'' Dökme suyla değirmen dönmez '' desem;
'' damlaya damlaya göl olur '' derler.
'' Çal bakalım o göle yoğurdu '' desem, '' ya tutarsa '' diye umut ederler.
Belli bir dozda verilmeli umut. Aksi halde tükenmişlik sendromunun en acı versiyonu sergilenir kalplerde.
Başlığa istinaden yazdım yukardaki satırları. İçerikte ki yardım paketleri için ; söze de gerek yok, alim olmaya da. İnsan olan yapar zaten.
Emeğine SAĞLIK.
Samimiyetsiz samimiyetler almış başını gidiyo...Kimsenin kimseye faydası yok...
Bilmem kimin doğum günü şerefine günde binlerce tombala ve tur yapan insanlarımız var..bunu hepimizz görüyoruz...Evinin kirasını ödeyemeyen insanlar var onlara yardım edin desek eminim kimsenin umrumda olmazdı...
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyip herkes kendi kabuğuna çekiliyo bu devirde...
O dediklerinizz keşke olabilse keşke...
O kadar önemli bir konu ki, üzerinde saatlerce konuşulup tartışılsa yine az olur.
Olayın devlet tarafından yapılması şart olan yönü de var, bireysel olarak üzerimize düşenlerde...
"Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." hadisi iyi bir rehber olacaktır, içinde olduğumuz durumun vehametini anlamaya !
Bu yazıyı okuyan herkesi bu konuda 5 dakika düşünmeye, çevrenizdekileri tespit etmeye ve ilk fırsatta bir adım atmaya davet ediyorum.
Teşekkürler.
Sevgili Lilaa'm...
İhtiyacı olana giyecek, aç olana yiyecek sağlamak , karnını doyurmak, düşkünün elinden tutmak, en zor anlarında onlara destek olmak; insani duygular taşıyan herkesin sorumluluğu aslında.
Bakıyorum etrafıma da; o kadar az insan var ki bu tür davranışları sergileyen.Aslında bu yardım etme psikolojisiyle de alakalı galiba. Yapılan araştırmalara göre; insanlar başkalarının yardıma ihtiyacları olduğunu görseler de; nasılsa başkaları yardım edecektir düşüncesiyle kolay kolay harekete geçmiyorlarmış. Hele bir de yardım etmenin maliyeti ve yapılma zorluğu artmışsa daha çok yan çiziyorlarmış.
Keşke öncelikle devlet bu tür ihtiyacı olanlara, yardıma muhtaçlara elini uzatsa, sarsa sarmalasa; onun yetersiz kaldığı durumlarda da bireysel yardımlarımızla onların yaralarına merhem olsak. Fazla söze gerek yok aslında. Beymen'in dediği gibi insan olan yapar zaten....
Kalemine sağlık Lilammmm....
Dünyayı kurtaran adam! olmamız mümkün değil tabi..Birde her şeyi devletten beklemek de olmaz.Benim için deniz yıldızı hikayesi daha geçerli..kaç kişiye yardım edebiliyorsun..Çok basit örnekler belki ama her yaza ve kışa girerken biz o sene giymediğimiz fazla yıpranmamış giysi ayakkabı çanta vs...torbalara koyuyoruz..ve yıllardan beri tanıdığımız ihtiyacı olan kişiye gönderiyoruz..Annem her yıl köyden tarhana getirtir..ihtiyacımızdan fazlası olur genellikle.fazlasını yine dağıtır ihtiyacı olanlara..Apartman görevlisinin çocuğunun her ihtiyacı ile ilgileniriz. Canım ya...Geçen yıl okulda müzik çalışmaları varmış kapıda ezile büzüle benden bana babamın yıllar önce aldığı zaman zaman çaldığım orgu istemişti .Hiç tereddüt etmedim..Bunlar ne ufak şeyler değil mi aslında ama birilerini gülümsetiyorsa bunun huzuru da öyle büyük ki..Daha önce bir yorumumda da yazmıştım.Bir kişiye yardım ettiğinizde bunu kendiniz için yaparsınız doğru..Ama bunun sebebi sevap amaçlı değil sadece ve sadece onun da o gece sizin gibi mutlu uyuduğunu bildiğiniz içindir..Lila çok güzel yazı olmuş Yüreğinize sağlık.
Güneşin doguşuyla ısındı tekrar kalbimin en ücra köşeleri.Uyanma vakti! Her yeri güne gülümseyerek başlayabilmenin verdiği mutluluğu başka ne verebilir ki? Geceden kalma umutlarımı yatağımın üzerinden toplamalıyım artık. Umut... Nasıl da güzelleştirir düşünceyi. Nasıl da insanı "insan" yapar. Penceremin kenarında kanat çırpan şey de neyin nesi? Ya kalemi kağıda her vuruşumda çıkan o sihirli ses?İçimdeki umudun yansımaları...Nasıl penceremin kenarındaki kuş kanatsız düşünülemezse, insan da umutsuz düşünülemez. Nasıl ki insan ruhsuz yaşayamazsa, onsuz da yaşayamaz. Tohuma can veren su misalidir, umut. İlkbaharlarımda açan bir çiçek, çiçeğin üzerinde gezinen bir kelebek, gökyüzüne salınmış bir uçurtma... Yolunu kaybettiğinde, yön gösteren parlak yıldız belki. Yataktaki halsiz bedeni ile ölümle boğuşan yaşlı teyzenin elinden tutan küçük çocuğun yüzündeki tebessümdür umut. Kalbimin en ücra köşelerini ısıtan o güneş belki de... Ve beni bu sıcacık yatağımdan kaldırabilecek tek güç.Ben bu düşünce denizinde boğulup giderken; zaman, bardaktan dökülen su olmuş, akıp gitmiş.. Geç mi kaldım yoksa hayata?Artık kalkmalıyım,Bu sebepsiz mutluluğumu, ve umutlarımı yanıma alarak, ilk adımımı atmalıyım güne..Üzülme' der Mevlana ve; "bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun; tek kanatla uçulmaz zaten. sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle kirini, tozunu alır, niye kederlenirsin? taş taşlıktan geçmedikçe,parmaklara yüzük olamaz. yüzük olmayı dileyen taş,ezilmeyi yontulmayı gözealmalıdır.MEVLANA Tskl emegine.
Kara_Kızz YA öyle bir cümle gördüm ki yazında tekrar birşeyler yazmak istedim...Hani demişsin ya ''Uyanma vakti''Bir eser var çok severim dinlemeyi''Uyan ey gözlerim gafletten uyan 'Bu eseri üçüncü murad bir gün sabah namazına kalkamadığı için yazmış..Ama ne ne güzel yazmış..Namazı geçin .Hayata uyarlayın...yaşadıklarımıza yapmadıklarımıza...yapamadıklarımıza ..farkında olmadıklarımıza...farkndalık diyoruz ya hani o gafletten uyanma hali işte..Bu eseri herkesin dinlemesini çok isterim...Kimden dinlemek isterseniz dinleyin söyleyenin önemi yok..Söylenenler öyle güzel ki..
İyi hoş,yapsak yapsak ta .Neden biz yapıyoruz.Neden hala yapsak diyorsunuz.Dünkü çocuklar ,devletin o yapmaları gereken paraları parasayma makinelerinde sayıp milyon dolarlık saatlerle dolaşıyorsa,kutu kutu dolarlar çıkıorsa .İsyanınız yok ,kabullenmişiğinizle yapsak demenizi onaylamıyorum.Birileri hala hoş görü gösteriyorsa suş ortağı oluyorlar.Bu devletin kasalarda,kutularda olan paraları her fakire fazlası ile yeter .Bizler bunu konuşalım.Hala yardımı biz yapalım demeyin lütfen.
Hayat treninin sessiz yolcusu
Uyan artık, siyaha çalan düşlerinden :)saygılar
Elden gelen öğün olmaz, onunla da karın doymaz derdi annem. Tabi ki uzanan el olmalı bazı durumlarda, yani insan olmanın vasfındandır da. Önemli olan balık yemeği değil, tutmayı öğretebilmek. Farkında mısınız devletin devlet olmadığı yerlerde umut eli hep vatandaşın üzerinde aslında.
Öyle anlamsız şeyler
yaşıyoruz ki, bizi bizden etmeye yarayan, insan olmaktan fersah fersah
uzaklaştıran. Ve sonunda hep birlikte ruhsuz yığınlar oluşturuyoruz işte. Yardım
ettiğine, el uzattığına pişman hale gelmek hiç olmaz bir durum değil.
"Amaan ne hali varsa görsün" moduna girmemek lazım yine de, insan
olduğumuzu unutmadan elbette...Devlet gereğini olması gerektiği şekilde yerine getirse bile, yine mağdurlar olacaktır. Yoldan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlı mesela, devletin işlerliğiyle alakalı bir durum değil. Onun elinden tutuvermek de var bu yazının içinde. Belki sıcak günlerde kapının önüne bir tas su koymak, kuşlar-kediler içsin diye.
İşte bunu çok seviyorum, bir yazı
yazıldığında. Bir çok çeşit yürek-beyin dile
geliyor, herkes yorumlarda içini açıyor, bu yazıda da olduğu gibi aynen.
Sevgili Çileğin de dediği gibi, bazen kalbimizi, bazen içsesimizi, bazen düşünce bazen de duygularımızı paylaşıyoruz burda. Elimizi taşın altına koyuyoruz ya da başka deyişle kalemimizi vitrine çıkarıyoruz bu güncelerde. İyiki varsınız, siz olmasanız biz kime yazarız...Sevgi ve muhabbetle dostlar...
Hayır yapmaktan açılmıştı konu..Bayanlar arası çay sohbeti apartmanda...Komşunun birisi maddi durumu çokta iyi değil ama komşuluğu,insanlığı cana değer bir hanım doğrusu....Geçmiş yıllarda kiracısı olduğu evin sahibinden bahsediyordu....Konusu geçtikçe hala içim bir garip oluyor....Ne güzel ya!! Demek hala insanlar var....Anlatıyor komşum''Ayın başı..Eşimin maaş günü...Aynı zamanda bayram kutlayacağız gücümüz yettiğince.....Aksatmayalım kirayı ayıp olmasın bayram günü, hem huzurumuzda kaçmasın diyor eşim git kirayı öde....Ev sahibine gittim..Kirayı uzattım ,oda aldı....Belli bir zamandan sonra (yaklaşık sanırım 5 yada 6 saat sonra)kapı çalındı....Ev sahibi eline sıkıştırdığı parayla kapıdaydı....Hayırdır dedim eksiklik falan mı var parada ?Yok yok dedi...Kusura bakmayın dalgınlığıma geldi...Eşimle konuşmuştuk biz yıllar önce...Eğer kiracımız dar gelirli olursa bayramlarda ondan ev kirası almayalım dedik....Yıllardır da uygularız bunu....Alın bu parayı çocuklara kıyafet alınırsınız sevinsin çocuklar dedi....Öyle mutlu olmuştuki komşum..Yıllar sonra bu hikayesini anlatırken bile yüzünün rengi canlandı,gülümsedi,dua etti....Bundan iyisi can sağlığı ötesine ne diyim? ne bilim.!!!!!!....Buruk acıların düzlüğe çıkması için insanlar birbirine vesiledir....Birbirimize vesile olmamız dileğiyle hoş çakalın hoş bırakın......
Kısa, öz ama bir o kadar da dolu olmuş paylaşım...
