gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Tatlı Aşkım

08 Aralık 2013, 19.41
A- A+

İki grup insan vardır. Birincisi yaşamak için yiyenler. İkincisi yemek için yaşayanlar. Ben çoğu zaman yaşamak için yemek yiyen kategorisindeyim. Hatta genellikle yemek yemeyi unuturum. Çünkü yemek yemekten daha çok önemsediğim başka işlerim vardır.  İş diyorum çünkü, yemek yemek yapmaktan daha zor gelebiliyor.

Yemek dediğim de öyle, soğanı kavur, salçayı ilave et. Sebzeleri koy, kapağına kapayıp altını kıs ve pişir olmamalı. Hepsi ayrı ayrı özen ve ilgi ister. En önemlisi piştikten sonra şık bir sunum ve kendilerine eşlik edecek sohbet ister.

Aklınıza sadece yaprak sarmaları, lazanyalar, kebaplar filan gelmesin. Biraz da tatlılar diyarına geçelim.

İşim gereği ve yapmayı da sevdiğim için görsel şölenler en büyük hazzımdır. Kendimi bu konuda geliştirebilmek için eğitimler alıp, geriye kalan zamanımın çoğunu bunlarla ilgili videolar izleyerek geçiririm.  

Profesyonel anlamda, çikolata ve tatlıların karşı konmaz dünyasına giriş yapalı çok olmadı. Ama içine girdiğiniz an, bir daha çıkamıyorsunuz.  Bir süre sonra bakmışsınız artık en büyük aşkınız olmuş. Yapabilecekleriniz ancak hayal gücünüzle sınırlı.

Yapımı bazen saatlerinizi, bazen de günlerinizi alabiliyor. Ama sunum aşamasına geldiğinizde bir bakıyorsunuz, dakikalar içerisinde yaptığınız her şey afiyetle mideye indiriliyor. Buna biraz içerleniyor olabilirim. Ancak yüzlerde bıraktığı beğeniyi görüp, övgüleri duymak beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor.

Bu gün sizlere bu dünyanın penceresini aralamak istedim. Size sunulan çikolatalı tatlıların, önünüze gelmeden önceki serüveni ise şöyledir.

Bu bir aşk demiştim değil mi?

İnsanlığın en büyük buluşlarından biri olan kakao çekirdekleri ile başlıyor bu yolculuk. Temelde kakao, kakao yağı, şeker, lesitin ve vanilinden oluşarak, karşımıza çikolata olarak çıkıyor. Evet ham maddemizi elde ettik. Peki ya sonra? İşte olay bundan sonra başlıyor. Her birinin erime dereceleri ve içerisine konulacaklar, uygulanacağı tarife göre değişim gösteriyor.

Bazısı ile tadına doyum olmayan ganajlar hazırlanıp, pastaları, trüfleri, tatlıları şenlendirirken, Saf hali eritilip kakao yağı ile buluşturulduğunda, tam bir mutluluk kaynağı olan çikolatalar elde ederiz.

Buna neden mi aşk diyorum? Kokusuyla bile mutluluk hormonu endorfini harekete geçirirken...  Ona, yapanın da yiyenin de aşık olması normal değil mi?

