gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ARTIK OKUDUĞUMUZ KİTAPLAR BİZİ ANLATMIYOR MU YOKSA …

10 Kasım 2013, 17.24
A- A+

    

                İnanması güç geliyor bana,yaşaması da ;artık okuduğumuz kitaplar bizi anlatmıyor.Peyami Safa’nın ,Falih Rıfkı Atay’ın,Orhan Kemal’in anlattıklarından daha başka birileri var hayatımızda.Yaşarken ,yaşamı paylaşırken de tanımakta zorlandığımız insanlarla yaşıyoruz.

              Kim bunlar diyorum,ne zaman girdiler hayatımıza,nereden geldiler,hep içimizdeydi de nerede yetişti , büyüdüler . Biz onlara neden alışık değiliz,bizimle büyüdülerse eğer…Neden bu kadar yabancıyız birbirimize.

          Tv de karakterleri anlamıyorum mesela . Baba ile çocuğu arasında nasıl bir çıkar çatışması olabilir ki .Baba çocuğu için çocuğu babası için ömrünü ortaya koymuyorsa değil mi …Kocaman ve anlamakta zorlandığım hırsları var. Oysa her insan içinde bir ben taşıyor, doğal olarak ta hırsları vardır değil mi? Ancak bu hırslar bize ait değiller .Daha çok Amerikanvari.

          İçimizde taşıdıklarımız değil sanki.Ancak özde değişenlerin yaşamımızdaki izdüşümleri değil midir birazda sanat.Ya da toplumsal erozyon ,değerlerin değiştirmesi ,yozlaşma,deformasyon (yabancı kelime kullanmayı sevmem, burada kullanmamın sebebi ;her toplumda bu durumu tanımlayan kelimelerin olmasına dikkat çekmek birazda) ne dersek diyelim her kesimden insanın bu durumdan şikayet ediyor olması daha da dikkat çekici. 

 

              Yıllardır tarih okuyorum çok ta severim .Bir akademisyenin sözleri düştü geçen facebook uma .’’Bizden başka dedesinin mezar taşını okuyamayan millet yoktur.’’ Dikkat çekici düşündürücü.Bir açıdan bakınca haklıda .Türbelerde yazan bir çok yazıyı okuyamıyoruz mesela.Ancak Orhun abidelerini de okuyamıyoruz.Bir an düşündüm milletimin özelliklerini…Çok mu özentistiz dedim.Sürekli alfabe değiştirmişiz.Bir çok arkeologa göre Sümerler Türklerin bir kolu.Bunu, dilinde kullandıkları deyimlere, yaşam biçimlerine ve onların bildikleri bir çok ölçülerle kendilerine göre kanıtlıyorlar.Bu tümüyle gerçekse ilk yazıyı bulan millet Sümerler ve biz mirasımıza sahip çıkmamışız durumu çıkıyor ortaya ,Tabi Sümerlerden kopulduğu için(o dönemde Orta Asya da kalan topluluktan geliyoruz biz çünkü) bu durum normal görülebilir .Orhun abidelerini okuyamıyor oluşumuzu açıklamıyor ama ,Sümerlerle olan durumumuz.

              Her şey bir yana değişime kolayca alışan, kaptıran bir milletiz sonucuna ulaşarak çözüme gidiyorum en son kendimce .Sanırım buda milletimizin ortak özelliklerinden biri olsa gerek.Kuzenim Özbekistan da mühendislik (inşaat) yapıyor.Zaman zaman soruyorum ‘’Ülkenden uzakta zorlanıyor musun ?’’diye .

  Kuzenim  muzip biri gülüyor ve cevaplıyor ‘’Hiç zorlanmı-yorum ,çünkü onlarda bizim gibi sorunlara geçici çözümler buluyorlar ‘’ 

            Belki de diyorum biz bu cümlede gizliyiz birazda… Tabii ben bir sosyolog değilim söylediklerimde kendimce …          

 

 

YORUMLAR

11 Kasım 2013, 00.54

         Sürekli değişen bir dünyada kendimizi dediğiniz yazarların kitap karakterlerinde bulmaya çalışmak tuhaf değil mi? Saydığınız yazarları tenzih ediyorum. Her yazar değişik türde eserler yazabilir. Ama hayat kaldığı yerde kalmıyor. İnsanların ihtiyaçları da bu değişimle beraber başkalaşıyor. Sanatın her türü de dolayısıyla değişim gösteriyor. "Klasikler eserler neden klasik diye tabir edilirler" diye sorabiliriz bu noktada. Cevabı da "evrensel oldukları için" olacaktır sanıyorum. Leblebi, çekirdek türevi eserler, tv'de yayınlanan bazı diziler, popüler kültüre ait her türlü şey geçicidir... ya an'ı anlatıyorlardır, bir gün sonra hükümleri bile olmaz, ya da toplumun belli bir kesimine hitap ettikleri için diğer bir kesim tarafından merakla takip edilirler bir süreliğine. Değerlerin yitip gittiğini dile getiren ve "ahh ahh nerede o eski insanlar" diyen söylemleri sevmiyorum ben Maskem. Yozlaşmayı görmek zaten yozlaşmamayı getirir beraberinde. Eh kafasını çalıştırmayıp yozlaşan insan da bırakın yozlaşsın yani... çünkü anlatmak için ister sanatı, ister başka bir şeyi kullanın anlatılanı kafası almadığı için yozlaşacaktır.


         Dille alakalı yazdıklarınıza yer yer katılıyorum. Tamam dilimiz kısır bir dildir. Bunun çeşitli sebepleri var. Ama tarih üzerinden dili yargılamak ne derece doğru olur bilmiyorum. "Yabancı kelimeleri sevmemek" nasıl bir şeydir onu da çözemedim. Yabancı kelime diye sınıflandırdığınız kelimeleri bilemiyorum. Çok detayına girmek istemem zira beş on sayfa yorum yazmak gerekir bu konuda. Elbette dilimize yabancı dillerden kelimeler bazen olduğu gibi bazen de değişime uğrayarak girmiş. Tdk'nın dili geliştirmekteki başarısı(!) da tartışılır. Ama zaten yetersiz olan bir dil için "yabancı kelimeleri de kullanmayalım, eski kelimeleri de kullanmayalım" demek olanı da yok etmek anlamına gelmez mi? Siz nasıl yabancı kelimeleri kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, bir başkası da eski Osmanlıca, Arapça vs kelimeleri kullanmaktan hoşlanmıyor olabilir. Eski veya yeni şu an kullandığımız kelimeleri bile bir araya getirip cümle kurmaktan ve anlaşılır olmaktan iyimser bir bakışla en az %50'miz acizken, yabancı kelimelerle ilgili söylediklerinizi çok lüks bulduğumu, parantez içinde yabancı kelimeden kastınızın ne olduğunu pek anlamadığımı da yineleyerek bitireyim.


          
11 Kasım 2013, 10.37

Sevgili Cezbe zaten kitaplar insanları anlatır,anlatılan insalarsa artık bizim gibi değiller diyorum.Kitaplarda kendimizi de buluruz ,çevremizdekileri de .Yeni yayınlanmış kitaplarda ise kendimizden bir şey bulamıyoruz. Değişen dünya anlayışına bizim katacağımız bir şeyler yok mudur?Annemizden ,babamızdan aldıklarımız yok mudur  ?Eğer bunlar yoksa bizim değerlerimiz değişmiştir.KUşkusuz sanattan herkesin alacağı farklıdır.

  Dilimizin kısır olduğuna cidden inanıyor musunuz?Diller birbirinden etkilenirler .Ancak her dil yeni kelimeyi kendi yapısında yeniden oluşturur ve buda çok gerekli olursa gerçekleşir.Bizim dilimiz se hem öğrenilmesi zor, hem de çok geniş bir dildir.Kelime sayısıda sınırlı değil aksine 100binin üzerindedir.Ancak körelen kullanılmayan ki buda bizim dil dağarcığımıza başka dilden kelimeleri katıp onlara öncelik tanımamızdan kaynaklanan bir durumdur ki,kelimeler vardır.Yabancı kelime derken başka dilden gelen kelimeleri kastetmiştim .Bu Arapça olabilir Farsça yada İngilizce Farnsızca farketmez.Dilimizin üretkenliğini TDK nın iyi kullanmadığını bende düşünüyorum.BUnların tarihle alakası ise çok fazla vardır.Yaşama biçimimiz geçmişte iletişim halinde olduğumuz toplumlarla ilişki şekilelrimiz hepsi yansımıştır bugünkü yaşama anlayışımıza ve biçimimize ve dilimize.

   Yazarlar toplumların önünde giden değerlerdir .Ancak toplumun içindendirler aynı zamanda .Eserleri de toplumun aynasıdır . Siz şu an genel manada böyle bir ayna görebiliyor musunuz?

12 Kasım 2013, 00.56

         Maskem şu an elinde hangi kitap var veya genelde ne okuyorsun merak ettim :) Yani kendi domestik değerlerini mi okumak istiyorsun ve bulamıyorsun yeni kitaplarda? "Evrensellik" demekten dilimde tüy bitti. Bir yığın yeni Türk yazar var. Hani ben pek takip etmem Türk edebiyatını ama lisede filan okuduklarım var :) Tamamen bizi anlatıyorlar. Cidden neyi bulmak istiyorsun ve bulamıyorsun kitaplarda anlamadım. 


          Dil konusunda da gelinen sonuç önemli. Yani elbette anlıyorum söylediklerini, tarihin gelişimiyle değişen alfebeler, şunlar, bunlar sekte vurmuş dile. Ama "Hatice'ye değil neticeye bakmalı". Ne kadar az kelimeyle birbirimizle anlaştığımıza dair şeyler mutlak dinlemiş, okumuşsundur. Ben bunun ayırdına yazmaya başlayana kadar pek varmamıştım. Kısır değil dediğin dil o kadar yetersiz ki; aynı kelimeyi sürekli tekrarlamayayım diye anam ağlıyor yazarken. Misal; çevirmenlerin bir kitabı türkçeleştirken kırk takla attığını biliyor musun? Metnin seni çekmesi, kalitesi, şu, bu tamamen kullanılan kelimelerle alakalı...en azından benim için böyle. Ve şimdi senin dediğin gibi dile dışarıdan giren yabancı kelimeleri kullanmazsak, ilkokul seviyesi anlatımlarla karşılaşırız. Durum bu maalesef. Bu yüzden tepki gösteriyorum bu düşüncene.
13 Kasım 2013, 01.37
Açıkçası bu konu benim düşüncelerimide hep meşgul etmiştir....Neden dilimizi değiştirme gereği duyuyoruz....Tarihle bir anlamda bağlarımız kopuyor ve atalarımızla ilgili hiç bir şey okuyamıyoruz,sadece üç beş tane çevirmenin yazdığı kitaplarla yetinmek zorunda kalıyoruz...Bu kadar şanlı bir milletin torunları olmak ne kadar gurur vericiyse geçmişi ,başkalarının çevirisiyle  okumak bir o kadar acı geliyor...Güzel yazı için teşekkürler...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın