gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

TARİH AFFETMEZ...

14 Kasım 2013, 17.43
A- A+
Tarih dersi…Şakir yazmaya çalıştıkça kolunu tutuyordum ve yazısı bozuluyordu. Lise 1 veya 2 deydim ve yaş olarak bu tür aptallıklardan haz alıyor olmam gayet normaldi. ( Hadi siz de itiraf edin içinizden… Allah için siz de bu aptal oyunu oynamadınız mı? ) Şakir tam “ Zitvatorok Antlaşması” yazarken yine tuttum kolunu… Zitvatorok kelimesinin ne hale geldiğini tahmin bile edemezsiniz. Sanki kolunu tutmasam yazabilecekti o acayip kelimeyi ( Laf aramızda ben de az önce netten bakıp yazdım bu kelimeyi. Zırt diye aklına gelmiyor insanın Zitvatorok.. )
…………………………………..

“ Sennn!” dedi… “ Ben mi Hocam ? “ dedim… “ Gel bakim buraya..” dedi… Rahat tavırlarla çıktım tahtaya. ( Bir öğretmenin geçmişte öğrenciye korku salacak vukuatları yok ise öğrenci arsızlaşabiliyor. )

- En son ne dedim ben?

- Zitvarturuk gibi bişey dediniz Hocam. ( yine de iyi hatırlamışım bu kadarını o yaşta )

- Yok oğlum ! Zırt Erenköy dedim. Yanlış duymuşsun sen.

Aptalca kelimesinin bile az kalacağı Hocamın yaptığı bu espriye; o an içerisinde bulunduğum durumu yumuşatabilmek için hafiften gülümsedim… Hay gülümsemez olaydım...

Sanırım ilk tokat soldan geldi… Bilmem kaç numara olan gözlüklerim (ben miyoptum o zamanlar, belki hala miyobumdur. ) ilk tokatla düştü. Aynı anda terse doğru savrulan kafamı dengeleyen tokatın gelmesi ise çok gecikmedi. Olayı tam algılayamıyordum… Üstelik gözlerimde tam görmüyordu, bulanık bir kütleden tokatlar art arda gelmeye devam ediyordu. Bay Tarih bana “ Osmanlı Tokatı” nın ne demek olduğunu uygulamalı olarak öğretmekte kararlı gibiydi. Kendimi Orhan AYAN’ın anlattığı bir boks maçında dayak yiyen boksör gibi hissediyordum. Ayrıca Bay Tarih arada sırada avuç içi ile vurarak faullü de dövüşüyordu.

Hakikaten Tarih affetmek nedir bilmiyordu… Onca tokattan sonra bir de bacağıma tekme yedim… Bacağıma almış olduğum bu tekmenin sızısı geçmeden bir de ….. Neyse son tekmeyi nereme aldığımı yazmayayım, siz tahmin edin artık:)

Son tekmeden sonra bulanık kütle masasına oturdu. “ Tarih gerçekten tekerrürden ibaret midir? “ sorusunun cevabını alabilmek için biraz ayakta bekledim. Baktım Tarih yorgun, gözlüğümü aramaya başladım. Ağlarken el yordamı bir şeyleri aramak acınası bir durumdur ve bu anları Bay Tarih mahşer günü mutlaka hatırlayacaktır… Veya birileri kendisine mutlaka hatırlatacaktır.

