gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İNATTA BİR MURATMIŞ

27 Ocak 2014, 01.03
A- A+

               İnatçılığın bu kadar değerli olduğunu bilmezdim taa ki yaşayıncaya kadar. Sene 1997  2. atandığım ilde  bir köy okulu .Bilirsiniz bir çok şey eksiktir ve varmış gibi çalışır ayak yalın, baş kabak bir halde öğretmenler. 

 

              Okulun spor kulübü öğretmeni hastalanmış raporlu (doğum izninde ) .Okulun voleybol takımı müsabakalara gidecek . Beni görevlendirdi müdür.’’Ne anlarım ben voleyboldan basketbol olsaydı tamam ‘’ desem de ‘’Siz gidecekesiniz hocam itiraz yok. ‘’ Henüz üç  yıllığım , sesimi daha fazla yükseltemedim . Tarih saat verdi müdür .O gün hazırlandık .Okuldan çocukları aldım ilçe 10 km uzaklıkta. Neyle gitcez araba yok . Bir kamyon geçiyordu durdurdum .Bizi stadyuma götür dedim .Kabul etti adamcağız .Bindik kamyonun arkasına gittik stadyuma ama içimiz dışımıza çıktı zaten .(ha sahi şimdi kamyonetle falan yük taşımak yasak, o zamanlar değildi , köye de limuzin gelmezdi pek J).

 

   Stadyumda bir kalabalık; seyirciler ,okullarını desteklemek için gelen öğrenciler,okul takımları ;daha acısı herkesin üstü başı yepyeni formalar .bizse dökülüyoruz.

 

    Takımlar karşılaşmaya başladı .İlk olarak ilçenin gözde okullarından biri ,  bir köy okulu  ile karşılaştı.Gözde okul çok az farkla aldı.Sonra başkası derken bize sıra geldi.Karşılaşma başlayıncaya kadar ben bizim takımın durumundan bi haber.

   

     Karşılaşma başladığı anda daha bizimkiler sayı yedi.Anlamıştım niye beni gönderdiklerini ama artık iş başa düşmüştü.Karşılaşma sırasında okuldan bir arkadaşımla da karşılaştık .Allah’ın belası Akif  .’’Ya arkadaş bunlara hiç mi top vermediniz ,baksana top ellerine hiç denk gelmiyor .‘’En çok o eğlendi .Kahkahalarla gülmediğinde yüzüme bakıp bakıp müstehzi bir gülüş dudaklarında …İçinden kahkaha attığını hissediyordum.Resmen rezil olmuştuk.İşe bakın ki çocuklar çok eğlenmişlerdi.Gayette mutluydular.Stadyumdan çıktık .Köye ziraatin cipiyle döndük.Acıdılar bize, onlarında keşif işi varmış köyde getirdiler.Cipte bizim keçiler tezahurat yapıyor ‘’YENİLDİKKK YENİLDİKK ‘’diye bağırıyorlardı.Sanırım bu takımın kazanmasını isteyen bir bendim.

      Okula geldik . Öğretmenler odasının pencerisinden şaşkın bakışlar bizi izliyor ve bizimkiler hala aynı tezahüratı yapıyorlar .Odaya suratım iki karış girdim. ‘’Eee ‘’ Eesi yenildik.’’ ‘’Ya çocukların bağırışları.’’ ‘’Dinleyin dedim .‘’ ‘’YENİLDİK YENİLDİK ‘’

Müdür bey:’’Hay Allah bende yendik diye bağırışıyor sandımdı.’’Sustum sanki bilmiyorlar takımın durumunu.

       Sonradan söyledi bir arkadaş Milli Eğitim müsabakalara takım isteyince bir hafta önce seçilen öğrenciler gönderiliyormuş.Eve geldim düşündüm ‘’Okulda bir takım kurarsam başarır mıyım diye.basketbol biraz oynamıştım ,oda öylesineydi .Ben jimnastik çalışmıştım okulda ama voleybolü hiç bilmiyordum.Basketboluda on atıştan birini denk getirecek kadar. Sonuçta kurulacak her hangi bir takımda yetkin bir öğretici olamayacaktım. Akif ‘i aradım .

       Sakın gülme ama ben seneye voleybol takımını kurup çalıştıracağım dedim.Zor dedi sen ne anlarsın ki voleyboldan .Sen yardım edersin dedim .Ederim , ama yine de zor .

       Karar vermiştim okulda voleybol takımı kurup çalıştıracaktım.Bahar aylarıydı bu sene için geçti ama seneye ve sonraki seneye çalışırsak bu iş olur diye düşündüm.

       Saat 15:30 da okulda işim bitiyordu. Sonrasında Akif ‘in çalışması saat 16.00da başlıyordu. Önce izlerim sonra da çalışmalara katılırım , bu konuda kendimi yetiştiririm diye düşündüm.Köy arabaları saat 16 da okulun önünden geçiyordu Akif in okulu ise 15 dakka uzaklıktaydı.Onlarda ancak başlarlardı çalışmaya . Sonuçta yemekti az dinlenmeydi falan değil mi diye içimden geçirerek , bunu Akif e açtım .‘’Olur’’ dedi sağolsun. Mikrop olsa da

J

                Daha o hafta çalışmaları izlemeye gittim.Eve ancak akşam karanlığında dönüyordum.Yorucuydu , ancak insan istekle ve azimle başlayınca bunu pekte umursamıyor.Her gün düzenli çalışmıyorlardı.haftanın üç günü birer gün arayla çalışıyorlardı.Pazartesi ,çarşamba ve cuma günleri…

              İzlemek yeterli değildi , çalışmalara bir öğrenci gibi katılmaya başladım sonraları ..,tabii bu daha da yorucu oluyor.Eve suyu sıkılmış limon gibi dönmeye başlayınca evdekiler söylenmeye başladılar.Anlattım olayı,ilk ziraat mühendisi olan abim söylendi ,sonra annem , sonra diğerleri ‘’Akşam karanlığında geliyorsun, köy yollarında bir başına bir genç kız, sana ziraat mühendisliğini seç demiştim , dik kafalı ,daha bilmem neler neler.Bizim abimle ilk sürtüşmelerimiz tercihlerde olmuştu.Onun istediği gibi bir iş seçmemiştim .Arada dalga geçerdi, kazandığım parayla, öğretmenliğin şartlarıyla falan.Bende altta kalmazdım hani , bitki yetiştirmekle , çocuk yetiştirmenin farklılığından bahsediyordum. Beyinlere verilen emeğin faziletlerini anlatırdım ‘’Biz geleceğe hükmediyoruz ,sizin hükmünüz hasat mevsimi bitiyor vs..’’

         Aslında laf aramızda ,oldukça fit olmuştum çalışmalar sonrasında ve cidden kendimi de harika hissediyordum (Bak yine canım çekti voleybol mu oynasam ne ? J)

Yaz sezonunu kapatırken okul müdürümüze seneye spor kulübüyle ilgileneceğimi ve voleybol takımını çalıştıracağımı söyledim .Ona göre hazırlıklı olsun diye ,aklımca.

        Ertesi eğitim – öğretim yılında öğrencileri seçtim, takımı hazırlamak için program ve plan hazırladım idareye teslim ettim.Öğrenci velilerinden izin aldık, çalışma saatlerini bildirdim ,derken biz başladık çalışmalara.Çalışmaya oldukça kalabalık bir grupla başladım eleme yaparak en iyileri seçme şansım olsun diye. 4.,5.,6. sınıflardan seçtim öğrencileri .Gerçi bunları eleştirenler oldu  - neden 7. sınıflardan almıyorsun yok işte kalabalık bir grupla başlıyorsun ,eleyince velilerle sorun yaşarsın ıvır zıvır dırdır vs…takmadım duymadım bunları,Hep bildiğim gibi yaparım nedense burnum sürtmeden de pek vazgeçmem inadımdan .Gerçi bugüne kadar olanları ,yaşananları düşününce, inadın sebat etme noktasında değerli olduğunu düşünüyorum.Eee bazen de saçmalıyor insan tabii.O zamanda bu durum deneyim oluyor insan hayatında ve duracağınız noktayı görüyorsunuz önceden.

     Ben böyle yazmaya devam edersem bu anım, kitap kalınlığında olacak gibi J). Kısaltayım en iyisi özet yapmak… ,ama pek tadı kalmayacak ki bunu yaparsam L.

      Bütün sene çalıştık ben bu arada Akif in çalışmalarına yine katılıyorum .Programımı hafta sonuna ayarladım, hafta içi çalışıyorum, hafta sonu ise antrenörlük yapıyorum.Dehşet tat almaya başlamışım, hırs,hedef koyma,çocukların motivasyonu ,bağırış çağırış arasında çalışmalar… ,yaşıyormuşum ya . Şimdi gözümün önünde canlanıyor ,müthiş tat aldığımı hatırlıyorum.Sporu bu yüzden çok severim.Çok şey kazandırıyor insana.

       Sene sonuna hazırlanmak forma hazırlamak gerekiyordu.Müdür bey paramız yok dedi.Eve geldim düşün taşın , bir yol ara derken abimin iş yerine bir gideyim dedim.Herkesi tanıyordum ve güzel de iletişimimiz vardı ,belki yardım ederlerdi .Daireye girdim N.. abla hemen seslendi gelsene bir buraya. Gittim nasılsınlı laflar sonunda olayı anlattım.EE ne yapacaksın dedi.O sırada boş bir sandalyeyi aldım ve kapının önüne oturdum .Tam oturdum biri geldi daireden di oda.Hemen elimi açtım ‘’Rabbim ne muradınız varsa versin …’’dedim elimi uzattım.Cebine elini soktu bin lira çıkardı , o zamanlar kağıt paraydı hatırlarsanız .Daha çok verin daha çok muradınız olsun deyiverdim ama elime konanı alıp hemen bir yana koyuyordum.İşi gırgır şamata yapmaya çalışıyordum. Bayağı bir para toplanmıştım ama daha önemlisi el açmayı öğrenmiştim.Ertesi gün kahvehanelere gidecektik müdürümüzle.

       Gittik güzelde karşıladılar nazik.Ancak söyledikleri çayı içip gidelim diye de gözümüze bakıyorlardı.Müdür bey anlattı ‘’İşte takımdı çalışıyordu , bu köyümüz için bir şanstı(ki kendisi başına açılmış iş olarak görüyordu esasında ),’’derken köylünün biri beni göstererek ‘’Bijamalı öğretmen mi çalıştırıyor? ‘’dedi.Bu da nerden çıktı diye düşünürken eşofmanlarımı pijama sandığını  anladık sonunda.Para toplama aşamasında köylülerin pek bir yardımı olmadı açıkçası. Aklıma bu köyden çıkan, ilçede esnaflık yapan, hali vakti yerinde olanları ziyaret etmek geldi.Gittim konuştuk anlattım . Vereceğinden o kadar emindim ki hatta diyorum ki -eşofmanların arkasına sizin iş yerinin reklamını falanda yazabilirsiniz.Adam soğuk bir edayla gerek yok, ben daha işlerimi düze çıkaramadım  hocam ,harcama falan yapamam dedi Ki ; bu adamın üç tane mağazası vardı koca koca…-ama yüreği minikti gözümde ve ancak ölünce düze çıkardı. Aynı iş yerinde karşılaştığımız ve bizi dinleyen esnaf benimle beraber dışarı çıktı , çok bozulmuş, hayal kırıklığı yaşamıştım.Buda gözlerimden anlaşılıyordu sanırım .Hocam dedi bizim buraya buyurmaz mısınız ? Girdik çok nazikti ,(bir ara onunda yaşam öyküsünü anlatırım Yugoslavya ‘dan göçmüşler acaip zor bir ömür yaşamış zamanla ahbap , arkadaş olmuştuk.)O zamanlar sanıyorum ellili yaşlardaydı.Şimdi ise geçen yıl kaybettik kendisini ,bir ayağı aksıyordu. Bizim her türlü ihtiyacımızı karşılayacağını ve bugüne kadar toplanan paraları ise yol harçlığı yada başka durumlar için harcama yapmak için ayırmamızı olur ya bana ulaşamadığınızda kullanmak üzere …deyiverdi.Uçtum resmen. Akif i aradım anlattım olayı sağolsun oda sevindi.Mikrop falan ama adam gibi adamdır Akif ,güzel arkadaşım.(Allah ın belası beni öğretmen evinde tiye aldığını ,öğretmen evinde artık lakabım bir Amerikan filmi vardı ‘’Beyaz Gölge ‘’yaptığını ama tabii içinde ki alaylar falanda cabası ,benden beyaz gölge olmazdı tabii sonuçta anlamadığım bir konuda –çekiyordum kahrını çünkü bu işi ancak onunla taşıyabilirdim ,ama işim bitince pis ,mikrop diyecektim tabii J)

 

       Sene sonuna doğru müsabakalar başladı . Seçimler falan tamamdı bizde.Ancak çocuklar henüz yeterli değillerdi.Çalışmalar da aksaklıklar yaşanıyordu. Köy çocukları hafta sonu ,çalışmalara nasıl katılsın ki .Ailelerin ihtiyacı oluyordu onlara , her gün birkaç kişi eksik yapıyorduk çalışmayı.

       Müsabakalarda sondan 2. olduk. Ama ümidimi kaybetmedim zaten bir sonraki yılın alt yapısını kurmaktı maksadım.Ha bu arada çalışmalara top bulmaktan tutunda ;forma ,eşofman tedarikinde yaşananlar ayrı dertti, soyunma odasının olmaması başka bir dert,çocukların terli terli gitmeleri bir başka dert .Hala da okullarımızda bu sorunlar yaşanıyor.

    O senenin sonunda evlendim.Ertesi yıl ise bebek bekliyordum ve aynı zamanda takımı çalıştırıyordum.Eşim takım çalıştırdığımı bilmiyordu, okuldakilerde bebek beklediğimi.Birde 1. sınıfları okutmam cabası .

       Oğlumun doğum gününde okul takımımız ilçede ilk beşe girdi ,onyedi okul içinden . Sonradan arkadaşlar senin oğlan  okumayı öğrenmiştir zaten, birde voleybolu diye takılırlardı.

        Ben başka yere tayin edildim ama benden sonra gelen arkadaş aynı takımı ilde ilk üçe soktu.O okul hala voleybolda korkulan takımlardan biri  .  Dedim ya inatta bir muratmış diye , aslında inat ;eğitimde ,eğitimcinin hedefine ulaşma yoludur.Çok zorluklar yaşarsınız, çok hemde pek çok, inatla sebatla çaba gerektirir bu iş…

   

YORUMLAR

27 Ocak 2014, 10.29

tebrik ediyorum.


27 Ocak 2014, 11.25
Tam bir eğitimci ruhuyla yazmışsın yaşadıklarını ve yaşattıklarını Maskem, tebrikler cidden ve teşekkürler gönülden...
AtayaG.
27 Ocak 2014, 11.47

Tek kelimeyle harika olmuş eline yüreğine sağlık:

Yazıyı okurken üç kez ara vermek zorunda kaldım. Her seferinde beni alıp bir hayal peşinde sürükledi. Çoğu yerde gülümsetti. Bazı yerlerinde düşündürdü. En çokta büyük bir özveride bulunarak, bir şeyler yapmaya çalışmış olmanız.

‘’Bijamalı öğretmen’’ lafına çok güldüm. Abinize söylediğiniz  ‘’işiniz hasat mevsiminde biter.’’ Bende orta okulu teknik ziraat okuduğum için, o sözün bana kadar geldi :) İşimiz okumakla bitmiyordu; bir tarafta Iğdır ovası, bir tarafta Ağrı dağının muhteşem manzarası, bir tarafta da Aras nehri, gel de çocukluğunu yaşama. Çekirge sürüsü gibi bütün bağ bahçeleri istila ederdik. Ahırlarda ‘’artist’’ atları nasıl çıkarıp bindiğimizi anlatırsam, paylaşımın bütünlüğü bozulur:))

Bizim köyde ‘’Haydar’’ hocamız vardı, ben lisede Kars ta okuyordum. Hafta sonları köye giderdik. O hocada bizi alır köylere futbol maçı oynatmaya götürürdü. Kalecimiz bile özenle seçerdik elinde sopası ile kaleye koyardık. Buz hokeyi oyuncuları gibi kavgacı tipleri seçerdik:))) Kafa göz kırılıncaya kadar kavgaya devam :)

Karşı köyün kalecisi de elinde sopa ile kalede,  kaleye gol atanın işi daha zordu. Çünkü gölü yiyen kaleci, elinde sopa gol atanı saha da 2-3 tur attırırdı. Onlar bizim köye geldiklerinde bizim kaleci aynısını yapardı. :)) 

Çocukların ‘’yenildik, yenildik’’ diye neşelenmelerine sonuna kadar katılıyorum. ‘’Yaşasın çocuklar ve çocukluk ‘’ ))

‘’Hocam’’ bu anlattığım çocuklar senin öğrencilerin olsaydı :))

 

 

27 Ocak 2014, 13.47
Yazınız çok güzel olmuş,yazım dilinizde akıcıymış,en güzeli de verdiğiniz özverili emeğiniz.Benzeri çalşmalarınızı anlatmanız dileğiyle kutluyorum.
27 Ocak 2014, 18.49

            Teşekkürler delidolu_5 ,Ataya ,DIGOR ve  seninle_olursa ilginiz, emeğiniz ,katkılarınız için.

       Evet digor benim için de heyecan verici bir deneyimdi ,çok ta tat almıştım.Çocukların yenildik diye tezahüratı hakkında bende çok düşünmüşümdür sonraları rekabeti bizden öğreniyorlar çocuklar , oysa onlar doğaya intibakta çok barışçıllar . Ataya sen beni anladın evet eğitimci ruhuydu beni yazmaya zorlayan, normalde öğretmenlik anılarımı yazmaktan çok hoşlanmıyorum ama sanırım artık yaşlanıyorum ve anılara dönük yaşamaya başladım :smile Resmi sevgiyle kalın ...

27 Ocak 2014, 23.22

Sevgili meslektaşım sizi kutluyorum...

Okul takımlarından herhangi birisi bir başarı elde ettiğinde alınan haz gibisi enderdir. Bahsettiğiniz zorlukları yakinen görmüş birisi olarak, baaşrmaya çalıştığınız işin ne kadar cefa gerektiğini tahmin etmem zor değil.

Şimdiye kadar çalıştığım okullarda halk oyunlarında Türkiye Şampiyonluğu kazanmıştık. Emeğim yoktu, ancak çok gururlanmıştım, hala bazen " benim çalıştığım okul öğrencileri Türkiye ŞAmpiyonu oldu" şeklinde övünürüm:)

Benim katkım sadece futbol üzerine olmuştur şimdiye kadar, ve itiraf ediyorum.... Trabzonspordaki Yusuf benim öğrencimdir. Kendisini futbola olan merakından dolayı bazen azarlamışlığımda vardır:)Ve kendisi koyu fenerlidir. ( Maalesef )

Saygı ve sevgilerimle... 

28 Ocak 2014, 12.00

           Evet cidden haz veriyor , emeğinizin hangi noktaya ulaştığını görmek birazda öğretmenlik egosumu diyeyim mutlu ediyor  sevgili TuRK_38.Benim bu şekilde başlayan öğretmenliğim hep bilmediğim ve çocuklara vermek zorunda olduğum sosyal aktivitelerle dolu açıkçası , hani folklör dediniz ya onu da yaptım üstelik bilmiyorken, öğretici eleman bulamadık ta yeğenim oynamıştı öğrenci iken ;kızı kandırdım bir sene çalıştık birlikte okulda evde , flüt bilmezdim çalıştım öğrettim ,sınıf öğretmenliğinde bildiğiniz her şey hora geçiyor ve eğer iyi satıcıysanız bilmedikleirnizi bile alabilir çocuklar,

  Ne çok inanıyorum çocuklara ,güveniyorum , ne verdiysem aldılar sağolsunlar yüzümü hiç kara çıkarmadılar , sevgi verdim kalplerini elime koydular ,emek verdim iki adım öne çıktılar sarıldım elimi hiç bırakmadılar benden hep bir fazlasını verdiler . Gözlerim doldu ya.. ölecek miyim ne :))

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın