gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

SİZDE KANIKSAYANLARDANMISINIZ?

20 Aralık 2013, 14.07
A- A+

Eski arkadaşlıklar daima daha sağlam ve güvenilir gelir. Öyle değil mi? Mesela ilkokuldan, liseden, zamana meydan okumuş ve devam eden arkadaşlıklar. Benim vardır öyle arkadaşlarım. Çok sık olmasa da 2-3 ayda bir toplanırız. Yıllardır görüşemediğimiz ancak, adı ne zaman geçse özlemle andığımız bir arkadaşımız daha vardı. Yine böyle bir gündü. Neyse ki sonunda o da bize katılabilmişti. Kahvelerimizi yudumlarken sohbetimiz başladı. Bunca zamandır neden aramıza katılamadığını hepimiz merak ediyorduk.  Bu soruyu yönelttiğimizde aldığımız cevaplar bizi şok etmişti.

Eşinin çok kıskanç olduğunu, kız arkadaşları ile görüşmek isterse sadece evine davet edip, görüşebileceğini, dışarıda çok fazla gezen bayanları, edepsizlikle suçlayan bir eşi olduğunu anlattı. En acısı da bu durumu arkadaşımın kanıksamış olmasıydı. Dayanamadım ve sordum. ‘’Peki ya eşin?  O sensiz hiç dışarı çıkmaz mı? Eski dostlarıyla bir araya gelmez mi? ‘’  İşinden dolayı o zaten hep dışarıda. Çocuklardan sıkıldığında evden uzaklaşır, biraz hava alır gelir. Arkadaşları vardır, Genellikle gece içmeye giderler…

Bu konuşmada adaletsizlik, kişiye saygısızlık ve buz dağının altında yatan cinsiyet ayrımı vardı.

Kadın kısmı gezmez. Erkek arkadaşı  asla olamaz!. Kadın asla kendi kendine yetmez. Mutlaka onu kontrol eden, yöneten bir sahibi olmalıdır. Erkeklere mübah olan kadına daima yasaktır. Ve buna kalkar örf adet derler. Biz böyle gördük böyle gider.

Ben kadını küçümseyen, ezen, karşılık olarak erkeği yücelten anlayışa daima karşıyım. Bir bayan olduğum için mi? HAYIR! İnsan olduğum için. Her yerde her koşulda eşitliği savunduğum için.

Bu çifte standart çok çok önceden başlar. Nerede mi? Ailede… Erkek çocuk doğar emekler, daha adım atmaya başladığında hadi çocuğum göster amcalara. Neyi olduğunu biliyorsunuz. Fotograflarını çeker paylaşım sitelerine koyarlar. Yorumlar gelir. ‘’Heyt bee aslan parçası. Erkek adam oğlum, Yiğidin malı meydandadır…’’  Daha o zamandan cinsiyet ayrıcalığını erkeklere işlemeye başlarlar.

Mesela sünnet ‘’düğünlerini’’ son derece aptalca bulmuşumdur. Abicim sadece rant kapısı. O zaman gelin, kızlara da ilk reglinde kutlama yapalım. Aynı şey var mı bir farkı?

Bazı şeylerin daha temelden aşılanması gerekiyor. Ebeveynlere bu konuda çok iş düşüyor.  Hem kız çocuklarına, hem de erkek çocuklarına öğretilmesi gereken çok şey var.

Örneğin bir kıza öncelikle kendine güvenmeyi öğretmeli aileler. Kendi kendine yetebileceğini, Kıskançlıkla sevginin aynı kefede yer almadığını. Bir erkeğin ondan öncelikli olmadığını ve daima kendisine saygı duyması gerektiğini aşılamalı.

Aslında erkeklere öğretilmesi gerekenler yaz yaz bitmez ama birkaç şeyi yazmak istiyorum. Öncelikle annesinde bir kadın olduğunu hatırlamaları gerekir. Kadınlara saygı duyması gerektiği, sevmenin değer vermeyi gerektirdiği, sahip çıkmayla sahip olmanın arasında dağlar kadar fark olduğu, sadece kendilerini öncelikli sanmamaları gerektiği öğretilmelidir. Tabi çocuklardan önce büyüklerin kendileri içinde bunu öğrenmiş olmaları gerekir. Hani armut dibine düşer derler ya çok doğru. Şu anda çocuklarınızdan gördüğünüz her şey sizlerin meyveleri.

Denmemeli erkeğin elinin kiri, kadının boğazına geçirin ipi… 

YORUMLAR

20 Aralık 2013, 15.04
Konu ve anlatım gayet yerinde ve güzel. Ne diyelim, toplumsal bazı şeyleri değiştirmek hiç kolay değil. 
Bu demek değildir ki olduğu gibi kabullenelim, hiç karşı çıkmayalım. 
Konu en son eğitime kadar gider dayanır gibi geliyor bana. İyimser bakıp, töre cinayetleri, namus cinayetleri tamamen biter temennisinde bulunalım da, dışarıda kahve içilmesi elbet olur bir gün.
Demem o ki ; Daha katedilmesi gereken o kadar çok  yol var ki...:((

NOT: Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdanmısınız'a rakip çıktı sandım başlığı okuyunca  ( :  


20 Aralık 2013, 17.12

Neden kıskançlığı cinsiyet ayrımcılığına kadar götürdünüz? Arkadaşınız gene de bir yolunu bulup sizlerle buluşmaya kadar gelmiş. Kıskançlık tamamen kişinin yapısına uygun olan bir davranış biçimidir. Ona bakarsanız kadınlar erkeklerden daha çok kıskançtır ve evliliğin sonlandırılmasında en etkin rol oynar.

Kıskançlığı hiç bir zaman çok kültürlü çok okumuşlukla bağdaştıramazsınız. Bu bir eğilim, hastalık, ya da akıl dışı duygular diyebilirsiniz.  

20 Aralık 2013, 17.46
Burada anlattığım olay sadece kıskançlık değildi ki. Evet arkadaşım yanımıza gelmişti. Şayet gelebilmesi için yalan söylemişti. (oysa ki normal şartlarda yalan söylenmesini gerektiren bir konu değildi.) Ve bu örnek sadece konuya girişti.
Ayrıca ben yazının hiç bir noktasında kültürlülüğe  ya da dediğiniz gibi  çok okumuşluğa değinmedim. Konuyu bu şekilde anlamış olmanızı, kıskançlık konusundaki hassasiyetiniz olarak algılıyorum. 
Geneli ele alıp genel itibariyle yorumlamaya çalıştım.
20 Aralık 2013, 18.43
Hii ne bu şiddet bu celal Kraliçe:)) Tamam, kız, bağır  o arkadaşının eşine, ben de o zihniyete karşıyım. Arkadaşının kanıksamasının da vardır bir sebebi, bilmiyorum. Adam tam o zihinde, anlıyoruz da, ne bileyim vardır kadının da ya çaresizliği ya da feda edemediği bir konforu. Yalnız sinirle o kadar tuhaf bir karşılaştırmaya gitmişsin ki hasta bir zihniyeti yerden yere vurayım derken karşımıza sünnet düğünü ile genç kızlığa adım atma olayının aynı kutlamaya değer olduğundan dem vurmuşsun. Dem filan değil bayağı demişsin:)
Sünnet düğünü rant mıdır değil midir, bilemem, yani üç beş altın için yapılıyor dersek olayı basite indirmiş oluruz. Sünnet yapıp düğün yapmayanlar da var o ayrı zaten. Doğar doğmaz sünnet olan erkek çocukları da düşünürsek kızların ergenliğe başlangıcı bile sayılmayan ilk mens neden düğünle kutlayanacak onu anlamadım:) Bu, erkek çocuğun yüzündeki ilk sakal(ımsıyı) da kutlayacağız anlamına geliyor gibi bir kıyaslama sonuçta. Büyüyor olmak gibi:) 
Geneldeki düşüncelerine de ancak şunu söyleyebilirim, haklısın, haklısın. Kanıksayanlardan mısınız, sormuşsun; Hayır.
Yine bir kadındır , o erkeği yetiştirmeye imza atan. Bu zihniyette bir  bir nesil yetişmesini yine kadın önleyebilir. Teşekkürler paylaşımın için...
Ataya.
20 Aralık 2013, 21.37
Cinsiyet ayrımının pek çok maddesi ''kıskançlık'' adı altında uygulanıyor da ondan DIGOR. Kadın kıskançlığı boşanmaya sebep olurken erkek kıskançlığı cinayet sebebi oluyor maalesef.O yüzden kadın da kıskanır şemsiyesi altına da girmeyelim:)

Yazarın tesbitlerine katılmakla birlikte eksik olduğu görüşündeyim ayrıca. Mesela aynı ailede büyüyen kız ve erkek çocuklara uygulanan eşitsizlikten daha ayrıntılı bahsedilebilirdi. Sadece sünnet ve regl gibi uç konularda değil çok daha basit konularda ve daha sinsice bilinç altına işleniyor eşitsizlik. Bir annenin sofra hazırlarken devamlı kızından yardım istemesi mesela, çok basit görünüyor ''ne olacak ki'' denebilir ama denmemeli işte. Kız çocuk da oğlan çocuk da aynı derecede ailenin bireyi. O halde eşitsizlik yapılmamalı. Örnekler hayli çoğaltılabilir.

Essato ''konu gelip eğitime dayanır'' demiş. Ben de diyorum ki ''konu gelip kız çocuklarının eğitimine dayanır.'' Eğitilen kız çocukları eğitimli anneler olup yeni neslin eşitlikçi anne-babalarını yetiştireceklerdir.
Saygılar.
21 Aralık 2013, 03.09

   Aslında  hiç hoşlanmadığım  bir  konu bu  kadın- erkek konusu. Bu konudaki geçmiş  yorumlarım   sabıka  kaydımdır.:))  Her  ne kadar düşüncelerimde,  özen  gösterip  objektif olmaya  çalışsamda  cinsiyetim önyargı oluşturuyor maalesef ...

  Kısmen   yazar arkadaşa katılıyor olmakla  beraber, Digor ve Ataya'nın röportaj  tadındaki  yorumlarında,  herbirinin  konuştuğu kameraya onların arkasından   el  sallayarak , yorumlarına katkı ve katılımımı  , aynı karede  görünerek vermiş olurum umarım :))

  Aslında söyleyecek çok  sözüm varda,   tartışmanın fitilini ateşleyen olmak istemiyorum.

  Nikah  masasında   atılan  tekmeyi örf,  regl  dönemini de  zaten  adet  kabul  ediyoruz.:))

  Gelelim sünnet  olayına ..Kutlamaya , düğüne  ne gerek var.Hepsini kaldırıp, olayı  kökünden  halletmeli... !!!

21 Aralık 2013, 03.47
 yeni çağın çocukları çoktan bazı şeyleri aştı bence...Daha önceki bir yorumumda da yazmıştım bizler 30 lu 40 lı hatta 50 li yaşlardaki nesiller yarı Osmanlı Yarı Cumhuriyet çocuklarıyız...

Osmanlı yönümüzle; annelerimiz dizlerini kırmış evlerinde oturmuş,eş ne derse onu yapmış,her türlü kahrı çekmiş,bilir bilmez yarı dinin getirdiği yasaklar denmiş ,yarı erkeklerin ;''Allah bizi ''benden sonra tapılacak varlıklar erkeklerdir'' cümlesiyle kendilerini haşa tanrı ilan edip taş taş üstünde koymamış,yemeğin etlisini,yoğurdun kaymaklısını,evin başköşesini işgal etmiş,hep beklemiş hep ''almıştır''...Sesi güçlü olanlar ses gücüyle,sesi cırtlak olanlar kol gücüyle ....Erkeğin annesi kadar kızın annesi de bu olayı destekler tavır sergilemiştir....Ama gelgelim erkeklerin şiddet eğilimi o kadar fazlalaşmıştır ki kadını sokağa atmalar,parasız bırakmalar,üstüne kuma getirmeler,imam nikahı olunca ''boş ol defol'',mihir de yok para da, haklı haksız dövmeler,aile baskısı,erkeğin ailesinin başlı başına (çok ailede öyle olduğunu sanıyorum)bir dert olması.......kızların ailesinin ;kız çocuğudur yüz vermeye gelmez,eti senin kemiği de senin olsun,al ben yiyemedim sen ye,zaten muzdaripdik kocasından Allah razı olsun(tabi bunlar biraz gerçek biraz gırgır:))..)v.s. uzar gider bu liste.....Kadın ne yapsın!!!!...

Laikliğin gelmesi,erkeklerin yaptıkları hataları birazda olsa görmeleri,kadına belirli ölçülerde haklar tanınması,yasalarda biraz da olsa kadının lehine iyileştirmeler yapılması kadınların biraz nefes almasını ''eh işte!'' sağlamıştır....
Bundan sonraki kadınlar eski yaşamın izleriyle birlikte yenilikleri de sevmişlerdir ama hayata geçirmek o kadar da kolay olmamıştır olmayacaktır....Çok erkek eski düzeni sevmiş vazgeçmek istememiştir...Ama yeni düzenden de istifade etmenin yollarını bulmak lazımdır...Kadının çalışır olması yeni yeni kabul edilmeye başlanmıştır toplumda...Aynen araba kullanması gibi...Kadın çalışsa da kadına para layık görülmemiş,bu seferde ''kocadan para saklanmaz,evin reisi erkektir,en iyisini o bilir,para erkekte olmalıdır,alınan menkul gayrimenkul erkeğin olmalıdır,ayrı gayrı mı vardır ne bilim?neeeeee!!!!!Sanki yeni durum erkeklerin daha da işine mi yaramıştır ne!!!...Erkeğin ekmeğine sanki çikolata sürülmüştür....Sorumluluk maddi yönden ortak ,diğer yönlerden ''kadınsa kadınlığı bilecek'' tavrındadır hala...

Ama sanırım bizden sonraki nesil biraz daha işini biliyor gibi...Çok şey bilmeyip cahil mi kalsak iyiyidi yoksa çok bildik gözümüz açıldı bu seferde her şeyi sorgular hale geldik kurtlarımı çoğalttık bilemiyorum ama...Erkeklerle yaşayacaksanız vereceksiniz..Ne vereceğinizi siz belirleyeceksiniz....Yada paşa paşa gölgesiz kendi hayatınızın başrol oyuncusu olacaksınız.....Seçim size kalmış..
Allah inançlı,vicdanlı,merhametli,insan gibi insanlarla karşılaştırsın da kadın olsun erkek olsun insanca yaşasın/yalım diliyorum.....Kimse kimsenin gözünü oymadan,haklarını çiğnemeden,duracağı yeri bilerek,yeri geldiğinde sus masını,yeri geldiğinde kör olmasını,yeri geldiğinde sağır olmasını bilerek güzel bir yaşam için dua ediyorum tüm insanlığa..Rabbim hidayet versin herkese...Çok kapsamlı bir konu yaz yaz arkası kesilmiyor...Hoşça kalın hoş bırakın  Daha ne diyim ne bilim:)))
21 Aralık 2013, 16.50
bir yazı bir sürü yorum yine aynı sözler beni 1974-75 senelerine götürdü duygu asenanın adam dergisinde başlattığı yazu dizisi bu günde devam ediyo,meseleyi kadınlık erkeklikten  çıkartıp saygıya getirmek için önümüzde bi yığın yıllar var devammm kadın erkek konusunun 100 cü yılı kutlamalarında görüşmek üzere bol kavgalar cinayetler dileğiyle aeo :(
22 Aralık 2013, 10.34

Sağlıksız insanların uyguldadıkları bir baskı,KİŞİ KARŞISINDAKİNİ HER ZAMAN , KENDİSİ GİBİ ZANNEDERMİŞ .

 

22 Aralık 2013, 16.14

 Kişinin başına  en büyük felaket  cahil  oluşundan  dolayı gelir.Cahile laf anlatmak,deveyi  hendekten  atlamaya benzer.Kendine faydası olmayan  cahilin başkasına  faydası olmaz.Kıskanclık fesatlık  hasetlik,arsızlık,yüzsüzlük,hırsızlık, kısacası yazmakla tükenmeyecek  kadar cok olan  buna benzer  her türlü hastalığın  tehşisinin adı cahilliktir.Cahillik cehalet eşittir bilgisizlik.tşkl saygılar
22 Aralık 2013, 17.46

Cinsiyet ayrımcılığı konusunda yorumlar başka söze gerek bırakmamış sanırım. Bu nedenle ben arkadaşınızın evliliğini bazı soruları sorarak gündeme getirmek istiyorum.                      - Büyük olasılıkla iyi eğitimli biri olan arkadaşınız, nasıl bu "anlattığınız gibi olan" adamla evlenmiş olabilir?                                                                                                          - Diyelim ki yanıldı ve evlendi, bu şartlar altında bu evliliği nasıl yürütebiliyor? Burada aklıma iki olasılık geliyor, ya paranın cazibesi, ya da çalışamayacak kadar tembel ve hazırcı bir kişilik yapısı..                                                                                                                           - Kanıksamak dediğimiz acaba nedir? Özgürlüğünü evliliğin çıkarlarına değişmek midir? Yoksa bazı şeyleri ört bas etmek için bir mazeret midir?                                               

 - Bir insan özgürlüğünden nasıl vazgeçebilir?

Ben de bunları düşündüm yazınızı okuduktan sonra. Soruların yanıtlarını  ise arkadaşınızı benden daha iyi tanıdığınız için siz daha doğru verebilirsiniz.

Sevgiler

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın