GÜVEN!..
06 Mart 2013, 16.28 A- A+‘’Ağzından bal damlayan arının bile, kıçında İğne var ne güveni?’’ C. Bukowski.
İnsan güvenmek ister, doğası gereği bunu gerektiriyor. İhtiyacı olduğunda yanında bulunmasını istediği; açık sözlü gözü pek, karşılaştığımız zorluklarını yenmemize yardımcı olan güvenli insan!
Herkes çocuğuna küçük yaşta güven duygusunu aşılar. Sokakta yürürken kimseyle konuşma, araçlara dikkat et, bilmediğin şeyleri alma, sağlıksız şeyleri yeme diye tembih edilir. Hayata alıştırma konusunda hemen herkes bunu yapar.
Aile içinde de güven duygusun gelişmesi çok önemlidir. Eşler arası güven ebeveyn ve çocuklar arası güven. Bir bireyin istismar ettiği güven duygusu kızgın saçta kızarma hissi uyandırmasına rağmen gene de aile de bazı vazgeçilmezlik vardır.
Sosyal kültürel ve ekonomik sorunları olmayan ülkelerde güven sorunu da üst seviyede! Bu oran % 65-70 oranındayken, ülkemizde % 12 civarında insanların birbirlerine güveni varmış. Yani %88 oran çok büyük güven bunalımı var demektir!
Bazen insan geleceğini, hayata dair tüm beklentilerini karşısındaki insana bırakır. Bakın bu dünyada aldatılmışların % yüzü güven duydukları için tüm beklentileri alt üst olmuş. Neye, nasıl, ne şekilde güveneceğimizi bilmiyoruz belki de? Karşımızdaki tuzak dolu söylemleri aklımızı başımızdan almaya yetiyor. ‘’Belki de güvenmek teslim olmaktır!’’
‘’Altmış sekiz yaşında bir adam yarışma programında genç bir kızla ile birlikte yarışıyor, ortak. Kıza o kadar büyük bir güven aşılıyor ki kızın aklı başından gitmiş adeta. Kendini çok okumuş, bilge kişiliğe büründürüyor adam. ‘’ benim paraya pula ihtiyacım yok, bu yaştan sonra para pulu ne yapacağım? Hatta şöyle diyor; bütün paralarımı kitaba yatırdım büyük bir kütüphanem var (5.000). Adam o kadar sinsi ki daha yarışmanın ortasında parayı koruma altına alıyor. Son periyotta 87.000 para kasada var ve kendi gurubuyla konuşurken, bana 40.000 TL yeter, gerisini o düşünsün! Ve verilen teklifi alarak genç kızın gelecekle ilgili planlarını ve insanlara olan tüm güvenini sarsıyor’’
Zaten karşındakine müthiş güven aşılamışsın, paranın tamamı için butona basıp hepsini alıp genç kıza paranın yarısını vermek daha hoş bir güven örneği sergilenmez mi?
Sonra pişkin bir şekilde ‘’sen sen ol kimseye güvenme’’ sözüne muhatap kalmak ve salak damgası yemek. ‘’Güvenmenin temelinde zaaf vardır ekürisi de merhamet.’’
Güven; sevgi, özlemek, bağlanmak, sadakat kavramları gibi basitleştirilmiş. İçi boşaltılmış köreltilmiş bir sözcükten mi ibaret? Belki de
Bir insa;n menfaat ve metanın esiri olup güvenen birisini alt etmek için ne yapar!?..
YORUMLAR
Risk almaktır güvenmek . Körü körüne birine taviz verip sonucunda '' salak damgası '' yememek ve '' canım dediklerim canımı aldı '' hadisesi yaşamamak adına yanılma ihtimalini düşünüp , ya ödün vermemek , ya da kötü sonuçlarını göze almak gerek ..
Herkes sırtını döndüğünde sana onun sırtını dönmiyeceğini bilebilmektir.Güven huzuru ve saflığı beraberinde getirir..
SEVGİYLE BERABER GİDEN VE DOSTLUĞUN BİR SADAKATİDİR ...
SAYGILARIMLA......
