Elek ve Elenen Gerçekler
29 Ocak 2014, 15.40 A- A+İki gün önce kadın sorunlarını masaya yatıran bir program seyrettim. Programın yayın saati gece yarısı. Program moderatörü "bu programı eşine ve çocuklarına şiddet uygulayan erkekler zaten seyretmez" dedi.
Bana kalırsa o saatte yayınlanan bu önemli programı eşine ve çocuklarına şiddet uygulamayan erkekler bile seyredemez. Adam yarın işine gidecek, gece bire ikiye kadar ayakta durup seyretmesi imkansıza yakın.
Bu tür önemli konuları akşam 19:00 ile 21:00 arası bir yayın kuşağına çekilmesi çok önemli. Ailenin bütün bireylerinin seyredeceği bir zaman dilimi seçilmeli.
Baba anne ve çocukların seyredebileceği bir saatte.
Burada karşımıza bir sorun çıkıyor. Akşam kuşağında yayınlanan dizilere reklam veren şirketler ile bu reklam pastasından payını alan kanal sahiplerinin ehlileştirilmesi gerekiyor.
Programı es kaza seyreden bir parlamenter telefonla bağlanıyor bir kaç kelam ediyor hepsi bu. Hattı sayılır bir kamuoyu oluşturulamıyor. Devletin en tepe isimlerinin programa bağlanılması sağlanamıyor.
Bu millet için kahramanlık yapan ecdadımız için bizlere ilkokuldan itibaren bit bilinç veriliyor. Bizler böylelikle bizim için çırpınan tarihsel kahramanlarımıza sevgi ve saygı duymayı böyle öğreniyoruz.
Mesela bir Fatih Sultan Mehmet, bir gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında küçük yaşlardan itibaren omurgalı bir bilinç ediniriz okullarımızda.
Bu öğrendiğimiz birikimlerle tarihi figürlerimize gereken saygıyı gösteririz. Ve onlara dil uzatanı toplumdan dışlama yoluna gideriz. Değerlerimize sahip çıkarak aynı zamanda şerefimizi de koruduğumuzu biliriz.
Demek istediğim şu: Annelerimiz ve kız kardeşlerimiz için de böyle bir sıkı eğitimden geçirilmeliyiz. İlkokula ve hatta ana okuluna giden çocuklarımıza kadının önemini üzerine basa basa anlatırsak, henüz o kalınlaşmamış körpe beyinlere sıkı bir bilinç örebilirsek uzun vadede önemli kazanımlarımız olacaktır.
Devlet bir sure önce kışlaya giden askerlere kadın konulu eğitimler vermektedir. Ama bilemiyorum, 20 yaşına gelmiş ve hayli kalınlaşmış bir beyine ne kadar ve ne ölçüde bir bilinç enjekte edebiliriz ki.
Kalıcı çözüm istiyorsak, kadına ve çocuğa şiddet uygulamayı nefret suçuna endeksli bir eylemsizliğe dönüştürmeliyiz. Kısa vadede kanayan bu yaralarımıza ise medyanın akşam saatlerinde yayınlayacağı fedakarlıklarla tampon yapabiliriz. Dizilerde ise muazzam bir propaganda yapma şansımız var, bu ıskalanıyor. Bu ülkede dizi ve çizgi film seyretmeyen hiç bir yetişkin veya çocuk yok gibi. Aslında biz bu sorunu başatmadıkça başka herhangi bir sorunu hal yoluna sokmak gibi bir lüksümüz yok gibi.
Karşılaştığımız bütün gerçekler donup dolaşıp sağlıklı bir kadının sağlıklı bir çocuğun psikoloji eleğinden geçerek karşımıza geçiyor.
Dişilerimizin ve çocuklarımızın psikolojik eleklerinde yeterli sayıda ve gerekli büyüklükte delikler olmaz ise o eleklerden süzülen gerçeklerle yetinmek zorunda kalırız.
Şunu asla unutmayalım, karşımızda devasa sorunlar oluşturan bütün olgular bu iki figürden devşirilip karşımıza geçiyor.
YORUMLAR
Diyelim ki kanalın biri çıktı ve senin dediğin programları prime time a aldı. Sonuç ne olacak biliyor musun? Kimse o kanalı izlemeyecek. Kanal rating canavarına yem olacak. Reklam alamayacak. Ve bir süre sonra kepenkleri indirecek. Acı ama gerçek. Toplumumuz bilgi veren programları izleyebilecek ve anlayabilecek üzerinde fikir yürütebilecek birikime sahip değil.
mesela yarışma programları eğlence türüne girer. Kapanmadan kazan diye saçma sapan bir yarışma programı prime time a girebiliyorken; ondan çok daha kaliteli bir program olan kim milyoner olmak ister 23:30 hatta 24:00 te kendine zor yer bulabiliyor. Neden böyle çünkü toplum onu istemiyor. Toplum kapanmadan kazanmak istiyor.
Senin de söylediğin gibi eğitim bu konuda en temel çözüm yolu. O konuda da çok gerideyiz. Okullarda bize Fatih sultan Mehmet in gemileri karada yürütüp oraları buraları fethettiğinden, savaşları kazandığından başka bişey öğretmediler ki.
Hani çocukların kullandığı bir cümle vardır: "benim babam senin babanı döver." Allah aşkına söyle okullarda ecdadın hakkında öğrendiğin bilgilerle; "benim kralım senin kralını döver." den başka cümle kurabilir misin?
Kalıcı çözüm istiyorsak, kadına ve çocuğa şiddet uygulamayı nefret suçuna endeksli bir eylemsizliğe dönüştürmeliyiz. Kısa vadede kanayan bu yaralarımıza ise medyanın akşam saatlerinde yayınlayacağı fedakarlıklarla tampon yapabiliriz. Dizilerde ise muazzam bir propaganda yapma şansımız var, bu ıskalanıyor. Bu ülkede dizi ve çizgi film seyretmeyen hiç bir yetişkin veya çocuk yok gibi. Aslında biz bu sorunu başatmadıkça başka herhangi bir sorunu hal yoluna sokmak gibi bir lüksümüz yok gibi.
Onca sözünün içersinden bir tek bu paragrafı beğendim. O tür programların saati ne olursa olsun, bir dizi kadar etkileyici olamazlar. Senin dediğin gibi, dizi veya çizgi film içersine yerleştirilebilir. Şu zamana kadar dizilerle neleri kabul etmedik ki. Ama öyle bir-iki dizi değil, her dizide bu mesaj gizli veya aşikar verilebilir. Vee fakatt bizim senaristlerimiz toplumsal mesajı entrika olarak algıladıklarından bu birazcık zor gibi geliyor. Onlarda haklı bir bakıma. Bu tür mesajları toplum pek almıyor, işine gelmiyor heralde..
konuyu yazanada yorum yapanlarada tşk,ama aladığınız biyer var
tv lar kadına şideeti işliyo
HABER lerde
reyting alıcaklarya :(
bakın gençler biz bu interneti kullanmayı öğrenmedikce bu haberleri çok izleriz
kadına vuran eller kırılır inşallah
tekrar tekrar okuyun ne demek istediğimi anlarsınız inş
batsın bu netteki arkadaşlkı dostluklar