Güvercin.....
18 Mart 2013, 10.35 A- A+
Ortalık toz duman, karanlık. Gece değil..pus var, göz gözü görmüyor. Kıyametten çıkmış gelmiş bir hava. Sevgilimle yanyana yürüyoruz, arada öpüşüyor, arada kavga ediyoruz. Ayağım bir şeye takılıyor, bakıyorum..yerde bir kalp görüyorum, kan revan içinde, hala akıyor kanı.. Afallayıp, kendime bakıyorum, kalbimin yerinde bir oyuk..ama kanamıyorum. Deli gibi korkuyorum gördüğümden. Ona sarılmak için döndüğümde karşımda başka birini buluyorum; "suretsiz bir silüet"..kollarım havada kalıveriyor.
"Gördün mü" diyor bana "gördün mü ne oldu?" "Bak" diyor "güvercinlere, ne güzeller, sen de öyle güzelsin..güvercin olsana" Kendi bedenimde bir güvercin oluyorum. Ürkütücü gelmiyor...kendi güzelliğime bakıp hayran kalıyorum. Suretsiz silüete doğru kaldırıyorum başımı, bakıyorum. Güvercin olup olmadığımı görüyor mu farkedemiyorum. Ama her şeyi biliyor gibi, güvercin olmama sebep olmuş gibi ve daha bir sürü şey gibi..
Küçük çaplı hortumlar, yerde ne varsa havaya uçuruyor. Bir kağıt gelip kanadıma yapışıyor. Gagamla alıp bakıyorum...sevgili mektubu bu. Beni ne kadar sevdiğini anlatıyor, "paylaşamam" diyor, "benim ol" diyor, "giderim yoksa" diyor...ve gidiyor, toz duman içinde, giden sevgilimin arkasından bakakalıyorum. Zaman, aynı anda olamayacak olanı, aynı anda yaşatıyor bana. Kağıt kendisini bırakmamı rica ediyor, bir başka oyuk kalp sahibine sözü varmış. "Bırak gagandan beni" diyor. Bırakıyorum. Bir küçük hortumla, az ötemde gri-siyah göğe doğru yükseliyor döne döne.
Sol kanadımın altında bir sızı duyuyorum. Sanki uçacak gibi çırpıyorum kanatlarımı, bakıyorum...yol yol kan akıyor tüylerime. Güvercin kalbi var boşluğumda, küçücük bir kalp. Bu kalp benim değil ! Bu kalp bu bedenin kalbi değil ! Kağıt uzaktan bağırıyor "güvercin kalmalısın, korkma..korkma" Haykırıyorum "bu kalp bana küçük ! küçük ! kanıyorum. "Ne istedinse o oldun" diyor kağıt bana "korkma". Suretsiz silüet beliriyor yine yanımda "gördün mü, ne oldu?" diyor.
Bütün di'li ve miş'li geçmişimi düşünüp hesaba tutuyorum. "Bu cezaysa bana, neden korkmamalıyım o vakit" diye düşünüyorum. İkisine de güvenmiyorum. Kocaman güvercin cüssemi alıp uçuyorum, kalbimdeki sızıya aldırmadan...kağıttan ve suretsiz silüetten uzağa. Gri-siyah göğe doğru yükseliyorum, usul usul kanıyorum her kanat çırpışımda. Bir sürü güvercine çarpıyorum...ölüyorlar. Ortalık ölü güvercin çığlıklarıyla mahşer yeri oluyor. Yine hesaba dönüyorum..."kaç kişiyi öldürdüm insan bedenimde ben" diye soruyorum kendime. Kağıt aşağıdan sesleniyor "bunu sen istedin, korkma..cesur ol" Suretsiz silüet de bağırıyor avazı çıktığı kadar "çok güzel oldun güvercin, güvercin olmalıydın...korkma" Deli gibi korkuyorum.
Uçuyorum, daha yükseğe daha yükseğe...onlar görünmeyinceye kadar uçuyorum. Kara pimpis bulutlara giriyorum. Yanımı yöremi görmeden çırpıyorum kanatlarımı. Sol tarafım kan içinde, güzel güvercin grim, kurumuş kan kırmızısı şimdi. Devasa bir kartal görüyorum, üzerime doğru geliyor. Kalbinin olduğu tarafın kartal siyahı, karaya çalan bir kan kırmızısına bulanmış. Ona küçük gelen kalbinin, kanadığını görüyorum. En son bunu görüyorum. Anlıyorum ve ölüyorum.
YORUMLAR
Her dönüşüm sancılı...Her doğum gibi.Gregor Samsa'yı düşündüm '' oyuk kalbi'' gördüğün anda.O sancıyı anımsadım.Biraz martı tadı da verdi yazın.Jonathan Livingstone oldun he Cezbe.Dönüştün ...uçtun...Silüet '' KORKMA !'' der zaten..Korkularımızın yansımasıdır silüetler ,biz söyletiriz ona o kelimeyi.Korkularımızla yüzleşmekten korkarız aslında.Onu yenmek istesek de süreç kanatır ...Kan revan görmekten de korkarız kanamamaktan da.Silüetler bizlerin yansıması...Jonathan korkmadı...Cennetini öyle buldu.'' Yükseğe,daha yükseğe...''
Cennet huzur..Cehennem uçuşları huzur getirir mi ki...Bunu ben de bilemedim ..
Güvercin olmak... Güvercin olmaktan korkmak... Güvercinleri öldürmek... HArbi Cezbe çok mu insan bedenin de öldürdükleriniz? İnsan kendinden nasıl kaçabilir ki? Ne diyelim... KAnamasın kalplerimiz ..
BEKLEMEÜç duvar,
Bir pencere,
Ve dışarıda bir yağmur
Karanlık vermez ışık
Dili yok sözcüklerinBütün dünyan budur
Ses çıkmaz sessizlikten
Bekleyişi boşunadır gözlerinin
Kulağına dolan o uğultu
Şaşkınlığınadır bu tenhanın
Türkü söyleyecek olsan
Tek bir mısra dökülmez dudaklarından
Alış artık
O güneş çoktan battı
O zaman yuttu her şeyi
Bekleme.
Bekleme bir ses çıksın diye geceden
Gezdirme bakışlarını boş duvarlarda
Saklama artık hüznünü
Bir sır saklar gibi.
Bir sigaraya meze etme artık ömrünü
Her dumanla savrulup giden hayallerindir
Sonu yok!
Sonu yok bu gecenin…