gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Boş çerçeveden görebilmek

03 Ocak 2014, 12.07
A- A+

Çok sevdiğim halde zıkkıma dönüşen aktivitelerim vardır. Bunlar deniz, havuz özellikle de bu gibi mevsimlerde termal tesisler. Uygun zaman gelsin de gideyim diye can atarım. Ama ne zaman gitsem her defasında burnumdan geliyor desem, sanırım abartmış olmam. Neden mi?

Sabah uykudan uyandığım anda güne çerçevelerim ya da lenslerim olmadan başlayabilmeyi çok isterdim. Hatta onlar olmadan yaşamanın nasıl bir şey olduğunu unuttum.  Geceden, gözlüğü olmadık bir yere bıraktıysam yandım demektir. Saatlerce flu bakışlarla gözlük aramak en büyük işkencem.

Şimdi konumuza dönelim. Tatillerden konuyu açmıştım. Öyle değil mi? Gelin bu anlatıma sizi de davet edeyim. Benimle birlikte ufak bir gezintiye çıkın. (ama aynen benim gördüğüm gibi) Konuya, en yakın zamanda gittiğim termalden başlayalım.

Her kış ailecek gittiğimiz termal tesisteyiz. İlk gün tam bir yorgunluk, anca eşyaları yerleştir, yemek ye filan derken akşam oluverir. Buraya gelmişken, yorgunluğu atmanın en güzel yolu hamamdır. İşte kabus başlıyor. Mayomuz, bornozumuz, kesemiz vs… tamam, hazırız. Artık çıkabiliriz. 1. Aşama; camların ne kadar iyi olursa olsun, hamamdaki buhara yenik düşer. 2. Aşama; önünü bile net göremediğin halde, bütün bayanlar tipik vücut yapısıyla annene benzer. 3. Aşama; ne olursa olsun annenin yanından ayrılma!.

Ohhh sıcacık sular dökünülür, keseler yapılır. Bebek gibi olur çıkarsın. Sen sularla boğuşurken, her sene aynı simalarla karşılaşan annen muhabbete başlayıp senden uzaklaşmışsa eğer, tek başına kaldın demektir. Uzaklaşmak dediysem, 1 metre bile gittiyse bu çok demektir. Çünkü artık diğer bayanlardan farkı yoktur. Ayırt etmek oldukça zorlaşır. Pür dikkat kesilir, tüm bayanları incelemeye başlarım. Ihh bu annem olamaz, ıhh bu zayıf, ıhh bizim köyden değil fıkrası gibi…

Dedim ya tipik Türk bayanları, hepsi armut vücutlu, orta boylu, genellikle de kilolarını saklasın diye siyah mayo giyerler. Ta ki o sana seslenene kadar, sen onu imkanı yok bulamazsın. Buhar odalarını filan hiç hesaba katmıyorum. 

Artık epey terledik, hamamdan çıkıp denize doğru gidelim. Hem de yazı yaad etmiş oluruz. Ne güzeldir güneş, kum, deniz üçgeni.  Bir tane adam akıllı deniz gözlüğü bulamamışımdır. O kadar, camlarını deniz suyuyla siler, koca kafama geçirip su almamasına uğraşsam da, mutlaka sağından solundan bir taraflarından su geçirir o meret içine. Yani lenslerimi takayım da, şöyle güzel güzel yüzeyim önümü göreyim yok. Hatta bir keresinde böyle idare edeyim deyip, içeri giren sulara aldırış etmemiştim. Lanet olası lensler gözüme yapışmış. Saatlerce solisyonlar döktüm, ağladım ettim, artık gözümü çıkarmama ramak kala zor zar kurtulmuştum. Neyse , anlaşıldığı üzere sulu yerlerde lens olayı da yaş.

Denizde açılmayı severim. Öyle vık vık kıyıda konserve gibi bütünleşmiş kalabalıktan hoşlanmam. Bir de paletlerle açıldıysam, imkanı yok bana baksanız da, kıyadan göremezsiniz. Yahu saftirik zaten yarı körsün senin neyine uzaklaşmak deseniz de alınmam. Ama lütfen, yakın görüşüme laf yok. Bir tek o iyidir. :D Bazen diyorum, iyi ki okyanusa kıyısı olan bir ülke değiliz. Düşünsenize köpek balığı  burnumun dibine kadar gelmedikçe göremem. Ha tabi öyle bir durumda görsen ne olur görmesen ne olur? Orası da ayrı tabi. Neyse bu gidişin bir de dönüşü oluyor. Alakasız bir kıyıdan çıkıp, terlikleri bıraktığım yeri bulmam epey bir zamanımı alabiliyor.

Bir de yazın güneş ne kavurucu olur. Denize gir çık yaparken bir gram krem kalmaz üzerinizde. Hele birde peynir gibiyseniz, tavuk gibi kızarmanız şaşırtıcı olmayacaktır.  Hatta bir keresinde kremlendiğimi sanıp güneşte gezinirken, ayaklarımın üzerine krem sürmeyi unutmuşum. Akşama doğru bana ait hissetmediğim ancak beni taşımak zorunda olan ayaklarım öyle bir şişmişti ki, penguen gibi eve varana kadar akla karayı seçmiştim. Neyse bu tarz güneş kazaları zaten başlı başına bir blog konusu.

Eskiden herkes benim gibi görüyor zannederdim. Tabi bu kadar kötü değildi görüşüm. Boyum uzun diye okulda hep en arka sıralarda oturmuşumdur. Hatta göremediğimi ilk o zamanlar keşfettim. Yanımda kelimenin tam anlamıyla inek bir kız otururdu. O yazılanları tahtadan bense onun defterine bakarak geçirirdim. Hatta öküz nesini kıskanıyorsa, defterini eliyle kapatmaya çalışırdı, yazdıklarını görmeyeyim diye. Sonra başkasının yanına filan geçtim ama… o inek kız acı gerçeğimi ortaya çıkarmıştı.

İnatla gözlük takmadım. Epeyce bir süre yarı net, yarı fluu idare ettim. Tabi numaralar ilerledikçe kaçınılmaz sona yaklaşıyordum.

O yıllarda birde millet görmediğimi bilmez, sokakta yolda izde karşılaştığım tanıdıklarım, aman kendini beğenmiş gördüğü halde selam vermez yaftasını yapıştırırdı. Babamı bile uzaktan tanımadığım zamanlarım olmuştur. (boynu bükük smile ve smile Resmi )

Yıllar ilerledikçe, teknoloji de gelişti. Lazer furyası çıktı. Ama nedense 3 göz doktorundan 2’ si genellikle gözlüklü. Farklı doktorlara gidip, şu işi araştırayım dedim. Kimisi jaws gibi atladı. Şahane olur bilmem ne. Tamam da o zaman yakanda neden gözlük taşıyorsun? Sorusu geldi hep aklıma. Tırsağım, birazda cesaretim yok. Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak var. Anlayacağınız ameliyattan vazgeçtim.

Burada 101 oynuyorum bir gün. Anam zaten taşlar minicik. Süreyi de yapmışım 30+50. Masaya gelen her oyuncu süreyi 20+20 yap gelelim diyor. Çık git kardeşim yapmıyorum işte. Bilgisayar yardımsız oyunda nasıl yetişeyim ben. Zaten şaşı olmayayım diye gayret gösteriyorum. Görmekte zorluk çekiyorum işinize gelirse dedim. İçlerinden biri ‘’tamam teyze, baştan söylesene’’ dedi. Bende hiç bozuntuya vermedim :D  Boşuna dememişler tok açın halinden anlamaz. Bendeki de böyle bir durum işte. Baktım bu oyun bana göre değil. En güzeli banko oynamak. Taşlarda kuş gözü gibi kocaman. Oyunumu bulmuştum artık.

Cidden çok merak ediyorum. Acaba sabah kalktığımda, gözlerimi açıp her şeyi ve her yeri net görebileceğim günleri görebilecek miyim?

YORUMLAR

03 Ocak 2014, 12.16
bazen hiç görmeseydim dediğimiz anlar olur.yüreğiniz net görüyor çerçeveden bakmaya üzülmeyin .yazınız güzel
03 Ocak 2014, 12.47
"2. Aşama; önünü bile net göremediğin halde, bütün bayanlar tipik vücut yapısıyla annene benzer. "

Ya ne güldüm buna, yıllar önce başıma benzer bir olay gelmişti benimde. 7-8 sene öncesi hemen hemen, bayram arifesi şehrin en büyük pazarında; kurban bayramı ya aklımızda domates, biber, soğan tarzı ürünler almak var.

Annem tutturdu yelek alacakmış kendine, anam diyorum evde yelek koleksiyonun var, yok illa alacam derdinde. Girdik giyim bölümüne ben arkada koyun gibi annemin sırtından takip ediyorum. Üzerinde yine bordo bir yelek, armut vücuduna tam oturmuş; hacı yatmaz gibi aynen. İlerliyorum peşinden ara sokağa girdi bende girdim, en son " anne yeter artık nereye gidiyorsun" dediğimi hatırlıyorum. Hatun döndü ve baktım benim annem değilmiş. Teyze sen benim annem değilsin dedim.

Yaşımda minnik o zamanlar, yorulmuşum boynumda bükük teyze beni öksüz falan sandı. Gel olum kıyamam ben falan demeye başladı, yok teyze annemi kaybettim bulmam gerek falan derken başladım o mahşeri kalabalıkta aramaya. 

Yok aramayacağım ama annem çantasını almadığı için kasa bende kadının yanında 5 kuruş para yok. Otobüse para lazım, ayrıca alışveriş yapmakta lazım. Yukarı aşağı, sağa sola derken o gün 2 saat aradım annemi. En son yelek satanların kısmına bakınca annemi gördüm. Nasıl bıraktıysam hala öyle bakıyor garibim. Sinirlendim, tırstım çokça başladım söylenmeye; zaten biz erkeklerin poposu bir annelerine kalkıyor onu anladım.

Bu hikaye mutlu sonla bitti. Sonunda annem yeleğine, ben anneme kavuştum.

Not: Kalabalık ortamlarda annenizin üzerine bariz bir işaret kondurun. Yoksa sırtından bakılınca tüm anneler aynı, kaybetmeniz an sürmüyor.

 Aynı olay askerlik döneminde oluyor, bodyinle konuşuyorsun ve 1 saniye içinde arkasını dönünce o sürü içinde bulman imkansız bir hal alıyor. Mantıksal varsayımla tüm anneler askerdir ve hepsi aynı kamuflajı giyer demek pek yanlış olmaz gibi gibi.

03 Ocak 2014, 13.04

Artık teknoloji çok ilerledi ve  hekimlerimiz lazer konusunda çok deneyimlendiler. Biz büyük oğluma yaptırdık, çok da memnunuz. Artık kendisine gelen futbol, tenis toplarını gözlüksüz görüyor, boşa tekme, raket sallamıyor. Bir iki kere top yüzündeki gözlüğü kırmış yüzünde kesikler oluşmuştu ondan sonra bu kararı verdik. Size de öneriyoruz. Hatta ben artık yakını iyi göremiyorum diye yakını düzelten uygulama ve teknolojileri araştırmaya başladım. kendinize işkence etmeyin lütfen biraz cesaret.

Blogunuzun "su" içeren bölümleri bana yazı özletti. Kendimi sizin gibi denize açılmış hayal ettim bir an. Psikiyatristler bunun (deniz ve su sevgisinin) intra uterin hayattan kalma bir duygu olduğunu söylüyorlar. Yani suda, anne karnında iken (orada da suyun içindeyiz) duyumsanan rahatlık ve huzur duygusunu hatırladığımızı söylüyorlar. Ancak havlu, krem, şapka, gözlük,terlik derken bu işin işkenceye dönüştüğü kesin. Ama şu anda o işkenceye de razıyım. Ama nerde? daha çoook var.

03 Ocak 2014, 14.21
Çok tatlı anlatılmış bir yazı okudum. SEN'i anlatan yazıları seviyorum demek ki ben. Arkasında insan yatan, etkilenen, ağlayan, şaşıran, komikleşen, üzülen insan yazılarından biri olarak sevdim yazını ve anlatım şeklini Buzlar_Kraliçesi. 
Şey diyecektim ben de, o deniz havuz gözlüklerinin buğulanmaması için teknik şu; Shh karşında dalgıç kız var bak ciddiye al bu önerisini:)) 
Tüküreceksin pçuk puçkk diye böyle. Parmağınla yayacaksın o tükürüğü cama, sonra takacaksın bak buharlaşıyor mu:)) Vallahi bak dene, biz dalmadan önce tükürüyorduk hep. Bunu hoca gösterince tabii önce, bir de kendi tükürüğüyle benim gözlüğe yapınca ııyyy iğrenmiş ve gizliden yıkamıştım:) 
Ben de çok güldüm anneni bulamadığın yerlere, sen acı çekiyor olsan bile:))) 
Duk'ün son önermesine de güldüm, ''bütün askerler aynı giyer kamuflaj, bütün anneler de yelek giyer. Yelek bir kamuflaj maddesidir o zaman.'' diye bir çıkarım da yapabiliriz:)) E doğruu:)
Sevgiler ve teşekkürler yazı için.
AtayaG.
03 Ocak 2014, 14.35

Davetinize icabet ettik,  gerçekten yazdıklarınızla an ve  an yaşatmışsınız: ) Gülümseten bir blog olmuş.  Yazınızı okurken  benimde  gözümde  yiğenimle bir diyalaoğum canladı. Annemde kaplıca tesislerini çok sevdiğinden istanbula yakın  tatil sitesinden bir dönem satın almıştık. Ben hiç sevmediğimden  zoraki bir iki defa gittim.

Bir gün geri dönmem lazım annem havuzda,  havuz sadece kadınlara ait olduğundan  ufak yiğenime git annaneni çağır, dayımın acil gitmesi lazımmış de…Bi on  dakika sonra geri geldi, yiğenimim dediği aynen şu; ya dayı annanemi  bulamadım,  bütün kadınlar annaneme     benziyor : )) O zaman biraz kızmıştım nasıl bulamadın diye, şimdi sizin bu yazınızı okuduğum zaman  anladım ki çoçuk haklıyımış :)

Her şeyi net görebilmen dileğimle…

Emek verip zaman ayırdığın ve gülümsettiğin  bu yazı için teşekkürler.

 

03 Ocak 2014, 15.22
Ben bayildim, anlatima..Insan böylemi güzel anlatir..Keyifle okudum, gülümsedim, taktir ettim..Bir baskasinin, baska görüs acisiyla anlatacagi olaylari kisa görüs mesafeli lakin coook genis görüs acisiyla almaniz cok hosuma gitti..Iyi yillar..
03 Ocak 2014, 17.25
    :)))) Ne güzel ne güzel ne güzel bir yazıydı.Kendime ne çok benzettim sizi.Sakarlıkları ve potlarıyla nam salmış bir insan olduğumu her tanıyan bilir.Hadi sizin en azından göz bozukluğunuz sebebiyle hoş görülme şansınız var.Yaptığım onca edepsizliğin yanı sıra gözlerim de gayet iyi görüyor.Buna rağmen yanımdaki insanı(anne,baba, sevgili,arkadaş,her kim olursa yürürken bile kaybedebilirim.Babam kalabalıklarda hala elimden tutuyor o derece yani...)
  
   İşten eve her gelişimde annem: "Bugün okulda bir şey oldu mu" diye soruyor :((( Günün nasıl geçti değilde,bugün bir şey oldu mu?? Ne acı...:(((

   Bir de yazınızı okurken bir an düşündüm...Acaba her şeyi net görmemek bazen  iyi olabilir mi?? Kim bilir!!!

   Son derece keyifli bir yazıydı.Sevgilerimle...
03 Ocak 2014, 19.25

    Evet bence de çok hoş bir yazı olmuş, uzağı görme sorunu 40 lı yaşlarda sona eriyor , yakını görme sorunu başlıyor kraliçe haber vereyim . Bu daha az sorun gibi dursa da okurken zorluk çıkarıyor ...Benzer sorunları bende yaşıyorum. Dert etmeyin sonuçta görmeye değer olanları bir kalp gözüyle görüyoruz nasılsa .

   Ellerinize yüreğinize sağlık, gülümsedim ,eğlendim , yanınızdaydım ...

03 Ocak 2014, 23.51
Görmeyen biri bu kadar yazmış:))  Birde görseniz nasıl olacaktı? Merak ediyorum:)))Göz  hakikaten başlı başına önemli bir organ..Geçmiş olsun..Ablamda var aynı sorun..Lensleri çıkardı mı dünyası kararıyor...Ama geçen gün göz doktoru TV programına konuk oldu..Tesadüfen dinledim biraz....Lenslerin çeşitleri olduğunu biliyorsunuzdur...Gözde uzun süre kalabilen,gece çıkarmak zorunda olmadığınız lens çeşitleri varmış....Tercih tabi ki size kalmış...Geçmiş olsun diyorum tekrar....Ama yazı çok hoş olmuş...Bizden biri gibi...Hoş çakalın Hoş bırakın.:) Şimdiki gibi..
04 Ocak 2014, 02.53
Net goren kalp gozunuze saglik cok hos bir  yazi olmus,  bahsi gecen sorunlarim olmadi acikcasi rahmetli babanneme cekmisim  gps  sim iyi:)), oyuzden hic bu sekil dusunmemistim  goren gozlerim bunu gormemis sayenizde   gordum,  ailemde  60 yas altinda  gozluk takan olmadi ve bu tur  sorunlar hic dile gelmedi cevremdede yok, benim gozlerim arada   biraz batiyor  ama uykusuzluktan, bak simdii  neler neler dusundurdunuz bana cok guzel gercekten durumunuz degil elbette yaziniz cok guzel cunki  bakmadigim bir bakis acisi, gormedigim bir durum hakkinda bayagi bilgi sahibi oldum sayenizde, hem size hemde yorumlarla   bakis  acimi degistiren tum arkadaslara tesekkur ediyorum yureklerinize saglik. dermansiz dert vermesin yaradan , derdin yaninda dermaninida versin insallah, uyandiginizda net gorrebilmeyi nasip etsin sevgilersmile Resmi.
04 Ocak 2014, 17.02
Gonlunuz net goruyorya gerisi bos .Beterin beteri var ya hic goremeseydiniz.Halinize sukredin.Siz en azindan aclarin halinden anlayabiliyorsanizki durum bunu gosteriyor.Gerisi sorun degil.Hosbir yazi ilgiyle okudum.Devaminida iaterim.Mesela tamamen herseyi gormeye basladiginizda neler yapmak isterdiniz ...
04 Ocak 2014, 21.22

İşte bunu seviyorum. Hiç tanımadığım insanların yazılarımı okuyup, kendinden bir şeyler bulmasını, okurken kendilerinde anımsadıklarını kaleme döküp, yorumlarıyla yazıma tat katmalarını. Hiç tanımadıkları halde güzel dileklerde bulunmalarını… Çok teşekkür ederim. Keyifli bulunan yazıma, lezzetli yorumlarınızla katkıda bulundunuz.

Bu arada bir süre önce, ‘’umut ışığı’’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Kanser hastası ve zor durumda olan bir babaya ve ailesine küçükte olsa umut ışığı olalım istemiştim. Kendisi 5  gün önce maalesef vefat etmiştir. Öncelikle bu yazımın yayınlanmasına izin veren gmsnn’ ye ve azımsanmayacak ölçüde yardımda bulunan gamyun blog portalın yardımsever okuyucularına teşekkürü bir borç bilirim.

Yorumumu, Allah kimseye dermansız dert verip, çare aratmasın diyerek tamamlamak istiyorum.

Sevgiyle ve sağlıkla kalın…

06 Ocak 2014, 16.36
Eğlenerek okudum muhteşem sevgiler:))
05 Eylül 2015, 01.32
az görmek hiç görmemekten ıyıdır yanılmıyorsam şukur duaların en büyügüdür bunada çok şükür demelıydın yakınacagına
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın