Çobann çoban....
05 Temmuz 2013, 16.38 A- A+“ Çobann çoban çocuğun olmayacak …yalın ayak basma betona”. Anneciğim benim…özlemi öğretenim. Yalın ayak görünce beni, bunları söylerdi. Yok yok bağırırdı avazı çıktığı kadar. Kıyamazdı biliyorum. Kıymetlisi insana ne kadar savunmasız gelirmiş öğrendim iki çobanım olunca…pardon çocuğum...Ne zaman benim çobanları yalın ayak görsem annemin taklitcisi çıkagelir, “ çobann çoban… çocuğun olmayacak, yalın ayak basma betona”
Devasa uzunluktaki
balkonumuzda Skateboard binen minik prensin umurunda mı? “ Be
çocuk sen daha önceki gün serçe parmağını kırmadın mı?
Şimdi de kafanı mı kırmaya çalışıyorsun ” deyip yakaladığım
gibi kaskını kafasına geçiriverdim. Benim çocuklarım neden bu
kadar çıtkırıldım? Ee güneş görmüyorlar ki… 2 yaşına
kadar D vitamini haplarını hiç aksatmasam da güneş minnacık
hapa sığar mı?
Tam içeri gireceğim
anda yan komşu beliriverdi. Bu kadın bence Rus casusu, sensörleri
var. Bizden biri ya da dışarıda herhangi bir ses ( yere düşen
bir yaprak mesela ) duyduğunda, hemen kendini balkona atar. Aldığım
bir duyuma göre zaten devamlı balkondaymiş ama görünmezlik
özelliğinden dolayı biz pek göremiyormuşuz.
” Çocuk o daha
çocuk, ne yapsın evde canı sıkılıyor. Evet birazcık gürültü
ediyor ama birazdan girer içeriye annesi..bağırma çocuğa ”
dedi… gülümseyerek süzüldü içerıye, ya da bana öyle geldi.
Eminim hala orada ve gözetliyor ne yapacağımı. Gören de tonton
yaşlı pamuk komşu teyze sanacak Frau Steger'i . Ben onu bu hale
kolay mı getirdim.
14 yıl önceydi ilk
karşılaşmamız. O zamanlar tek çobanım var ve öyle sessiz bir
çocuk ki kardeşi gibi değil yani…Balkonda oturmuş kendi kendine
Puzzle ( Yapboz ) yapıyor, bir yandan da mırıl mırıl şarkı
söylüyor..Bu pamuk teyze de yeni taşındı yan daireye. Bir
bağırış, bir kükreyiş,,,Çıktım hemen, kadın nasıl bir
bağırıyor çocuğuma, beni görünce hemen şikayetleri sıraladı.
Öyle şaşırdım ki… mırıl mırıl şarkı söyleyen çocuk
gitmiş, ki zaten yokmuş.
Sanki biraz önce burda “ 50 Cent ” konseri varmış..En sonunda da “ Burada misafir olduğunuzu unutmayın ” demez mi..O dakikaya kadar bize öğretilen komşuluk adabına uygun konuşan ‘ben’, ne yazık ki dişi bir kaplana kesildim ve hemen içeriye girip evin tapusunu alıp kadının karşısına dikildim..” Kira kontratını al ve yöneticiye gidip ona bildir şikayetini, sen evınde oturup rahat rahat devlet parası ye diye, o devletine maaşımın neredeyse yarısını veriyorum,misafir anlayışınız bu mu ?.... ” diye başladım onun dilinden konuşmaya. Özür diledi…Ben de çoktan pişman olmuştum söylediklerimden, ama ne yapayım gerçekten haddini aşmıştı. Sonraları evde pişen Türk mutfağı lezzetlerini tek tek tattıığından ve hastalandığında bir telefonla hemen yanı başında olacağıma emin olduğundan beri bizim bi’ tanecik Pamuk teyzemiz oldu.
Bir yandan fritözü
temizliyorum bir yandan da söylenmelerim devam ediyor. Radyoda bir
reklam; deprem sigortası reklamı ..Sonunda da şunu diyor; “
Zorunlu misafir olmayın!!” . 99 Depremini Çınarcık'ta
yaşadığım için sanırım tüylerim diken diken oldu..Hadi gelin
hayal kuralım.. Farzedelim ki başımıza bir felaket geldi..Ne ev
kaldı, ne araba, ne para...Çok şükür çocuklarımız ve
canlarımıza bir şey olmadı...Uzun bir süre için zorunlu misafir
konumundayız…hem de parasız pulsuz. Normal misafirliklerimiz
tabii ki olmuştur..Ailece, hani elimiz kolumuz dolu gidip , günlerce
gezip tozup güle eğlene hoş günler geçirdiğimiz, ayrılırken
hüzün ve yaşlı gözlerle sallanan eller..En çok ayrılırken
evdeki çocukların ceplerine yüklü harçlıkları koyarken mutlu
olurum ben şahsen..“ Ne olur yine gelin ” derken samimiyet daha
bir şevkle fışkırır o yüreklerden.
Ya zorunlu misafirlik?
Annen baban bile olsa 3-4 haftadan sonra başlar sürtüşmeler.
Baban o memur maaşıyla Kadiköy Beyaz Fırından zevkle
getirmiyordur artık o en sevdiğin un kurabiyesini..En sevdiğin
kardeşin de haklıdır…onca zamandır eşi ve iki çocuğu ile
tıkış tıkış yatmaktan bıkmıştır.Televizyonun kumandası
bile mutsuzdur artık....Çocuklar kavga etmeye başladığında ise
nedense her şey daha bir başkalaşır ev içerisinde. İlk
günlerdeki masum şefkat, muhteşem aile bağları, sevgi, anlayış
bucak bucak kaçar köşelere, halı altlarına…bulamazsın.
Enişteler, yengeler daha cesaretli çıkar…hem onların üzerine
atmak da kolaydır suçları…gidip kimse hesap soramaz..Onlar el
kızı, el oğludur nasılsa...
Yeter ! Düşünmek
bile beni fazlasıyla azalttı. Rabbim kimseye muhtaç etmesin. Bize
de merhamet versin kapımıza muhtaç birileri geldiğinde.
YORUMLAR
Çobanlar…. Hayatın tatlı meyveleri :) aile kavramının pekiştiricileri… Ne tuhaftır ki annemin yanında hala çocuk hissediyorum kendimi, ta kii oğlum yanımıza gelene kadar. Hayat bayrak yarışı gibi, ilk çıkan, yerine kadar getiriyor bayrağı sonra diğerine teslim ediyor ve diğeri bir diğerine…. Önemli olan güzelliklerle bitirebilmek bu bayrak yarışını ve gülümseyerek hatırlayabileceğimiz anılar bırakabilmek.
Eskilerin dediği gibi üç günlük dünya işte, öyle de geçiyor böyle de. İhtiyaç sahibi de olabiliriz, yardım eden de. Ama hepsinde hoşgörümüz, bakışımız, en önemlisi de dilimiz çok önemli. Dilimiz bıçak misali, onun için bir şeyi söylerken ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemli. Zira bıçak ekmeği de keser adamı da. Biri doyurmanın, diğeri katletmenin aracıdır sonuçta.
İçten, sıcacık paylaşımına, kalemine sağlık arkadaşım
FAZLABi....İtalyan afet buradan taşınalı 3-4 yıl oluyor..Ev köşebaşı olduğundan bende komşu coookk..İspanyol komşumu anlatayım bir sonraki sohbetimde ..Eleştirini burda yapsaydın keşke.))Ama haklısın, aynı yazı içerisinde bu kadar çok konuya değinmek tuhaf olmuş gerçekten..Ama yazmaya başlayınca laf lafı açıyor sonra aşure tadına dönüşebiliyor..Ben aşureyi çok severim..
Melınay....Teşekkürler ..
Estide Geldimki'cim....Tatlı dil BoZ Yılanı deliğinden çıkartırmış değilmi .)) Katkın için teşekkürler ..^Zira bıçak ekmeği de keser adamı da. Biri doyurmanın, diğeri katletmenin aracıdır sonuçta.^ Özellikle buna bayıldım..
Şiir Gibii...Memnuniyetin, beyenin benim için değerli..Teşekkürler..
CeZbe'ciğim..Kendini de tebrik et lütfen..Senin cesaret veren söylemlerin,eleştirirken, doğruyu öğretirken, kırmadan inciltmeden özveriyle ve şevkatle yaklaşımın için ben teşekkür ederim..Sayende daha iyi oluyorum..Sayende daha da iyi olacağım..
Serkan...Bizler de senin yorumlarını beyeniyoruz inan bana...Bizler de çok gülüyoruz..Allah'ta seni güldürsün arkadaşım..
Berragimm :)) coban himm:) ilk duydum bu sekil dendigini, tabi bizede denmisti hele bana rahmetli babannem her saat degil dakka derdi, ayagina corap giy, terlik giy, patik giy sayardi! benmiiiiiiiiiiiiii hic usumezdimkiiiii:p allahhhhh ustumu de hic ortmezdimmm cok sicakti amaaaaaaaa:)) bu yazinla beni guldurdun cnm. yaaa iki gundur kizimla bu konuyu konusuyoruz anasina cekmisssss uyuzz:)) hic giymiyo galiba bende babanneme cekicem yas aldikca:)) bende soylenmeye basladim ha ha ha ha halbuki soz vermistim karismicaktim cocuklarima usurlerse aptal degiller giyerler heralde:) ama yas aldikca cikiyor acisi ozaman bilmiyorduuk hic hasta olmuyordukki bilelim simdi ogrendik ayni hatayi yapmasinlar istiyorumdaaaaaaaa ben anladimmiki onlar anlasin degilmi bak bunuda yazin sayesinde dusundum . ben susam en iyisii soylenmicem cobanlarima birdaha:))) bakim kac gun dayanabilicem:))
yuregine saglik cnm.