gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

BENİ SEV 2-BABAMA- KIRMIZI PABUÇLAR

29 Mart 2013, 19.53
A- A+


            Babam bi var bi yoktu.Madenciydi , vardiyalı çalışıyordu. Ayda en fazla 5-6 kez görürdüm. Ben babamla geçirdiğim saatleri hesaplamazdım. Saniyeleri sayardım '' ohooooooooooooooo bu seferde bi miliyon saniye beraberdik'' . Saate vurunca az ama saniyelere vurunca çoktu.Fakat özlemimi de saniyelerle hesaplardım :( an be an özlemek. Aşıktım babama, benim için dünyanın en yakışıklı, en güçlü, en önemlisi de beni sırtımdan vurmayacak tek ERKEK. Dağlar yıkılsa bilirdim ki babam dimdik ayakta kalır, yanımda kalır.



        -Anne babam ne zaman gelecek, daha ne kadar beklerim?

       -Yatçaz, kalkçaz, yatçaz, kalkçaz................................ yatçaz, kalkçaz veeee baban gelmiş olacak

        -Anne , ne kadar çok yatçaz kalkçaz öyle ama :( ben sadece yatsam da babam gelince kalksam olmaz mı?

        -Ne o kış uykusuna mı yatacaksın kızım :)

Bunlar standart günlük muhabbetti. Kaç gün , kaç saat, kaç saniye sonra bitecekti bu bekleyiş. Bazan öyle korkuyordum ki babamın yüzünü unuturum diye, üst kata çıkıp resmine bakar çizmeye çalışırdım. Çizdiğim resim bile çok yakışıklı geliyordu, oysa resim yuvarlak içinde iki göz , kirpi şeklinde saça benzer bişey ve bıyıktan ibaretti


Noel Baba hüsranımdan sonra, uzak oluşundan olsa gerek, ve olaylara müdahale edemediğinden babam kendini az da olsa suçlu hissediyordu.Bahar aylarıydı. Bi sabah uyanmama sebep babamın bıyıkları oldu :) gözlerimden öpüyordu ve bıyıkları gözlerimi gıdıklıyordu:)

          -Kalksana kız püsküllü bela :) kalkmazsan çikolatalarının hepsini ben yerimmmmmmmmm :)

Işık hızıyla uçarak babamın çantasının yanına gidip, fermuarı törenle açardım.GRRRRRRRRRIIIIIIIIIIIIIIIIIIITTTTTTTTTTTTTTTTTT diye çıkan o ses bana hazinenin kapısının açılışı gibiydi.

    -ŞŞŞŞŞ dombili hepsi sana değil ama :) yarısı kardeşine- derdi oturduğu yerinden.

    Ben otomatiğe bağlamış bir şekilde

    - Baba, baba , baba , babababababababababa eeeeeeennnnnnnnnn kocaman olanı ben alabilir miyim :)

Oysa ne alırsa eşit alır, paylaştırır. Ben çikolataları tek tek alır birbirleriyle ölçer ve kendime aldığım çikolatalar ennnnnnn '' büyükleri'' gibi gelirdi. Sonra içim sızlar ve kendi payımdan kardeşime ayırıyordum, büyük olanı almştım ya. Ablayım ya kıyamazdım, aslında belki de açgözlülüğümden utanırdım :) 

O gün babam

         -Kız bi ayağını uzat-dedi, '' Ya hu bunun ayakları mı büyümüş ne , kaç numara ayakkabı giyiyor ki ?

Önde avucunun boyu ile ölçmeye çalıştı olmadı karışladı olmadı, en son ip aldı onunla aldı ayak ölçümü. Ayağım havada asılı kaldı, heyecandan indirmeyi unutmuş neden ölçümü alıyordu diye düşünüyordum.

