gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ÇOCUKLUK MASALLARI

16 Nisan 2013, 12.52
A- A+

   Benimle yaşıt olan bir kuzenim vardı. Adı Elif ve yaşlarımız o sıralar henüz on... bilemedin oniki civarıydı. Elif'le ne zaman yanyana gelsek; ya birbirimizin çantasını kurcalar, yada o efsanevi masallardan anlatırdık büyük bir heyecanla. Konu konuyu açardı hep ve ne diyeceğimizi unuttuğumuz zamanlar bile olurdu :) O yaşlarda, çocukluk ile genç kızlık arasında sıkışan bireylerdik elbette. Bu yüzden sanırım, hele ki çantaların içindeki malzemeler dökülünce ortaya... O anlarda kendimizi kaybederdik resmen. Neler çıkmazdıki o çantaların içinden! Elif' in çantadan her zaman sıfır diye tabir ettiğimiz, makyaj malzemeleri dökülürdü hep ve mutlaka sallayınca dolu olduğu belli olan birkaç deodorant... Benim çantam mı tam bir hayal kırıklığıydı!... Bende pek para olmazdı o zamanlar; ama benim çantamda kuzeninkinden geri kalamazdı. Çok severlerdi beni küçükken, benden büyük ablalar ve bilirlerdi makyaj merakımı. Bu sebepten bitmeye yakın ruj, deodorant, göz farı ne bulurlarsa verirlerdi bana... Şu an kahkahalar ile hatırlıyorum o günlerimi. Neyse makyaj ürünleri meselesini bir kenara bırakıp, asıl konumuza dönelim artık.

   Şimdilerde aklıma geldikçe, yüzümde kocaman bir tebessümle hatırladığım günlerden biriydi o gün. 1 ay boyunca zor dayansamda hiç fire vermeden orucumu tutmuştum o Ramazan ayında. İşte o gün Ramazan bayramının ilk günüydü ve yine koca bir poşet şeker toplanmıştı kaçarmı!?... Öğle vakti Elif' ler geldi nihayet bize. Hemen çantalar döküldü ortaya, Elif bana havasını atacak ya... :D Bir süre sonra, yine koyu muhabbetlere başladık kuzenle. Benim hayalgücüm, kendimi bildim bileli hep çok genişti. Hep ben anlatırdım böyle nefes nefese, büyük bir heyecanla. Elif ise beni dinlerken korkudan, yüz ifadesi şekilden şekile girerdi. Yani kurban Elif' ti ve muhabbetimiz şöyle devam ediyor... İşte asıl hikaye burada başlıyor :)

- Ben :  Ya Elif sana bişey anlatcam, ama korkarsın boşver.

( Elif in vereceği tepkiyi biliyorum tabi :D )

- Elif:  Ay çok merak ettim yaa anlatsana kız noluuuuuurr. 

( Elif meraklı turşu hikaye havasına girdi bile )

- Ben :  Tamam ya bak ama korkmak yok. 

( Nefes nefese anlatmaya başladım bile, bu anı bekliyordum :D )
   

    Bizim ilkokulun bahçesinin hemen yan tarafında, bööylee kocaman bir bahçe daha var. Etrafı döt duvarla çevrili kapalı bir bahçe... Bahçenin içinde birsürü eski ağaç var çook büyük ağaçlar... Ağacın bir tanesinin gövde kısmından bir şeyler çıkmış ayyy bir görseeen!!!

- Elif: Ne çıkmııış, neye benziyomuuuş kiiii!?

( O meraklı yüz ifadesini keşke buraya çizebilsem :P )

- Ben : Ya böylee işte bizim okuldaki, büyük sınıflara gidenler anlatıyo Elif ciiim. 

   O bahçeye, bööylee yüz yıl önce falan bir uçak düşmüş ve aslında o uçağı da cadı düşürmüş. Cadı kötüymüş, sonra iyilik perileri gelip cadıyı ağaca dönüştürmüş. İşte bir tane ağaç var, o ağacın gövdesinde cadının şapkası... burnu belli oluyor. Böyle burnu çok uzun...

- Elif :  Nasıl yani yaaaa!?...

( Elif korkudan bayılcak az kaldı )

- Ben : Ya canım, zaten bahçeye dışardan bakınca... hemen belli oluyor işte.

   Sonra o ağacta cadının şapkası gibi görünen yerin, biraz üst kısmında da cadının baykuşu var... işte çok korkuuuunç. Orda bir tane de, böööyle tümsek bir yer var orası da mezar işte. Uçağın pilotunun ceseti orda yatıyormuuş. Ben o bahçeye yaklaşmaya çok korkuyoruuum :S

- Elif : Hadi yaa. Ay bende çok merak ettim orayı!...

( Tevekkeli demiyorlar; fazla merak iyi değildir diye )

- Ben : Ya istersen seni götüreyim kuzen, hem orası çok uzak değilki. Yarım saat yol yürürüz, gidiş yarım saat... Gelirken de otobüse bineriz...

( Planlar da yapıldı, Macera başlıyor :D )

- Elif : Tamam, olur; ama annemlere söylemeyelim yoksa izin vermezler. Çabucak gidip gelirsek sorun olmaz.

( Elif tam çakal :D )

   Vee yola koyulduk. Gidene kadar Elif te bir heyecaaan... bir heyecaaan... biraz da korku tabiki anlatamam yani. Sonunda vardık okulun bahçesine. Elif anlattığım her yeri heyecan ve korku ile gözlemledi.

- Ben : Eliiiff eve dönünce nerdeydiniz diye sorarlarsa; canımız sıkıldı parka gittik diycez tamammı?

( Pembe yalanlara devam ) :)

   Geri dönüş yolumuzun üstünde de bir türbe vardı. Bu türbe olayını da anlatmazsam, şimdi çatlarım yani. Olay şudur; Türbenin önünde birkaç dua okunuyor ve hemen yerdeki düz tuğla parçalarından bir tanesi alınıp bir dilek tutuyoruz içimizden. Elimizdeki tuğlayı türbenin mübarek duvarına birkaç kez sürüyoruz ve tuğla türbe duvarına yapışırsa dileğimiz kabul oluyomuş muşşş...

( Tam bir komediyiz :D )

   Sizlerde yaşamışsınızdır sanırım böyle türbe olayları. Çok enteresan geliyordu tabi küçükken, bana böyle şeyler. Büyüyünce çoook sonra öğrendimki; bazı işgüzarlar türbe duvarına mum sürermiş, o tuğla parçaları yapışsın diye... Tabi bizde sanıyoruzki türbede yatan mübarek şahıs sayesinde, tuğlalar duvara yapışırsa dilekler kabul oluyor vs. vs... Neyse tuğlalar duvara yapıştı, dilekler tutuldu... Artık geri dönüş vakti geldi ve o gün fazlasıyla aksiyon yaşamıştık yeterliydi bize bu kadarı.

   Otobüse bindik birkaç durak sonra indik, eve yaklaşmıştık. Otobüsten inince, yoldan karşıdan karşıya geçmemiz gerekiyordu. Kuzene; " Dur Elif ışıkları bekleyelim, el ele tutuşup öyle geçelim" demeye kalmadıkiiiiiii!... Kuzen kendini arabanın bir tanesinin önüne atıvermişti bile :( İşte bayram günü trafik sıkışıklığının sebeplerinden bir tanesini yaşıyorduk. Kuzene çarpan otomobil sürücüsü indi ve yoldan geçenlerde yardım ettiler. Elif söylenenleri duyuyordu, kendindeydi... Acı ile kıvranıp, ağlıyordu; ama herkes şoktaydı... Ben, kuzen ve otomobil sürücüsü de dahil olmak üzere... Elif az sonra kalkcak ve eve yürüyerek gitceğiz sanıyordum ben. Elif'i ayağa kaldırmaya çalışıyordum, korkuyla... Elif kalkamıyordu ve bacağım diyerek ağlıyordu. Çok acı çektiği yüzünden belliydi. Ona çarpan taksi şoförü, hemen bindirdi Elif' i arabaya ve hastaneye götürmek istedi. Bense hayır evimize götürün bizi dedim. Bir (canlı ölü) ve bir yaralı olarak sonunda eve varabilmiştik. Evet bahsettiğim ölü bendim. Çünkü yengem bu manzarayı gördüğünde, az sonra beni öldürcekti. Birkaç saaat önce sapasağlam gördüğü kızı, şuan ayakta duramıyordu. Bayram günü ise herkese rezil olmuştu. Bizimkiler telaşla bizi getiren arabanın yanına üşüştüler, bense korkudan kuzenin yanına gidemiyordum. Tüm olanlara uzaktan seyirciydim artık. Oysa olayın asıl kahramanı bendim. Fakat ummadığım bir şekilde, başrol oyuncusu Elif olmuştu artık. :( Yengemse bulunduğu yerden parmak sallıyordu bana, sen görürsün dercesine...

   Nerdeydiniz? diye sordular bana.Tabiki planladığımız gibi " Canımız sıkıldı, parka gitmiştik" dedim. Hastaneden sonra direkt evlerine gittiler, kuzen ve ailesi. Yengem görüntü olarak gösterdi o parmağı; ama icraata geçememişti. Bu benim için çok sevindirici birşeydi... Tabiri caizse dayaktan yırtmıştım :D Sonradan öğrendik ki; Kuzenin sadece bacağında sorun varmış çok şükür. Yani halk dilinde, bacak kırığı... Elif' e de nereye gitmiştiniz? diye sorduklarında aynı cevabı vermiş. Plana sadık kalmak böyle birşeydi işte. Helal olsun benim kuzene!... ;)

   Bacaktaki kırık birkaç ayda tamamen düzelmişti. Yaşadığımız şey trajikomik, çocukça birşeydi; ama unutulmaz bir macera ve şimdi kuzenle hatırladığımızda ise kahkalarla güldüğümüz bir komediydi. İşin gizemli, güzel taraflarından birisi de bu hikayeyi bilen tek kişiler Elif, ben, ve artık ilk defa sizlersiniz :D Bu olay artık yalnız Elif'in ve benim değil sizlerinde sırrıdır. Bizim nereye gittiğimizi artık sizde biliyorsunuz...

Söz verin kimseye söylemek yok tamam mı? :P

Söz müüüü? :))

YORUMLAR

16 Nisan 2013, 16.07
benden yana söz.....
çok hoş bir paylaşımdı.
16 Nisan 2013, 16.22
   E eee yani okulun bahçesinde ki o ağaç ve oradaki ayrıntılar ?? Bak şimdi yaaa...Ben orada takıldım kaldım ..

    Demekki bütün kız çocukları aynıymış ...Yıllardır ben kendimi özel hissetmiştim..Tühh...
Güzel bir anı , bir solukta okundu .. Keyifliydi... Hoşgeldin ..
16 Nisan 2013, 19.03

Cadı yok mu yani:)) Bayanlarda ki makyaj merakının hangi yaş gruplarında hortladığını, Elif kuzenin ağzının sıkı olduğunu, yazarın ise baş ağrıtıcı durumlarda sıyrılmakta usta olduğunu öğrendiğim, okurken keyif aldığım güzel bir paylaşım olmuş. Emeğinize sağlık...

17 Nisan 2013, 02.25
ah eski masallarda kalmadı artık kimsecikler anlatmıyor :(((
17 Nisan 2013, 03.17
bahsedilen hikaye yani bloğun ana teması nerde , üstelik ders olması gereken ve bir insanın belki de ölümüne sebep olabilecek bir kazayı , hikayenin  başında devam eden şirinlik cümleleriyle birleştirip ;
kuzenime araba çarptı , heyyyoooo , ölmedi bacağı kırıldı ama ölseydi de ilerde aynı heyecan ve sevinçle yine anlatırdım teması cidden trajikomik ..
blog yazarlığı ciddi bir iştir , her insan her aklına geleni laf olsun diye yazarsa ve aslında olmadığı bir insanken sırf okunması ve ilgi görüyor olması (sırf yorumlara puan var diye boşuna hevesleniyorsunuz) hoşuna gidiyor her konuşmaya her diyaloğa şirinlik katmak gerçekten çok İTİCİ !!!
üslubunuzu ve tarzınızı değiştirerek gerçekten içinizden geçen şeyleri yazmak çok edebi bir dil olmasa bile etkileyici olabilir , böyle uydurma ve ilgi çekmek adına yazılan blogları ; KINIYORUM !!!
17 Nisan 2013, 16.00

Çok değerli yorumlarını paylaşan arkadaşlara içtenlikle teşekkür ederim...

   Yazılan blog yazılarını kimileri beğenir, kimileri eleştirir bu herkesin en doğal hakkıdır ve bende saygı duyarım. :) Olumlu yada olumsuz eleştiri istemeseydim yazımı yoruma kapatırdım zaten.

   Sevgili new_myth, benim profesyonel bir yazar olmadığım doğru... Öyle olsaydım, şuan bir gazetede köşe yazarı olarak çalışıyor olurdum sanırım. Ben bu yazıda bir anımı paylaştım, ömür boyu unutlumayacak bir anımdır bu. Herkes okuduğu yazıdan farklı şeyler çıkartır.

   Yazımda belirttiğim gibi henüz o zamanlar çok küçüktük. Aklımız başımızda olgun bireyler değildik. Evet araba kazasında ölebilirdi kuzenim; ama düşündüğünüz gibi heyyo demiyorum.  O zamanki o yaşımıza göre bir macera yaşamıştık sözde... Bu olay aslında bana ömür boyu bir ders oldu. Yazımda paylaşmadığım birşeydi fakat herkes çocukluğunda böyle şeyler yaşamıştır. Bu olayın beni derinden etkilediğini, şimdilerde yoldan karşıdan karşıya geçerken ne kadar zorlandığımı ve ehliyetim olduğu halde araba kullanma fobimin olduğunu kimse bilmez mesela...

   Bu yazıyı nedenmi yazıp burada paylaştım? İçimi dökmek, anılarımı, sevinçlerimi, üzüntülerimi burada paylaşmayı sevdiğim için. Ben buradaki blog yazılarını okuduğumda kendimden bişeyler bulabiliyorsam, bazen yüzümde tebessüm... bazen de birşeylere hüzünlenebiliyorsam mesela... aynı duyguları belki başkalarına yaşatabilirim diye yazıyorum buraya.

   Tekrar ediyorum herkesin düşüncesine saygım var. Hatta bu yazıya bu kadar farklı bir pencereden bakıp yorum yazmanız beni sevindirdi bile ;)

   Sağlık, huzur ve mutlulukla kalın...

 

 

17 Nisan 2013, 19.08
new_myth:))
( gülücük yerine  bol bol !!! mi kullansaydım keşke. Bilemedim şimdi. Böyle ünlemli çok gelen oldu buraya, sen de hoş gelmişsin. Yoksa daha önceden buralardaydın da yeni bir nick numarasıyla mı fırça çekiyorsun hı:) Ne blog yazdığını gördüm ne de yorum daha önce de, ondan diyorum. Blog yazarlığı ciddi işmiş:))) Paylaşıyoruz kardeş, eğleniyoruz biz burada maaile, bazen güneş açıyor lay lay lom oluyoruz, bazen canımız sıkılıyor ağlak zırlak yazıyoruz, pat çocukluktan kalan bişey geliyor insanın aklına iş bu blogu yazan arkadaşımız gibi, yine karalıyoruz bişiler. Yazanı yorumlayanı döküyor içini işte.. Arada kasanlar oluyor elbette. De oluyor bi sebebi genelde, ters geliyor bi görüş, şaşıyor akıl, bir o bir o derken geriliyor ortam. Seninki pek sebepsiz geldi bana. İTİCİ nitelendirmeni çok İNCİTİCİ buldum kısacası. Arada mı böylesin bugün mü denk geldik bu haline. Diğer yazanlara da aynı tarz denk gelmiş de. İsyan etmem ben pek, ama ver bi konu bakıiim, istediğin gibi yazabilecek miyim?
Ha, bir son sorum; İlgi çekmek derken? Neyin ilgisini çekiyor yazanlar bi söyleyiverin. 
ŞANSIMyokki arkadaşım bu konuyu yaşayıp anlattığın o kadar belli ki, uydurmuş bile olabilirsin ayrıca. Ona uydurmak denmez blog dünyasında. Yoksa yengenin telefonunu ver bi bakalım bu olay gerçek mi diyecek hali yok kimsenin. Yazıyı kınayan arkadaşın yorum şeklini KINIYORUM ben de ( kendi tarzında).
18 Nisan 2013, 05.04
Bütün kız çocukları birmiş demek ki Zaten tahmin etmiştim :)) Güzel Paylasım Tebrikler...
20 Nisan 2013, 00.04
tamam kimseye  söylemeyiz söz :D
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın