BEYİN GÖÇÜ!
29 Mayıs 2013, 14.59 A- A+Beyin göçünün en büyük nedenlerinden, işsizlik ilk bakışta göze çarpan unsur olmasına rağmen daha farklı etkenleri de vardır. Toplumların gelişmesi, uluslar arası arenada söz sahibi olması için çok yetenekli beyinleri bünyesinde barındırmaktan geçer.
Yeteri kadar değer verilmeme, saygınlık, sistemin iyi işleyiş gösterememesi, politik baskılar ve politik menfaatlere bağlı hizmet dayatması gibi unsurlar beyin göçünün oluşmasından etken rol oynar! Sanatta bu böyledir; sanatçının yaptığı emeğe tükürük ile ödüllendirildiği zaman bu onun gelişiminde veya kendini kanıtlamasına olanak vermez!
Bugün saygı ile yer ayırdığımız bazı bilim adamlarının varlığına rastlamamız bizi yarınlara taşımamıza götürmeye yeterli mi? Yaşadığımız ülkenin mezarlık havasından uzak olması için; bilim adamlarının bilimsel çalışmalar, sanatçıların daha özgür, daha karakteristik yapıya sahip olması gerekmez mi?
Bir bilim adamı ne ister? Çalıştığı öğretim kurumunun şartlarının iyileştirilmesi başta olmak üzere; araştırma kabiliyetinin sınırlandırılmamasını, özgür çalışma ortamının sağlanmasını ister. Ve de hak ettiği emek karşılığı ister!
Dışarıya gittiği zaman; hem yabancılar onun iş gücünden, yeteneğinden faydalanıyor hem de kendi ülkesine yapacağı olası hizmetlerden mahrum bırakmıyor mu? Bilim adamı toplum içinde mücevher gibi ışıldar, bunların hak ettiği değeri toplum olarak bizimde vermemiz gerekiyor!
Yurt dışındaki başarılı çalışmalarından dolayı gurur duyulabilir. Bunun yanında ya kaybedilenleri! Ekonomi sorunlarını aşmış, siyasi istikrara kavuşmuş, hak ettiği maddi desteği almış, hiç kimse dışarıda gözü olmaz! Halen akademisyenler tam gün mü çalışsın yarım gün mü çalışsın, nasıl çalıştırılacağını bilmez durumdalar?
Çok büyük eğitim kurumları vardır. Bunların bünyesinde çok kaliteli bilim adamlarının çalışmasını kim istemez! Şimdiye kadar en çok heyecanlandıran yüz nakli ve buna paralel kol ve bacak nakli. Yüz nakli başarı sağlarken, ne yazık ki kol ve bacak naklinde aynı başarı elde edilmedi! Kadavradan rahim nakli ise takdir edilecek bir tıp olayı.
Plansız ucuz eğitim olduğunda nitelikli beyinlerin ortadan kaybolması kaçınılmaz oluyor. Göç edenlerin % 60 beyin göçü oluşturuyor. Ülkeye maliyeti; yıllık yaklaşık 3 milyar dolar civarında!
Beyin göçüne bakın, en çok bilim adamların oluşturduğu doktor kesimidir;
Gazi Yaşargil; yüzyılın beyin cerrahisidir. Mikro sinir cerrahisinin kurucusudur. Yurt dışında.
Mehmet öz: Kalp cerrahı ve insan sağlığı ve obezite ye karşı çok ciddi çalışmaları vardır. Türkiye ye geldiği zaman magazin medyası onu daha farklı yönleriyle anlatmayı tercih ediyorlar!
Gönül Tekin tarih profesörü, dünyada etkin söz sahibi otoriterden biridir. Bir programını izlerken; sorulan bir soru üzerine ölüm tehdidi geldi. (E-mail) Ve konuşmasını gözyaşlarıyla kesti.
Afksendiyos Kalangos, çalışmalarına İsviçre'de devam ediyor. Nobel tıp ödülüne, yaptığı çalışmalarından dolayı iki kez aday gösterilmişti. Birkaç ayda bir Türkiye ye gelip ücretsiz kalp ameliyatı yapıyor…
YORUMLAR
Beyin göçleri; ekonomik, politik , eğitim sistemindeki çarpıklıklar, bilim ve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar, işsizlik ,yabancı dilde eğitim alma isteği gibi nedenlere dayansa da kendi ülkelerinin gelişmesini yavaşlatıp engellediği için üzüntü vericidir. Ama bu göçün engellenmesi de ne yazık ki çok güçtür.
Kendi ülkemizi ele alacak olursak ilk beyin göçünün 1960lı yıllarda başladığını görmekteyiz. Öncelikle doktorlar ve mühendisler bu kapıyı açmış sonra da bilim adamları onları takip etmiştir. Beyin göçü sadece dış beyin göçüyle sınırlı değil. Ancak ülke içinde bir iç göç söz konusu olsa da asıl tehlikeli olan dış beyin göçüdür . Neden mi? Bizim evlatlarımız insanlık yararına da olsa başka ülkeler adına başarılara imza atmakta ve bu başarılarında bulundukları ülkeleri temsil etmektedirler de ondan …
Vasıfsız , kalifiye olmayan , işsizlik sorunlarıyla boğuşan insan göçünü önlemek için çok sert tedbirler alan batılı ülkeler tam tersi; bilimsel ve teknolojik çalışmalarla kendini ispatlayan ve kabul ettiren bilim adamlarına hem kapılarını hem de kucaklarını sonuna kadar açmaktadırlar. Örneğin: bazı beyin avcısı ülkeler bilim dünyasında çığır açacak hekimlerimize her türlü olanağı sağlayıp beyin göçünü öyle cazip hale getiriyorlar ki karşı koymak adeta olanaksız hale geliyor.
Eğitim paralı bir sektör. Devlet kendi çocuklarına ilkokuldan üniversiteye kadar eğitimlerini veriyor. Sonra başka ülkeler 5 kuruş harcamadan gençlerimizi sahipleniyorlar. Galiba en büyük sorun maddiyat . Yeterli maddi olanaklar ve modern çalışma koşulları sağlansa, bilimsel çalışmalar teşvik edilse, az da olsa beyin göçü engellenebilecektir diye düşünüyorum. Yabancı ülkelerdeki gençlerimizin ülkeye çekilip kendi ülkelerinde hizmet vermelerini sağlamak devlet için çok büyük külfet olmasa gerek.
Düşük ücret politikası düzeltilse , vergi oranları küçültülse, canımız evlatlarımızın gelecekten endişeleri olmasa, iş bulma kaygısı ve meslekleri dışındaki iş sahalarında çalışmak zorunda bırakılmasalar neden göç etsinler ki?
Terzilerimiz labaratuvar gömleklerini bir veya bir kaç beden daha büyük dikseler, gömleklerimiz bilim insanımıza küçük gelmeyecek ve kimse bugün nerden giyinsem telaşına düşmeyecekti.Haklı olarak, zayıflayıp gömleğin içine girmeye çalışmaktansa, bol gömlekli labaratuvarlar tercih ediliyor.
Kaliteli kumaş çok.Terzilerde yeteri kadar var.Tek sorun onları giyecek cüsseli insanlarımız için, yeterli xl üretimi. Aksi halde başka yerden giyinmek yada çıplak kalmak kaçınılmaz.:)
Verdiğin isimleri ve çalışmalarını okuyunca bile gurur duydum.Ama, keşkeyle şekillenen buruk bir gurur hissi.Keşke bedenlerine uygun olanı var olsaydı da yerli gömlek giyebilselerdi.
Düşük ücret politikası düzeltilse , vergi oranları küçültülse, canımız evlatlarımızın gelecekten endişeleri olmasa, iş bulma kaygısı ve meslekleri dışındaki iş sahalarında çalışmak zorunda bırakılmasalar neden göç etsinler ki?
demiş muhalif arkadaş...cevap çok basit...özgür düşünemedikleri için!!! ülkemizde her daim herşeyin ucu dine dayandırıldığı için,mutlaka anlatılacak bir menkıbe bulup günahtır tüüü kaka dedikleri için....örf ve adetimize yakışmaz bu dedikleri için....sizlerin bahsettiği iş sahası dışında çalıştırılmak emin ol göç eden beyinler için sözkonusu olmaz...sizin bahsettiğiniz beyin göçü değil ''BEDEN GÖÇÜ'' ikisini karıştırmayalım!!!
14 Kasım 1933
Başbakanın Einstein’ı reddettiği cevabı özetle şöyledir:
“Sayın Profesör,
Mektubunuzu aldım. Teklifinizin çok cazip olduğunu kabul etmeme rağmen onu ülkemizin kanun ve nizamlarıyla uyuşturma imkânı görmediğimi söylemek zorundayım. İçinde bulunduğumuz şartlarda bu beylerden daha fazla istihdam etmemiz maalesef mümkün değildir. İsteğinizi tatmin edememekten dolayı üzüntülerimi bildirir, en derin hislerime inanmanızı rica ederim.”
Not: Başbakanımız İsmet paşa zamanında
Efendim 1929' da Dünya ekonomik buhranı yaşanmaya başlamıştır. Dünya da para o kadar değersizdir ki sobada odun niyetine yakılmaya başlanmıştır. Bahsettiğiniz 1933 yılında Türkiye ekonomik açıdan çok çok çok zor durumdadır ve bunun için 1. 5 yıllık ekonomik paket hazırlanmıştır. Bu ülkemiz açısından bir atılımdır ve o dönem çok kalkınmıştır.
2. 5 yıllık ekonomik paket hazırlanmak üzereyken 2.dünya savaşı hazırlıkları yüzünden hayata geçirilememiş.Bu dönemde zenginleşen silah tüccarı yahudilerden varlık vergisi alınmış, vermeyenler Erzurum taş ocaklarına gönderilmiştir. Halkça ve devletçe savaş döneminde cimriliği ve yokluğa alıştırıldığımız dönemdir.
Sonrasında kapalı ve açık seçimler yüzünden 5 yıllık kalkınma planı ertelenmiş 1955-56'da Rahmetli Adnan Menderes'e nasip olmuştur. Amerika ve İngiliz hükümetlerinin teşvikiyle hazırlanmış bu pakette güzel bir modeldir fakat, bitmeyen borçların kapısını aralamıştır. Türkiye'ye Küçük Amerika oldu denmeye başlamıştır.Bu dönemde Orta sınıf rütbelilerin yaptığı halkçı ve halkı düşünen 1960 darbesiyle sonlandırılmıştır.
Bazı arkadaşlar facebook ve googleden bilgileri gelişi güzel paylaşıyor.İnternette okuduğunuz bilgilere %90 yalandır diyemem ama %90'nı işine gelen yerleri yazar.Her dönemi kendi içinde değerlendirmemek ve günümüze bakıp konuşmak Türk siyasilerine haksızlık olur.
Yazıya gelecek olursam, sizinde olduğu gibi benimde yurt dışında tuvalet temizlemiş, angarya işlerde çalışmış, zulüm çekmiş, Türk ve Türkiyeli olduğu için aşağılanmış pırlanta gibi gurbetçi akraba ve tanıdıklarım var. Hiçbiride Öz veya Yaşargil'den kıymetsiz ya da kıymetli değiller.
Sadece saydığınız isimlerin ya babaları doktordu ya zengindiler ya da kaderleri hoştu. Paraya para demediler.
Oysa milyonlarca gurbetçi onlar gibi şanslı değil. Lütfen tekrar düşünün Türkiye bu isimler haricinde burada yaşasaydı doktor olabilecek, mimar olabilecek milyonlarca beynini kaybetti.Onları ayırıp haksızlık yapmayın lütfen.
Anlattığım bilgiler üstün körü ve Türkiye ekonomisi tarihinden anlayan kişilerin anlayabilceği bilgilerdir.Hatalı yerler varsa kusura bakılmasın.