Neyse… Buldum gözlüğümü…Sağlamdı… Bu miyop gözlük camları gerçekten sağlam oluyor… Hele 11 numara ise. ( Bilmem kaç numaranın 11 numara olduğu şahsım tarafından şu an hatırlanmıştır. ) Ağlayarak geçtim sırama…

“ Dersi kendim dinlemediğim gibi arkadaşıma da dinlettirmiyordum. Bu bir vatan hainliğiydi. ( Yok daha neler )…. Henüz yaşım küçüktü ( hah bu doğru ama Hocam az önce ringde iken de keşke aynı sıklette olmadığımızı düşünseydiniz) . Büyüdüğümde bu günleri çok arayacaktım. ( Eşek kadar oldum ama hala aramıyorum ). Vatana, devlete ve millete hayırlı yurttaş olmak kolay değildi? ( Hah… Sıkıntı buydu demek… Dayağı yemeyen hayırlı yurttaş olunmuyor. ) “

Nutuk uzadıkça uzuyordu… Tokatları yerken bunun vatana yararlı olmak için olduğunu bilmiyordum… O yaşta bile Bay Tarihin içten içe pişmanlık duyduğunu, olayı vatana bağlayarak sadece kendisini rahatlatmaya çalıştığını anlayabiliyordum. Ama bu nutuk bile dayağı meşru kılmaya yetmiyordu. Ve son vuruş geldi… “ Yarın velin okula gelsin!” …

Okul literatüründe “veli” savaşta yeni cephelerin açılacağı anlamına gelir… Ne gereği vardı. Tertemiz yemiştim dayağımı…Kaderime razıydım… Yeni cephelerin açılmasını istemediğimden olacak, velime anlatmadım yaşananları… Aslında şu an düşünüyorum, muhtemelen bu yeni cepheler benim yararıma olacaktı. Bay Tarih bunu o zamanlar bildiğinden olacak asla bana velimin neden okula gelmediğini sormadı. Bacağıma yediğim tekmeden dolayı pantolonumda oluşan ayakkabı boyasını evde bana sorduklarında “ Bilmem ki…” diyerek olayın tüm izlerini yok ettim… 

Yıllar geçti… Ben de artık bir öğretmendim… Öğretmen evinden çıkarken gördüm Hocamı. Bir süre izledim kendisini… Saçlarına ak düşmüştü… Bedeni yorgun gibiydi… Kırgınlık veya kızgınlık yoktu içimde… Hatta inanmazsınız mutlu bile hissettim kendimi… Hızlı adımlarla yetiştim kendisine… Aniden çıktım karşısına… Suratıma bakarken hafızasını yokladığı halinden belliydi… Sonra “ Büyümüşsün be oğlum “ dedi… Hatırlamıştı beni… “ Büyüdük be Hocam” dedim… Zorla yıllar önce bana acımasız davranan o elleri öptüm… Oturduk bir yerde, çay içtik beraber… “ Hatırlıyor musun?” diye soracak oldu… “ Boş ver Hocam, hatırlamayalım” dedim… Gülüştük:)

Mahşer  dedim ya Hocam yukarıdaki satırlarda…. Vazgeçtim… Ben hakkımı helal ettim Hocam… Ama daha önemlisi senin hakkını helal etmen… Allah sağlık, sıhhat ve hayırlı ömürler nasip etsin… Amin…

DİP NOT :
- Şakir şimdi trilyoner…. Yok yanlış oldu.. Milyoner… Demek okul sıralarında iken “Zitvatorok” kelimesini bile düzgün yazmaya çalışanlar bu hayatta başarılı oluyor.
- Son tekmeyi nereme yediğimi daha fazla merak etmeyin diye yazıyorum. Diğer bacağıma yedim.
- 11. sınıf geometri dersinde herkesin sustuğu bir an İbrahim isimli bir öğrencimin ağzından küfür çıkmıştı. Tahtada şiddeti ve toplum önünde şiddetin açtığı derin izleri yaşamış birisi olarak kendisini sınıf dışına çıkardım. Miyop camlar eskisi gibi dayanıklı mı bilmediğimden gözlüğünü çıkarmasını söyledim. Gözlüğü çıkarırken gözlerinden yaş aktığını gördüm. Utanıyordu… Gözlerini kapattı… O da kaderine razı idi… “Hak ettim Hocam” dedi… Atamadım tokatı… Sadece atmamam gerektiği için değil atmak istemediğim ve hatasını bildiği için atamadım... İbrahim şimdi subay… Umarım askerlerine vurmak istediğinde, hak ettiği ama yemediği o tokatı hatırlar…
- Evet… Tarih affetmez…. Ama bazen tekerrür de etmez.

YORUMLAR

14 Kasım 2013, 18.24
Küçük kız kardeşimim ilk okulda iken bi keresinde matemetik ödevini yaomışım. yıllar sonra bana abla o iyiliğini hiç unutmamam, gece yarısı uyanmış onu ders yaparken görmüş, ben yaparım diyim yapmış uyumuşum, ben hiç hatırlamıyorumo günü.
Dedim önemli değil neden abarttınki  bi ödev sonucunda. Bana ilkokul öğretmeninin ödev yapmayanları çok kötü dövdüğünü söyledi o zaman kadar bilmiyorduk meğer adam tekme tokat giriyomuş, daha öncede dövmüş kardeşimi  öyle üzüldümki ağlamaya başladım.sonra adam hakkında kötü şeyler söylecektimki kardeşim öğretmeninin öldüğünü, dövdüğü için  çok k üzülsede onu affettiğini söledi,  deme bişey abla dedi.Aklıma o geldi, yazınızı  okurken o dayak yeme yerinde ağlasammı gülsemmi bilemedim
Güzel bi yazı olmuş elinize sağlık, bide aklımdayken söyleyeyim şimdi  öğrenciler öğretmen dövmeye başladı zaman tersine döndü:))) hani bi laf vardır, gelinliğin kötü zamanında gelindim, kaynanalığın kötü zamanında kaynana oldum diye o misal bizler o duruma düştük..:))


14 Kasım 2013, 19.20
Tarih Affetmez başlığıyla çok güzel bir tarih dersi vermişsin Türk, üstelik vicdanında affettiğin halde. Çok doğru bir meslek seçmiş olduğunu da hissettim biliyor musun. O liseli çocuk benim oğlum olsaydı ve onca genç kız ve erkeğin olduğu sınıfında ağlasaydı ben o öğretmen için bir dilekçe yazar, dilekçenin ucuna da minyatür boks eldiveni ekler ve o kişinin derhal içindeki şiddeti yok edene kadar öğretmenlik mesleğinden hatta tüm gençlerden uzak tutulmasını sağlardım. Yapardım bunu. Bu meslekteki herkese rehber olsun yazın, ellerine sağlık...

O Zırt ile ilgili ben de bir yazı yazacaktım:) Çok başka bir konuda ama:) Ciddi bir yazı olacak ciddi, bakmayın güldüğüme:)
Son cümleni çok beğendim bu arada Türk, söylemeden bitirmeyeyim yorumumu.
Sevgiler...
AtayaG.
14 Kasım 2013, 19.28
Duygu yüklü bir yazıydı. Şiddete hayır diyorum, her türlüsüne hemde...Sevgilerimle.
14 Kasım 2013, 19.51
tarih affetmez ama Turk affeder olmuş:)elinize sağlık çok akıcı, esprili bi diliniz var.sahi o savaşın adı Zitvatoruk değil miydi?:P
14 Kasım 2013, 19.53
  Öğretmenler insan hayatında ne derin izler bırakabiliyor...Yazınız buna en güzel örneklerden biriydi.Ne zaman okul anılarından söz açılsa benim de hiç unutamadığım bir anım var elbette...
  İlkokul 1. sınıftaydım.O sıralar okullarda bit salgını vardı.Öğretmenimiz bir gün yine bit taraması yaptı ve hepimizde bit buldu.En son benim başıma bakmıştı ve bende de varmış üzerinize afiyet.Benim sevgili öğretmenim tuttu benim biti aldı başımdan ve koydu kürsüye.Hadi çocuklar gelin bakın bit böyle bişey diye çağırdı sınıfı yanına.Tamam ama bula bula benim bitimi mi buldun öğretmenimmmmmm:((((   Hayatımda hala hatırladıkça yüzüme ateş basar.Ne çok utanmıştım...Öğrencilerimi rencide edecek davranışlardan hep kaçınmaya çalışıyorum şimdi.Kızdığım,bağırdığım oluyor tabi ama hakaret etmemeye çalışıyorum.Utandırmıyorum.Zaten lisede derslere girdiğimi düşünürsek hele bi kalkış böyle bir şeye. Valla üste çıkar bizimkiler:))) İyi de ederler.
  Bu anımı hatırlatacak ne vardı şimdi Sevgili TuRK. Üfff yaaaa kahrolsun bitler...
14 Kasım 2013, 23.11
Ben de tarhin affetmezliğinin magdurlarındandım. Ortaokulda Sosyal Bilgiler dersinde, konu ne olursa olsun dersin yarısı çok aşırı milliyetçi hocamızın Osmanlı İmparatorluğunu "ecdadımııııız" dıyerek övgü ile anlatması ile geçerdi. Kara tahtanın bir yanında Türkiye haritası, diğer yanında Osmanlı İmparatorluğunun üç kıtaya yayıldığını gösteren harita. Hoca öyle bir anlatıyor ki, girdğimiz her savaşı kazanmışız, tarih boyunca hiç yenilmemişiz, tüm devletler bizden korkuyor, o yüzden nidalarımızı duyan himayemize giriyormuş. Gaflette bulunup iki haritayı art arda göstererek sordum, "hocam, madem tüm savaşları kazanmışız, yenilmemişiz hiç, peki ne oldu da, üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğundan kala kala elimizde Türkiye Cumhuriyeti kaldı?"Oy anam sormaz olaydım. Elindeki bir metrelik ağaç cetvelin dik kısmıyla kafama, Kara Murat'ın Bizans askerlerine kılıç sallaması gibi sallayıp sallayıp vuruyor. Ben öyle dayağı bir de askerde yemiştim. Yıl sonuna kadar hoca beni her ders sözlüye kaldırırdı. Korkudan sadece Osmanlı tarihi çalışıyordum. O günden beridir ne tarihe, nede tarihçilere sempati duymuyorum. Yazılan tarihin, yaşanılan tarih olmadığı yönündeki kanaatlerim güçlendikçe, tarihçilerin tarihi objektif olarak yansıtmadığına inandım.
Yazınıza gelince;

1-) Başlık:  Yazıyı tam olarak karşılamanın haricinde anlamlar da yüklenmiş.. Çok güzel. 

2-) Dil ve anlatım: Etkin bir konuşma dili hakim, bunun da  yazının akıcı olmasına katkı sağladığı,  kelime dağarcığının geniş olduğu,

3-) Ana fikre bağlılık.: Özen gösterildiği, kopukluk hissi vermediği,

4-) Betimleme  : Zaman zaman isabetli yerlerde yapıldığı,  

5-) Paragraflar arası  uyumluluk.: Gerekli özenin gösterildiği,  

6-) İmla kuralları: Yazının tamamına gösterilen özenin imla kurallarına gösterilmediği (klavye ve yazının hazırlandığı program ile yayınlandığı program arasındaki  hataları hariç tutmaktayım) 

7-) Final: Anlatılmak istenen ana fikrin  finalde verilebildiği,

ve okunmaya değer bir yazı olduğu kanaatine vardım. 

Teşekkürler, tebrikler.

15 Kasım 2013, 01.35

         Keşke sende tekerrür etmeyen tarih herkeste de aynı şekilde gelişebilse. Sen uğradığın haksızlığı içine hınç, hırs yapmamışsın. Bu tamamen senin kişilğinle alakalı bence... hatta biraz da hayatta ne kadar haksızlığa uğradığınla... O senin kıyamayıp tokat atmadığın öğrenci, belki de olaydan sonra arkadaşlarına gidip "vuramadı enayi" dedi... bilebilir misin? 


         Ben bu dünyaya senin gibi insanlar diliyorum, uğradığı haksızlığa hak etmiş olsa dahi bir başkasını uğratmayan insanlar... Oysa insan davranışları, karşı karşıya kaldığı haksızlıkların bedelini misliyle başkalarından çıkarmak şeklinde gelişiyor çoklukla. Tarihteki kiri pisi de tekerrür ettirenler onlar işte. Güzeldi yazın Türk...teşekkürler.
15 Kasım 2013, 02.17
Cezbee, çok kötümser bakma o kadar ya. Genç bir öğrenci, arkadaşlarına hava atmak için ''enayi'' dese ne olur ki.
Hafızasına nasıl kazıdı bu olayı bir düşün, ya da nasıl kazırdı aksi olsaydı.Kırmızı bir kayıt, belki hayatının gidişatını değiştirecekti, öyle bakmak lazım. 
İster enayi desinler, ister korkak, ister 'anlamadı şapşal', ne gelirse aklına işte, eğitimci olmak bir de bu konuda sınıfı geçmektir. Okuldan, okumaktan soğuyan çok çocuk var böyle. Herkes, kimdi o, heh, Şakir gibi şanslı olmaz ya:))
15 Kasım 2013, 03.11
ze kuvvetÇok beğendim ve çok çok yazmalısınız inadına kaleminize kuvet.
15 Kasım 2013, 07.29

Hani bir video izlemiştik seninle. Bir öğretmen öğrencisini herkesin içinde tokatlıyordu. Ve biz o görüntüleri izlerken gülümsüyorduk. Kısa bir film çalışmasıydı. Baş rollerde SEN:) Artistlik olsun diye bile senin eline tokat atmak yakışmamıştı:)

Yazın çok samimiydi..Kendimi oradaymışım gibi hissetmeme sebep oldun..Gerçi ben başlığı ilk gördüğümde tarih yazısı sanıp sevinmiştim, ama bu da başka bir tarih yazısı olmuş:) Eline koluna sağlık diyeceğim. Sargılı bir kolla gayet güzel bir yazı çıkarmışsın. Tebrik ederim.

15 Kasım 2013, 10.05
Her zamanki gibi keyif alınarak okunacak bir yazı çıkarmışsınız ortaya. Asudenin dediği gibi samimi, hiçbir duygu baskılanmadan yazılmış, hem eğitici, hem öğretici bir paylaşım olmuş. Kutluyorum sizi...
15 Kasım 2013, 10.38

   İçinde dersi de barındıran keyifle okunacak bir yazı, teşekkürler. Gerçi başlığı gördüğümde aha dedim tarih yazısı ama :) bilemedim Türk arkadaşın tarihi olduğunu :) e ama olsun tarih tarihtir. Aslında şey mmm şey ben ben Ayşegül’ü merak ediyorum ama :) bir punduna getirip nasıl söylesem diyordum bak tam sırası hocam :) Ayşegül serisi boynu bükük kaldı devamını diliyorum

15 Kasım 2013, 14.06
     Geçenlerde burda okuduğum bir yazı aklıma geldi,yazan kimdi diye düşünürken nickte sadece 38 rakamının olduğunu hatırlıyordum.O yazıda bir coşku vardı,sizi yerinizden kaldıran yardımlaşmaya teşvik eden bir yazıydı...Paylaşımınızı okurken boğazım düğüm düğüm oldu.Oğlum bu sene 9.sınıf öğrencisi,liseli,böyle durumlarla karşı karşıya gelebileceğini düşünmek gerçekten beni çok huzursuz etti.Bir insanın diğer bir insana kuvvetle,şiddetle ben haklıyım demesi aslında çok büyük bir acizlik diye düşünüyorum.Hazır nickinizi bulmuşken diğer blog yazılarınıza da bakmaya başladım.Az önce boğazım düğüm düğümdü ya şimdi sayenizde ...'Cicim'i kaybetmeniz...Aynı kültürün insanlarıyız biz,üzüntülerimiz,sevinçlerimiz,endişelerimiz aynı.Peki neden bu insanların tahammülsüzlüğü,kavgalar?
15 Kasım 2013, 16.46

