-ÇOCUKLUKTAN ARTA KALAN-
27 Mart 2013, 03.05 A- A+
Kuru kalabalık bir yalnızlığın içindeyim... Ruhum bedenimden bağımsız karşımda duruyor, yüreğim ellerinde ve de zifiri karanlık yarınlarım.
Oysa umutla açmıştım gözlerimi dünyaya; günahsız bedenim büyürken, erkenden yaşlanacak olmanın acısı gün be gün işliyordu ciğerlerime.
Sigara dumanı gibi içerisinde anca zehri barındıran hayat, elindeki tasta ne varsa tattırdı bana..Oysa ben, sadece yaşamak istedim,sadece nefes almak.Yaşlandıkça düşen dişler gibi düştü düşlerim avuçlarıma;içimde kahırdan birikmiş kan gölü,yol buldu döküldü dilime...
Konuşmak istedim,konuşamadım...İçimde yükseldi sessiz çığlıklarım,duyuramadım..
Hiç günah işlememiştim oysa ve kimseyi üzmemiştim çocukluğumda,kaçtım üzerinde büyüdüğüm sırtıma batan yatağımdan,korkusuzca savaştım kötülüğünden korktuğum o karanlık sokaklarla...
Meğer yenilmişim 18 yaşımda,meğer aldanmışım umut dağıtanlara, meğer kullanmış yıllar nasıl yaşadığını bilmeyen beni.Şimdi bir çıkmazın sonundayım , geriye dönecek mecali göremiyorum yaşlandığını düşündüğüm bedenimde , bir ışık arıyorum ve bir umut yaşamaya çalışıyorum..Çok değil...Daha dün umutlarımın rengi yeşildi,hayallerim vardı benim ve belki yıktığım hayallerimiz...Bitti!.. Bitirdim, kendi ellerimle ittim kendimi dibi olmayan kuyuya., gücüm yok , çıkamam biri tutup çıkarmadıkça.Ne zormuş gerçeklerle yüzleşmek, ne zormuş karşında duran bir çift gözdeki yitik aşkı ve umutsuzluğu görmek...
Ama en zor olanı iste, doğmamışı öldürmek!..
Oysa umutla açmıştım gözlerimi dünyaya; günahsız bedenim büyürken, erkenden yaşlanacak olmanın acısı gün be gün işliyordu ciğerlerime.
Sigara dumanı gibi içerisinde anca zehri barındıran hayat, elindeki tasta ne varsa tattırdı bana..Oysa ben, sadece yaşamak istedim,sadece nefes almak.Yaşlandıkça düşen dişler gibi düştü düşlerim avuçlarıma;içimde kahırdan birikmiş kan gölü,yol buldu döküldü dilime...
Konuşmak istedim,konuşamadım...İçimde yükseldi sessiz çığlıklarım,duyuramadım..
Hiç günah işlememiştim oysa ve kimseyi üzmemiştim çocukluğumda,kaçtım üzerinde büyüdüğüm sırtıma batan yatağımdan,korkusuzca savaştım kötülüğünden korktuğum o karanlık sokaklarla...
Meğer yenilmişim 18 yaşımda,meğer aldanmışım umut dağıtanlara, meğer kullanmış yıllar nasıl yaşadığını bilmeyen beni.Şimdi bir çıkmazın sonundayım , geriye dönecek mecali göremiyorum yaşlandığını düşündüğüm bedenimde , bir ışık arıyorum ve bir umut yaşamaya çalışıyorum..Çok değil...Daha dün umutlarımın rengi yeşildi,hayallerim vardı benim ve belki yıktığım hayallerimiz...Bitti!.. Bitirdim, kendi ellerimle ittim kendimi dibi olmayan kuyuya., gücüm yok , çıkamam biri tutup çıkarmadıkça.Ne zormuş gerçeklerle yüzleşmek, ne zormuş karşında duran bir çift gözdeki yitik aşkı ve umutsuzluğu görmek...
Ama en zor olanı iste, doğmamışı öldürmek!..
YORUMLAR
Yazınız için diyecek söz bulamıyorum. Yazana da yazdırana da umut ve mutluluk olsun dileğim...
Dört tane mum usul usul yanıyordu. Ortalık öylesine sessizdi ki mumların konuşmalarını duyulabiliyordunuz.
Birinci mum dedi ki:
"Ben BARIŞ'ım !
Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor.
Sanırım yakında söneceğim ."
Alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü...
İkinci mum:
"Ben VEFA'yım!
Ne yazık ki artık vazgeçilmez değilim.
Onun için bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı"
Sözlerini tamamladığında esen hafif bir rüzgâr onu söndürdü...
Sırası geldiğinde üçüncü mum hüzünlü bir sesle dedi ki:
"Ben SEVGİ'yim!
Yanacak gücüm kalmadı...
İnsanlar beni unuttu, değerimi anlamıyorlar.
En yakınlarını sevmeyi bile unuttular."
Ve daha fazla beklemeden sönüp gitti…
Ansızın, odaya bir çocuk girdi ve 3 mumun da yanmadığını gördü.
"Neden yanmıyorsunuz?
Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu ?" dedi .
O zaman dördüncü mum konuşmaya başladı :
"Korkma ben yandığım sürece öteki mumları da yeniden yakabiliriz, ben ÜMİT'im!"
Çocuk parıldayan gözleriyle ÜMİT mumunu aldı ve öteki mumları birer birer yaktı ..
ÜMİT ışığı yaşamımızdan hiç eksik olmamalı ki hepimiz onunla birlikte Vefa'yı , Barış'ı ve Sevgi'yi yaşatabilelim inşAllah!!! ...........(ALINTI )
Bu hikayedeki gibi ümitlerimiz hiç tükenmesin ... BUGÜNÜMÜZÜ DE YARINLARIMIZI DA MUTLU , UMUTLU GEÇİRMEMİZ DİLEKLERİMLE ; ELİNE SAĞLIK DİYORUM.
Hayat çok acımasızdır, ne zaman bir şey istesen, mutlaka senden bir şey alır. Bu sanki bu hayatta yaşamının kuralıymış gibi. Ya biz ne istediğimiz bilmiyoruz ya da aldıklarımız bizi tatmin etmiyor. Yetinemiyoruz sanki!
Yazının içeriğine gelince; alabildiğine karamsar, bir bıkkınlık, bir elaman, bir isyan tüm duyguları içeriyor. Bu karanlıkta yaşamak çok zor be arkadaş!
İyice etrafına bakarsanız tünelin ucunda bir ışık göreceksin, oraya doğru yönel belki zor olacak ama mutlaka başaracaksın.
Şansın bol olsun…
Ben Gamyunun yeni sayfa düzenini beğenmedim buda yönetime gitsin:))
Yoksa o faili meçhul mutsuz/umutsuz yazıların sahibi de sen miydin, dicem de… mutsuzluk, herkeste, aynı asık yüz demek ki; umutsuzluk, herkeste, aynı yok sayış, görmezden geliş demek ki.
İç döküşlerin dökende kalması ve onu şiir haline getirilmesi taraftarıyım.:) hiçbir sanatçı kişilik eserlerinin ham halini paylaşmak istemez:p çünkü o hamlıkta çocuk şımarıklığı vardır. Aksine çocuk gözyaşları, sevinci/mutluluğu da vardır.
Şimdi ben sana desem ki al içini dökme buraya, götür bi güzel yoğur pişir, büyüsün adam et desem, hepinizin/tüm dökenlerin iyiliği için valla. Yoksa canavar olup ham yaparım hepinizin çocukluğunu.:))
umut dolu yarınları olsun herkesin..
Herzaman’’ yazdıkların yazıcaklarının teminatı’’olmuştur. Bu yazın önceki neşeli yazılarından çok farklı olmuş olsada ağızda tat bırakan kıvamda enfes.
O güzel yüreğine sağlık Yelove.
İçinde bulunduğun karanlığı , çığlıklarını , karamsarlıklarını, çokgüzel dilegetirerek içini dökmüşsün .umarım ve dilerim ki bundan sonra gecelerinde ,gündüzlerin kadar aydınlık ve ferah olur.
Aydınlık derken İstanbul gece hayatındaki o ışıltılar anlamında demedim şekerim.
Sana bir tavsiye emre aydın dinle emreaydınemreaydın soğuk burası çok soğuk.ben o sarkıyı her dinlediğimde kulaklarını alev alev yakıyorum çınım çınım çınlatıyorum haberin olsun.
O şarkı dinlerken normalde sevgilisi aklına gelir ben bi yerde oturduğumda emre aydının o lanet şarkısı çaldığımda Yelove aklıma geliyor dalıp gidiyorum öylee..
Baktımrenklereeskişehirçıktı.Kendine çok cici bak ..
Yelove ile pek yıldızlarımız uyuşmasa da, ilginçtir ki hep o şarkıda yelove ve o blog aklıma geliyor.
Geçen günlerde feysbukta gördüm o klibi , enterasan şekilde yelove aklıma geldi.Utandım ve kendimden kıllandım.O yazıyı okuyan şanssız kesime de aynıları oluyordur eminim.
Herif bilinç altıma yerleşmiş.O__ben duygularını anlıyorum, gerçekten çok zor bir durum :)
Yahu Yelove:) Sizin tarzınız dışında bir yazı olmuş... Ama güzel de olmuş... Yazınızı okuyunca gerçekler acıdır demek geçti içimden