ŞİŞME YATAK...
11 Nisan 2014, 04.05 A- A+“ Bak nasıl pratik şaşıracaksın. 2 dakika geçmeden şişiyor.” dedi. Hakikaten de elektrikli pompayı çalıştırınca “pışşşşttttt” diye şişmeye başladı. “ İlginçmiş” dedim. Ben, Mesut ve Medine ayakta siyah plastiğin şişerek bir yatağa dönüşmesini seyrediyorduk. Mesut ve Medine evliydi. Ben de yaşadıkları şehre birkaç günlüğüne gelmiş üniversiteden Medine’nin sınıf arkadaşı oluyorum. Ve şişme yatak benim için şişiriliyordu…
Mesut sanki bir mucizeden bahseder gibiydi. “ İnanabiliyor musun? 200 kiloyu bile taşıyabiliyor.” dedi. “ Vayyy!” dedim. Şu lanet iki dakika her nedense geçmiyordu. O zamanlar sanırım 78 kilo civarında olan vücudum ortamın verdiği sıkıntıyla daha da ağırlaşmıştı sanki. Mesut “ Sen dağlarda bazen kamp yapıyormuşsun. Kampta da kullanabilirsin.” dedi. “ Hakikaten güzelmiş” dedim. ( Bana bu kadar dandik gelen bir olayı daha önce hiç bu derece abartmamıştım.) . “ İnanmayacaksın ama bunların uzaktan kumandalı olanları da var.” dediğinde uzaktan kumanda ile şişirilen bir şişme yatak hayal ettim. Ama pek kafamda canlandıramadığım için bu hayalden vazgeçtim. Artık yatağın şişmesi bitsin istiyordum. Vakit kaybetmeden o şişme yatağa gömülerek uyumak, sabah kimse kalkmadan da o evden kaçıp gitmek istiyordum. Çünkü o şişene kadar ben şişecektim:) .. Ve sonunda şişti. “ Yat bakalım, rahat mı?” dedi Mesut. Yattım ve “ Acayipmiş” dedim….
……………………………………………………………………………………………..
Şişme yatak şişirilmeden yaklaşık 2 yıl önce…..
Medine; ismini şu an hatırlayamadığım bir elemandan yeni ayrılmıştı. Bir kafede oturmuş sohbet ediyorduk. Ve Medine çok ağlıyordu. Ben ise çok iyi dinleyici konumundaydım. Hafif buruşmuş bir surat ifadesi ve kederli gözlerle onu dinliyordum. Arada sırada da sergilediğim çeşitli mimiklerle “ hayat boş” gibi sözler sarf ederek atağa kalkmaya çalışıyordum. Bana göre acı henüz yeni iken bu acıdan doğan boşluğu doldurmaya çalışmak nafile bir tutumdu. Amacım karşımdakinin gözünde harbiden kalender bir tip olabilmekti. Ve sanırım o zamanlar Medine’den hoşlanıyordum…
Telefonu çaldı. Kapattıktan sonra “ Bir arkadaşım geliyor.” dedi. Ne yalan söyleyeyim birazcık canım sıkılmıştı. Bu can sıkıntımın iki sebebi vardı. Birincisi ayrılık üzerine dinleme konumundaki insanların çok anlayışlı tutumlarından pek haz etmem. ( Tamam, ben o an öyleydim ama yine de haz etmem.). İkincisi muhtemelen gelecek olan kızla beraber Medine “kız kıza” sohbeti yeğleyip benim o anki işlevimi görmezden gelecekti….
Telefon kapatıldıktan 30 dakika sonra….
O da ne? Gelen bir erkekti. Tanıştırıldık. İsmi Mesut imiş. O an can sıkıntım sanki bin kat daha arttı. Ses tonu ortama uymayacak derecede canlıydı. Taktiğini anlamıştım. Tüm dertlerin üzerini kapatan neşeli adamı oynayacaktı. Bir iki hoşbeşten sonra o canlı ses tonuna hafif bir hüzün katarak söze başladı….
- Nasılsın?
- Bilmemkiiiii… ( Bir damla yaş süzüldü.)
- Ah miniğim benimmmmm… ( Hafiften omzunu tuttu.)
O an kendimi orada yokmuşum gibi hissettim. Kalkmak istedim ama kalkamadım. Mesut devamlı konuşuyordu. Konuşmalarının arasına da herkesin bu tür ayrılıklar sonrası sarf edeceği avuntuları ustalıkla serpiştiriyordu. Adam tam bir hayat danışmanı gibiydi. Her türlü acıya karşı çantasında merhemi bulunan doktor edasındaydı. Medine’nin acılarını ifade ettiği her duruma uygun bir merhemi çantasından çıkarıp yarasına sürüyordu. Ve mükemmel bir zamanlama ile….