Görüp duraksayan, geçerken şöyle bir uğrayıveren, gelmişken biraz kalayım diyen...Bütün dostlar, hoşgeldiniz...
YORUMLAR
'' Dökme suyla değirmen dönmez '' desem;
'' damlaya damlaya göl olur '' derler.
'' Çal bakalım o göle yoğurdu '' desem, '' ya tutarsa '' diye umut ederler.
Belli bir dozda verilmeli umut. Aksi halde tükenmişlik sendromunun en acı versiyonu sergilenir kalplerde.
Başlığa istinaden yazdım yukardaki satırları. İçerikte ki yardım paketleri için ; söze de gerek yok, alim olmaya da. İnsan olan yapar zaten.
Emeğine SAĞLIK.
Bilmem kimin doğum günü şerefine günde binlerce tombala ve tur yapan insanlarımız var..bunu hepimizz görüyoruz...Evinin kirasını ödeyemeyen insanlar var onlara yardım edin desek eminim kimsenin umrumda olmazdı...
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyip herkes kendi kabuğuna çekiliyo bu devirde...
O dediklerinizz keşke olabilse keşke...
İhtiyacı olana giyecek, aç olana yiyecek sağlamak , karnını doyurmak, düşkünün elinden tutmak, en zor anlarında onlara destek olmak; insani duygular taşıyan herkesin sorumluluğu aslında.
Bakıyorum etrafıma da; o kadar az insan var ki bu tür davranışları sergileyen.Aslında bu yardım etme psikolojisiyle de alakalı galiba. Yapılan araştırmalara göre; insanlar başkalarının yardıma ihtiyacları olduğunu görseler de; nasılsa başkaları yardım edecektir düşüncesiyle kolay kolay harekete geçmiyorlarmış. Hele bir de yardım etmenin maliyeti ve yapılma zorluğu artmışsa daha çok yan çiziyorlarmış.
Keşke öncelikle devlet bu tür ihtiyacı olanlara, yardıma muhtaçlara elini uzatsa, sarsa sarmalasa; onun yetersiz kaldığı durumlarda da bireysel yardımlarımızla onların yaralarına merhem olsak. Fazla söze gerek yok aslında. Beymen'in dediği gibi insan olan yapar zaten....
Kalemine sağlık Lilammmm....
Uyan artık, siyaha çalan düşlerinden :)saygılar
Öyle anlamsız şeyler yaşıyoruz ki, bizi bizden etmeye yarayan, insan olmaktan fersah fersah uzaklaştıran. Ve sonunda hep birlikte ruhsuz yığınlar oluşturuyoruz işte. Yardım ettiğine, el uzattığına pişman hale gelmek hiç olmaz bir durum değil. "Amaan ne hali varsa görsün" moduna girmemek lazım yine de, insan olduğumuzu unutmadan elbette...Devlet gereğini olması gerektiği şekilde yerine getirse bile, yine mağdurlar olacaktır. Yoldan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlı mesela, devletin işlerliğiyle alakalı bir durum değil. Onun elinden tutuvermek de var bu yazının içinde. Belki sıcak günlerde kapının önüne bir tas su koymak, kuşlar-kediler içsin diye.
İşte bunu çok seviyorum, bir yazı yazıldığında. Bir çok çeşit yürek-beyin dile geliyor, herkes yorumlarda içini açıyor, bu yazıda da olduğu gibi aynen.
Sevgili Çileğin de dediği gibi, bazen kalbimizi, bazen içsesimizi, bazen düşünce bazen de duygularımızı paylaşıyoruz burda. Elimizi taşın altına koyuyoruz ya da başka deyişle kalemimizi vitrine çıkarıyoruz bu güncelerde. İyiki varsınız, siz olmasanız biz kime yazarız...Sevgi ve muhabbetle dostlar...
Kısa, öz ama bir o kadar da dolu olmuş paylaşım...