DARAĞACINA BEZ BAĞLAMAK
04 Şubat 2014, 09.33 A- A+İkinci perdenin açılmasıyla izleyicilerin oyun öncesi vakit geçirmek adına buldukları meşguliyetin neden olduğu uğultuda perde perde azalarak yerini tam bir sessizliğe bıraktı. Bir aşk hikayesi anlatan oyunun ilk perdesi büyük bir beğeni ile izlemiş ikinci ve son perdeyi de sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Sahneye önce bir delikanlı çıktı.
Parktaki bir bankı temsil eden sahnedeki tek banka geçip okurdu. Moralinin bozuk olduğu her halinden belliydi. Nefes alış verişlerine bile yüklediği kederle büyük bir yetenek sergiliyordu. Rolü gereği gizli gizli akıttığı gözyaşları, arka fondaki slow parçanın da katkısıyla şimdiden salonda duygusal bir hava oluşturmuştu.
Sahneye çıkma sırası genç kıza gelmişti.
En az delikanlının ki kadar onunda morali bozuktu. Suratı asık ve burnunu çekiyordu belliki oda ağlamıştı. Delikanlının yanına gelip izin istemeden usulca oturdu. Bir süre ikisinde de ses çıkmadı. Öylece suspus oturarak izleyiciyi iyice meraklandırdılar.
“Bir şey demeyecek misin” konuşan kızdı. Ve başını eğip önüne bakıyordu. Sanki delikanlının yüzüne bakacak cesareti kendinde bulamıyordu.
Delikanlı başını ağır ağır yerden kaldırıp bakışlarını kıza çevirdi “seni kararından vazgeçirecek bir söz varsa söyle onu konuşayım “
“bunu daha önce konuşmuştuk ayrılmamız gerek artık bunu anlamalısın”
“hayır konuşmadık sadece sen konuştun bende seni sadece dinlemekle yetindim çünkü sen yüreğimi parça parça ederken sana cevap verecek gücüde almıştın benden ”
“ayrılık kararını almak kolay mı oldu sanıyorsun. Ne kadar acı çektiğimi görmüyor muş gibi daha çok canımı… “ sözünü bitiremedi kız çünkü hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Ağlama sahnesi izleyiciyi derinden etkilemişti çünkü kız gerçekten ağlıyordu. Gerçek bir ayrılış sahnesi bile ancak bu kadar dokunaklı olabilirdi. Kızın dramı salondaki birkaç sulu gözün yaşlarla dolmasına neden olmuştu.
“sırf ailen istiyor diye beni terk ediyorsun halbuki..” çocuk kızın ellerini heyecanla tuttu “halbuki ben senin için bütün dünyayı karşıma alabilirim “ delikanlı kendi göz yaşarını bir kenara bırakıp şefkatle kızın gözyaşlarını sildi “beni terk edersen ben yaşayamam. “
Kız ellerini geri çekti ve banktan hışımla kalktı “ bu iş bitti diyorum anlayamıyor musun bırak artık peşimi “
Kızın sert sözleri delikanlının başına balyoz gibi inerken oda oturduğu yerden kalktı “ son sözün bumu beni gerçekten terk mi edeceksin “
“evet sende buna alışsan iyi olur .” delikanlının gözlerinin içine baktı “elveda “deyip arkasını döndü ancak bir iki adım atmıştı ki ortalığı çınlatan silah sesi üzerine korku dolu bir yüz ifadesiyle geri döndü. Delikanlı bir elinde silahıyla sırt üstü yerde yatıyordu.
Kız feryat ederek delikanlının cesedine doğru koşarken izleyicilerinde kalbi küt küt atıyordu. Final sahnesi oyuna yakışır bir şekilde gerçekleşmişti.
Kızın performansı da delikanlınınkinden aşağı kalır yanı yoktu insan ancak gerçekten ölen bir sevdiğinin ardından bu kadar feryadı figan edebilirdi. Birde sahnelerin gizli kahramanlarını da unutmamak lazım onlarda sahneyi en ince ayrıntısına kadar hazırlamıştı. Süzülerek sahne dışına kadar taşan delikanlıya ait kan gerçeği aramıyordu. Çünkü gerçeğin ta kendisiydi. yerlere saçılan beyin delikanlının gerçek beyniydi. Kız dışında kimse bunun farkında değildi o ağlayıp feryat ederken, yanmaya başlayan ışıklarla birlikte izleyiciler ayağa kalkıp alkışladılar onlar için oyun hala devam ediyordu. Kızın bütün alkış seslerini bastıran “o öldü” çığlığıyla akış seslerinin yerini kimin ne dediğinin anlaşılmadığı kargaşa sessi hakim oldu.
Ertesi günün gazeteleri hep bu olayı manşete taşımıştı.Kimisi “Genç tiyatrocu Sahnede intihar etti” derken Kimisi de “ bu sefer gerçekten intihar etti” diye manşet attığı haberin ayrıntısında “ aynı oyunda defalarca başaralı bir performans sergilen oyuncu rolü gereği her oyunda intihar ediyordu son oyununda ise gerçek bir silah kullandı “ yorumunu paylamıştı.
Ses getiren intihar vakası kısa sürede ülkenin sınırlarını aşacak kadar meşhur olmuştu. Olay dünya tarihinin en garip intihar vakaaları arasına bile girebilirdi.
Onlarca kişinin gözü önünde gerçekleşmiş bir intihar vakası olmasına rağmen polis, oyuncu ve sahne çalışanların ifadesine teker teker baş vuruyordu. Her kez ağız birliği etmişcesine hep aynı şeyi söylüyorlardı “intihar edecek biri değildi”
Polisin tüm ısrarlı sorularına rağmen delikanlıyı intihara sürükleyecek tek bir neden bile ortaya çıkmıyordu.
Sevgili rolündeki kızın ifadesi de hastanede alınmıştı. Bu ifadenin ardından rol gereği sevgili olan oyuncuların gerçek hayatta da sevgili oldukları ortaya çıkmıştı hatta tıpkı rollerindeki gibi birbirlerini deli gibi seviyorlardı.
Olayın üzerinden haftalar geçmişti ve her şey eski halini almaya başlamıştı.Sevgilisini kaybeden kız bile sahneye geri dönmüştü.
Yine başarılı bir oyunun ardında oyuncular kulise geri dönerken kızın odasında intihar vakası ile ilgilenen komiser oturuyordu.
Kız bir anda polisi karşısında görünce şaşırmış hatta öfkelenmişti. Devletin gereksiz prosedürleri nedeni ile aynı olayı defalarca hatırlamaktan bıkmıştı. Yinede sabırlı görünmeye gayret ederek polislerin bir an önce prosedürleri yerine getirip erken gitmelerini umut ediyordu.
Komiser sıcak bir gülümseme ile “tebrik ederim sahnede bayat başarılısınız “
kız zoraki bir gülümseme ile “teşekkür ederim “
“ben en zor mesleklerin başında polislik olduğunu sanıyordum oysa talihsiz bir şekilde sizin camiayla tanışınca fikrimi değiştirdim. Sizin işiniz bizim kimiz den çok daha zor.”
“her işin kendine göre zorluğu vardır “klişe bir cevaptı. Bu yüzden komiser kızın rahatsızlığını hemen hissetti.
“neyse”..” Murat beyin intiharı ile ilgili bir gelişme oldu bunun üzerine birkaç soru sormam gerek ”
“ne gelişmesi” kız şaşırmıştı
“murat beyle sevgili olduğunuza göre özel hayatını da biraz biliyor olmalısınız”
“ne öğrenmek istiyorsunuz”
“onu öldürmek isteyen birileri olabilir mi yada size böyle birey söyledi mi”
“onu öldürmek isteyen birileri mi? “sinirle ayağa fırladı “gözümün önünde intihar etti ne saçmalıyorsunuz”
Odanın kapısı çalındı ve sonraki perdenin başlamak üzere olduğunu hatırlattılar.
“bakın memur bey isterseniz sonra gelin şuan hiçte uygun bir zaman değil” ..” ve lütfen sırf saçma sapan sorular sormak için ikide bir bana bu olayı hatırlatmayın “
“pekala son bir saçma soru daha sormama izin verin”
Kız sabırsızlanıyordu “acele edin lütfen”
“Olayın yaşadığı oyunu daha önce defalarca oynadınız “
“sadede gelin lütfen”
“tüm oyunlarda murat bey kafasına silahı sıkarken yönünüz hep murat beye dönük sadece son oyunda sırtınızı dönmüşsünüz “
“siz “ elini kısa süreliğine eğdiği başına götürdü “ siz ne demek istiyorsunuz”
“sadece dikkatimi çekti “ kızın telaşına rağmen komiser son derece soğuk kanlıydı
“ne yani onun intihar edeceğini bildiğimi mi bu yüzden de arkamı mı döndüğümü mü düşünüyorsunuz” kızın elleri titriyordu “ben ona aşıktım eğer böyle bir şey yapacağını bilseydim mutlaka ona engel olurdum”
“hayır beni yanlış anladınız hatta murat beyin bile intihar edeceğinden haberi yoktu. Çünkü elindeki silahın gerçek olduğunu bilmiyordu”
“ama”..
komiser ellerini kaldırarak araya girmesini önledikten sonra “ diğer oyunlarda kullandığı kuru sıkı silah ile son oyunda kullandığı gerçek silah tıpatıp bir birinin aynısı hatta gramajları bile aynı birileri kuru sıkı silahı oyundan önce gerçek silahla yer değiştirmiş. Silahlarda biri birinin aynı olunca murat bey bunu fark etmemiş “
“kim bunu yapabilir ki”
“sizde en az benim kadar kimin yaptığını biliyorsunuz .”
Kız itiraz edecek oldu komiser yine izin vermedi” inkar etmenize gerek yok çünkü silahları bir birine benzetmek için gittiğiniz iş yerindeki kamera görüntülerinde her şey kayıtlı ”
Kız daha fazla ayakta duramayarak koltuğa çöktü ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Komiser kızın bir süre ağlamasına izin verdi ardından makyaj masasının üzerinde aldığı kağıt mendili kıza uzatarak “murat beyi neden öldürmek istediniz”
Kız kendisine uzatılan mendili alarak gözyaşlarını sildi “beni terk edecekti “ hala hıçkırıyordu “ ben onu çok sevmiştim hatta bana ihanet ettiğinde bile onu affedecek kadar çok sevmiştim o ise ihaneti ortaya çıkınca beni suçlayıp ayrılmak istedi. Hatta Yıllar önce bir dilek ağacının altında aşkımızı nişanesi olarak eteğimden kopardığım bez parçasını sırayla öperek dilek ağacına asmıştık. üşenmeyip o ağaçtan o bez parçasını bulup yüzüme fırlatacak kadar aşkımıza hakaret etti. Bende o bez parçasını tekrar Murat'ın cebine koyup ikisini birlikte darağacına astım. Ve Murat’ın o ağaçta sallanması asla gözümün önünden gitmiyor. eğer bu kadar cezayı bana kafi görmüyorsanız buyurun kelepçeleri bileklerime geçirin” kızın ilk ve tek savunması böyle olmuştu onu da sadece yüreğine anlattı kimse duymadı, bilmedi .Bir daha da anlatmaya ya yemin ederek kelepçelenmek üzere ellerini komisere uzattı.
Not: Kurgunun Aslı Çok daha uzun burada paylaşabilmek için kesintiler yaptım bu yüzden bazı yerlerede bağlantı kopuklukları fark edebilirsiniz..
YORUMLAR