Sevgili  Türk öğretmenim  bloglardan tanıdığım kadarıyla sizin bende ki yeriniz hani şöyle bi tabir var dır ya bir karıncayı bile inciltmez diye işte tam da o şekil. Hani bi karınca beni  Türk_38 incitti dese onu yalan söylüyor diye kulaklarından çekerim : )

Öğretmenler konusunda  bilgim çok uzak olmuş olsada şu şekilde olması gerektiğini düşünüyorum. Bir öğretmen  branşı her ne olursa olsun matematik, Türkçe , fen ,kimya, her neyse   ilk önce  öğretmen yani başında ki branşın dışınca bi öğretici yol gösterici olması gerektiğini düşünüyorum. Ver Türkçe matemetik kimya dersini ders  bitti olmamalı.

Çok güzel  ders alınası kıvamında bir paylaşım teşekkürler .Saygı ve sevgilerimle.

16 Kasım 2013, 00.32

Selam ile...

Jubilance , demek kardeşiniz de benim ile aynı düşüncelere sahipmiş.Affetmek ve hakkını helal etmek bu memlekette yaşayan büyük çoğunluğun dininin gereği zaten.

Ataya, her dayak atana dilekçe yazacak olsak evin yolunu bulamayız. Hem dilekçe tarih oldu, bimer var:)

EfIatun_, evet şiddete hayır:)

zamaziingo, valla savaşı dediğim gibi netten bakıp yazdım, bazı yerlerde Zitvatoruk diye de geçiyor. Aman ya.. Ha öyle ha böyle, bence akılda kalması zor:)

illa_ahu, en son sizin bitli olacağınızı düşünürdüm dermişim:) Utanılacak birşey değil bence bitlenmek ayrıca... Bit utansın değil mi? Saygılar meslektaşım ve hatta zümrem.

Devrik_Cumle, başlıklar halinde sunmuş olduğunuz yorumunuzu mümkün olduğunca başka paylaşımlarda gözetmeye çalışacvağım.. Teşekkürler..

CeZbE, teşekkür ederim ancak bu dünyaya bir tane miskin Türk yeter:) Şaka bir yana ben de melek değilim ve çoğu zaman haksızlığıma karşı direnci göstermişimdir bir şekilde.

laphroaig, teşekkür ederim.. Ancak inat mevzusunu algılayamadım. İnat için değilde fırsat buldukça yazarız nasip ise..

Asude:) Bahsettiğin film ile ilgili bir blog yazıp arkadaşlara filmi seyrettirelim o zaman. Ama bakanlıktan gören olursa bunun bir film çalışması olduğuna inanmayıp beni meslekten atabilirler. Ayrıca o filmde bayağı okkalı tokat atmıştım:)

Strawberry_06, keyif almanız gerçekten memnuniyet verici. Bir önceki blogunuza ben de bayılmıştım, tekrar belirtmek istedim.

estide_geldimki , Ayşegül hamile:) Dünyanın en bahtsız bebeği için gün saymakta... Yazarım elbette Ayşegülü..

4_DUVAR, iz bırakmak ve eski yazdıklarmı da okumuş olmanız gurur verici, sağolun..

O__ben, belki bir kez aynı masada oyun oynamıştık... Balıklarınız hani... Neyse acıyı tazelemeyelim) . Sevdiğim ENDER fenerlilerdensiniz. Ayrıca 2. paragrafta yazdıklarınız cuk oturmuş...

Sağolun dostlar yorumlar için...Sol el bileğim çatlak ve alçıda... Tek elle yazıp yazmamakta kararsızdım... Sayenizde şu an iyiki yazmışım diyorum..

İki dünya saadeti dileklerimle...TuRK..












Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın