Yazınıza yapılan yorumlara döndüğünüz için teşekkür ederim. İkinci yorumumla geleceğim derken kastettiğim ve de beklediğim buydu; cevap yorumunuz...
Bir kere uslubunuz sert, hatta(bana göre) kabaydı gerçekten. Üstelik yazın dünyasında kabul edilen bir gerçek vardır ki, yazmak geliştirilebilen bir şeydir. Bu portalde yazarak gelişen çok arkadaş gördüm şahsen. Ha bana sorarsanız, tek başına dil bilgisi kuralları bakımından düzelen kişi iyi yazıyor mudur sahiden diye, cevabım çok net:) Hayır:)
Bu, kişinin algısına, aldığı eğitime, duygularını yansıtabilme becerisine vesaire vesaire, bir çok şeyle alakalıdır. Ayrıca beğeni okurdan okura değişir. Çok güzel yazılmış, çok da güzel bir konuda yazılmış bile olsa bazen içimizden '' Eee, nedyoon* sen şimdi yani? Anlattıkların iyi güzel de sen bu yazıyı neden yazdın, sen bu yazının neresindesin?'' demiyor muyuz? Şahsen ben diyorum. Bazen gülüp geçiyorum bazen gülümseyip geçiyorum. İmla güzel ama okuyucuya bir şey vermiyor kısacası. Bazı yazılarda da şunları buluyorum;
- Ben hastayım, moralim çok iyi, hayata var gücümle asılıyorum, yaşamak güzel...
- Çocuğumun okulda bir sorunu oldu, kendimi çaresiz hissettim, sanki sizlerle paylaşırsam bir çıkış yolu bulacak gibiyim...
- Benim başımdam çok kötü olaylar geçti, ben burada Gamyun'da biraz kafamı dağıtma fırsatı buldum. Bu yüzden burayı çok seviyorum ve bunu paylaşmak istedim...
- Sevgilimden ayrıldım, hata bendeydi... hata ondaydı... hatasızdık, bizi ayırdı dedikoducular...
- Ekonominin dinamiklerinden bir şirkette üst düzey bir görevim varken...
- ...
- ...
Bin bir çeşit konu işte böyle. Bir de şöyle yazmış hissi uyandıranlar var bende;
- Hmm, hmm, hmm, bugün ne giysem, ay aman pardon, bugün Gamyun'a ne yazsam:) Şey olsun konu şey şey. Benim oğlana geçende öğretmeni bir ödev vermişti, barışın faydaları, amaan öyle değil savaşın zararları idi konu, onu yazayım:)) Yok o değil, şey yazayım ben şey, çevremizi temiz tutalım, ellerimizi yıkayalım:)
İşte böyle, arkadaşın içinden gelmiş yazmış. E bir okursun, iki göz gezdirirsin, üç amaan ya der okumazsın ilk cümleden sonra:) Bazı arkadaşlar bakıyorsun çok faydalandığını söylüyor. E çok normal, başına bi şaplak vurup sen bunları ahan da bu yazıyla mı öğrendin kardeşim mi dicez**( dicezz dedim naniik:) yok yok panik yapmayın bu da ironi)
Kısacası ben sizi anlıyorum ama yazma diyecek kadar ileri gitmiyorum. Hakikaten de kaba hatta sert geldi bana, bir de sahiden yeni yazacak olanlar adına da caydırıcı buldum. Ben renk seviyorum, hayatın değişik katmanlarını okumaktan hoşlanıyorum, birinin denizi birinin dağı anlatmasını seviyorum. Cezbe kızdığıma daha önce de bu tarz ''yazamıyorsan yazma'' türü yazılardaki fikrimden sanırım.
Size burada yenisiniz demedim aslında biliyor musunuz? Size baktım ve hayret ettim bu isyana gelene kadar ne çok beklediğinizi anladım, Yeniliğiniz portala, deyim yerindeyse sahaya sert inişinizdi gözümde. E kadınlar sadece cezalı takımların maçında mı bağıracak, dedim içimden :)))) Akil sözüne hiç takılmadım, hoş bir ironi kabul edip verdiğiniz pası taca attım. Gole de çevirebilirdim ama eşitlik olsun istedim sanırım, skor değişmesin:))
Samimi yazan, yazmakla mutlu olan, yorumlanmakta nicelik değil nitelik isteyen, ya da kendi yazısı önce kendini mutlu eden herkesin, evet herkesin yazması taraftarıyım ben. Yorumla beslenen ya da yorum çokluğunu kalori ile ilintilendirerek sırf bu yüzden araya laflar sıkıştıran kişilerin yazılarını da tavırlarını da sevmiyorum şahsen. Bazı yerde bazı şeylerin araya yorum olarak sıkıştırlmasıyla da yazıların bozulduğunu düşünüyorum. Benim amacım bu değil, senin amacına da aracılık etmeyeceğim demek istiyorum. En son Ateş Sensin adlı cumhuriyet konulu yazımda Mirza'yı örnek verebilirim mesela. Blog Portal' de yazımın son onayı konusu, o yazının altında hiç hoş durmuyordu çünkü. Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk'ün bir Cumhuriyet Bayramı konuşmasını eklemiştim, kendisinin ekleyemeyeceğini yazarak, yazıyı iyi yorumlayamamıştı. Ertesi gün bayramdı ve içimden gerçekten gelmemişti. Sağ olsun ki bunu anlayan hiç kimse bir daha yorum yazmadı o konuda oraya. Bu yüzden de teşekkür ederim.
Cezbe, sormuşsun; Şimdi bu yazı da blog, benim son yazdığımda blog demişsin ya, evet öyle. Her yazı bir paylaşımdır. Edebiyata dair bir şeyler yapılıyor burada evet ve çok güzel bir şey, ama o yazılar bunların arasında güme gidiyor dersek o yazıları paylaşacağımız o kadar çok yer ve alternatif var ki sen de biliyorsun. Biz burada severek paylaşıyoruz üstelik. Seve seve...
Burası sohbet sitesi de değil derken ne kastettiğini anlamadım ama Gamyun ''Oyun ve Eğlence Dünyası'' demiş adına bak,sohbet de bu dünyanın içinde yani. Seviyoruz, seviliyoruz, kızıyor,kızdırıyor, üzülüyor, üzüyoruz. Bunları hep sohbet kısmıyla dahil ediyoruz buraya, bir de blog aracılığıyla... Yani duruma aykırı bir şey yok.
Sevgiler...
Çevirmenin Notu:))
* Ne diyorsun
**diyeceğiz
AtayaG.
YORUMLAR
-Satırlarca yazın, noktalama işareti kullanmakta cimri davranmadan, anlaşılma kaygısı gütmeden YAZIN! Cünkü siz hangi anlamı yükelerseniz yükleyin, asıl anlamı okur yükler. YAZIN
-Beyin jimnastiği yaparak YAZIN
yazıp kendinize saklamayın. YAZIN! PAYLAŞIN!
-.Bütünlük oluşturun, kötü modern şiirler gibi başı sonu belirsiz, kendi bile ne anlattığını anlamaktan aciz kelimeleri kullanmamaya özen göstererek YAZIN!
-Dilimize yeni kelimeler katabilecek şekilde ve kelimeleri söylediği şekilde değil yazıldıgı sekliyle YAZIN!
-Son olarak ''Bir kulunu çok sevdim o beni hiç sevmiyor'' edebiyatını aşarak YAZIN!
Çok rica ediyorum YAZIN!
Yazın, duygularınızı, içselliğinizi ifade etmekten kaçınmayın. Ancak kusa kusa değil, kısa kısa yazın. Kata kata değil, ata ata YAZIN.
İyi yazmanın üç kuralı vardır. İlgi, Bilgi ve Silgi..Üçünü de kullanmayı ihmal etmeden YAZIN!
Yazın, ama bol bol okuyarak Yazın. Okuduklarınıza benzememek için kendi tarzınızı oluşturmaya çalışarak yazın. Kelimeler kimsenin tekelinde değildir, ancak kavramlar kişiye özgündür.
Sonuç olarak, kelimelerle değil, kavramlarla YAZIN!
Yazarın tespitlerine katılıyorum. Ancak ben olumlulama uslubunu seçtim.
Tesekkürler
DISIKUS- Sen bize yanlış bilgi veriyorsun yazmayın demekle. Herkes tiyatrocu olamaz ki. Yerine göre ağlatacak, yerine göre güldürecek. Fakat benim öğrendiğim şu (Hem okudum hem yazdım, yalan dünya senden bezdim....) Sence yanlış mı öğrenmişim? Her olay tekrarlanarak daha güzeli ortaya çıkmaz mı? 4+4 olamaz ilk aşamada. İnsan yürümeyi dahi emekleyerek öğrenmez mi? Bence bu blog da herkesin tuzu bulunması gerekir. (Tabi ki fırsat verirlerse)
"Karınca hacca gitmek için yola çıkmış gidiyor. Görenler derler ki bu yürüyüşle senin ömrün yeter mmi oraya? cevap- Gidemesem de gitmeye yeltendim azmettim ya o yeter. "der.
Elinize sağlık tebriklerrr...
Ben bildiğimi düşünüyorum, belki de biliyorum sanıp eksik ve yanlış bilenlerdenim noktalama işaretlerini, satır başlarını vs .. Düşünceleriniz doğru ama ben sizin yerinizde olsam, bu yazdığımı bir kez daha gözden geçirirdim bizlere sunmadan.
Eleştirdiğinizi yapar gördüm yazınızda sizi :)
sevgiler ..
Birileri didişir, biri "Fışkiyem de fışkiyem" diye aranır, biri "Sıkıldııımm!" diye, bir başkası "Yazma kardeşim!" diye meydanda naralanır.:)
"Seviyorum ULEEEENNN'"cinin de bu kargaşada araya kaynak yapmasını bekler, cümlemize sabır dilerim.:)
Ne kaldı şunun şurasında İlkbahar'a, hepimiz oluruz pelte gibi.:)
"Biz sizi İlkbahar'da da gördük." der kesin genel op.lar:)
Eleştirilerinizin hepsi blog okurken önemsediğim özellikler.Keyif almak ya da bir şeyler kazanmak için okumaya heveslendiğim yazılarda canımı sıkan detaylar.Amaaaa; yazınızın ardından kayıp düşler’in yorumunu okudum dedim ki; “Hangisinin benzerlerinin çoğunlukta olduğu dünyada nefes almayı isterdim..” Biraz daha hoşgörü ve nezaket lütfen…
Kayıp düşler yine harikaydın…
Sevgili Ataya için bir not:
Birincisi; sitede de blog müdavimliğinde de yeni değilim.CeZbe'nin dediği gibi sessiz okuyucu kitlesindenim.Yazılarınızın da sıkı bir takipçisiyim.
İkincisi;akil kelimesine takılmışsınız,dilimize yeni kelimeler katabilecek kadar yetkin olup olmadığını somuştum kelimeleri değiştirerek kullananlara. Kinayeydi yani.
Noktalama işaretlerine dikkat etmek sadece doğru yere koyabilmek değil, bunları doğru yerde ve yazım kurallarına göre de doğru kullanmaktır. Örneğin; noktalama işaretleri, kelimenin bitiminde boşluk bırakmadan kullanılır ve sonrasında da bir boşluk bırakılır. Ancak siz yazınızın neredeyse tamamında buna uymamış durumdaydınız. Uymadığınız gibi, ilk kurduğunuz cümlede, kelimeler arasında boşluk olmadığı için "Okuyucuyu ağlatamıyor,güldüremiyor,kızdıramıyor,şaşırtamıyor,düşündüremiyor,bilgilendiremiyor,hatta" tırnak içindeki bu cümle tek bir kelime gibi gözüküyor ve ben müdahale edene kadar, ana sayfamızın ağzını burnunu dağıtıyordu :) Bundan sonra, sessizliğinizi bozmaya karar verdiğinizde, ricam, en azından bu kurala da riayet etmenizdir.
Yazının içeriğine gelirsek de, bence maddeler halindeki cümlelerin sonundaki kelime "YAZMAYIN!" değil, "ONAYLAMAYIN!" olmalıydı, çünkü bu bence yazarlara değil, Gamyun yönetimine yapılmış bir eleştiridir, en azından ben öyle algıladım. Kaldı ki, bu durumu biz de fazlasıyla göz önüne alıyor, hatta bir çok blogu sırf bu yüzden reddedip, tekrar düzenlenip gönderilmesini istiyoruz. Yani aslında sizin gördükleriniz, genelde, eli yüzü en azından biraz düzeltilmiş halleridir.
Sevgili gmsnn yorumunuz sayesinde virgülleri ortalığa askıda duruyor gibi atanların, virgül yerleri değişmiş :)
Ne güzel olmuş ...
Ataya'nın kabalık tespitine katılmadan da edemeyeceğim :)
" insanın ilk öğreneceği dil, tatlı dildir" sözünü benimsemek dileği ile, sevgiler...