,
GÜVEN insan olmanın gereğidir.her ne kadar toplumumuzda yalan söylemek ve salak yerine konulmak bazı (insan demeyeceğim)kişiler için kendi içlerinde marifet olarak görülse de ben onların geçici zaferler kazandıklarını düşündüklerini düşünüyorum ..Kendi adıma söylüyorum güvenmekten yanayım ödün vermeden ve gerçek dostlukları da bu güven sayesinde yakalayacağımızı düşünmüyorum EMİNİM...Yanılacaksam sa bunu kendim yaşayıp görmeliyim negatif yaklaşmayıp pozitif bakmanın insanlığın gereği olduğunu düşünüyorum ve ....
Çok güvenirsen aldatılırsınız, ama hiç güvenmezseniz hayatınız azabla geçer ( Frank Crane )
Ayrıca dikkat edilecek en önemli şey..
Hayatta hiç kimseye güvenmemek insan olmamak demektir ama kime 2. kez güveneceğini iyi hesaplamalıdır insan..DIGOR yazdığınız konu gerçekten kayda değer ..ellerinize ve yüreğinize sağlık.Böyle paylaşımlar görmek her zaman dileğimdir...
Bal veren arı kendini savunmasın mı yani . Bukovski ye kızdım şimdi))
Doğadaki her canlının kuşkusuz bir savunma silahı vardır.İnsanında zekası.Toplu yaşayarak aslında bir nevi tehlikelere karşı kendini savunuyor.Ancak insanlık öyle bir hale geldi ki insanın dağ başında yaşayası geliyor.Sadece zekası değil, kurnazlığı , hinliği , cinliği ayrı birer silah oldu.Herkes biraz kurnazdır ancak bunu karşısındakinin çıkarlarını kendine yöneltmek için kullanmak yani çıkarcılık, bencillik vs. bu ancak terbiye ile kişide , doğasında inceliğe ve düşünceliliğe yöneltilebilir.Para değerli ancak insana harcandığında değerli olabilir , para için insanı ve haysiyetini harcamaksa, tanımlayamıyorum bunu işte.
Toplumumuzun bence en ciddi sorunlarından birini ele almışsınız.Knadırılma korkusu güvenilir insanlarıda çevremizde elememize sebep oluyor yazıkki.
Ben güvenirim o güvenilir değilse yapacak bir şey yok diyorum artık.Ellerinize sağlık.
Kişiye göre de değişiyor olabilir tabi , yaşanan herşeye rağmen ortalığa gülücükler saçan sevgi pıtırcıkları ya da polyanna olabiliyorsanız güvenip güvenmemek mesele olmayabiliyor . Ne de olsa her seferinde baştan doğuyorsunuz ve kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz . Herkes gelecek darbe riskini bu kadar rahat göze alamayabilir , anlamak lazım ..
İnsanlara sonuna kadar güvenmiyor olmanız negatif düşündüğünüzü ya da kötü bir insan olduğunuzu göstermez .Pembe hayallerle gökyüzünde bu kadar buluting yapıldığı için zaten iki günde bir yakın arkadaş koca aldatması vs. gibi muhabbetler yaşanıyor . Yüzde yüz güvenip maddi manevi herşeyimizi teslim etmiyoruz diye birşey kaybetmiş olmuyoruz ! Çok fazla arkadaşım yakınım kardeşim gibi gördüğüm dostlarım vardır ve bugüne kadar hiçbir arkadaşımı dostumu kaybetmişliğim de yoktur . Ama her türlü ihtimali göz önünde bulundururum ve iki gün sonra '' artık insanara olan güvenimi yitirdim '' '' hayat buysa üstü kalsın '' '' depresyondayım unutuldum aldatıldım '' gibi sözler sarfetmemek ve bu psikolojiyi yaşamamak için küçücük bir ihtimal dahi olsa gözardı edip kendimi bir başkasına asla emanet etmem ! ( Herşey yolunda , bir azab da söz konusu değil çok şükür J )
Dokuma makinesinin mucidi bir berber. Muhalifleri iflas ettirirler ve mahkeme salonunda, ''haddini bildirdik mi berber'' diye seslenip alay ederler. Berber onlara dönüp, ‘’merak etmeyin hepinizi tıraş edebilecek usturam hala cebimde’’ der.
Zorba bir komutan, berbere tıraş olmaya gidiyor. Oturuyor berber koltuğuna; berbere şöyle diyor ‘’yüzümü kanatırsan senin kelleni vururum!’’ Berber ‘’tamam efendim!’’ der başlar tıraş etmeye. Ve komutanın yüzünü kanatmadan tıraşı bitiriyor.
Komutan berbere; ‘’seni uyardım ve sen hiç moralini bozmadan tıraş ettin ve yüzümü kanatamadın.’’ Berber komutana; ‘’eğer yüzünüzü kanatsaydım gırtlağınızı keserdim’’ diyor.
İki farklı berber ikisi de yaptıkları sanatlarına güveniyorlar. Birisi iflas etmesine rağmen halen bir şeyler yapabilme güveni var kendisinden. Diğeri de hata yapmayıp komutanın yüzünü kanatmayacağına kendine olan özgüveni sayesinde başarılı çıkıyor. Sanatkârların en büyük silahı da özgüven değil mi?
Savaş esnasında güven en büyük silah. Hiçbir gücün erişemeyeceği en büyük silahtır. Komutan askerine güvenecek, asker arkadaşına önce güvenecek sonra silahına en önemlisi komutanının savaş stratejisine güvenmek zorundadır. Bütün başarılar da mutlak surette güven başrol oynar.
Eşler arasındaki güven çok önemli. Aldatma üzerine kurulu ilişkiyi hangi mantık destekler. Arkadaşlık arasındaki güven, komşuluk arasındaki güven, yaratanın insanlara verdiği bu meziyeti en iyi şekilde kullanmaktan kim zararlı çıkar. Sonra pişmanlık duyup öfke ağacından sopa kırmaya gerek kalmaz.
Bir yerde güven sarsıldığında; hayal kırıklıklarımız, inançsızlığımız, umutlarımızın tükendiğini his ederiz. Sonraki zamanda çok az kişi gücüne sonda vurup kendini kurtarmayı dener.
Herkese sevgiler, saygılar…
rebelin yaklaşımına katılmakla beraber kendimce ilaveler yapıyım. güven, hayatta en zor kazanılan duygulardan biridir ve çok tatlıdır. ama bu tatlılığı yaşayabilmeniz için hayal kırıklığına razı olmanız gerekir. neticede kaybolan bişeydir. kendisine güven olmaz. velhasıl güvenin adı kalmış kendisi yokolmuştur. hele siz siz olun bana güven diyene asla güvenmeyin.
''Kendine güveniyorsan, herkes için GÜVEN sen olursun...
Kendine güvenmiyorsan, herkesten çok SÖVEN sen olursun ''
GÜVEN başlıklı yazını görünce aklıma daha önceleri yazdığım Güven(sizlik) başlıklı yazım geldi. Ben de ordaki yazımdan bir kısa bölümü bu anlamlı yazının altına eklemek istedim...
Güveni tesis etmek öyle zordur ki. Eminim herkes bu sınavdan geçmiştir.Hani jenga vardır ya; zihinsel ve fiziksel beceri oyunu. 54 tane tahta bloktan oluşan , 18 katlık bir kule oluşturabildiğimiz oyun., işte güveni anlatmaya yarayacak en güzel örnek bu beceri ve zeka oyunu galiba .Çok zor oluşturulabilen bu kule , en küçük bir dikkatsizlik ya da temas ( çarpma) sonucu devrilir ya işte tıpkı böyle bir şey güven( sizlik) . Uğraşırsınız, didinirsiniz ve uzun bir zamanda oluşturursunuz . Sonra en küçük bir dokunuş alıp götürüverir ikisini de . Alabora eder. Dağıtır…
Güven duygusu taaaaaa çocukluğumuzda oluşmaya başlar. Önce annemize babamıza, ardından kardeşlerimize güveniriz inanırız..Okul yıllarında arkadaşlarımıza, iş hayatına atılınca mesai arkadaşlarımıza ya da ortağımıza güvenmeyi öğreniriz. Ne zaman ki yalanlar başlar işte o demdir hayal kırıklıklarının , güvensizliklerin başladığı demler. Takılan sahte maskelerin ardındaki çirkinliklerin keşfedilmesiyle başlamaz mı bu duygunun yok olması? Ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyduğumuz bu duyguyu kaybedince aynısını tesis etmek mümkün müdür sizce??
(tevazu__ )
Kutluyorum sizi DIGOR....ellerinize o güzel yüreğinize sağlık...