gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kod adı: B A Y S

29 Ocak 2014, 05.38
A- A+

Uzun zaman önce bir yazımda üç arkadaşımdan bahsetmiştim. Eskiye dayanan dostluğumuz yıllar içinde sarsılmadan devam edip, hayatımdaki nadir insanlar olarak yerlerini korumaktadır.  O yazımda, akılda kalmaları için onlara rumuzlar takmıştım. Kısaca özet geçeyim. Biri salçalı ekmek yemeğe bayılan tuhaf yaratık ‘’Salça’’, diğeri gelmiş geçmiş en karizma adam ama bir kusuru var ‘’Yumoş’’, son olarak fallarla kafayı kırıp, bütün servetini bu uğurda harcayabilecek olan ‘’Astroloji’’.  Benim için gerek yok zaten biliyorsunuz.

Ne zaman dördümüz bir araya gelsek, karşımıza mutlaka eğleneceğimiz bir malzeme çıkar. Çekim gücümüze karşı koyamıyorlar.

Sabahın 9’u telefonum çaldı. Gece 4’te yatmıştım. Yarı uyur yarı uyanık ‘’efendim’’ dedim. Telefondaki ses Astrolojinin, bir şeyler anlatıyor hararetle ama anlayabilmem söz konusu değil.  Tek aklımda kalan akşam 5 buçukta buluşmamız gerektiği. Telefonu kapayıp uyumaya devam ettim. Tekrar çalmasıyla tamam artık beni uyutmaya niyetleri yok deyip yataktan fırladım. Bu seferde Yumoş arıyordu. Sabahın köründe bunlar planı yapmışlar bana da uymak düşüyor. Kendime gelebilmek için mucizevi karışımımı yapıp içtim. Duş muş derken baktım ki zaten akşam oluyor. Buluşma mekanına doğru yola koyuldum. Aramızda en dakik Astrolojidir. Gittiğimde oradaydı.  Bu akıllım, sözde namı duyulmuş bir falcı bulmuş. Randevumuz saat 6’da. Diğerlerinin geç kalacağını hesaba katarak hep yarım saat öncesinden sözleşir. Hiçte yanılmaz. Biz kahvelerimizi içelim bu sürede soğumalarını bekleriz dedik. Bizi 40 dakika beklettikten sonra aynı anda karşımızda belirdi Salça ile Yumoş. Hemen kahvelerini içip kapadılar onlarda. Orada öğrendik ki Astrolojimizin buraya ilk gelişi değilmiş. Bir hafta içerisinde 2. gelişi olacakmış bu. Sıranın bize gelmesini beklerken ballandıra ballandıra ilk falında falcının ona dediklerini anlatıyordu. Ben hiç sevmem falı hatta ruhum daralır bakılırken. Salça desen inanmaz ama bulduğunda kaçırmaz baktırır. Yumoş ise önce her şeyi reddeder, ardından hemen tongaya düşer.

Yok efendim ne zaman doğduğundan tutun eski erkek arkadaşlarının isimlerine, kaç çocuğu olacağına kadar anlatmışta anlatmış. Falcımız herkesi teker teker odasına alacakmış. 'Şeyleri' rahatsız oluyormuş kalabalıkta.

Her zamanki gibi ilk fal baktıracak olan astrolojiydi. Dar ve her an çökebilecek izlenimi veren merdivenleri çıkıp gitti. Sıramızı beklerken acaba kime ne diyecek, gerçekten biliyor mu? Geçmişimizi bilmesi bize ne gibi yarar sağlardı? Geleceği biliyor olsak yarına merak içinde uyanır mıydık? Her şeyi söyleyen 'şeyleri' neden süper loto sonuçlarını söyleyip falcıyı bu izbe yerden kurtarmıyordu? Gibi bir sürü şey konuşup, tartıştık.

15 dakika olacaktı ki Ast. aşağıya inip yanımıza geldi. 50 derece sıcakta kalıp genleşmek üzereymiş gibi alı al moru mor yanımızdaydı. Hadi dedi çıkın biriniz, sıradakini bekliyor. Salça sen git deyip, falcının Ast.’ye anlattıklarını dinlemek istedim. Çantasından çıkardığı ajandasına, unutmadan falcının dediklerini not ediyordu. Nisanın 26 sı hayatının dönüm noktası olacakmış, isminin içinde falanca harfler olan birinden para gelecekmiş, daha hatırlayamadığım bi sürü palavra yazdı da yazdı. Sanırım sigara yasağının uğramadığı tek kapalı mekan burası olacak ki, sigara içmediği halde tüm parfüm kokularımızı yerle bir edecek derecede üzerine sigara kokusu sinmişti.

İdam mahkumlarının korku dolu bekleyişi gibi sıramı bekliyordum. Salçada aşağıya inmişti. Basık tavanlı, dar merdivenlerden yukarı çıktığımda tuhaf bir ışıklandırmayla süslenmeye çalışılmış, sigara dumanından gözlerimi yaşartan odaya adımımı attım. Karşılıklı kanepeler konmuş, duvarları kilim tarzı kumaşlarla süslenmiş odadaydım. 2 kişilik kanepeye konsolos köpeği gibi yayılan falcımızla tanışma şerefine nail olmuştum. Ortadaki sehpanın üzerinde defter, kalem, tarot kartları, boş meşrubat kutuları ve daha bir sürü yayıntı vardı. Yapmacık bir samimiyet ve ağdalı bir üslupla  ‘’Gel tatlım otur. Lütfen çekinme’’ dedi.  Elimi kolumu nereye koyacağımı bilmez şekilde, asırlık tozlu kanepeye oturdum.

İsminin baş harfi ve son harfi? Diye sordu. B-R dedim. Kaç harfli? 6 Annenin adı? Babanın adı? Sordu da sordu. Hepsini salladım. Sözde yıldıznamemi çıkarıyormuş. Doğum tarihimi bana sormadan doğru bir şekilde söyleyip defterine yazdı. Baktı inananlardan değilim onu zorlayacağım, kişisel muhabbet ve geçmişi bırakıp gelecek ve türevlerinden konuya giriş yapmaya başladı. Araya devamlı sorularını sıkıştırmayı ihmal etmiyordu. Herkesin başına gelmesi muhtemel üzüldüğü, karşılaştığı, yaşadığı konulardan girip beni kendine çekme mücadelesi devam ediyordu. Zaten Ast. den biliyordum. Adamın geçmişe dönük bilgilerde oldukça isabetli sallamaları söz konusuydu.

Biraz rol yapayım da havaya girip dökülsün bari dedim. Kimin hayal gücü daha kuvvetliymiş görmek istedim. 3 soru yöneltmemi istedi. Hayali sevgilimle sorunumuz olup aldatıldığımı ve aldattığı kişinin kim olduğunu öğrenmek istediğimi sordum. Gözlerinin içindeki ‘’tamam tongaya düştü’’ ifadesini görmek beni keyiflendirmişti. Başladı atıp tutmaya. Bir değil tatlım o şerefsiz farklı zamanlarda 2 kızla seni aldatmış. (wayy olmayan sevgiliyi hem şerefsiz yaptı hem de beni 2 kızla boynuzlattı)  Eeee dedim? Zaten sana yakışmıyormuş üzülme diye teselliye başladı. 2. Soruya geçmemi istedi. Evlatlık olduğuma dair şüphelerim var. Hakkımda ne görüyorsun söyler misin dedim. Ahhh canım benim Yıldıznamene bakarken gördüm ama bilmediğin için söylemek istemedim dedi.:)) Şüphelerinde haklısın. Gerçek annen sen doğarken vefat etmiş ama çok şanslısın seni kendi kızları gibi seven bir aileye kavuşmuşsun. Gerçek babanda işe yaramazın tekiymiş zaten. İsabet olmuş. Dediği an dünyalar başıma yıkılmış gibi yaptım. Konunun üzerine yine bana bitmek tükenmek bilmez tesellilerde bulundu. 3. Soruya geldi sıra. Çabuk sor canım dedi. 15 dakikalık süreyi seninle yarım saate çıkardım. Aşağıdakiler huzursuzlanacak.  Peki dedim. Sana doğru kabaran bir şey var görüyor musun? Suratının aldığı ifadeyi anlatmaya kelimeler yetmez. Seni falcı bozuntusuuuu pislikkk deyip çantamı suratına doğru savurdum ama denk getiremedim. Aşağıya indiğimde yukarıdaki sesleri duyup ayaklanan kadromun yanına ulaştım, kollarından tuttuğum gibi dışarı çıkardım.

Yaşasın oksijen ve temiz hava. Hepsi merakla olup biteni anlatmamı bekliyordu.  Ayaküstü olup biteni bir çırpıda anlatıverdim. Şaşkınlık yerini kahkahalara bırakmıştı. Yumoş ona fal borcum olduğunu söyledi. Bundan sonra fallar benden sorulur.

Haa aklıma gelmişken acaba bu gibi insanlar kaç kişiyi yalan hayallere sürükledi? Kaç kişiyi sevgilisinden- eşinden ayırdı? Kaç kişiyi umutsuzluğa itti? Kaç kişinin mevcut hayatını etkiledi?

Fala inanma falsız kalma derler ya. Ben falın 'F' sini bile duymak istemiyorum. Almayayım alana da mani olmayayım…

YORUMLAR

29 Ocak 2014, 16.07
Şahane bayıldım bu yazıya esprili yaklaşım muhteşem  olmuş :)) Baş harf B ...son harfi R olsa , aman attım işte bende :)) mutlu günler size
29 Ocak 2014, 23.46

:)) süper bir falcı öyküsü olmuş. Beni cinciyi hocaya götürmüşlerdi.falcı iyi valla.Ama bayağı tiye almıştım.Mesele de niye evlenmediğimi anlamak tı.Yengem kandırıp götürmüştü valla .Adama şimdi cinler burda mı diye sormuştum . evet demişti nolurr banada gözüksünler dedimdi.Yok olmaz musallat olurlar da kurtulamazsın demişti ,yengemde kızmıştı. evet musallat oldular hemde iki tane beter böcek adam evin içinde gezip duryorlar.))


Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın