Kimiz biz
27 Eylül 2013, 00.59 A- A+
Gercekten merak ediyorum kimiz biz ? Goruslerimiz, duruslarimiz, sevdiklerimiz veya sevmediklerimiz, gercekten bizimi temsil ediyor ?
Insanoglu bilgiye ac bir sekilde dogar. Gun gectikce ogrenir ve daha donanimli bireyler haline doneriz. Insan buyudukce inanlari gorusleri dusunceleri bicimli haller almaya baslar. Buraya kadar bir problemim yok. Fakat soyle bir gercek var ozellikle bizim toplumumuzda, bir duruma karsi hic bir bilgisi olmadigi halde o konu hakkinda saatlerce konusabilen bireylere sahibiz. Peki nereden geliyor bu gorusler?
Bu soruya yogunlamaliyiz altini kazdikca umarim sizi rahatsiz edicek. Hic sakin kafayla inanc sisteminizi, ideolojik gorusunuzu, tuttugunuz takimi veya benzeri seyleri dusundunuz mu ?
Ben kendi adima bir cok zaman dusunmedigimi itiraf etmek istiyorum. Insan tarafinda oldugu olgulari dusunmeli, bunlar uzerinde kafa yormali. Gerekirse tek tek yikip temelini saglam bir sekilde insa etmeli. Fakat bunu yaparken baskarindan dinleyerek degil direk isin kaynagindan, derininden arastirmali ve kendi savunma sistemini, dusunce kademlerini sistemli bir sekilde kurmali. Bu olmaz ise ne olur?
Bu olmaz ise inanclarimiz, goruslerimiz, tutkularimiz bizi yalniz birakir veya biz onlara ihanet ederiz. Bir kisi bilmez ise inandigi seyi ve zorla inanmaya zorlanirsa bu onun icin temeli curuk bir yapidan baska bir sey ifade etmez. Ideolojik ve teolojik seyler su kademede orneklendirmek belki yalnis anlamara yol acabilir. O yuzden daha basit bir ornek vererek yazimi sonuca goturucem.
Turkiyede suphesiz buyuk bur kesim Futbol hayrani. Bu kotu bir sey degil Futbol azimsanak veya kucumsenecek bir spor degil. Simdi bazilarinizin icinden 22 adam topun pesinden kosuyor gibi yorumlar geciyor hisseder gibiyim, bu ayri bir konu ama emin olun boyle degil. Tuttugumuz takimlar basarili oldugu surece onlarla beraberiz. Maglubiyetlerinde staddan kim once cikar onu dusunuyoruz. Basari bizde istikrar olmayip, genelde gunu kurtarmak oldugu icin Turk futbolu bu hallerde. Bu bizim genel yapimizi anlatiyor. Planli programli gelin buna istikrarli diyelim hedefleriniz olmadigi surece kaybetmeye mahkumsunuz.
Bu sadece bu ornekle degil hayatinizdaki butun goruslerde bu sekilde olmali. Taraftari oldugunuz olgular hakkinda kesin bilgili ve seffaf kalabildiginiz surece kisliginiz daha dinc ve koklu bir yapiya sahip olacaktir. Unutmayin ki; Sizi erdemli yapicak sey hatalarinizi gorup, bunlar icin calismak olacaktir. Hatalar yapmaktan korkmayin ve surekli bilgiye ac kalin. Bu sizi gercekten donanimli yapabilecek yegana unsurdur.
``Fanatik dusuncelerini degisteremeyen ve bunu istemeyen kisidir``
Her zaman iyi bir taraftar olun ama hic bir zaman fanatik olmayin. Saglicakla kalin.
Insanoglu bilgiye ac bir sekilde dogar. Gun gectikce ogrenir ve daha donanimli bireyler haline doneriz. Insan buyudukce inanlari gorusleri dusunceleri bicimli haller almaya baslar. Buraya kadar bir problemim yok. Fakat soyle bir gercek var ozellikle bizim toplumumuzda, bir duruma karsi hic bir bilgisi olmadigi halde o konu hakkinda saatlerce konusabilen bireylere sahibiz. Peki nereden geliyor bu gorusler?
Bu soruya yogunlamaliyiz altini kazdikca umarim sizi rahatsiz edicek. Hic sakin kafayla inanc sisteminizi, ideolojik gorusunuzu, tuttugunuz takimi veya benzeri seyleri dusundunuz mu ?
Ben kendi adima bir cok zaman dusunmedigimi itiraf etmek istiyorum. Insan tarafinda oldugu olgulari dusunmeli, bunlar uzerinde kafa yormali. Gerekirse tek tek yikip temelini saglam bir sekilde insa etmeli. Fakat bunu yaparken baskarindan dinleyerek degil direk isin kaynagindan, derininden arastirmali ve kendi savunma sistemini, dusunce kademlerini sistemli bir sekilde kurmali. Bu olmaz ise ne olur?
Bu olmaz ise inanclarimiz, goruslerimiz, tutkularimiz bizi yalniz birakir veya biz onlara ihanet ederiz. Bir kisi bilmez ise inandigi seyi ve zorla inanmaya zorlanirsa bu onun icin temeli curuk bir yapidan baska bir sey ifade etmez. Ideolojik ve teolojik seyler su kademede orneklendirmek belki yalnis anlamara yol acabilir. O yuzden daha basit bir ornek vererek yazimi sonuca goturucem.
Turkiyede suphesiz buyuk bur kesim Futbol hayrani. Bu kotu bir sey degil Futbol azimsanak veya kucumsenecek bir spor degil. Simdi bazilarinizin icinden 22 adam topun pesinden kosuyor gibi yorumlar geciyor hisseder gibiyim, bu ayri bir konu ama emin olun boyle degil. Tuttugumuz takimlar basarili oldugu surece onlarla beraberiz. Maglubiyetlerinde staddan kim once cikar onu dusunuyoruz. Basari bizde istikrar olmayip, genelde gunu kurtarmak oldugu icin Turk futbolu bu hallerde. Bu bizim genel yapimizi anlatiyor. Planli programli gelin buna istikrarli diyelim hedefleriniz olmadigi surece kaybetmeye mahkumsunuz.
Bu sadece bu ornekle degil hayatinizdaki butun goruslerde bu sekilde olmali. Taraftari oldugunuz olgular hakkinda kesin bilgili ve seffaf kalabildiginiz surece kisliginiz daha dinc ve koklu bir yapiya sahip olacaktir. Unutmayin ki; Sizi erdemli yapicak sey hatalarinizi gorup, bunlar icin calismak olacaktir. Hatalar yapmaktan korkmayin ve surekli bilgiye ac kalin. Bu sizi gercekten donanimli yapabilecek yegana unsurdur.
``Fanatik dusuncelerini degisteremeyen ve bunu istemeyen kisidir``
Her zaman iyi bir taraftar olun ama hic bir zaman fanatik olmayin. Saglicakla kalin.
YORUMLAR
Başka yerden tersten geleceğim ben.:)
Daha çok yeni, bir arkadaşa, benzer bir konu açılmışken şunları demiştim:
"Hayatı didik didik sorgulayıp dibine kadar detaylandırarak zaman zaman içinden çıkılmaz biçimde zorlaştıranlar,labirentlere sokanlar bizler değil miyiz aslında?.."
Şu "Yaşam koçu", "Evlilik danışmanı", diye kendilerini etiketlendirenler örneğin, ağızlarını açtıklarında ağızlarının üstüne bir şaplak atmak geçiyor içimden.:) Bana saçma sapan insanlar olarak, hatta dolandırıcı olarak geliyorlar; onların kendi özel yaşantılarını, alışkanlıklarını, yalnız kalınca yaptıklarını falan çok merak ederken söylemlerinin tam aksine hareket ettiklerini düşünüyor, "Tos" vurasım geliyor o koçlara.:)
Şahit olduğum bir örnek:
Çok sevdiğim bir çift var, birbirlerini gerçekten sevip değer veren, yaşını başını almış insanlar bunlar. Şeytan bu ya, adamın aklına girivermiş bir gün ve "Bir gecelik" denilenlerden paralı bir kaçamak yapıvermiş. Adamcağız bu işlerin acemisi olduğundan meseleyi ağzına burnuna bulaştırıp karısının haberi olmasına da neden olmuş. Kıyamet koptu tabii. Kadın tutturdu "Boşanacağım!" Haklı, ordan bakarsan kendine göre, hazmedemiyor. Adam yalvarmaca hallerinde; o yaşadığı "bİr gece"nin aslanı(!) olmuş mu sana uyuz kuzu.
Kadın her gün, günde 3 saat benimle konuşuyor, oradan biliyorum detayları.