YORUMLAR

08 Aralık 2013, 22.41
slm. sunumunuz bian karşıma çıktı ilgimi çekti çektiğinede deydi.tatlı ile başlayan bi rumuz tatlı ile bitti harkulade bi sunum elinize yüreğinize sağlıkçok içten söylüyorum sanki kiitap okur gibi zevkli okudum hayatınızda başarılar dilerim..
08 Aralık 2013, 22.49
Durakta otobüs bekliyorum. Bir çocuk..Elinde kocaman bir çikolata yüzüne gözüne (gözüne abartı oldu) bulaşmasına aldırmadan afiyetle yiyor. Çikolatası bittikten sonra paketi eliyle buruşturup attı. Sanki biraz önce ambalajını bile yiyecek gibi olan o değildi. O an başka bir çocuğun onu izlediğini gördüm. Yutkunarak bakıyordu. Çocuğun yere attığı paketi yavaş adımlarla, sağına soluna bakarak eğildi ve paketi yavaş yavaş açarak kalan kırıntıları yemeye başladı. İçim parça pincik etrafta market aradım. Mutlaka ona bir tane çikolata almalıydım. Boynumun borcu gibi hissediyordum. Sonra bir hışımla bir markete dalıp bulabildiğim en büyük çikolatayı kaptığım gibi kasada ve daha sonrada çocuğun olduğu yerde aldım soluğu. İyi bişey yapmıştım, onu mutlu edecektim ve tabii o mutluluktan ben de payımı alacaktım. Elimdeki çikolatayı çocuğa uzatırken, yüzümde kocaman bir kızarmış kelle sırıtkanlığı, gözlerimi hafif yummuşum, iyi bir şey yapmışım yapmışımmm diye iç geçiriyorum. Çocuk yüzüme baktı. "Bu benim mi abla" dedi. "Tabii ki senin" derken çok mutluyum yaaa:) Sonra çikolatayı bana geri uzattı ve "abla benim çikolataya alerjim var, ben yiyemiyorum" demez mi? Hakikaten şok şok şok yaa:D O an keşke çöp olsaydım dedimm :D
Yazıyı ilk okuduğumda bu geldi aklıma. Ve bir de unutamadığım Chocolat filmi..Bir parça bitter çikolataya kim "hayır!" diyebilir ki? Çok tatlı bir yazı olmuş:)
08 Aralık 2013, 23.28
büyük zahmetlerle  hazırlanmış en güzel tatlı çeşitlerini gözlerimin önüne serdiniz  ,çok  güzel bir ifade olmuş ,lakin aklıma   diyetliler geliverdi yutkundum  yutkundum..parmağımı uzattımm büyük iştahlaaaaa
09 Aralık 2013, 09.57
Hiç bir şey önümüze öyle kolay gelmiyor. Onca malzemeyi temin etmek, ölçüsünde karıştırmak, uygun ortamda hazırlamak hususlarındaki zahmetleri görmeyiz, düşünmeyiz bile. Ne akıllı adamalr varmıs ama, saydgınız onlarca malzemeyi bir araya getirmişler. Muthiş tadlar olusturmuslar. Zaman zaman düşünürüm, çayı kim icat etti, şekeri kim icat etti, şekeri çayın içine atıp içmeyi kim icat etti? Sorgulamadan tüketiyoruz oysa biz. Neyse tadında bırakayaım:-))

tesekkurler


09 Aralık 2013, 17.03
Bir itiraf: çikolata sevmiyorum :)   
daha doğrusu aramam, olmasa da olur.. bunu bilen kadın arkadaşlarım tarafından çok dışlandım :)))   

nasıl bir çaba olduğunu tahmin ediyorum. sizin elinize, emeğinize sağlık..  benim gibi 3-5 kişi kalmışların ne sözleri ne de eylem(sizlik)leri yaptığınız işin ne kadar önemli olduğunu değiştirmez;  çok kişiyi mutlu kılıyor, çok dua alıyorsunuzdur. siz çikolata yapın, hep çikolata yapın :)))
09 Aralık 2013, 17.43
Ben öbür gruptanım, yemek yemeyi çok seviyorum. Yemek yemeyi unutmak mı Buz'cum:) nasıl bir şey o? Açken ben gerçekten ben değilimdir, hiç aklımdan çıkmaz aç olduğum ve o yüzden de yapılan iş ne derece önemli olursa olsun, karşımdaki de kimse kim, ben acıktım ve artık çalışamıcam der bişiler yerim. Ha, o mu bu mu fark etmez ama aç kalamam. Yani bir gün ileri bi medeniyette deseler ki artık hapla beslenicez, günde bi tane hap yutacaksın, o hapı da yutmam, derim ki atın ölümü... yok konu kötüye gidiyor toparlayamıcam sanırım:) Ölürüm işte:)

Çikolata aşkını bilenlerdenim ben de:) Yani küssem, kızgın olsam, asla gülmicem naparsa yapsın desem ııh, yine de  bi çikolataya giderim ben:) Yani sen bana şu çırpma telini emanet etsen iki dakikacık, ben onu misss gibi temizlerim sana:) 

Aklıma geldi, bir gurma dergisinde okumuştum; bir dünya çikolata heykel yarışmasında Belçika' da bir Türk kızı birincilik almıştı rakılı çikolatasıyla:) Yani anason ve çikolata nasıl uyum sağladı, yenir mi bilemem ama, teması güzeldi; Azteklerin Hediyesi. 
Kakaonun mistik yanı ve yönünü en iyi bilenlerdenmiş onlar çünkü. Beni resmiyle bile etkileyen kakaoya ve sana teşekkürler, iyi geldi:)
AtayaG.
09 Aralık 2013, 19.23
Ne diyim ne bilim!!!!..diyerek başlamak istiyorum cümleye..Resmen başım döndü görüntüye bakınca...Neden mi?Tatlı krizine giriyorum ara ara..Ama sizin anladığınız anlamda bir kriz değil bu...Tatlı özellikle şireli tatlılara karşı duyarlılığım var son beş altı senedir...Önceleri çok sevdiğim Ülker çikolatalı gofret''olmazsa olmaz'' larımın arasındayken;şimdi şeytan görsün yüzünü kediler yesin özünü diyorum...Ben bu yorumu yazarken kapı çaldı..Karşı komşum benden aldığı merdanenin karşılığında içi patates harçlı börek getirdi sağolsun..Teşekkür babında tabiki...Hımmmmmm...Vallahi bana bunlarla gelin diyorum..Tatlıyla işim olmaz...Kısır,patates salatası,börek her şey olabilir ama tatlı olmasınnn:((Başımı döndürüyo yaa..İyi gelmiyo....Yemek konusunda söylediklerinize katılıyorum...Sevdiklerinize yapıyorsanız yemeği elinizden yemeğe akan gizli lezzetler var tarifi mümkün olmayan....Sevgimi kattım diyoruz ya..İşte öyle bir şey...Yemek yapmak sevgi sanatını bilmekten geçer diyorum ben....Tatlı yapan yapabilen hanımların da ellerine sağlık diyorum...Tatlı yapmak her kişinin harcı değil çünkü..Başta bennnn.....Eklediğiniz resmi görünce (dün okumuştum yazınızı yorum bugüne kısmetmiş)dün kalktım kek yaptım vallahi....Çok güzel anlatmışsınız...Siz Kakao çekirdeklerini anlatınca seyrettiğim hayvanlar aleminden öğrendiğim ilginç bir bilgiyi sizle paylaşmak istiyorum...Misk kedisi denilen bir hayvan Endonezya da yaşıyormuş...Sumatra ve çevre adalarda yaşayan ve kahve üreticileri tarafından beslenen Paradoxurus adlı etobur memeli kahve ağaçlarındaki en kaliteli çekirdekleri yiyor.Çekirdekler hayvanın midesindeki enzimlerin etkisiyle bir tür fermantasyona uğruyor,ancak hiçbir şekilde erimiyor..Bu kahve çekirdekleri dışkı yoluyla dışarı atılıyor.Kahve üreticileri de Paradoxurus un dışkısından bu çekirdekleri toplayarak dünyanın en pahalı kahvesini üretiyormuş..(inanmıyorsanız açarsınız google dan bakarsınız canım...Bende  öyle yaptım çünkü:)))...)Mideniz mi bulandı? :((((Benimde öle olmuştu...Kopi Luwak kahvesi üzerinde(bu arada w harfine karşı gıcığım var arkadaş ama bu kelimede başka türlü yazılmıyo ki)yapılan incelemeler sonucunda dünyanın en değerli kahvesinde diğer kahve çeşitlerine oranla daha az bakteri bulunduğu belirlenirken(aklıma diğer kahvenin çekirdekleri nerden elde ediliyor gibi bir soru geldi..umarım fillerden falan değildir:((((...bakteri deyince ne bilim işte birden gözümde fil canlandı ...),uzmanlar,kahvenin kalitesini arttıran önemli faktörün Paradoxurus'un midesindeki enzimler olduğunu belirtiyor...Hayvan dışkısından elde edilen kahve astronomik fiatına karşın büyük ilgi görüyormuş..Kopi Luwak yılda en fazla 250 kg kadar üretilebiliyomuş...Fincanı 5O sterlinden (yaklaşık 125 YTL)satılmaya başlanmış....
Bu kedi kahve üretiyor
Fıstıkım benim.... güzelliğe bak yaaaa..'' yesinler seni'' diyecemde kakandan kahve yapıldığını öğrenince bu fikrimin iyi fikir olduğunu sanmıyorum..Vazgeçtim ben...Şaka bir yana yazınızı sevdim...Daha farklı,bilgilendirici nice yazılarınızı birlikte okuyup yorumlamak dileğiyle Hoşçakalın hoş damak tatları bırakın..Şimdiki gibi :)))
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın