Küçükken ben çok salaktım
20 Mart 2013, 16.19 A- A+İzmir/Kemalpaşa veya Bornova olması lazım.Yağmur yağıyor, ben ağlıyorum; yağmura karışıyor göz yaşlarım.Giriyoruz çamurlu bir yolda annem, ben ve üç kardeşim atölye bozması bir fotoğrafçıya.Çekiyor tek tek fotoğraflarımızı ama ben ağlıyorum, neden ağlıyorum bilmiyorum ama hüngür hüngür ağlıyorum.Geliyor fotoğrafçı yanıma "ağlama üzme beni benimde senin gibi oğlum var" laflarıyla çekiyor ağlarken ki pozumu...
Eve gidiyoruz yeni yeni azalıyor kalabalık, herkes ağlıyor; ben ağlıyorum.Teyzem alıyor beni kucağına "ağlama yavrum baban gitti, gelecek..." İyi ama nereye gitti?
Gerisini hatırlamıyorum o dönemin.Taşınıyoruz komşu şehrin varoş mahallesine, müstakil bir evin 2.katına.Her gün ağlıyorum, durmadan ağlıyorum, o dönem herkeste aynı cümle "baban gitti, gelecek..."
Beyinsel evrimimi tamamlamadığım, salak olduğum küçüklüğüm.Annem diyor sürekli, "uslu ol ki yakında babanın yanına gidecez", soramadım hiç bir zaman alt dudağımı titretmekten sorulması gereken soruları.Çok zaman geçmeden annem tuttu sözünü; annem,amcam ve yengem götürdüler beni babamın yanına.Mermerleri yeni yapılmış bir mezara; ama bilmiyorum ki mezar nedir, yanaştı annem okşadı toprağını "baban bunun altında oğlum" dedi.
Evde ablam sıkıyor bir bir yalanları, ben kafamda tasarlıyorum.Toprağın altında bir oda var ve babam orada kalıyor.Çok zaman geçmeden arkadaşım Fırat'ın babası geliyor elinde bir cinoyla biri oğluna, biri bana " al bunu baban gönderdi" sözleriyle.İçim içimi yiyor, bu babam eve neden gelmiyor?
Kısa süre sonra amcamın evinde gördüm babamın bir fotoğrafını, hiç görmediğim yeni bir fotoğraftı sanki.Titredi yine alt dudağım ağladım, ağlayacam.Koşa koşa gittim sokağın sonunda ki evimize, kapının girişinde ki demirden faraşı alıp bağırdım " anne anne gel çabuk" koştu anam bir çırpıta, bir şey oldu sandı.Gel gidiyoruz babamı çıkarıcam yeter artık dedim.Doldu gözleri anamın, vurdu da bana.Vurmasa ağlayacaktı eminim, o ağlamadı yine ben ağladım.Uzun uzun hıçkıra hıçkıra ağladım.Sonra gündüzleri ağlamamaya başladım.Yattığım kanepede ağlardım geceleri...
Çok kesik kesiktir anılarım.Belkide hatırlamak istemediğimden, yaklaşık 1 sene sonra okula yazıldım.Herkesi babası bırakırdı okula, benide annem.Bunun içinde ağlardım, dedim ya çok salaktım.Ağlamak bir süre sonra ağlamamayı öğretiyor insana...
Bir gece uyumadan önce yine uzun uzun düşündüm.Senelerdir babam gelecekti, ben okula başladım, hasta oldum ve yüzüm yandı ama yinede gelmedi babam.Neydi böylesine beni değersiz kılan? Uzun uzun ağladım ve sonunda karara vardım.Babam beni istemiyordu ve ben babama küstüm...
Artık anmıyordum "baba" diye, ağlamayıda bıraktım.Ben bıraktım bırakmasına da sonunda kavradım.Babam ölmüştü, ölümü anladım...
Bazen anlatır insan, psikoloğa, psikiyatrise ya da en yakınına anlatırda anlatır.Dinsin diye sebepsiz ağrıları.Bazen kol, bazen bacak, bazen de yürek ağırır.Bunları okumak kimseyi saydıklarımdan biri yapmaz ama belki ağrıları dindirir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir