HayaT ile HayaL' in arasında ki fark TL mi?
08 Kasım 2013, 15.01 A- A+
Almanyanın kuzeyinde,Elbe nehir kenarında kurulu bir sosyal toplum var. Bu sosyal toplumunun içinde, yaşama relax ve toz pembe gözlükleriyle bakan, elaleme ( elalem de kimse artık ) aldırmayan, huzur içinde yaşayan insanlar var. Bu insanlardan bazıları, içinde rengarenk papağanların uçuştuğu,yem yeşil organik bahçeleri olduğu eyalet üniversitesinde ücretsiz eğitimlerine devam etmek için her sabah nehri geçerler. Bu geçişlerden bazıları vapur ile, bazıları köprüden tren ile, bazıları da nehir üzerinden kano ile yapılır, yelken açan bile olmuştur :). Kano ve Yelkenler ile okula gitmek hem bedensel, hem ruhsal sağlık açısından önerilir. Bu öğrencilerin geleceği çeşitli araştırma projelerinde eğitimlerine devam etmek ya da özel sektör veya federal hükümette çalışmaktır.Tabi bu öğrencilerin referansını göz ardı etmeyelim :)
Türkiye’nin iç anadolusundan başlayıp doğusuna kadar, “gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür” anlayışıyla yaklaşılan ama bu üstün anlayış dışında başkaca bir hizmet götürülmeyen köyler var, belki de bu hizmetler gönderiliyor da iletişimde sorun var.Her neyse... Bu köylerde gözleri yaşlı insanların gözleri gibi hüzünlü bakan çocuklar yaşar. Bu çocukların bazıları, batı illerindeki fazla beslenmiş ve fazla korunmalı yetiştirilmiş akranlarının aksine her sabah okullarına gitmeyi isterler. Bu istekleri mevsim koşullarına yenik düşer, köprüleri yoktur, minibüsleri yoktur, ayaklarında kışlık botları da yoktur ( bot yazdım da, acaba ayakkabıları var mı? ). Bu çocukların kaderi elleri nasırlı birer pamuk işçisi olmak ya da sonuçta kaçınılmaz kronik akciğer hastalıklarına yakalanan pulbiber işçisi olmaktır.
Türkiye’nin iç anadolusundan başlayıp doğusuna kadar, “gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür” anlayışıyla yaklaşılan ama bu üstün anlayış dışında başkaca bir hizmet götürülmeyen köyler var, belki de bu hizmetler gönderiliyor da iletişimde sorun var.Her neyse... Bu köylerde gözleri yaşlı insanların gözleri gibi hüzünlü bakan çocuklar yaşar. Bu çocukların bazıları, batı illerindeki fazla beslenmiş ve fazla korunmalı yetiştirilmiş akranlarının aksine her sabah okullarına gitmeyi isterler. Bu istekleri mevsim koşullarına yenik düşer, köprüleri yoktur, minibüsleri yoktur, ayaklarında kışlık botları da yoktur ( bot yazdım da, acaba ayakkabıları var mı? ). Bu çocukların kaderi elleri nasırlı birer pamuk işçisi olmak ya da sonuçta kaçınılmaz kronik akciğer hastalıklarına yakalanan pulbiber işçisi olmaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir