İbo Kaptan ve Helena'nın Aşkı
06 Ekim 2013, 20.08 A- A+Evet dostlar bu sanal alemde gerçek bir aşk hikayesini dinlemek istermisiniz?
Dedemin babasının hikayesidir ibo kaptan denen kimseziz yiğit yetimin hikayesidir. Başlıyalım o zaman, sene 1902 Karadenizde bi sahil kasabası, ibo yetim bırakın akrabayı tutunacak dalı bile yok. Yaş 13, yağan yağmurda umarsızca dolandı gece karanlığında, aç açık yalın ayak son bir gayretle limana attı kendini. Dermanı kalmamıştı başı dönüyordu açlıktan, en öndeki teknenin içine atladı gece karanlığında el yordamıyla.
Kamarayı buldu açıktı kamara, kıvrıldı yatağa hiç düşünmeden, aylar vardı belkide yatak yüzü görmemişti, kafasını yastığa koyar koymaz da uyudu. Bilemezdi bu içine girdiği teknenin, tüm kaderini değiştereceğini. Sabah seslere uyandı, başında insan azmanı bir dev vardı sanki, ibo, devi baştan aşağı süzdü, yüzünü ortadan bölen çangal gibi posbıyıkları vardı devin. Kan içiçi gözler yeleğinin cebinde 1 okka gelen köstekli saat ve kamaranın tahtalarını zangırtadan bi heybet, kimsin diye bağardı dev necisin nerden gelip nereye gidersen teknemde ne işin var?
İbo sesini kaybetti önce bi süre bulamadı, ama ibo yürekliydi korkusuzdu, bi çırpıda tek yalan söylemeden anlattı dev’e kendini, ne eksik ,ne fazla. Dev, kürek gibi ellerini posbıyıklarında gezdirdi bi sure, düşündü; “sen” dedi, “bundan sonra benim yanımda kalacaksın, bana yardım edeceksin”. Daha sözü bitmeden ibo devin ellerine sarıldı, dev göbeğini hoplata hoplata gülmeye başladı, Dev’in adı Memo Kaptandı. Kendisi de İbo gibi yetim büyümüştü, bi an İbo’nun gözlerinde kendi hayatı sinema şeridi gibi geçmişti. Kasabada sevilen, sayılan, korkulandı Memo Kaptan. Sözünün eriydi, yanında 10 tane de tayfası vardı, çalışkan, dürüst, memo kaptan için canını verecek adamlardı.
Günler günleri aylar ayları yıllar yıları kovaladı, İbo 18 yaşında tuvana bir delikanlı oldu, mert, yiğit, yürekli ,sözünün eri, karıncayı incitmez gözünü de budaktan esirgemez, yakışıklı bir yiğit oldu. Gemi işinde o kadar ustalaşmış, o kadar bilgi sahibi olmuştu ki, Memo Kaptan ona artık İbo Kaptan demeye başlamıştı ve adamlarının içinde de, bu mert, cesur yürekli yetimi daha çok sever olmuştu.
İbo Kaptan bi sabah erkenden sandalı aldı, tek başına denize açıldı. Sandalla bayağı bir gitti, livarları ağzına kadar balık doldurdu ama ne olduysa o ara oldu, deniz kudurdu, karardı, fırtına patladı. Sandal ceviz kabuğu gibi savrulmaya başladı. İbo kaptan bilekliydi, güçlüydü korkusuzdu, küreklere asıldı ama ne fayda, fırtına azmıştı bir kere. Sandal sürüklenmeye başladı, bir kaç kere batma tehlikesi atlattıktan sonra, sürüklenen sandal balıkçıların geçmeye korktuğu mori burnuna gelmişti. Fırtına durmuş, deniz sütliman olmuştu. İbo kaptan sandalda doğruldu ve kıyıda Helenay’la gözgeze geldi. Ne olduysa ondan sonra oldu, İbo şaşırdı, nutku tutuldu. Bi ara kendini kaybetti, bu yaşına gelmişti, başına böyle iş gelmemişti, yüreğine kor düşmüştü. Kıpkızıl saçları vardı ve beline kadar uzamışlardı, bembeyaz teni kömür karası gözleri vardı, üzerinde de mavi elbisesi verdı.
DOSTLARIM SEVDİYSENİZ YORUM ATIN, BİTMEDİ DAHA YENİ BAŞLIYOR, DEVAM EDECEK…
Selam ve dua ile...
YORUMLAR
Ünlü düşünür Seaksper'e, bir şemsiye tamircisi yazdığı şiirleri incelemesi için getirir; Ünlü düşünürün cevabı ne olur bilir misiniz?
"Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın...." olur.
Bu arada ne şemsiyesi kardeşim ;) Seaksper yok, alkolik sarhoş; o daha yazmayı da bilmiyor.
sevgili Duk45 öyle bir eleştiriye giriyorsun ki anlamak mümkün değil. Bir kaç yorumunu okudum hep anlamsız tenkit. Seni ben tenkitçi Duk45 olarak tanıdım.(bu konu ile ilgili bir blogda yazım çıkacak tenkitlerini eleştirililerini de bekliyorum unutma...)
Oraya yazdığım şemsiye yapma sözünü asıl senin içinde kullanmak zorundayım. W. Shakespeare bir şair, bir tiyatro yazarıdır. Ben içkici sarhoşluk yönünü araştırmadım. Sen bildiğine göre beraber mi içtiniz? merak ettim. Ayrıca bana bu kişinin içkiciliği değil bıraktığı eserleri gerekli. Belki bilirsin hiciv üstadı NEYZEN TEVFİK' de içkiciydi. Ama muazzam sözleri, hicivleri, şiirleri vardır. Bilginize.....
Tabi bir şeyi eleştiri olarak görmek yerine ne demek istemiş bu adam yahu demiyorsunuz. Hazır ortamı hazırlamış, saldırayım mı diyorsunuz anlayamadım? Hıı öylemi, reyting sorunu varsa yazdıklarınıza yorum yapabilirim.
Dediklerime kılıf bulup bana atıfta bulunana kadar bazı kaynaklardan araştırsaydınız. Sözünü söylediğiniz o zatı muhteremin aslında sanılan kişi olmadığını, eserleri bir İngiliz Kontunun yazıp; kraliyet korkusuyla sarhoş tiyatrocu wiliama verip onunmuş gibi bilindiğini ve avrupada bu gerçeğin yüzyıllardır tartışıldığınıda bilmiyorsunuz. Bunun için Emmerich yönetmenliğinde Anonymousun çekildiğinizide bilmezsiniz.
Lütfen siz bu kadar şey bilmiyorken, Arapça karşılığını aldığınız laf için bana atıfta bulunmayın. Ben o cümleyi üst paragrafta saydıklarım için kurdum. Şimdi Lütfen bana bazıları gibi anlamadan&bilmeden gereksiz tenkitte bulunmayın.
sayın duk45, beni tenkide yelteneceğine bilgi dağarcığına bilgi, beceri yeterli olmadan tenkit yapmak yanlıştır alışkanlığını kazandırsanız daha güzel olur düşüncesindeyim.
Ben okuyamadım yazıyı ve arkadaşı da kırmamak için tenkidimi nükteli yaptım. Sen ise kalktın 15. yüzyıllardan beri bilinen meşhur şairi, tiyatro yazarını, düşünürü ayyaş yaptın.
Bunu araştırdın mı? yeterli bilgiye sahip misin, Ayrıca onun içkici olmasının konumuzla ilgisi ne? Adı geçen kişinin hayatı tam anlamıyla bilinmezken böyle bir yargı neden? Bize bu kişinin eserleri gerekli.
Ayrıca reyting gibi bir kompleksim de yok. Yazılarıma yorum yapacaksan mantıklı yap saygı duyayım ve teşekkür edeyim. Benim karakterim bana bir harf öğretene saygı duymaktır.
BENCE GEREKSİZ ELEŞTİRİYİ BIRAK DERİM. AMAÇ BEN DE VARIM BENİ DE TANIYIN DEMEKSE SANIRIM BLOK SENİ TANIDI TENKİTÇİ DUK45.
SAYGILARIMLA.
Not : Sayın gmsnn opumuza yaptığı düzeltmeler için sonsuz teşekkürler.( tabi bazı hatalar hala var lakin fazla müdahale etmiş olmamak adına dokunmadığınızı tahmin edebiliyorum. Sağolun.)
Emin ol senin olduğunu bilsem öyle demezdim, özür dilerim senden. Çünkü anlatılanlar dahilinde anlamak istedeğin şekilde anlıyorsun. Dediklerimi unut sakın fikirlerini karıştırıp beyin fırtınası yaratma :) Evet amacım 3 yıldır blog ve yorumunu yazmama rağmen tanınmayan nickimi tanıtmaktı. Ama yine beni yakaladın :(
Tarih, magazinleştirilmeyecek kadar önemli bir olgudur. Bazıları Shakespeare’in kadın olduğunu iddia eder. Bazıları da birkaç Shakespeare olduğunu söyler. Bu konuda bir sürü iddia var.
Van Gogh’un harelerinin gözlerindeki bozukluktan kaynaklandığını söyleyenler var. Hatta şizofreninin alevli dönemlerinde tablolarını yaptığı iddia edilir. Yaşadığı süre boyunca tek bir tablo satmadığı bile söylendiği olur. Bazıları da bunların aksini kanıtlamaya çalışır.
Caravaggio’nun morgda bulduğu, nehirde boğulmuş bir fahişeyi model olarak kullanarak Meryem anayı resmettiği söylenir.
Ne kadar ilginç değil mi? Ama ne büyük bir haksızlık. Ciddi bir sanat tarihçiye bunlardan söz etseniz sizi dikkate bile almaz. Çünki tarih magazine meze olamaz. Hele ki bir eleştiri yapılırken.
Yazıya gelince; Size bir aşk hikayesi anlatacağım diye başlayan bir öyküyü içerik bakımından eleştirmek anlamsız ve acımasız olur. Ama teknik olarak eleştirmek bambaşka bir konu. Harfleri yan yana koyan herkesi takdir ediyorum. Eleştirirken de “ben bunu beğenmedim” diyerek kendi beğenilerini genelleme ve kabul edilir kıstas olarak görenlere ne diyeceğimi inanın bilemiyorum. Onlara tek öğüdüm dizi izlemeleri. Onları takip etmek çok daha kolay. .:)
Yüreğinize kaleminize sağlık.