'Maşa'lık Müessesesi - İnsanımsı ve Nesnemsi-
26 Aralık 2013, 15.12 A- A+ Bazı insanlar diğerlerinden üstün(!) yaratılmışlar, buna giderek inanıyorum. Kimse eşit filan değil bu hayatta, hiç kendimizi kandırmayalım. Bazılarımız insan, bazılarımız insanımsı, bazılarımız da nesnemsi bir şeyleriz. İnsanlarla nesnelerin ortak noktalarından biri; her iki ögenin de kullanılabilir oluşu. İşte bu kullanılabilir olma halleri insanları insanımsı ve nesnemsi yapıyor. Kullanmak için özel beceri/eğitim gerektirmeyen nesneleri kullanmak için akıl çok gerekmez ama nesnemsileri kullanmak için akıl gerek-şart. Tabii bu aklın kendine yontma haline zeka mı demeli bilemiyorum. Ama en azından bir köylü kurnazlığı diyebiliriz. Ve hatta tam da budur diyebiliriz belki... Bu noktada akla iki soru düşebilir; birincisi nesnemsinin/maşanın, ikinci de insanımsının/maşayı ihtiyaç duyanın vasfı. Bana kalırsa; vasıfları ne olursa olsun, her ikisinin de eksik olduğu gün gibi ortadadır. Çünkü; eksik olmayan, doğru düzgün insan ne başka bir el tarafından tutulmaya gelebilir, ne de bir başka elle tutmaya gereksinir.
Güzelce birkaç foto bulup ekleyeyim derken bir yazarın metniyle karşılaştım. Bu tip yarısı alıntı, gerisi Allah'a emanet yazı yazma adetim yoktur gerçi... birazı alıntı, gerisi kendime emanet olsun bu yazım. Yazarın kimliği ve fikriyatı bana pek uzak ama konuyu güzelce özetlemiş. Şimdi o yazıdan konuyla ilgili olan bölümü alıntılıyorum size;
Atalarımız "ağaçtan maşa olmaz" demişler
Maşa olmak için önce en azından demir gibi olacaksın.
Biraz daha kaliteli olmak için bakır gibi olacaksın.
Zengin mangallarında maşa olmak için altın olacaksın.
Maşa deyip de geçmeyin.
Ama maşanın sahibi için hepsinin görevi; sahibinin göze alamadığı közü köreltmektir.
Maşanın işi bittiğinde sahibi, demirden olanını tarihin çöp bidonuna atar.
Altından olanını da altın eritme kazanlarına attıkları gibi, altın maşanın sahibinin değerine göre müzelere kaldırılıp yanına da "filanın altın maşasıydı" diye yazılır.
Şerefin ne olduğunu bilmeyen bir maşa için o ünvan da ona tarih boyunca şeref olarak yeter.
Mahmut Topbaş (27 Ağustos 2013 tarihli yazısından)
Böyle demiş yazar... ehh doğru söze ne denir...
Bu fotoyu görünce eklemeden duramadım "uçan maşa". Her eve/ele lazım, düşünsenize her bir yerlere yetişir prrrrr :)
Bu da tek bir maşanın kifayetsiz kaldığı durumlar için, kürek, süpürge takviyeli işlevsel maşa vs. tablası. Hem çok estetik :)
Evet bitirelim;
Bu ateş, köz tutma gereçleri çeşitlidir malum. Ama hiçbiri de sonsuz güvenilir değildir. Gün olur; o kürek bir başkası tarafından bizzat mezarınızı kazmak için kullanılabilir, gün olur; size hizmet eden güvendiğiniz maşanızın sapını size karşı kullanılmak üzere bir başkasına kaptırıverirsiniz. Bilinçli bir çıkar söz konusu değilse, maşa maşa olduğunun farkında da değildir zaten. Bu farkında olmama hali, sahip gözetme konusunda da aynı şekilde tezahür eder. Ve ancak sahici insanların doğru/gerçek noktasında birbirlerine olan sadakati ve hemfikir olma halleri; kalıcı, saf, temiz ve ihanetsizdir.
İnsan kalın...
YORUMLAR
Hele de bazı değerler söz konusu olunca, mangal yürekli insanlar olduğunu bilmek ferahlatıyor insanı. Maşa ne ki, ateşi elle tutarsın da yanmazsın bazen. Var öyle insanlar, bilirsin:) Son cümleni ve sondaki dileğini ayrıca çok sevdim. Bak, şimdi durduk yerde seni de sevdim, n'olacak:)
Ataya
Maşalar işlevselliği son derece önemli eşyalardandır Cezbe. Zaten sözlük anlamında da sakıncalı işlerde biri tarafından araç olarak kullanılır diyor :) Okuduğum yazılara az çok fikir beyan etmeye çabalayan biri olarak bu manidar yazını çok pis fena beğenmiş olup minicik bir suskunluk eklemek istiyorum kendi adıma. Bazen susarım siz çok anlattım sayın lütfen :P
Nokta atışı saydığım son sözün için küçümencik bir katkı olsun benden…
İnsan yani taksonomik adıyla homo sapiens Latince de ‘’akıllı insan’’ veya ‘’bilen insan’’ olarak tanımlanıyor. Tasavvuf’ta ise aklını bile bırakıp aşkıyla her yeri aşan, ondan sonra gene dönüp halka hizmet eden olarak açıklıyorlar. O seviyeye çıkılır mı bilmem ama en azından kelime manasıyla insan olmaya gayret etmek lazım diyorum. Cemalnur Sargut’un bir sözü aklımda. Hayvanı Adem’den ayıran edeptir demişti. Çok hoşuma gitmişti bu sözü. Zor meziyettir insan kalabilmek… Aklıma geldi ben de bloğunun vasıtasıyla paylaşayım dedim :) yazdım gitti.
Ataya arkadaşıma da seslenmesem çatlarım. Sözde sustum siz çok anlayın dedim pehh :)
Atayaaaa ateşi elle tutmak yürek ister arkadaşım ve maalesef o yürek herkeste yok. Güzel tespitti tebrikler. Cezbe’yi durduk yere sevme yaa pis, kaka, öykkkk o çünkü :) sevme ya onu sevme
Bir de, maşaların da bunları bir an önce, azıcık olsun idrak edebilmelerini diliyorum.
Sevgiler
Ataya çabuk blog yaz acayip yorum yapasim var..Estim e hadi :))
Istanbul'dan saygilar , sevgiler :pPp ( Cezbem hihihi )
Ben Blog yazmasam da.. yorum yapmasam da..siz beni yinede severmisiniz ki acaba, maşaniz olayim, köleniz olayim, günah keciniz olayim ki beni sevin nolur :pPp
lakin ben maşa kullanmaya karşıyım,osmanlı tokadımı tercih ediyorum.daha kuvvetli bir etki bırakıyor :))
saygılarımla...
''Attım bir çamur tutmadı, Cumhuriyet yazısına da bulaştım amacıma orada da ulaşamadım, cevap vermemek bir yana yazı konusuna saygıyla kimseye yazılmaması da rica edilmişken üstelik, uyuldu da buna sağ olsunlar. Bir yerde tartışma çıktı orada kusayım kinimi dedin ama olmadı çünkü link verilerek sana sunuldu gözler önünde (ki net olarak herkese sunuldu), şimdi ne yapmalıyım, ''sen o kitabı okumazdın öyle düşünmesen'' diye geçiştireyim dedin değil mi? '' Komiksin işte bu noktada. Çocuklar bile güler sana. Desteksiz attın o iddiayı, net net sunuldu sana linkler , ben öyle anlamıştım da diyemedin, anlıyorum seni. Neredeyse ''ne okuyorsan O' sun'' demeye getirmişsin. Her şeyi okuyabilirsin, korkma hem, geliştiren bir şeydir bu.
Faşist diktatör kısmında da kıvırmışsın lafı ayrıca. Bir yerden sızmak, bir kavgada ben de laf atayım demek işte trollük. Sen anladım ki kötü niyetli birisin. Sen anladım ki, konuşulmak istiyorsun, seni yok sayıyorum bu son yaptıklarından sonra.
Adım çok değerli benim, sakın anma buralarda, yakışmıyor yazdıklarının arasında! Hani yine de aklından geçecek olursa, rumuzumu kullanabilirsin; Gizlikoza bir rumuzdur ve benimdir. Sen hani yan rumuzlarınla sataşırdın ya kaçak savaşırken birilerine, Mirza olduğu sonradan anlaşılmıştı, öyle de değil bu, altında imzam hep vardır!
Ataya.
Vallahi Mirza78 yorumunu üç kez okudum “acaba içinde yapıcı fikirler var mı?” diye..Ama maalesef bulamadım. Üstelik sadece eleştiri olsun diye yazıldığı belli olan yorumunda üçüncü paragraftaki maşa olmak için gerektiğini ileri sürdüğün “Bilinçsizlik hali” ile dördüncü paragraftaki tam bir bilinç gerektiren “gönüllülük” durumu birbirine taban tabana zıt durumlar. Ayrıca maşa sahipleri tam da senin ilk paragrafta söylediğin gibi “inanç sahiplerini” inançlarını sömürerek onların iyi bir iş yaptıklarına inandırarak kullanırlar.
Yorumunun son iki paragrafı ise artık yorum olmaktan çıkmış tamamen yazarın kişiliğine yönelik öfkeni dile getirdiğin mesnetsiz iftira boyutuna varan sözcüklerden oluşuyor. Üstelik bu son iki paragrafı yazara “tahammül dersi” vererek bitiriyorsun. Aman Mirza78 önce sen tahammüllü olmayı öğren, okuduğun bir blog üzerine yazarına öfke dolu sözcükler yöneltmeyi bırak, sonra bunu başkalarından talep edersin!! Selametle.
Önceki yazı ile ilgili tahmini bilgim CeZbE'nin Atatürk hakkında yazdığı blogudur Mirza. Ve yoruma kapalı yazılan o yazıya ben sonuna kadar tüm yüreğimle katılıyorum. Ben burada başka tartışmalı yazı okumadım. Belki yoğun iş temposu ile ilgili zaman zaman koptuğum anlara denk gelmiştir. O Yazı hakkında burada konuşmak hem blog kurallarına aykırı satırlar yazmamıza, hem de kendime verdiğim bir söze sadık kalamayacağım için uygun değil. Olumsuz duygular ve öc almak amacıyla bir yazının altındaki tartışmalar başka bir yazı altında sürdürülmemelidir. Geçmişte ben de bu oyuna geldim ve oyuna geldiğim için üzüldüm. Bu nedenle size burada "sadece bu yazı hakkında konuşalım, konuşurken de yazarı değil yazıyı eleştirelim" diyorum. Yoksa blog, blog olmaktan çıkarak" bu sütunlar kan davası" platformuna dönüşüyor. Ayrıca siz eğitimli bir insansınız Mirza, kişisel hakaret ve adölesan duygularıyla yönetilen davranışlar size yakışmaz, bana yakışmaz, kimseye yakışmaz.
Evet bu konuya ilişkin son sözümdür.Başka da söz söylemeye ve konuyu daha çok uzatmaya niyetim yok. Blog camiasına sevgi ve saygı ile.