NOSTALJİ AŞKLAR
29 Temmuz 2013, 03.56 A- A+Serin bir ilkbahar günüydü hava kapkara yağmur bulutları yüzünden kasvetliydi. Oldum olası sevmezdim böyle havaları ama o gün garip bir heyecan vardı içimde nedenini bilmediğim. Oysaki okuldan çıkmış öğleden sonra abimin yanına çalışmaya gidiyordum. Ne de olsa okumayacaktım bari abimin yanında meslek öğreneyim diye yoluyordu ailem beni.
Otobüs durağına gelmiştim ki karşımda O’nu gördüm. O kasvetli havaya o kapkara bulutlara inat etrafına güneş saçan, yüzü parıl parıl parlayan o kızı. Kimdi bu kız? Nerden çıkmıştı? Yoksa mahalleye yeni mi taşınmışlardı? Yanındaki annesimi acaba. O’na baktığımı hissetti galiba. İnşallah anlamamıştır. İnşallah kıpkırmızı olmamışımdır diye türlü düşünceler içindeyken otobüs geldi sonunda. Önce ben bindim otobüse. İki üç adım sonra bulduğum ilk boş yere oturdum. Zaten dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi yürüyemiyordum. Arkamdan onlar da bindi otobüse. Yanımdan geçerken tekrar bakakaldım gözlerinin içine içine. Evet o zaman farketmediyse bile şimdi farketmişti. Ama tek tepkisi suratını yana çevirmek olmuştu. Tabi yanakları da biraz pembeleşmişti.
Gidene kadar vücudum kaskatı kesilmişti. Arkama dönüp bakamıyordum. İnmişlermiydi acaba. Bi dönüp baksamıydım. İki durak kaldı zaten neyse biraz daha sabır. Zaman geçmek bilmiyordu. Bir yanım dön bak diyordu diğer yanım saçmalama zaten rezil oldun bari daha çok olma diyordu. Bu düşünceler içinde gelmiştim ineceğim yere yerimden kalktım yüzüm kapıya bakıyordum ama gözlerim onu arıyordu. Ordaydı onlarda inmek için hazırlanıyorlardı ayağa kalktılar ve tam arkama geldi. Allah’ım kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Nefes alıp veremiyordum. Bir zaman sonra kendimi aşağıda bulmuştum. Sahi nasıl indim ben. İnşallah tekrar görürüm ama bu sefer yanında kimse olmaz diye dua ederek abimin yanına gittim.
Yaz tatili olmuştu. Tabi ben artık onun hakkın da baya bir şey öğrenmiştim. Bir iki kere annesinin yanında görebilmiştim sadece üç ay boyunca o da uzaktan. Ya bu kız hepmi annesiyle gezer. Hiç arkadaşı yokmu bu kızın. Ben nasıl konuşacağım bu kızla. Gerçi tek başına yakalasamda konuşabilirmiyim bilmiyorum. Üç ay bekledim konuşurum elbet.
Bir akşam abimle beraber işten dönüyorduk. Ben her zaman ki gibi abime sen git ben arkadaşların yanına gidiyorum iki saate gelirim diyerek eve gönderdim. Tam yola koyulmuşken olduğum yerde kalakaldım. Tam karşımdaydı. Bana doğru yürüyordu. O beni görmemişti daha. Bu sefer yalnızdı. Tam zamanıydı konuşmanın. Ne diyecektim. Üç aydır çalışıyordum. Konuşmalıydım. Bu şansı belki tekrar ne zaman bulurdum ALLAH bilir. Yüzünü kaldırdı, beni gördü, benim ona baktığımı farkedince yüzünü tekrar yere eğip yanımdan geçti usulca. Bense sadece arkasından kafamı çevirebilmiştim geriye doğru. Aslında neler neler demiştim içimden hemde bağıra bağıra boğazımı yırtarcasına.
NOT: BU BENİM GERÇEK HİKAYEMDİR. BİRAZ UZUN OLDUĞUNDAN DOLAYI DEVAMI DAHA SONRA.MALUM DEVİR DİZİ DEVRİ J
YORUMLAR
Bir insan bu kadar etkilenip aylarca peşinden koşturduğu karşı cinsi bu kadar klasik bir tanımlama ile tanımlar mı? Güneş gibi parlıyormuş.
Ben tahmin ediyorum sonrasını, kesinlikle kahramanımız için pek iç açıcı bitmeyecek. Ayrıca bu çocuk zaten okumazdı aile haklı :)
Sizler anlamazsınız ozamanlardaki karşılaşmaları, bir merhabanın bile ne zorluklarla söylendiğini, o zamanlar kızlar daha utangaç, ürkek....erkekler ise daha bir onurlu, gururlu. Tatlı baba bu olay tahmini olarak Cumhuriyet yıllarıydı değilmi ?
( Ya baba kızma valla şaka yapıyorum )
Ayrıca ben anlatımıda sürükleyiciliğinide pek sevdim. Bence baba hala o gözlere aynı şekikde bakıyor..yıllar sonra bile..
teşekkürler kızlarım yorumlar için ama berrak şunu bil 1. kızım esti sen 2. kızımsın :)))