‘’Bir sinek bir kartalı

  Kaldırdı  vurdu yere.

  Yalan değil,gerçektir,

  Bende gördüm tozunu.’’

                       Yunus Emre

       Kartala nispetle sinek,file nispetle karınca,aslana nispetle fare..Tabiatta güçsüz ve değersiz sandığımız birçok unsurun,aslında sezemediğimiz nice sırlı yönü vardır.Bazen dünyayı  yerinden oynatan önemli olayların arkasında küçük ve önemsiz görülen bir ayrıntı gizlidir.’’Sezgi,ormana bakarken yaprağı görebilmektir.’’ Sözünde olduğu gibi,algılarımıza bir bütün olarak hitap eden ormandaki yaprağın sırrını keşfetmektir mühim olan.

Her insan manevi anlamda kendi başına bir kainattır.Kendi kainatına doğru yolculuk yapabilen insan,daha  önce bilmediği nice alemleri keşfedebilir.Kuran-ı Kerim’de ‘’Hiçbir yere sığmadım,mümin kulumun gönlüne sığdım.’’diyen  Allah,insan gönlünün sınırlarının sonsuzluğunu kendi diliyle ifade etmiştir.

      Küçük ve önemsiz gibi görülen fakat işlev yönüyle incelendiğinde önemi kavranan bir çok örnek verilebilir.İnsan vücuduna nispetle,milyonlarca kat daha küçük olan bir virüs mesela..AIDS virüsü…Vücuda girer girmez kan yoluyla bağışıklık sistemine hücum eden ve büyük  bir hızla çoğalarak o sistemi çökerten azılı düşman;küçücük bir virüsün karşısında onu tedavi etmekten aciz kalan insanoğlu..Düşünün bakalım hangisi güçlü,hangisi güçsüz?

           Cihan sultanı  Yavuz Sultan Selim’i de ölümün pençesine düşüren,dağ gibi vücudunu eriten ‘’şirpençe ‘’denilen bir çıban değil miydi? Ya tanrılık iddasında bulunup,kendini herkesten üstün gören Nemrut’a ne demeli? Ona haddini bildiren de küçücük bir sivrisinek değil miydi? Kulağından giren sinek,beynine yerleşmiş ve ona korkunç bir ızdırap vermişti.Nemrut bu ızdırabı dindirmek için kafasına vurulmasını emrettiği tokmaklarla ölüp gitmişti.

   Görüldüğü gibi ,bazen bir sivrisinek bir devri değiştirmeye muktedir olabiliyor.

     Madam Curie ve eşi uranyumu ilk keşfettiklerinde , radyasyon denilen şeyden ve atomun parçalanmasından doğacak muazzam güçten haberleri yoktu.Zira kaşiflerini de kanserden öldüren radyasyon ve hain ellerde atom bombasına dönüşen uranyum, binlerce insanın da ölmesine sebep olmuştur.Maddenin bölünemeyen en küçük parçası olan atom,parçalandığında,hayal  gücünün ötesinde bir enerjinin açığa çıkmasını sağlıyordu çünkü..

     Küçük ve önemsiz ayrıntılar bazen tarihi bile değiştirecek güce  sahip olabilir demiştik.

I.dünya savaşı,bir Sırp askerinin attığı kurşunla başlamış,göğüs cebindeki küçük bir saat  ATATÜRK’ ün şarapnel parçasıyla ölmesini engellemiş,başına düşen bir elma Newton ‘un yerçekimini keşfetmesine vesile olmuş ,hicret eden Peygamberimizin zalimlerden gizlenmesini ise mağaranın girişine ağ ören minicik bir örümcek sağlamıştır.

     ‘’Bir mıh bir nal,bir nal bir at,bir at bir asker kurtarır.’’diyen atalarımız,ayrıntının gücünü ezelden keşfetmişler.Hayatımızdaki ayrıntıları düşünelim.Bazen ihmal ettiğimiz ,fakat daha sonra bize pahalıya mal olan minik ayrıntıları…Önemli bir sınavda es geçtiğimiz bir seçenek ,bir taneden bir şey olmaz deyip içtiğimiz sigara,hoyratça harcadığımız saniyeler,saatler,acaba bizim hayatımıza gün gelip nasıl hükmedecek hi ç düşündünüz mü? LÜTFEN DÜŞÜNÜN…Yekunu oluşturan zerrelerdeki farkı fark edin ve önemseyin.Çünkü derya,damlaların birleşmesinden oluşur.

     ‘’Söz uçar,yazı kalır.’’ demiş büyüklerimiz.Yazılan her yazının da mutlaka bir amacı,  vermek  istediği bir mesajı vardır.Bakmak ve görmek arasındaki o ince farkı bilenler,her okuduğunu anlar,her konuşanı dinler.Dinlerken de konuşanı değil,konuşturanı fark eder.Hayatımızı bu bilinçle yaşarsak görürüz ki,dünyada boşuna ve işlevsiz yaratılmış hiçbir şey yoktur.Her minik ayrıntı,bir saatin çarkları gibi büyük dişlileri döndürür ve zamana hükmeder. …AYRINTILARI KÜÇÜMSEMEYELİM…