Bir Şeherlinin Köy Maceraları
14 Ağustos 2013, 13.45 A- A+
4 Senedir yazları bir köy maceramız oluyor. İstanbul'da doğmuş büyümüş, ağaçların sadece süs olarak refüjlerde kullanıldığını zanneden, inekleri tasarım konsepti olarak gören, sitelerin her daim ilaçlanmasından dolayı evin içinde kırk yılda bir rastladığı tek böceğin karınca, uçan canlının ara sıra kara sinek, yoğunlukla sivri sinek olduğu, evden dışarı adım attı mı her arananın olduğu çarşıya çıktığı çevrede yetişen genç bir hatunun köy tutkusu ve bu tutkunun doğurduğu sonuçlar ekranlarınıza geliyor. :)
Yazın en sıcak günlerinde bile geceleri yün yorganla uyunan, gündüzleri öğlene kadar hırkayla dolaşılan, dağların arasında yemyeşil bir köy. Tabi dağ köyü olması nedeniyle gidilesiye kadar tek arabanın geçeceği darlıkta ve virajlı yollarla insanı son derece gersede köye girer girmez tüm evrenin pozitif enerjisini yükleniyorsunuz. Hele bir de benim gibi şehirden indim köye modeli bir tiple beraberseniz, kahkaha tufanı köyün girişinde karşılıyor sizi. Nasıl mı? Şöyle ki; Büyük bir arazide gördüğü ineği göstererek "Aaaa tasarım ineklerinden buraya da getirmişler" diyerek şaşkınlığınızı gizleyememiş ve herkese göstermişseniz, İstanbul'lu yandaşlarınızın eve dönesiye kadar diline peleseng olarak. Maşallah inekde o kadar temiz ve sağlıklıydı ki. Güneşin altında porselen gibi parlıyordu. Hem gayet masumane düşünmüş ve sevinmiştim. Demek ki tasarım inekleri İstanbul'da sergilendikten sonra başka şehirlere de gönderilmiş, onlarda mahrum edilmemiş diyordum.
Tabi gündemi takip etsem o ineklerin 3 ay gibi bir süre sergilenip satıldığını, satışdan elde edilen gelirin de AÇEV, Tema VAkfı ve Sokak Çocukları Rehabilitasyon Derneğine aktarıldığını bilir böylelikle Şeherli lakabıyla anılmak zorunda kalmazdım :D
Tasarım inekleri de neymiş derseniz buyrun:
Yazın en sıcak günlerinde bile geceleri yün yorganla uyunan, gündüzleri öğlene kadar hırkayla dolaşılan, dağların arasında yemyeşil bir köy. Tabi dağ köyü olması nedeniyle gidilesiye kadar tek arabanın geçeceği darlıkta ve virajlı yollarla insanı son derece gersede köye girer girmez tüm evrenin pozitif enerjisini yükleniyorsunuz. Hele bir de benim gibi şehirden indim köye modeli bir tiple beraberseniz, kahkaha tufanı köyün girişinde karşılıyor sizi. Nasıl mı? Şöyle ki; Büyük bir arazide gördüğü ineği göstererek "Aaaa tasarım ineklerinden buraya da getirmişler" diyerek şaşkınlığınızı gizleyememiş ve herkese göstermişseniz, İstanbul'lu yandaşlarınızın eve dönesiye kadar diline peleseng olarak. Maşallah inekde o kadar temiz ve sağlıklıydı ki. Güneşin altında porselen gibi parlıyordu. Hem gayet masumane düşünmüş ve sevinmiştim. Demek ki tasarım inekleri İstanbul'da sergilendikten sonra başka şehirlere de gönderilmiş, onlarda mahrum edilmemiş diyordum.
Tabi gündemi takip etsem o ineklerin 3 ay gibi bir süre sergilenip satıldığını, satışdan elde edilen gelirin de AÇEV, Tema VAkfı ve Sokak Çocukları Rehabilitasyon Derneğine aktarıldığını bilir böylelikle Şeherli lakabıyla anılmak zorunda kalmazdım :D
Tasarım inekleri de neymiş derseniz buyrun:
YORUMLAR
SİZ HİÇ ALAKANIZ OLAMADIGI BİR KÖYE GİTMEMİŞSİNİZ BELLİ ÜSTATDIM:)))BEN FECEN SENE AFYON VE BURDURDA KÖYLERİ DOLAŞDIM DA BİRAZ HER EVDE ALTINDA AHIR VAR EVET AMA ÜSTÜNÜ GÖRECEKDİNİZ YA. HER EVDE KLİMA VE BİLGİSAYAR VE NET MEVCUT TU :D