yaşamaya devam
28 Mart 2013, 16.19 A- A+Yapmayı çok isteyip de “el âlem ne der” diye kendinizi frenlediğiniz oldu mu? Ya da tam tersine, genelin “uyumsuz” diye nitelendirdiği kişi ya da olaylar hakkında görüş belirttiğiniz oldu mu? Mesela; - böyle güzel bir kızın böyle bir adamla ne işi var?- diye eleştirdiniz mi hiç? Ya da kısa bir zaman içinde her hangi bir konu hakkında ki fikriniz tam zıt yönde değişti mi? Değiştiyse bunu rahatça dile getirebildiniz mi?
Engelli birinin yanında alımlı bir bayan olsa ne düşünürdünüz? Onu hak etmediğini mi yoksa o bayanın bir menfaati olmasa yanına bile yanaşmayacağını mı? Ya da seksen yaşında bir bayan, 30 yaşlarında yakışıklı bir gençle evlense? Sadece ve sadece sevgi olamaz mı? Gördüğümüz şeyler gerçekten göründüğü gibi saf ve masum olamaz mı?
Ömrünün son günlerini, insanların ne diyeceğini düşünmeden “sahte bile olsa” ve bunu para karşılığı satın almış bile olsa, bu şekilde mutlu olabiliyorsa yanlış mı yapıyordur? Aslında servetiyle mutsuz bir şekilde ölümü mü beklemelidir? Balonla dünya turuna çıkmak istemesi neden ayıplanacak bir şey gibi dile getirilir ki? Bedeni buna imkân vermese bile, bu arzusunu dile getiren bir dede ya da nine olsa, gülmeden ve anlayışla karşılayacağını kim garanti edebilir?
Ruh denilen şeyin yaşlanmadığını biliyoruz ama kavramakta zorlanıyoruz. Nasıl bir şey olduğunu tam olarak bilmemekle birlikte, bilinen kısmı kadarıyla şöyle diyebiliriz; bu dünyadaki bedenimizi ayakta tutan şeydir ruh. Asla yaşlanmaz ve her şeyi yapma isteğinden vazgeçmez. Ruh yoksa sağlam bir bedenin de anlamı yoktur. Büyükannem ; -bende sucuklu yumurta yiyeyim, tarlada çalışayım istiyorum. Gönlüm on sekizinde. Ama vücut engel oluyor- dediğinde aklımdan geçenleri şimdi dile getirmeye utanıyorum. Ama bugün ne demek istediğini anlıyorum artık. Hayalleri dile getirememek, imkanı olsa da yapamamak sıkıntı verir insana. Sadece konuşabilmek bile bu sıkıntıyı atar aslında.
Sıkıntıyı atmak demek; yeniden özgür olmak gibidir. Ama bu özgürlüğü elde etmek sanılandan zordur. Üstelik sebebi bizden değil, çevremizden kaynaklanır. “el âlem ne der” cümlesi her yerde yankılanır. Bu söz öylesine etkilidir ki; yaşam standardımızı buna göre belirleriz. Fikir değişikliği yaşasak bile, bunu dile getiremeyiz. Öyle ya; tükürdüğünü yalamaz insan! Değişimin olmasını engelleyen ciddi bir dedikodu furyasını göze alamayız. Genç ve sağlıklıyken dalga geçerek bahsettiğimiz olayların, bir gün başımıza gelme ihtimalini, hislerin ve düşüncelerin değişime uğrayabileceğini aklımıza bile getirmiyoruz. Hâlbuki sadece kendi hisleri ve inançlarıyla yaşayanların mutlu olabildiğini de biliyoruz.
“Neden olmasın?” cümlesini kurup, peşinden gitmek bu kadar mı zor? Dünyada kalma süremiz bu kadar kısayken, kendimizi kasmak niye? Etrafın ne diyeceğinden size ne! Size doğru gelenin peşinden gidin. Yanlış yapma hakkınızı kullanın! Yanlış yapmak güzeldir çoğunlukla ama yanlıştan dönmek de en az o kadar güzeldir. Tüm dünya bile karşı çıksa sizin yaptığınız doğrudur. Aldırmayın. Samimiyet konusunda hesap vereceğiniz tek yer yine sizsiniz. Yaşamaya devam
YORUMLAR
Hep derim anneme , '' herkesin doğrusu farklıdır ve insanlar kendi zevkleri tercihleriyle yaşamalıdır bu en doğal haktır ya da öyle olmalıdır , biri beni herhangi bir konuda yadırgamışsa onu umursamak zorunda mıyım ! '' derim , O da hep aynı cevabı verir gamyunun manidar smiley1 yüz ifadesi ile , '' Allahtan korkan kuldan da utanmalıdır '' :))
Sınırlara karşıyız da başkasını rahatsız eden sınırsızlığa da karşıyız özgürlük güzeldir ama ölçülü yaşamak da güzeldir mesela bu da olabilir :) Kaleminize sağlık .
Yaşamaya devam ..
Sağlıklı yaşamlar dilerim :)