UÇAN KAZ...
15 Şubat 2014, 13.06 A- A+İlkokuldaydım ve ilk kez bir doğum günü partisine gidecektim. Hediye için biriktirdiğim paraya meşin top almıştım. O yaşlardaki bir çocuk için meşin top bir kızın kalbini kazanmaktan daha önemli oluyor sanırım. Bende hediye olarak evdeki “ Uçan Kaz” çizgi romanlarından birisini seçtim….
Saçlarımı suyla inek yalamış gibi taradım. Maalesef jöle yoktu o zamanlar. Ben de limon kullandım. Saçlarımın evde alay konusu olmasından korktuğum için kimseler görmeden evden sıvıştım. Ve hatırladığım kadarıyla mutluydum…
Oğlanların istisnasız hepsi çok terbiyeliydi ve yüzleri hafif kızarmıştı. Ağızlarından kelimeler tane tane dökülüyordu. Aslında buna terbiye demeyelim… Mecburi bir utangaçlık sanırım daha uygun olacak… Her neyse.. Kızlar ise oğlanların bu durumundan alınan bir güçle birer hanımefendiye dönüşmüştü. Açık söylemek gerekirse ben biraz sıkıntılıydım. Birbirimizi ilk defa ayağımızda ayakkabılar olmadan görüyorduk. Çorapla kalmıştım ve malumunuz o küçük ayaklar için evlerde kapalı terlikler bulunmaz. Çoraplarımın topuk kısımları yıpranmıştı. Gerçi topukları saklamak her zaman daha kolaydır. Ama başparmakların çorap ucunda sebep olduğu eskimişliği saklamak pek mümkün değildir. Parmakları büzerek oturma stilimi o gün bayağı geliştirdiğimi hatırlıyorum….
Meyve suyu ve gazoz içiyorduk. Hemen hemen her hediye bir kitaptı. İtiraf etmeliyim ki hediyemin o kadar ilgi göreceğini tahmin etmemiştim. Kaşağıların, Miras Yedilerin, Sefillerin ve Üç Silahşörlerin yanında benim “ Uçan Kaz” çizgi romanım bayağı fiyakalı durmuştu. Resmen hediye kelimesine yeni bir boyut kazandırmıştım. Gayet vakur şekilde gazozumu içiyordum. Birden Şaban’ın “ Aaaa! Bakın bu resimde Nils’e sakal ve bıyık çizilmiş!” diye avazı çıktığı kadar bağırdığını duydum. O an sanırım çok utanmıştım. Hediyeyi evden getirdiğim ortaya çıkmıştı. Tüm havam birden sönmüştü. Ve işin kötü tarafı; çorabımdaki başparmak delikleri gitgide büyüyordu….
………………………………………………………………………………….
Doğum günü hediyesi almak her zaman benim için zor olmuştur. Genellikle partiye kısa süre kala, düşünüleni değil, ilk göze çarpanı alırım ben…Çarşıda yaklaşık 2 saattir dolaşıyorum. Garip bibloların, acayip renkli şalların, anlamsız tabloların, minik el çantalarının arasında dolanıyorum. Olmuyor… Bir türlü alamıyorum hediyeyi. Son çare bir kitapçıdan içeri giriyorum…
Yuvarlak bir masa etrafında 15-20 kişi varız. Siz de bilirsiniz… Bu tür doğum günü partilerinde daha önce görmediğiniz yığınla insan vardır. Grup genellikle ütülü gömlek giymiş erkeklerden ve hafif kilolu kızlardan oluşur. Grup içerisinde herkesin belli bir misyonu vardır. Mesela söylenecek şarkıları başlatan abla tipli kızlar, söylenen şarkılara bağırarak eşlik etmeyi sosyal aktivite zanneden acayip gözlüklü robotsu erkekler, partiye çok geç kalan belli bir grup, partiye gelmeyen ve akıbetinin bilinmediği birkaç kişi… Haaa! Ben mi? Ben, erken gelen ancak parti sahibiyle buluşma zamanını ertelemek için dolanan tiplerdenim. Bu arada muhtemelen doğum günü pastası içeride mutfakta… İlerleyen bir zamanda maytaplarla ve mumlarla kendileri teşrif edecek… Bekliyoruz….
Hep bir ağızdan bağırıyoruz. “ Hepiiiii böööörtttdeyyyyyy tuuuuuu yuuuu.” Neşeliyiz ve deliler gibi alkışlıyoruz. O an pasta üzerindeki mumlardan birisi sönüyor. Beyaz gömlekli acar bir delikanlı çakıyor çakmağını… Mum ışığı asla sönmemeli. Doğum günü çocuğu üflüyor mumlara. Alkışlarımız daha bir kuvvetleniyor. Hakikaten güzel üfledi. Hepsini bir anda söndürdü mumların...
Ve hediye merasimi başlıyor… Çoğu hiçbir işe yaramayan ve sadece doğum günü hediyesi olabilecek hediyeler. Samimiyim kimse para verip kendisi için almaz bunları… Yavaş yavaş açılıyor paketler. Her açılan pakette doğum günü çocuğu “Aaaaa!” diyerek tepki veriyor. Bu şaşkınlık emaresi nezaketten mi yoksa beğeniden mi pek anlaşılamıyor. Bu hediyelerin büyük çoğunluğu mum yerleştirilen oyuk figürler. Oyuk bir araba, oyuk bir kulübe, oyuk bir sebze ( sanırım balkabağı), hatta oyuk bir ayıcık… Bu oyuk figürleri verenlerin istisnasız hepsi “ Karanlıkta mumu yakınca çok hoş görünüyor.” benzeri ifadelerle oyukluğu gideriyor. Daha neler mi var? Acayip dizaynı sebebiyle hayvanlıktan çıkarılmış bir köpek biblosu, üzerinde Ata Demirer fotosu olan kocaman bir yastık ( hangi kız o yastıkla uyur? ), cepte taşınamayacak büyüklükte çok fonksiyonlu bir çakı, rengarenk bir tablo, aynı rengarenk tablodan bir tane daha ( Pişti!) sırasıyla masanın üzerindeki yerini alıyor. Hakikaten evlerimizde işe yaramayan şeylerin çoğu doğum günü hediyesi… Bunu o gün anladım..
Sıra doğum günü çocuğunun en yakın arkadaşında… Biraz sonra duygusal anlar yaşanacak belli. Kız hediye paketini bağrına basmış geliyor. Paketten nedense hiç şaşırılmayacak şekilde beraber çektirdikleri fotoğraflardan oluşan bir albüm çıkıyor. Sonra ikimiz bambaşka arkadaşlarız sarılma anı yaşanıyor. En duygusal hediyeden sonra benim hediyeme sıranın gelmiş olması aslında bir şanssızlık ama hediyem gerçekten çok beğeniliyor. Veya öyle davranılıyor:)
Kitapçıda iken bir anlık refleksle almıştım “ Uçan Kaz “ DVD sini. Aslında çok anlam içeren bir hediye değildi. Her ne hikmetse çok beğenildi. Sanırım; konsept olarak hem çocuksu hem de şakacı bir hediye olduğundan bu derece beğenildi. “ Uçan Kaz “ yıllar sonra işe yaramıştı. Ayrıca çoraplarım da kimse tarafından görülmüyordu. Yıllar önce yaşamış olduğum bir utancın hıncını alıyor gibiydim. Sırtımı sandalyeye yasladım ve gazozumu vakur şekilde yudumladım. Parti sahibi, “ Biliyor musun? Ben çok severdim Uçan Kazı. Çok teşekkür ederim.” dedi. Hafif başımı eğerek, en tatlı ses tonum ile “ İyi ki doğdun.” dedim…
YORUMLAR
Ciddi bir konu bu sevgili Türk.. Cok ciddi bir konu hele ki bir Müstakbel Kayinvalide isen..
Ama ben bu cocuga dedim. Birak bu kizi dedim. Sevgililer gününün ertesi dogum günü olan bir kiz bizi yorar dedim :))) Ben neyseki bir dogum günü icin yasiyorum bi stresleri. Ya benim minik prensim ne yapsin 10 günü asan bir stresli hediye ve sürpriz yapma telasinda..Yahu kim cikartmis bu dogumgünü olayini ?
Bence dogum gününde anneleri sevindirmeli :) evet evet annesine bir kitap alip gideyim . Uffff ama ne kitabi .. Ucan Kaz uygunmu ki ? :)))
Harikaydi Türk ..
Ben üzerinde Ata Demirer olan yastığı tercih ederdim şahsen. Demek tercih edenler de olabilirmiş di mi :) Ata Demirer gayet zeki bir adam, çok başarılı ayrıca da, evet kilolu olabilir ama kesinlikle itici bir tip değil., Eğer bir yastığın üzerinde karşı cinsten ve arzu nesnesi kıvamında birinin fotosu olması arzu ediliyorsa Ata Demirer ilk tercih olmayabilir tabii... Yani zevk meselesi, ben kıt akıllılara arzu duyamıyorum, ondan örnek ismi çok garipsedim. .Kendimi şekilci bulup eleştirirdim bir de ya, neler varmış :) Antrparantez Ata Demirer dünyalar güzeli bir kadınla evli, belki Türk erkeklerinin yarısı, öyle bir kadını kendilerine eş olarak ancak rüyalarında görebilirler :) Çok talihsiz bir parantez olmuş o cümle bence.
IBerrak; gelin ile kayınvalide çekişmesi bayağı hissediliyor:) Demek tüm hediyeler annelere verilmeli:)
Dr_Jhon; doğum günü kutlamaya gelene kadar insanı kahreden neler var şu günlerde.
♡ ɴυтellα; haklısınız ama işte birini sevindirecek bir hediyeyi seçebilmek asıl sorun:)
dilbilgesi ; Uçan Kazı seven birini daha görmek mutluluk verici. HAdi söyleyin doğum gününüzü:)
CeZbE; tabi zevkler tartışılmaz. Ata'nın eşini de görmüşlüğüm yok:) Ama şunu belirteyim; kendisine benim de sempatim olmasına rağmen aynı yatağa gireceğimi hala düşünmüyorum:)
Hayırlı günler... Kayseri Erciyesim golü de attı. Şu ikinci yarıyı da seyredeyim:) Kırk yılın bir başı maç kazanacağızda:)))