Aşıklar Her Daim Karşılıklı Oturmalı
05 Temmuz 2013, 01.05 A- A+ Neredeyse iki haftadır görmüyorum yüzünü. İki farklı şehrin aşıkları olmak ne zor, her vuslatın başı beklemek kaderli. Zil çalıyor...geldi! geldi işte! Yine yüreğim ağzımda, kalbim yerinden çıkacak. Hiç şaşırmıyorum...geçen yıllara rağmen birbirini bir türlü eskitemeyen kronik aşıklarız biz çünkü. Diyafonun kamerasından yansıyan yüzünü görüyorum, en çok onu görmeyi seviyorum bu karede ve aslında hayatımın her karesinde. Nasıl aşığım ona...
____ Ne kadar güzelsin...
Gülümsüyorum...
____ Hoşgeldin...sen de çok güzelsin
Sarılıyoruz, birbirimizi içimize çekiyoruz. Allahım, böyle ölsem ya ben şu dakika... Dünyanın en zor şeyi; kollarının arasından ayrılmak. İki günlük cennet hazırlığı küçük çantasını alıyorum elinden...her zamanki gibi bırakmaya vakit bulamamış sarılmadan önce. Onu alıp içeri götürürken bir anda kucağında buluyorum kendimi. Benim elimde onun sallanan çantası, onun kucağında benim sallanan bacaklarım içeri sürükleniyoruz beraberce. Nasıl bir mutluluktur bu !
___ Duuuurrr bırak beni ! bi' şeyler hazırlamıştım, onları getireyim... otur sen. Ne içeriz...şarap, votka, bira?
Muzipçe gülüyor;
___ Şarap içelim...malum, sen çok güzel oluyorsun şarap içtiğinde, için dışın bir oluyor...şeffaflık manasında yani.
Pis şey ! eşşek...unutmaz ki bi' türlü
___ Mikropluk yapmasana...iyi ki bi' üzerine kustum !
Gülüşüyoruz... Tepsiyi kapıp salona dönüyorum alelacele...bir saniye onsuz geçmemeli. Kedi gibi sokuluyorum yanına.
___ Karşımda otur !
Eliyle karnımdan itiyor beni. Kendimi eline doğru bastırıyorum... şimarıkça;
___ Hiiiiiiiiii pise bak özlememiş beniii !!
Kucaklıyor beni kocaman, minicik öpüyor dudağımın kenarından...saçlarımı koklayıp beni karşısına oturtuyor bir güzel
___ Çok özledim... işte o yüzden karşımda otur... biraz seyredeyim seni
Şundan bundan laflıyoruz, ben daha ziyade kemküm ediyorum. Sanıyorum sadece seslerimizi duyuyoruz. Aslında olan biten yalnızca gözlerimizde ve derin bir sessizlik aralığında geçiyor. Gözleri dokunduğu her yeri yakıyor. Bu aklı başımda nasıl tutmalıyım, nerden çıktı şimdi bu "karşılıklı oturmak" !
___ Neden bakıyorsun böyle bana... hiç mi görmedin daha önce?
Bi' kahkaha atıyorum. Sesim bana yabancı geliyor.
___ Evet, hiç görmedim seni... mevzubahis sen isen balık hafıza oluyorum. Senin gibi sürekli tazelenen bir şey olmadı hayatımda ve ayrıca bakmaktan bu kadar keyif aldığım...
"Benim de" diyorum galiba... hafif çatallaşmış, genizden gelen kendi sesime benzer bi' ses duyuyorum belli belirsiz.
___ Gözlerimi istemsizce kapattığımda neye sahip olduğumu mükemmelen görmeliyim... işte bu görüntüyü nakşediyorum beynime. En mahrem yeri gözleri insanın ve hayatının en mahremine o gözlerle dokunmalısın... en güzel gözlerle dokunulur çünkü. İşte tam da bu yüzden aşıklar her daim karşılıklı oturmalı.
___ Hmmm güzelmiş...
Bakakalıyorum... Suyun dibindeyim sanki; basınçtan kulaklarım uğulduyor, başım dönüyor. Göğsümün hemen altında kendilerine küçük gelen bir kafeste onlarca güvercin kanat çırpıyor ve kalbimi sıkıştırıyor. Bacaklarım bana ait değil... minik titremelere tutulmuşlukları çıplak gözle görünmesin diye iki elimle sıkıca bastırıyorum üzerlerine. Beynim ve vücudum eşzamanlı olarak uyuşuyor.
Siyah saçlarına, siyah gözlerine bakıyorum... her bir yerine ayrı ayrı bakıyorum. Aklımdan geçen ve düşlediğim her ne varsa erkek namına, ete ve kemiğe bürünmüş oturuyor karşımda. Gerçek ve gerekçeli bir aşk bu, ondan bitmiyor, bitemiyor... ondan "tek aşk hikayesi". Kendinden öncekini ve kendinden sonrakini yıkıp paramparça ediyor. Yüzlerimizdeki şiddete ve aşka aynı anda bakıyor, zamanı kaybediyoruz.
Zaman...
"Sen"... diyor
"Sen"... diyorum...sonra bir şey diyemiyorum.
YORUMLAR
İyi güzelde şimdi bu elimizdeki eskiden kalma, eskimiş pörsümüş aşkları..Ters düz etsek, şarap fıçısında 40 gün bekletsek acaba yepisyeni olurmuki ?
Ayy ..Şaka bir yana ..Aşk eskimiyor, bitmiyor..Bizler sadece ihmal ediyoruz ..Bisiklete binmek gibi..pedala bastımmı ....Ve özletmekte şart;))
Bayıldım bu aşka ben..
Bu bu bu nasıl güzel ifade ediştir, nasıl dolu yaşanmışlıktır imrenmemek mümkün değil. Dilerim hiç bitmesin. Çoğu kişinin, yaşadığı sandığı aşkın aslında tam tarifi var mı bilemiyorum. Günümüzde ederi de epey düştü :) Kimileri iliklerine kadar yaşayabilme şansı yakalar, kimileri de hoşlandığı bedenlere hayalindeki ruhları koyup aşk yaşadım sanır.
Berrak’ın dediği gibi aradan yıllar geçtiğinde bir iksiri olsa şu meretin hiç fena olmaz :) Dünyamın teknolojisi bir de aşka format geliştirse ya :))))
Siz eleştirmeyi iyi bilirsiniz, yorumlarda sesinizin çok çıkmasından belli!!! Zaten bloglara da ayakkabılarınızla girmiş, bir de utanmadan içki içki içmişsiniz. Yetmemiş, şarap mı, votka mı, bira mı diye bar ortamı oluşturmuşsunuz. Çalışırken, bilgisayar ekranımın penceresinden baktığımda, blog içerisinde, kucak kucağa olduğunuzu da gördüm. Onun için ilk paragrafta yazacaklarımdan vazgeçtim. Gamyun bu blogdan sonra ayaklansa yeridir!