         -Bi pabuç gördüm şehirde, kıpkırmızı elma şekeri gibi :)

Ben hala ayağım havada ağızım bi karış açık

         -Baba, baba, bababababa banı alacannnnnnnnnn :O

-He kız :)

    -Ne zaman peki, ne zamannn :)

    -Bi daha ki gelişimde inşaALLAH, ama o pabuçlarla uçuruma gitmeyeceksin, dağ bayır baca gezmeyeceksin :)

    -SÖZZZZZZZZZZ BABAAA SÖZZZZZZZZZZZZZZ

 

 

  Kalbim duracaktı. Kırmızı pabuçlarım olacaktı. Acaba asfaltta yürürken tıktıktık diye ses de çıkartacaklarmıydı ki. Bi de annemin diktiği küçük kırmızı çiçekli elbisemi de giyerim. Hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii ne güzel olurumm, kelebek gibi , melek gibi.......  Bir an önce gitsin babam istedim bu sefer. Bir an önce gitsin bir an önce dönsün.  Bu nasıl bir bekleyişti. Günler geçmek bilmedi. Nihayet babam geldi, bu sefer çantaya koşmadım, kocaman bir gülümsemeyle babama bakıyordum '' HANİ'' dercesine.

    -Kızım kalmamış o kırmızı pabuçlardan, ama gelecekmiş. Söz alacam sana.

      Üzülmüştüm , hemde çok. Nasıl da hayalini kurmuştum. Ama olsun gelince alacak ya, nasılsa alacak ........

    -Doğum günün için ne istiyorsun bakim sen koca eşşek :)

    Dilim varmadı ki '' KIRMIZI PABUÇ'' diyeyim. Ama içimden geçen oydu, dudaklarımdan çıkan

    -KİTAP BABA- oldu.

    Ne bayramlar, ne özel günler geçti. Her seferinde sordu, her seferinde yutkunarak hep başka şeyler söyledim. Ama asla '' KIRMIZI PABUÇ'' diyemedim. Demedim, çünkü biliyordum bir daha o pabuçlardan gelmedi. Yine de bir umut beklerdim , belki bir gün, ben istemeden söylemeden. Öylemesine alınmış bir çift kırmızı pabuçla gelecek babam. 

    Ben farkında değildim, içine ne kadar işlediğini göremedim. O benim üzüntümü her gördüğünde bana bi şeyler anlatır. nasihatler verir. Bazan '' Öf yine başladı felsefeye, ne zaman susar da kızma birader oynarız '' diye düşünürdüm.  Zaman geçtikçe kırmızı pabuç hayalimden vazgeçer gibi oldum. Arada aklıma gelir hüzünlenirdim.  Bir gün (lise yıllarımda) babamla hayatımın ilk en büyük tartışmamızı yaşadım. O bağırır ben cevap veririm, haklıydı. Kabahatimi biliyordum. Gördüm ki baş edemeyeceyim

    -SUSSS BABA SUSSSSS, ÖNCE VERDİĞİN SÖZLERİ TUT SONRA BENİ YARGILA. NASIL BİR BABASIN Kİ BANA BİR KIRMIZI PABUÇ BİLE ALMADIN BUNCA YIL .

    Kendimden o anlık gurur duymuştum. Nasıl da kapak olmuştu sözlerim babama. Eğildi, cüzdanından çok eski gazeteye sarılı bir şey çıkardı.

    -Ayakların hala bu kadar mı -dedi.

    Çarpılmıştım.... Nefessiz kaldım.ÖLDÜM. Babam ki BENİM BABAM yıllarca ayağımın ölçüsünü aldığı o ipi hala yanında taşıyordu.

    -Ben sana alabilirdim yine o kırmızı pabuçları, ama büyüdün be kızım, beğenmezsin diye çekindim.

    istediğin kırmızı pabuç olsun- dedi ve kalktı.

    Yüzüne baktım, babamın o gözlerinden düşen o tek damlayı gördüm. Öyle keskindi taaaaaaaaaaaa kalbimin en derinine saplandı. Kapak olsun diye sözden utandım, gururumdan eser kalmadı. Öyle küçüldüm ki kendimden nefret ettim, lanet ettim. Özür dilemeye cesaretim yoktu.Kırmıştım babamı. Hayatımdaki en değer verdiğim erkeği yıkmıştım.Utancımdan ağlayamadım, sesim kısıldı , kelimeler tek tek öldü boğazımda. Öylece boş boş bakıyordum o büyük insan BABAMA.

    -SANA KIRMIZI PABUÇ ALMADIM DİYE BENİ SEVMEKTEN VAZ MI GEÇMİŞTİN? BENİ SEVMENİN BEDELİ Bİ ÇİFT KIRMIZI PABUÇ MU KIZIM ?

    -ASLAA BABAM, ASLAAA . KIRMIZI PABUÇ ALMASAN DA BEN SENİ HER ŞEYDEN ÇOK SEVİYORUM, VE HİÇ Bİ ŞEY İÇİN SENİ SEVMEKTEN VAZGEÇMEM!!!

    Eğilip gözlerimden öptü, tıpkı çocukluğumda beni uyandırdığı gibi. Bıyıkları yine gözlerimi gıdıkladı.

    -Ağlama döverim bak -deyip elense atıp güreşe başladık. Ben 19 yaşındayıdım :)....  

     

     

     

     

     DİPNOT:  10 gün önce o kırmızı pabuçları kendim aldım, şuan ayaklarımda hem yazıyorum hem onlara bakıyorum :) . Gördüm ki hiç bi zaman o sevdam geçmemiş. Kızım da çok beğendi '' Oooooooooooo anneeee :) çoookkkkk güzellerr. Deneyebilir miyim anne ? Anne topukları ne güzel tıktıktık ediyorr, müzik gibi . Ortaklaşa giyelim mi anne , ha? Büyünce bana da alır mısın böyle kırmızı pabuç anne? topukları tıktıktık edeninden ama, hı anne :)'' öyle bir güldüm ki gözümden ya geldi ''ANASININ KIZI'' dedim içimden. '' Senin olsunlar annem :)''     '' Yaşasınnnnnnnnnnnnnnnn , seni seviyorum annee. Sen de giyebilirsin anne, benden izin almana gerek yok... '' Kızım 10 yaşında :) 

YORUMLAR

30 Mart 2013, 07.33
Hiç eksik olmasın hayata dair insan....Dilerim keşkeleden  uzak olur her nefesin  yaşamı.....Beğenerek okudum...
30 Mart 2013, 11.13
:))) çocukluğumdaki annemin aldığı kırmızı papuçlarım geldi aklıma, kıpkırmızı parlak rugan ayakkabılarım.O kadar çok sevinmiştim ki 2-3 gün yatağımın baş ucuna alıp uyuduğumu hatırlattınız bana.Çok beğendim emeğinize sağlık.
30 Mart 2013, 13.31

Çok güzel yazmışsınız.aile sevgisinide güzel vurgulamışsınız bu tür yazılar aile sevgisini güçlendireceğine inanıyorum,tşkkür ederim.

 

30 Mart 2013, 13.57
      Yazıyı açar açmaz kırmızı pabuçlar görünce, pek hoşuma gitti. Katiyen dayanamam :) Demek küçük kız çocuklarının böyle bi takıntısı oluyor. Hala beğendiğim bi kırmızı ayakkabı olunca, almak için kendime türlü bahaneler  bulabiliyorum. Evde şu kadar tane olmasının hiç önemi yok. İlla ki bi yerinden bi yerinde  fark bulurum alma mazereti olarak  .pppp

      Şimdi itiraf ediyorum; önceki yazınızı okumamıştım. Bunu okuyup sevince, diğerini de okudum. Anne-baba anılarına dair güzel yazılar olmuş ikisi de -anneniz için geçmiş olsun dilerim-. İyi bi anlatımınız var, betimlemeler filan, diyaloglar...Sevdim yani :) Teşekkürler paylaştığınız için.
      
30 Mart 2013, 16.33
kız tosbaa  ne cevherler  varmış sende he ;)
30 Mart 2013, 19.18
ağlattın beni :(  babam aklıma geldi. kaybedeli çok oldu ama tüm eksiklikler çat pat doluyor ama ne baba ne anne maalesef...zaman bazı konularda ilaç olmuyor daha.
30 Mart 2013, 19.24
cok guzeldi masal gibi okudum paylastiginiz icin tesekkur ederim.allah butun babalara kizlarin istediklerini alabilme gucunu nasip etsin ve hicbirsey cocuklarin icinde kalmasin
30 Mart 2013, 19.43


Okurken çok keyif aldım canım. Gerçekten çok samimi bir yazı olmuş. Birlikte dışarıya çıktığımız zaman  giydiğin şeyler geliyorda aklıma, şimdi daha net anlıyorum şaşalı şeyleri neden bu kadar sevdiğini :))) Ne çok hikayen var onlar hakkında tahmin ediyorum. Uzun gecelerde kahve ve sigara eşliğinde çoğunu dinledim, ama her defasında ayrı bir keyif verdi bana. Aklıma şu yurt hikayesi geldi, kendi kendime gülüyorum şuan :))))))) Bir ara buna da değinmelisin..

 Bir sonraki yazını dünyalar güzeli kardeşin adına bekliyorum. Onu çok seviyorum, ve Seni de...

30 Mart 2013, 20.04
Resimdeki ayakkabilari begenmedim .. Biraz daha yüksek olmaliydi ..:))
Hic binemem o topuklulara hic ..Kalas gibi kaskati kesilirimde adimlarimi seri sekilde atamam .. Babacigim ..Resmi elbiselerini giyipte o sapkasini da taktiginda ne  asil ve heybetli dururdu ..Yada bana öyle gelirdi ..Hala daha cok yakisikli ..Cok asil ..Ve hala daha ayakkabilara ayri bir önem verir..Bir kere bile ayakkabilarimi camurlu , pis , tozlu ve boyasiz görmedim .. Takintiliydi benim babam ..Hala daha yanima geldiginde ilk isi ayakkabilarimi inceler , itina ile onlari boyar, her ayakkabinin bir kisiligi oldugunu ve seni temsil ettigini söyler..Ben kime cekmisim bilmemki ..Inadina giyerim düz ve en rahatindan bir ayakkabiyi ve mutlu- mesut atarim kendimi sokaga..Konu ayakkabi ve babaysa eger bunlari es gecmek olmazdi ..Ilk yazini ne yalan yazayim sadece bir masal gibi okudum ..Inanmak istemedim belkide ..Lakin bu cok güzel olmus ..Anilarina saglik ..
30 Mart 2013, 21.19
aglattiniz beni    harika dile getirmissniz,   eskiden yokluk vardi simdi hersey var ozamanda sikayetciydik simdide ne olcak biz insanlarin hali diye gecti aklimdan:)) simdi gulumsuyorum aglarken  oglum boldu:)     yureginize saglik  sevdikleriniz sevenleriniz hep yaninizda olsun .
31 Mart 2013, 00.55
Yanımda olan ve benimle bu heyecanımı paylaşan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Evet İzemim 3 yazı kardeşimle ilgili olacak :D yazdım ama hala temize geçirmedim. Evet Teraneyi de kaleme alacam :D ama ileride .   
31 Mart 2013, 15.56
Fotoğraftaki ayakkabılar gerçekten elma şekeri gibiymiş.:)
Sanırım her kız çocuğunun, büyüyünce de devam eden bir kırmızı ayakkabı tutkusu var.
Dolabımda 3 çift kırmızı ayakkabı var benim de, böyle sizinki gibi parlak ve topuklu değiller ama kırmızılar.:)
Güzeldi yine okumak, BENİ SEV3 -KARDEŞİME-.. .. başlıklı olanını bekliyorum ben de.
Sevgiler
01 Nisan 2013, 00.45
Yazım tarzın güzel.Diğer yazılarınıda merakla bekliyoruz....Kırmızı çantada koy bence...
01 Nisan 2013, 06.56
çok güzel bi yazı elinize sağlık insan baba olunca babalığın ne demek olduğunu anlıyor saygılarımla 
01 Nisan 2013, 14.42

elinize ve yüreğinize sağlık

 

23 Eylül 2013, 13.55
bu yazılara yorum yapabilecek kadar kelime yok dağarcığımda ... 
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın