Aklınız Fikriniz Çantanıza Sığıyor Mu?
06 Aralık 2013, 11.11 A- A+ Hani karikatürist Erdil Yaşaroğlu var ya...ha işte onunla yapılan bir röportajı izlemiştim. Diyordu ki "küçük çantalı kadınlardan çok korkuyorum". "Höö" dedim önce "ne diyor bu adam?" Devam etti... "Yani bir kadın o kadar minicik bir çantaya ne koyabilir ki? "İçinde bir kitap yoktur bir defasında..." "Hmmmm" dedim...entelektüel, ortalama yakışıklı, topluma mal olmuş bir adamın kadın ve çanta olayına bakışı...
Bir kadının çantasında kitap olmayışı neyi ifade ediyor peki? Kıt bir zeka, kültürsüzlük, duyarsızlık, cehalet? Ha bu arada, kitap ve zeka arasında doğru bir orantı kurduğum sanılmasın. Bir insanın çok kitap okuması, çok zeki olduğunun göstergesi de değildir elbet. Kitap okumak iyi bir şeydir neticede, ortalama bir zekanız olsa bile, "bilgi" açığı kapatabilir yer yer, hem okumak cahilliğin yegane ilacı.
Konuyu biraz boyutlandırıp 'erkeklerin istediği kadın tipi'nden söz etmek istiyorum. Ben, bu seçimin erkeğin kültürüyle, şunla, bunla çok alakalı olduğunu düşünmüyorum... belki biraz kişiliğiyle ilgili olabilir. Ha elbette kültürlü bir erkek, karşısında zırcahil, dünyadan bi-haber bir kadın da istemez. Ama dünya çirkini bir kadını da sırf çok zeki, kitap kurdu ve bilgiye hakim diye de hayatının kadını yapmaz. Zaten "iç güzelliği" zırvasına da hiç inanmam. Çirkinle ömür mü geçermiş .pp E tabii çok güzel bir insanın bile yaşlanınca eski güzelliği filan kalmaz ama zaten o zamana kadar değil midir güzellikten sağlanan maksimum fayda? "Ruhun güzel olsun kafi" pehhh!!! böyle kallavi bir kandırmaca olur mu? Hayır kafi değil efendim, geçeceksiniz o işleri bir yol. Yani çok klişedir ama sevdiğim bir sözdür; "ruh güzelliği önemli ve fakat ruhlar aleminde de yaşamıyoruz" .pp
Aslında erkekler, kendilerinden daha az zeki kadınlarla daha mutlu olabilirler gibi görünüyor ilk bakışta. Hani naturaları gereği kadına hakim olmak isteyebilirler filan... Gerçi çok zeki bir kadın erkeği sırf mutlu olsun, böyle hissetsin diye 'aptal'a da yatabilir...pek mümkün .p eee kadın bu her şey beklenir. Gerçekten aptal bir insanın, kadın olsun, erkek olsun karşısındakini mutlu edebileceğine inanmıyorum ben. Ama şartlar eşit olursa olabilirliği de var tabii... "denk davul ahengi, her kör satıcının kör bir alıcısı olur" misali... Hem zaten mutluluk ve zekanın çift gerektirir durumları yok.
Bazı insanlar zekayı, bazıları da güzelliği 'hiç' yerine koyuyorlar. İki düşünce de çok saçma geliyor bana. Yani her iki özellik de doğumsal kazanımlarımız. Zeki biri, zekasını emek verir bilgiyle zenginleştirir, geliştirir, güzel biri de güzelliğini korur, kendine bakar vs... Her iki durumda da bir emek söz konusu :) Bu durumda neden biri ötekinden az değerli olsun ki? Derler ya hani "güzel ama kafası tın tın" ... eee iyi de demezler mi adama "zeki ama ancak kesekağıdı desteğiyle çekilebilir" diye? Zekasıyla övünen fazla tepkimizi çekmez de, güzelliğiyle övünene daha bir başka bakarız. Böyle güzelliği küçümseyenler "çirkinler ve nüstrofobik erkekler" olsa gerek.
"Küçük çantalı kadın" fobisine geri dönelim. Belki de küçük çantalı kadınlar daha çok özgüven sahibi ve kendileriyle daha barışık tiplerdir. Düşünsenize; bir şey okuyacak kadar vakitleri yoktur çünkü hayatları dopdoludur, bir şey okumak istemezler çünkü zaten her türlü şeyi biliyorlardır .p bu yüzden kitap, gazete vs yoktur çantalarında. Topuklu ayakkabıyla her yolda, her zemin ve şartta dağ, bayır demeden yürüyebilirler, araba kullanabilir, diskoda rahatça tepinebilirler, bu yüzden de rahat bir ayakkabıyı alabilecek büyük bir çanta tercihleri yoktur. Çorapları kaçar diye dert etmezler, kaçsa da mühim değildir çünkü çorabın kaçığından ziyade dikkat çekecek güzel bacakların sahibidirler .pp dolayısıyla da yedek çorap bulunmaz yanlarında. Kalem, not defteri vs taşımazlar çünkü ihtiyaçları yoktur, o kadar zekidirler, hafızaları süpsüperdir .pp Şu, bu, öteki, beriki vs vs vs...
Sanıyorum işin özü; en şanslı ve olması gereken durum, hem böyle bacaklara, hem de büyükçe bir çantaya sahip olabilmek bir kadın için; :)
Ehh... tezin anti-tezini de geliştirdim, benden bu kadar, gerisini siz bilirsiniz beyler. Ama benim tavsiyem; hatunların çantalarının boyutlarına filan takılmayın :) Her şey çok yanıltıcı olabilir çünkü kadınlar söz konusu olduğunda. Seçim konusunda da, bir erkeğin veya kadının "sevdiğim şöyle olmalı" demesi çok önemli değildir esasen. Öncelikler, karşımızdakinin fazlalıklarına .p göre değişkenlik gösterir zira. Bu yüzden seçim kriterleriyle tam aksi özelliklere sahip birisine de kapılabilir insan. İdealdeki kadın/erkek tiplemeleri laf-ı güzaf.
Erdil Yaşaroğlu "küçük çanta" ve "cehalet"i eşleştirmiş elbette. Kıvrak zekasıyla böyle esprili bir çıkarsama yapmış... yoksa sanmam ki küçük çantalı kadınları sahiden de böyle görsün .p Küçük çantalardan değil de, küçük akıllardan ve cehaletten korkuyorum ben de... pek çok hem...
YORUMLAR
Sonra Aşık Veysel'in kulaklarını çınlatıp rahmetle anmaya başladım. "Gözelliğin o paretmez, bu bendeki aşk olmasa"..Tolstoy'un fısıltısına ne demeli; "Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir" Ve daha onlarca aforizma : "on çirkin bir güzel eder ama, on güzel bir çirkin etmez." , Güzellik geçicidir, zeka kalıcı", "allah çirkin şansı versin", "güzelin talihi yok, çirkine sevgili çok".
Kafamı kalır insanda..
Yakın cevremdeki erkekler kız bulur, nasıl diye sorarlar. İyi de ben sizin gözünüzle bakamam ki. Gördüklerimi söylersem kabul etmezsiniz, söylemezsem içimde kalır. İki ucu da sihirli değnek.
Çoook sonra, anladım ki; erkek,gündüz anneleştirebileceği, gece fahişeleştirebileceği bir kadınla evlenmek ister. Çantanın seçme ve seçilme kriteri olması erkeğin aklından bile geçmez. Ha belki deri aksamı diğer aksesuarlarıyla uyumlu mudur diye takıntısı olanlar, bunu kriter olarak kabul edebilir.
Ve çok çok sonra şu kanıya vardım. Kadınlar ikiye ayrılır. Büyük çantalı küçük çantalı diye değil, "Kişiliğini öne çıkaranlar ve Dişiliğini öne çıkaranlar".
Dişiliğini öne çıkaranlar sakız gibidir, aroması bitince çene yorarlar. Atılma, terkedilme sonucundan kurtulamazlar. Anlık, eğlencelik amaçlı paylaşımların partneridir.
Kişiliğini öne çıkaranlar, her daim saygındırlar.
Dişiliğini öne çıkaranların valığı boşluk doldurur,
kişiliğini öne çıkaranların yokluğu boşluk yaratır.
Dişiliğini öne çıkaranlar, birlikte yaşayabileceğin biridir.
Kişiliğini öne çıkaranlar, onsuz yaşayamayacağın biridir.
Hele bir de ikisi bir aradaysa...
Yazınız çok güzeldi. Düşündürücü, farklı bakış açılaraı yaratıcı özelliği ile okunmaya değer bir yazı olmuş.
Tebrikler sıradan kavramların sıradışı anlatımcısı...