Neyse, birileri bunlara pek meşhur, tv.de falan da ahkamlar kesen böyle soyadı cehennemli mehennemli bir şey olan -açık yazarsak o kadına para ödemece bile olabilir ki zırnık koklatmaya niyetim yok:)- "Evlilik danışmanı"na yönlendiriyor. Selin hanım bunlardan aldığı eşek yükü paralar karşılığında bırak boşanmayı, kadını neredeyse kocasını boğacak krizlere yönlendiriyor. İyice düşmanlaştı yani. Güya kurtaracak evliliği. Kadına, yaşadıklarına sünger çekip kocasına kısa tabirle geyşalık yapmasını öneriyor çünkü sürekli.:) Yani kısaca "Suçsuzsun, güçsüz de ol." diyor, ee koca bu zor bulunuyor.(!)..:)))
Neyse, "E seninle de konuşuyor sen de bir şeyler demişsindir." diyen çıkabilir, "Kelin ilacı olsa..." dedim tabii.:) Sürekli sakin olmasını, geçmişte yaşadığı, eşiyle paylaştığı çok güzelşeyleri de düşünmesini ve kendine zaman tanımasını, acele karar vermemesini tekrarladım durdum.Bir de hemen o kadına gitmeyi kesmesini önerdim, sağolsun dinlediler ve zaman içinde olay yatıştı.
Benden söz etmiş cehennem kadına ve kadın benimle tanışmak istedi, gittim İstanbullara, Selin hanımla buluştum, yüzüne karşı nasıl bir beş para etmez olduğunu, bir sahtekar olduğunu ifade edecek şeyler söyledim, renklerden renk beğenen yüzünü incelemek zevkti.:) Bu kadın hala tv.lere çıkıyor, hala büyük paralar kapıyor, neyse.. uzun hikaye...:) Arkadaşlarımın bu olaydan sonra bana armağanı olan, çok hoş bir resim -Aynı dalda, birbirlerine bakan bir çift güvercin resmedilmiş- duvarımı süslüyor.:)
İlişkiler konusunda, sürekli ahkamlar kesecek tarzda, hiç durmadan konuşup hiç bir ilişkisinde başarı gösteremeyen bir garip toplumuz biz.
"Sen nasıl yaşıyorsun peki?" diyenler çıkacaktır belki; adamına ve yerine göre, keyfime göre. Zaman zaman Monako Prensesi Grace kelly gibi olurken,zaman zaman -daha fazla zaman:)- Recep İvedik'in kadın versiyonu gibi, en nazik sözcükleri içinden gelerek sarfederken, en pis küfürleri de yine içinden gelerek saydıran, zaman zaman süslenip püslenip takıp takıştırırken, kimi zaman ayağında şortu, kotu, terliklerini sürükleyerek elleri cebinde yürüyen, saçı alelade toplanmış gezen biri olarak yaşıyorum diyelim kısaca.Buradaki detay, benim o zamanki istediğim, ,içimden gelen durum tezahürü sadece. Bir rahat, bir konforlu inanamazsınız.:)
Çok önemli bir püf noktam var her durumda da; vicdan önemli bende, ona sahipseniz ve geliştirdiyseniz gerisi hikaye...
Sizin önerdiğiniz şeyler şeye benziyor; hani vücut yapan, vücut güzeli olup kaslı kaslı pozlar vermek için kendini sürekli kasan insanlara. Diyorsunuz ki kısaca; "Çalışın, kas yapın, vücudunuz güzel olsun."
Ben de diyorum ki, "Rahat, rahat... Salın gitsin." Her kimsen O'sun sen, fazla soruyla kafayı kaydırma. O kadar kas iğreti duruyor zira...:)
Sevgiler
Ikinci tarzda ise planli programli net bir yasamin olabilir. Ama eger gunu kazanilcek pratik yeteneklerin yoksa, bazen cok fena yolda kalabilirsin. Ikinci yol kulaga daha yatkin gelmekte bence insan kendine bir ana sablon cizmeli oncelikle iyi veya vasat olabilir. Bu sablonun ustune degerlerini koymali kurallarini koymali ve yola cikmali. Bazi degismez degerleri var ise yani yine ahlak, vicdan, erdem bunlar temeli olusturuyor ise eger, insan hata yapmaktan korkmamali. Ve Bu temel uzerinde agir agir koydugu ana sablonu duzenlemeli. Ustun insani bu sekilde yaratabilecegimize inaniyorum.
Gelin bunu bir heykeltrasin aldigi bir tasa benzetelim. Ve her gecen gun bu tasi agir agir yontup ortaya sadece kendisinin icinde olan o guzelligi yarattigini dusunelim. Zor tabiki bunlar kolay isler degil irade gerek sabir gerek. Ben hadi millet boyle olalim demiyorum. Sadece dusuncelerim bunlar yazma ihtiyacina yonelik karalamalarim belki. Birazda bana dokunan seyler butunu.
Son olarak arkadasiniza bir tavsiye. Her insan affedilmeye muhtactir. Eger kocasinin gozundeki o af dileyen kisiyi goruse onu affetmeli. Ama eger devam ederse en yakin surede bitirmeli bu isi. Saglicakla