi Kanuni nin annesi Hürrem Sultan dan hoşlanmıyorsa bu tarihte de varsa , erkekler çok dindar oldukları için bayanların bulunduğu tarafa göz ucuyla bile bakmıyorsa , bu adam Hürremi rüyasında mı gördü de tutuldu Allah aşkına !
Bu konuda da herkesin doğrusu farklıdır muhakkak farklı görüşlere de saygı duyarım . Ama sayarsam şimdi burda büyük yanlışları ve günahları enginlere sığmam taşarım :)
Başka milletlerden küçücük çocukları zorla alıp yetiştirip kendi ülkeleriyle savaşmaya mecbur bırakmak en büyük günahtır bana göre , hata yapıldığını kabul ediyorsak eğer Osmanlıya da Peygamber gözüyle bakmanın bir anlamı yok ..
Sevgili Mirza ; iyisiyle kötüsüyle bizim Osmanlımız olduğu doğrudur fakat benim yakındığım nokta , karalama niyetinde olduğum ve buna müsade edilmemesi değildir . Bazı hataların konuşulmasını ve tartışılmasını sindiremeyişimizdir .
Babam hata yapınca da '' hatalısın '' derim . '' Babamsın ne yaparsan haklısın '' demem ben . Ama bu babamı sevmediğim ya da red ettiğim anlamına gelmez öyle değil mi .
Osmanlının çok evlilik mevzusu da derindir , benim de okuduğum tarih kitaplarının hepsinde Osmanlının çoğunluğu yabancı kökenli kadınlardan oluşan çok evlilikleri geçmektedir . Zaten nadir nikah kıyılan bir devlette boşanmak istemek de hiçbir kadının haddi değildi sanırım .
Atalarımın birçok faaliyetini doğru bulmadığım için zihniyetsiz ve kötü bir genç olarak etiketlenirsem bile mühim değil . Ben koltuğumun elden gitmesi ihtimali için kundaktaki kardeşlerimin gözüne mil çektirmektense , Peygamber efendimizin (s.a.v) '' çocuk savaşta bile öldürülmez '' inancıyla koltuğu bırakmayı tercih ederim !
Ben de Mimar Sinan ile ilgili daha az bilinen veya gizlenen bir noktayı paylaşayım...
Aslen Kayseri Ağırnastandır. Kendisi ( her ne kadar hala tartışılsa da ) aslen Türk olmayabilir. Yavuz Sultan zamanında devşirme olarak alınmıştır. 1930 lu yıllarda Avrupada ırkçılık hortlamış ve bunun neticeleri bizi de etkilemiştir. Avrupa basınında Mimar Sinan Türk değildir başlıklarının sıkça yer alması üzerine 1935 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından Süleymaniye Camii yakınlarında ki mezarı kazılmıştır. Kemiklerinden sadece kafatası sağlamdır. Kafatası ölçümleri yapılmıştır ve basına Türk olduğunu duyurulmuştur. Daha sonra mezar kapatılırken Antropoloji Müzesinde kafatası sergilenmek üzere mezara konulmamıştır. Ama her ne hikmetse kafatası kaybedilmiştir. ( Bu müzede sanırım hiç açılmamıştı)Allah'ım bu topraklar için yaptıklarından dolayı kendisinden bir değil bin kere razı olsun...
Şimdi... Bu da belli süre gizlenmiştir... Bilmiyorduk... Sonradan öğrendik... Sebebi ne? Sebebi iktidarlara göre Tarih'in değiştirilmesinde veya Tarihte önem verilen noktaların değiştirilmesinde....
Olmaz arkadaş.... eksiklerimizden, hatalarımızdan kaçmamalıyız... Zamana ve iktidarlara göre TArihi değiştirmemeliyiz.... Hatalarımızdan ders çıkarmalıyız... Tekrar etmemeliyiz... Sen Osmanlıda çok eşliliğin gizlenme veya göz ardı edilmesini belirtmişsin, ben de kafatası ile uğraşmalarımızı belirttim.... Her ikisi de yanlış... Saçma...
Bu dedikleri mi ispatlayacak bir belge olmaması normal bir durum.Tıpkı "harem" denilen sırf bayanlardan oluşan, başlarına da hadım edilen harem beylerinin konulup "devlet işlerinin görüşüldüğü" yer denmesi gibi.İtirazı olan varsa desin " sıkmayın yemezler" diye.
Denmiyor işte, bazen her doğru her yerde söylenmiyor.İslami şeriatle yönetilen bir devlet "kut" anlayışı yüzünden padişah öldürüldüğünde bile kanı akıtılamıyor, boğularak öldürülemiyor.Çünkü kan kutsaldır, benim kanımda üstündür.
Osmanlı kendi için çelişkileri olan bir ülkedir.Reform ve rönesansın gerisinde kaldığı için imkansızı başardı ve o toprakları mahvetti.Sırf şehrin mimari dokusu bozulmasın diye, Viyana kuşatmasını kaybeden bir milletiz.
Her dönem kendi içinde değerlendirmeler denilse de, bazı değerler her döneme aittir.Bugünde yadırganır, yarında...
Bugün ülkenin yarıya yakın bir kısmının, o döneme özenmesi; bir yurttaş olarak canımı sıkıyor.
-------------------------------------------------------------------
"edebi bir eserde siyaset, bir konserin ortasında patlayan tabanca gibi kaba ama gözardı edilemez bir gerçektir.." Stendal/ Parma manastırı..
bir dipnot: Tarihi enformasyona göre kanuni ömrünün yarım asra yarım asra yakın kısmını at üstünde geçirmiştir.
güncel(dizisel) deformasyona göre kanuni ,ömrünü harem(!) üzerinde geçirmiştir...
Sen buna devletin bekası için fetva alınarak yapıldı dersen; insanlar Osmanlıdan da soğur, İslamiyettende de.Çünkü İslamda ve Osmanlının kullandığı Şerri hukukta böyle bir şey yoktur.Bu %100 gerçek bir bilgidir.
Hareme gelinecek olursa yemekleri bile kilitli kapının ardına konur, yemeği bırakan asker uzaklaştı mı, harem beyleri yemekleri alır; onlarda bir bölüme koyup uzaklaşır, sonra cariyeler alırdı.Şuan Top Kapı'da orası kilitli ve büyük yetkileri olanlar dışında kimse giremiyor diye biliyorum.
Naima'lara asla konu bile olamamıştır Harem.Padişahın mahremidir ve ondan başka kimse girememiştir.Sadece birkaç yabancı seyyah, hayallerinde ki haremi yazıya ve resme dökmüştür. Padişahların hanımlarının büyük kısmı Rum,Rus, Fransız, Sırp ve yahudi asıllıdır.Yani bize aşılanan İslami milliyetçiliğin çok uzağındadırlar.
Hatalardan ders çıkarmak gerek, şayet çıkarmazsak geçmiş boşu boşuna yaşanmış olur.Her tarihçinin lafına da inanmamak gerek, unutmayın ki bir kaç sene önce yüzlerce tarihçimiz Ermeni soy kırımı için imza toplayıp özür diledi.