Bakış açısı farklı olduğunda değişik sonuçlar çıkabiliyor ve senin bakış açına göre de küçük çantalı bayanlarla cehaleti eşleştiren Erdil beyin tezi çürümüş olmuş pek bir keyifle okudum :)))
Ben çantanın küçüğünü severim. Başkasının bakış açısı da, bakmayış açısı da, kıymetlimin dediği gibi tıntınizm :) Pek tuttum bu felsefeyi ben tıntınizm :))))
laf aramızda ben de severim küçük çanta taşıyan kadınları. imreniyorum demek daha doğru olur galiba; son 3 yıldır çoğunlukla, çocukların eşyaları, yedek kıyafetleri ıvır zıvırları da sığsın diye büyük, hatta ne büyüğü valizden bozma kocaman kocaman çantalar kullandım. sırt, omuz, kol kaslarıma yaptığı katkıyı tahmin edersin :)))
erkekler o saydığın özelliklerden dolayı küçük çantalı kadınlara ilgi duyar mı, yoksa çekinir mi bilmem, amaaa bir sebep var ki, işte bundan dolayı korkarlar, korkmalılar da: küçük çanta taşıyan kadınlar çantalarında ev- araba anahtarı, cep telefonu bulmakta zorlanmaz :)))
erkek aleminin en favori dalga konularından olan ''çantada aradığını(özellikle telefon, anahtar) bulamayan kadın'' tiplemesinin karşısına (o erkeğin de karşısına:) ) çalan telefonu ilk seferde bulup açan, anahtarları şakkadanak çıkaran küçük çantalı kadını koyuyorum ben. gayet eğlenceli geliyor bana :)
bir de başıma bir iş gelmeyecekse fotoğraftaki kadınının bacağını beğenmedim ben :) eğer çekim açısından falan bana öyle gelmediyse, -ki sanmıyorum, buradaki ablanın ya bilekler normal ama bacaklar fazla ince, ya da bilekler bacaklara göre kalın:) bir orantısızlık var sanki, tam bilemedim. ama çanta güzelmiş :)))
Ama o ne güzellik ya! Sokak diyorum, daldım gitti; o evlerin sade şıklığı, net yansıyan dinginlik, saksılar, çiçekler, o minicik köpek, taşlar, temizliğin resmi... Dalıp orada yaşadığımı hayal ettim ben. Hatta pencere konumlarına bakıp hangi ev diye seçim bile yaptım. Tabii ki, ben gibi iflah olmaz bir akıl, fikir, davranış röntgencisine en uygun olan, en dipteki tüm sokağa hakim olan ev.:)
Yoksa bana ne, kadının bacağından, asla tercih etmediğim ve etmeyeceğim ayakkabının modelinden, çantasından, parmağını kapıya sıkıştırmış da morarmış gibi duran kara ojelerden.:))) -Bu bakışla kırmızı ojeler için de türlü sevimsiz şey geliştirilebiliir tabii.:)-
Güzel olmuş yine. Tespitler iyi de senin bu kafayla işin zor diyim sana.:) "Aptala yatmak" yapına uygun olsaydı oradan yırtardın da o da imkansız.:))) Ha "işin zor" derken kastedilen "gökten düşen 3 elmaya" ulaşma çabası da zaten senin umurunda olmaz o da ayrı.:)
Yazıyı okuduğumda aklıma Kıvanç'ın reklam repliği ve bakışları geldi; "Çantaya baaakk!" Olay bu kadar basit işte; mesele görünen çantada değil, bakılan çantada.:)
Çantamdakitap taşımam, gece konaklamayacaksam başka yerde.Mesele küçük çanta taşımak falan da değil, en çok bezden yapılmış sırt çantası taşıyorum ben, kategorize etsene beni de.:))) Erdil'e teessüf ederim çok sevsem de. Biz "korkulacak mal takımı" mı oluyoruz şimdi, vapurda,otobüste, parkta vs. okumak yerine insan denen malzemeyi incelemeyi daha cazip buluyorsak, aklımız kayıyor, okuyamıyorsak, "eli tencerede, gözü pencerede" halllerini sevmiyorsak, sakız çiğnerken yürüyemiyorsak? -Sayar da sayarım.:) Bütün bunlar Erdil'e olan tessüfüm yüzünden. Pp-
Teşekkürler, hiç sıkmadan okuttuğun güzel yazılarından biri için yine.
Teşekkürler, tebessüm ettirdiğin için.
Teşekkürler, kısa ve güzel bir hayale -foto foto:)- daldırdığın için.
Devrik cümle'ye de teşekkürler, çiçek gibi yorumu için.
Sevgiler