BENİ SEV-3- KARDEŞİME- KAYBETME KORKUSU
01 Nisan 2013, 20.55 A- A+
Dört yaşındaydım.Ailemize katılan yeni üyemize kanım hiç ısınmamıştı.
Hemde kız mı ?
Ağız birliği yapmışçasına komşular dolduruşa getiriyorlardı:
-Şimdi o senin oyuncaklarını alır, kıyafetlerini giyer, annen baban onu daha çok sever........
Kardeşimi görmeden, o küçüğe karşı öyle bi dolmuştum ki kurtulmak için çareler arıyordum.
Eve geldiği günü hatırlıyorum. Beşiğine koydular ve ben kıskançlığımdan yanına bile yaklaşmadım. Herkes dışarı çıkmıştı, ben karyolanın üstünde kalakaldım. Beşiğin içindeki ''O'' na bakmaya korkuyordum.
Tüm öfkemi ve cesaretimi toplayıp beşiğe yaklaştım.Ona bağırmaya,gözdağı vermeye hazırdım.Aklımdan bir sürü kelime geçiyordu, nasıl daha korkunç olabilirim diye düşünüyordum.
Elim beşiğin üstündeki tülbente gitti, bir ucundan tuttum fakat hala açmakta tereddüt ediyordum.Orda olandan korkuyordum.Veeeeeeeee.......birden çektim tülbenti.
Dona kalmıştım, dizlerim yumşamıştı.Orda yatan minik şey benim kardeşim mi? O kadar masum, o kadar tatlıydı ki. Küçücüktü.... Ve öyle bir kundak yapmışlardı ki, lahana dolmasına benziyordu.İçim cız etmişti.
Aklımda olan kelimelerden utandım.Ben bu meleğe nasıl git diyebilirdim?
O an ABLA oldum.Abla olmak çok farklı bir duygudur.Abla olmak insanı büyütür.Abla olmak küçük anne olmaktır.
Kardeşim boğum boğum tombul bir bebekti.Masmavi boncuk gibi iki göz,''merinos kuzu'' gibi kıvırcık saç. Köşe minderi gibi bir bebek :)
İki yaşına kadar ne yürüdü ne de konuştu.İlk zamanlarda '' sakat mı bu kızan'' diye anneme pek çok iğnelemelerde bulundular. Annem:
-Evlattır. Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Sakat bile olsa ben ondan vazgeçmem.Bu da benim sınavım olsa gerek.Kaderde ne yazıldıysa o olur.
Ben ise:
O sadece şişko, boyu uzayacak o zaman zayıflayacak ve yürüyecek- diyordum.
Dediğimde doğru çıktı.Ay geçmeden geri vites emeklemeye balamıtı.Çok kısa bir süre sonrada konuşmaya, ''R''leri söyleyemiyordu( hala da öyle :) ).
Küçük dünyamızda ona tek örnek bendim.Herşeyimi merak eder, odama girince dipbucak karıştırırdı.
İlk büyük kavgamızı ben 8 o 4 yaşındayken yapmıştık.
Ödevimi bitirip , defter ve kalemlerimi çalışma masamın üstüne bırakıp nenemle dedemin yanına gittim. Kıvırcık odama sızıp, kalemi ele geçirmiş ve ödev defterime çiçekler çöp adamlar çizmiş. Uzun sessizlikten sonra şüphelenip odama gittiğimde çıldırdım. Kalemi elinden almaya çalıştığımda:
-Benim ooooooooo, bılakkkkkk, bılaksanaaa ablaaa- diye ağlıyordu.
Bıraktım. Bıraktım ama çekişme sırasında kardeşim dengesini kaybedip kalemi elime sapladı.O acıyla kardeşime vurdum, sürüye sürüye odamdan çıkarıp kapımı kilitledim. Ağlıyordum, ama hangisine ağlayacağıma bilemiyordum. Acıyan elime mi ( ki hala o kalemin izi var ), yoksa ödevimi tekrardan yazacak başka bir defterimin olmayışına mı.
Kardeşim hala kapını önünde olan gelen sesinle ağlıyordu:
-Aççç, açççç, ablaaaa kapıyı aççç. Ablaaaa. Ablaaaaaaaaa, kötü ablaa anneme söyleyecem seniii. Açsana kapıyıı.
Açıkçası terlik saatim gelmişti. Başıma gelecekleri biliyordum.Kardeşim gitmeden ben gittim anneme:
-N'oldu ?
-S. dövdüm..
-Niyeee...
-İşte dövdüm
Yüzüme inen tokat....
-Öyle değil, böyle dövülüyor. Utanmadın mı o senden küçük, kardeşin o.
-Ama canımı acıttı anne
-Aması maması yok.Kapnın arkasına tek ayak üstünde dur. Yaptığının iyi mi kötü mü düşün. Aklın başına gelsin....
O kapının arkasındaki duvarın dili olsa da anlatsa.Ne kadar çok sohbet ettim onunla.
Annem adil bir kadın. Beş dakika aradan sonra kıvırcık yanımda bitti:
-Pisssssss, sen söylemeseydin, bende söylemeyecektim.Senin yüzünden şimdi bende ceza aldım...
Tek kelime etmedim . Ya haklıysa ?
Aradan 5-10 dakika geçti:
Sen altık benim ablam değilsin.Öf bacağım ağıldı. Bacağımı ağılıttın. Seni sevmiyoyum aytık. Sus telbiyesiz. Konuşma benle bi daha, asla konuşma
Öysa tek söz söylememiştim.Kıvırcık sinirime dokunuyordu, ama büyütmemek için sustum. Aradan 2 gün geçti. Ben rahatsızlığımdan dolayı, günde 3 kez iğne oluyorumdum. O kadar çok iğne olmuştum ki artık canım acıyordu.Penicilin resmen etime girmekte direniyor, doktor da sokmakta.Akşam iğnemi olma zamanım gelmişti:
-Anne artık istemiyorumm, canım acıyor.
İğnelerimi yapan kuzenimde anneme :
-Ay ablaaa, çocuğun bacaklar yumuk yumuk oldu iğne yapacak yer kalmadı.
Kapının yanında kıvırcık belirdi.Suratında kocaman bi gülümsemeyle göğüsünü sıvazlıyor '' Oh, beter ol!!'' dercesine.
İğnenin girişini hissetmiyordum, ama o penicilin öldürüyordu beni :
-Anneeeeeeeeee – diye ağladım. Ve o sırada:
ALLAHHHHHHHH, BILAKSANA BE ABLAMIIIIII- diye bir bağırtı ve kuzenimin sırtına inen bi sandalye:
Bılaksanaaaa beeeeeee, gölmüyomusunn ağlıyoo.Giiiitttt, gitttt buldannnnn.Gitseneee...
Kıvırcığın bu tepkisine üçümüz de şaşırmıştık.Hele ki ben, 2 gün önce ablam değilsin artık diyen kıvırcık, bugün benim için dünyaları devirdi. Benim acım onun acısı olmuştu.
Bugün kardeşimi daha bir farklı sevdim. O 4 ben 8 yaşındaydık. Bana hayatımın dersini vermişti.Bana, her ne olursa olsun arkamda olacağını göstermişti.
İlk hastane maceramız 1985 yılının yazı olmuştu. Çoğunuz o yılı Bulgaristan'daki Türklere karşı yapılan asimile politikasyla hatırlar.Tüm örf ve adetlerimiz yasaklanmıştı.Neyse konuyu dağıtmayayım :) . O yaz Kurban Bayramını rahmetli babaannemlerle kutlamıştık.Akşamdan kalan kuzu kapamayı öğlen yemeğinde yemiş, sonrada ceviz ağıcına kurduğumuz salıncağa sallanmaya gitmiştik.Aynı anda istifra etmeye başladık.ZEHİRLENMİŞTİK. Hemen babaanne ilaçları devreye girdi, yoğurt yedirmeleri meşe odunun küllerini sulandırıp içirmeler.Babaannem :
-Olacak iş değil. Kızancıkları hemen hastaneye götürmeliyiz- dedi.
Babama telgraf çekip haberdar ettiler.
Doktor odasında sorguya alındım.Sadece 9 yaşındaydım.
-Kurban mı kestiler?
-Hayır, salam yedik. Havalar sıcak, bozulmuş, ben nerden bileyim.
-Bak kızım, doğruyu söyle, yoksa hapse atarız
Salam yedik dedim yaaa
Babamı çağırıp dispansere yatış verdiler. Hastane girişinde :
-Abla kolkuyolum ben :(
Korkma gülüm, ben varım.
O gün o hastane odasında tek kaldığımızda ,ben abla değil kardeşimin annesi olmuştum. Gelen hemşireye :
-Serumu takarken canını acıtma, o daha çok küçük-dedim.
Hemşire anca üçüncü denemede damarı bulabilmişti.Dolu gözlerle bana baktı:
-Fazla acımadı abla- dedi.
-Geçecek gülüm- diye rahatlatmaya çalıştım. İkimizi de ayrı yataklara bağlamışlardı.Hemşire bana çıkarken:
-Sakın uyuma, serum bitince haber ver- dedi ve kapıyı kapattı.
Aklım almamıştı, yatağa bağlıyken nasıl haber verecektim. Kardeşim ilacın etkisiyle uykuya daldı.Ben uyumamalıydım.
Serum dibe doğru yaklaşmıştı.Yatakta debelenmeye başlamıştım.Ellerimi çözüp hemşireye haber vermeliydim.Debelendikçe damarımdaki iğne çıktı.Kan öyle tazyikli akıyor du ki dakikalar içinde yatak kıpkırmızı olmuştu.Kıvırcık seslere uyanıp beni kanlar içinde görünce:
-Ablaaaa, ölmeee, sakın ölmee.Beni yalnız bılakmaaa,ablaa- diye ağlamaya başladı.
Kardeşimin feryadına geldi hemşire, peşinden de doktor:
-Büyük olanı bari bağlamasaydınız- demekle yetindi.
Ben kardeşimi kurtarayım derken, o beni kurtarmış oldu.
Kah kavgalı, kah barışık çocukluk yaşıyorduk.
Hayatımda en korktuğum şeylerden biri sevdiğim birini kaybetmektir. Ve bu korkumu kardeşim bana ben 13 yaşımdayken yaşattı. Çift taraflı zatüre olmuş ve köyün doktoru bunu zamanında fark edememişti.Ta kalbine kadar işlemişti hastalık.Gün be gün eriyordu.İlaçların bir etkisi olmuyor, kardeşimi kaybettiğimi hissediyordum.
Okuldan gelince başına gider, sıtmalanmadıysa yanına girer konuşurduk.Bazan ateşin etkisiyle sayıklıyordu... O anlarda ona ulaşamıyor, üzüntümden odama çekilip ağlardım.
Köy doktoru her seferinde 3-5 güne kalmaz ayaklanır derdi.Nerdeyse ay geçmişti, ama benim kıvırcık daha da kötü oluyordu. Bir gece ateşin etkisiyle inlediğini duydum. Kalktım yanına gittim. Bişeyler yapmalaydım. Ama ne ?
Sabahın ilk horozları ötüyordu. Bi hışımla annemin odasına dalıp:
Anne kalk! S. iyi değil inliyor. Yanıyor. Bişeyler yap, hastaneye götür. Eğer ona bişey olursa öldürürüm kendimi çocuksuz kalırsınız- deyip kapıyı çarptım.
Sabah kardeşim evde yoktu.Kanım donmuştu. Sormaya cesaret edemiyordum. Ninem anlamış olsa gerek :
-Korkma, anan S. doktora götürdü. Hastaneye almışlar.
Bir nebze de olsa rahatlamıştım. İki haftalık bekleyiş başlamıştı.
Kardeşim olmadan bir hayat düşünemem. Şakasına da olsa DNA larımız aynı olan tek kişi derim. Bazan bana '' Abla ne kadar dar görüşlü, ne kadar kalın kafalısın '' dese de, kocaman bir kadın olsa da, o benim için tombul kıvırcığım kaldı. Asla gözümde büyümedi. BÜYÜYEN SADECE ONA OLAN SEVGİM...
YORUMLAR
Sen gerçekten çok şanslı bir ablasın. Çocukluğundan belliymiş o nasıl özel bir insan olacağı. Halen aynı yüce gönlüne sahip bir kardeşe sahipsin. Ne mutlu size ki birliktesiniz. Allah'ım sizleri ayırmasın. Kardeş sevgisine paha biçilemez. İkinize de kucak dolusu sevgiler...
tek kelimeyle super ; malesef ben o duyguya erisemedim tek kaldim kardesleriyle kavga ettiklerinde cok kiziyorum evlatlarima anlatip duruyorum sevin birbirinizi tutun diye bana verdikleri cevap iyiya anne ne anlaticaz cocuklarimiza hikaye cogaltiyoruz diye:)). heleki ortancam cok uyuz bir goz atiyo oglan kardesini cileden cikariyo ondan sonra boguluyo kahkahalara, ama oglanda ufacik tefecik degil hani altinda kalmiyo aliyo ifadesini tam ikisi aglarken birbiriyle goz goze gelip masallar cogaldi deyip basliyolar gulmeye . gulermisin aglarmisin hem nasihat ediyor hemde alttan alttan hallerine guluyorum:)
allah sevenlerimizi sevdiklerimizi etrafimizdan eksiltmesin arttirsin cumlemizin insallah yureginize emeginize paylasiminiza saglik. kivirciga slm ederim.
Bana öyle gelmiş olabilir, bazı ablaların küçük kardeşlerine karşı anne hislerine benzer duygular beslediklerinden olabilir -kendimden bilirim, kız kardeşime öyle bağlıyım ben de- bilemem de yazıyı çok sevdim. O duyguyu çok güzel ifade etmişsiniz.
Kardeşler böyle küçükken; başbaşa kaldıklarında sanırsın birbirlerini yola yola öldürecekler, öyle bir husumet ama anne-baba savaşa:) el attığı anda artık n'oluyorsa, birden kenetlenip ana-babaya cephe alınır da o anne-baba az önceki çarpışmanın esas suçlusu olup kalakalır adeta ortada.:) "Ne haliniz varsa görün!" diyerek usulca ortamdan sıvışmaktan başka çare kalmaz.:)
Çok güzeldi, var mı başka BENİ SEV'ler? Olsun olsun.:)
Sevgiler