- Koy ver gitsin be. Kaybeden o salak.
- Öyle mi düşünüyorsun gerçekten?
- Tabi. Sen artık geriye değil önüne bakacaksın. ( Her hikmetse o an Medine’nin önünde kendisi vardı. Ya yok, Medine bu numarayı yemez diye düşünürken….)
- Doğru söylüyorsun be! Önüme bakmalıyım. ( Eyvah! Belli ki bu savaşı kaybediyorum. Ama şu Mesut’un sözlerini not almalıyım. Hayat bu ya, belki de ileride lazım olur)
- Gel bakimmm buraya.
Sarılmaya başladılar. Bu sarılma bayağı uzadı:) Ben ise kendimi Don Kişot’ta eşeğin üzerindeki Panza gibi hissettim. Mağluptum. Kaybettiğim toprakları çantasında merhemleri olan bir doktora bırakıyordum:)
Sonra sevgili oldular. Ben de kızın samimi arkadaşı oldum. Aslında Mesut neşeli bir tipti. Aramızda fena değildi. İkimiz de Galatasaraylıydık. Mangal yakmayı seviyorduk. Sigaraya bayılıyorduk. Halı sahada aynı takımda bir birimizi paslarımızla besliyorduk. Zamanla Mesut’u harbiden sevdim. Medine’ye karşı her nedense artık o gözle de bakmıyordum. Sanki Mesut beni büyük bir yanlışımdan ( çok yaptım bahsi geçen yanlışı) kurtarmıştı. Sonu olmayan bir yolculuğa çıkmak üzere olan bir gemi tam kalkarken beni limanda bırakmıştı. Ve bu limana yolu düşecek olan çok yaşanması gerekenler vardı. Her yaşanmışlık hoş bir anı olarak geçmişimde yer aldı ve alacak… O anı sahiplerine o saf anılar için teşekkürü bir borç bilirim….Biliyorum… Bu anıların çoğunun son bulmasında suçlu da benim… Özür diliyorum…
………………………………………………………………………………………………
Uyandım. Şişme yatak harbi rahatmış:) Beyaz tavana bakarak “ demek ki pişmanlık yaşamamam gerektiği tam olarak anlamam için aynı çatı altında şişme yatakta yatmak lazımmış” gibi salakça şeyler düşündüm. Ayağa kalktım. Yatağın pompasını çalıştırdım. Pıışşşştttt diye sönmeye başladı. “ Harbiden pratik bişey… Kampta da kullanabilirim…” diye söylendim. O an “ Nasıl ama?” diye bir soruyla karşılaşınca irkildim. Mesut odanın kapısında beni seyrediyordu. “ Mükemmel” dedim. Bir gece önce sinir olduğum şişme yatağı artık seviyordum:)
Beraber kahvaltı yaptık… Kahvaltıdaki reçel ve zeytin harbiden çok güzeldi. Neşeliydik… Kahkahalar attık…. Eski günleri andık… Ve söz dolaşıp o kafeye geldi… Gülüştük…. O an ben mutluydum. Onlar da mutluydu. İyi ki o gün kafeye gelmiş Mesut diye düşündüm…Ve Mesut’a baktım bir an….
“ Sen olmasan ben şu an sanırım bu kadar Mesut olmayacaktım, sağolasın.” dedim. “ Hayırdır? Neden?” diye sordu. Hafif gülümsedim. “ Bu çay soğumuş be” dedim. ALLAHIM MESUT ETSİN. AMİN…
NOT: 1.Paylaşımda yer alan isimler gerçek kişilere ait değildir.
2. Her hoşlandığınız kişiyi elde edemeyebilirsiniz. Bu bir son değildir. Belki bir başlangıçtır. Hem hoşlandığınız kişiyi sizden daha çok Mesut edecek birileri de karşısına çıkabilir. O’na bu şansı da vermek gerekir. Siz mi? O mutluluk denilen kelebek sizi de elbette bulacaktır. Beni buldu mesela.İyi ki varsın değerlim...
3. Şişme yatak kampta işe yaramıyor. Bir dikene rast gelmeye görsün, hemen deliniyor. Tavsiye etmiyorum….
YORUMLAR
Benden de sana not Türk hocam; Hani video filmi? Hani filmde oynayacaktın, hani hani?
Ohhh şükür yaaa uzun zamandan beri az gülümseyebilecek bir yazı var blogta ne güzel :) En son yorumlarımdan birinde artık rezil olmayı göze alıp anılarımdan yazılar yazacağımı demiştim ama sen önce davrandın arkadaşım iyi de olmuş valla :)
İlginç olanı bir şişme yatak nasıl böyle hayatının bir kısmını film şeridi gibi geçiriverdi :) off bir çok lise ve ünv. yıllarımdan anılarım canlandı gözümde. Hadi eskilere bağlı kalma da hatırlama da… olmuyor işte ben yapamıyorum allahallah. Yaşadıklarımı da anılarımı da seviyorum :)
Gelelim yazının not kısmına;
1.Gerçek isimleri kullanmamış olsan da umarım arkadaşların buraya takılmıyordur ve bu yazını okumamıştır yoksa yandı gülüm keten helva :)
2.Ben de hayatımdan biri çıkıyorsa ya da istediğim bir şey olmadığında; Yaradan beni o kişiden korumuş demek bırak gitsin Esti derim :) kendimi mi avuturum yoksa iyi mi derim bilmem :P
3.Kamp için fazla lüks haklı dersin, doğaya ters :)
Şu yatakla ilgili okurken nereye takıldım hey allahım yaa :) hani arkadaşın bunların uzaktan kumandalı olanları da var demiş ya :)))))) yani düşünsenize :) neyse vazgeçtim :))))))
Hayal kirikligina ugradim Mesut'un hayali karakter oldugunu okudugumda ama olsun nasilsa Mesut'lardan cok vardir degilmi bu dünya üzerinde, bende yanibasimda bir Mesut istiyorum :) ( Yasam kocu ve pozitif enerji veren dost anlaminda :p )
Sisme yataga gelince, yalan.. külliyen hemde. Tek basina yatacaksan o yatakta olabilir belki, bir kac yil önce, mecburi bir misafirligimizde bizede ayni övücü sözcüklerle, hayret etmemizi bekleyen, hatta mecburi kilan destekleyici sözlerle ile " hadi sende öv bu mukemmel yatagi " bakislariyla karsilasmis, bende " hmmm gercekten mükemmel, hayatim bizde bundan almaliyiz hemen " deyivermistim :p
Gecenin ilerleyen saatlerinde, mecburen gereksiz bir samimiyet icersinde, birbirimize yapismistik, normalinde sikayet etmeyen bedenler, kendini baski altinda hissettigindenmidir nedir sirt sirta vermis ama yinede sabaha kadar bu iskencenin devam edemeyecegini hisseden ben koltuga kivrilmaya fit olmustum, cünkü iki kisi yatinca ki sözde iki kisilik bir yatakti, agirlik cogalinca ve biraz zaman gecince esneyen ve biraz havasi inen yatak iki bedeni ortaya cekiyor ve iskence basliyor..Estim haklisin bende ayni seyi düsündüm .. ama bende demiyecegim , özelde yazalim bunu bakalim gercekten ayni seyimi düsünüyoruz :))) Gerci benim düsüncelerimde birazcik domuzlukta olabilir..
Türk dedigim de israr ediyorum, sen bu isi biliyorsun..Harikaydi ve yine bir Türk klasigiydi..
Ahhh be TURK38 !!! O gün o kafe de iç seslerini okuyunca, ne kadar ortak yönümüz var, bizim yatacak yerimiz yok diye düşündüm. Ama sen bir şekilde sıyrılıyorsun işin içinden ve bulmuşsun yatacak bir yer:))
Gmssn'nin yorumu, çıplak gösteren gözlük gibi ... Başlık zaten seksiydi. Ama gmssn'nin sunduğu gözlükle baktığımda, paylaşımı tüm çıplaklığıyla gördüm. Allah seni MESUT etsin emi:))))
Sonlardan bi yerden başlıycam..Evet iyi ki varim:p Ama iyi ki sen de varsın;) Ya valla ben de bu isimlerin uydurma olduğunu sanamıyorum:D Ben ölsem Medine diye bir isim aklıma gelmezdi:) Keşke başka bir isim uydursaydın:) Uydurma dedim de sen uydurma konusunda gerçekten iyi değilsin. Kanıtı işte yukarıda duruyor:)
Blog çoooooook şahane olmuştu, çok güldüm:) Son zamanlarda blog portal bir hayli ciddileşmişti. Sen; hayatı bu kadar ciddiye almaya gerek yok, işte geldi ve geçti dedin. İyi ki de geçmiş. Yoksa Medine! diye birinin yanından seni spatulayla bile zor kazırdık:P
Şişme yatakta hiç yatmadım.Her nedense bunun fikri bile beni gıcık ediyor:)
Yaaa sahi nerden çıktı bu Medine:) Tövbe ya!...
İyi oldu bu blog iyi:) Allah anılarına zeval vermesin:P
…Ben hala, keşke o şişme yatakta yatırmasaydık diyorum metin! Adam sabah kalktığında iki büklümdü, her nekadar sıtının ağrıdığını hisettirmemek için çaba harcasada, o şekilde kahvaltı bile yapmadan evden çıkışı hiç aklımdan çıkmıyor: ( O kadar övdün şişme yatakta şişme yatak bak artık telefonlarımıza bile bakmıyor…
Sibelciğim, ohh olsun ona . Hakan bize gelmeden iki sene öncesine gidermisin! Hani siz cafede oturuyordunuz, sen ağlak gözlerle hakana bişeyler anlatıyordun, hakan ‘da senin acına teselli olmaya çalışıyordu.. Evet metin ne var bunda ?
İşte hani kederli gözlerle derdine derman olmak istediği hali vardı ya .. bazende suratını buruşturup seni destekler halleri vardı ya…onun o gözlerinde ki kader, aslında seninle bir kader yazmaktı.Murattan’da seni ayıran hakandı.. J Acemi acemi mimikler ..bi surat ekşitmeler, elini omzuna atmak istiyip bi türlü atamaması…. peki Metin sen nerden biliyorsun bunları… ben bir köşeden sizi izliyor ve hakanın kalkması için fırsat kolluyordum ki kalkmak bilmedi. Bende dayanamıyıp telefon açıp, yanınıza geldim. Adım mesut olmasa da, artık bahtiyardım. Ve seni hakanın o hain gözlerini, kısık kısık bakışlarında ki manalardan kurtarmam lazımdı. . . ( hain tamamen masumane olarak ) : )Dı, diye uzayan bir çiftin konuşmalarına kulaklık misafiri olmuştum . Sevgili Türk hocam , benim bu kulak misafiri olduğum çiftle, sanırım sizin hiçbir bağlantınız olmaz, çünkü isimler tutmuyor.
Türk hocam , ben nedense sizin bloglarınızı okuyamıyorum .Sizin yazdığınız blogları, bazen hüzünlü , bazen düşündürücü, bazende neşe içinde, resmen izliyorum. Kısa film tadında, .müthişsiniz…
Hani bende, her ne kadar geçmiş seneler olsada, sizi teseli etmek isterdim ama etmiyorum…Şöyle demek isterdim ; koy ver giysin be kaybeden o olmuş , hiç üzülmeyin, sen artık sağına değil, önüne bakmalısın da demiyorum, demiyorum hayır demedim : )))
Size herşeyin en iyisi, en güzeli yakışır. Bu güzel paylaşım için, yüzümde gülümsemeye hatta kahkahaya vesile olduğunuz için çok teşekkürler. . .
İki dünya saadeti dileklerimle… <<<<<< Alıntıdır….
gmsnn opum geçmiş blog deneyimlerim yerine göre çakal olmam gerektiğini öğretti bana:))) Medine pat diye aklıma geldi ama yazının sonunu bağlamak için Mesut ismi şahsım tarafından düşünülerek keşfedildi:)))
Ataya, Ankarayı ben de sevmem:))) O bloga gelince size de belirttiğim gibi teknoloji özürlüyüm ben:))) Ama halledeceğim, söz göndereceğim paylaşımı:))
estide_geldimki; ben beceremedim o türden yazılara yorum yazmayı bile, kalp kırdım istemeyerek. Ayrıca az nefes alalım diye düşünüp eğlenceli birşeyler yazmaya çalıştım:))
CeZbE; " fısss mısss" "hıssss hısss" "fışşttt mışttt" derken nerden estiyse "pışttttt" yazıverdim:))) Bu arada sizin yattığınız yatak benimki kadar kalitlei değildi sanırım Şaka:)))
Kurcaher; eğlenmenize sevindim. Dedim ya az nefes alalım:)))
Seякaη; ben de Mesut olmasaydı muhtemelen nefese ha kuvvet asılırdım:))
IBerrak; şişme yatakla ilgili tüm maceramı paylaşamadım ben de:))) Ama deneyim sahipleri nasıl sorunlarla karşılaştığını anlamıştır:))
beymen33; Allah snei de mesut etsin. Dediğin gibi şu an sanırım çırılçıplağım:)))
Denіz; ohhh beee! İlk tepki yorumdan anladığım kadarıyla iyi:)) Muhtemelen az sonra salonlara girince gerçekten böyle olup olmadığını öğreneceğim:))) Bu arada gmsnn opuma cevaben çakal olduğumu kabul etmem sende yanlış bir intiba uyandırmasın sakın:))) Oyyy! Kıvıracağım diye iyice dansöze döndüm haaa:))
Ben yorumu eklediğim zaman bazı arkadaşların yorumu henüz görünmüyordu. :)
O__ben; sağol kardeşim. Yok tanışmıyoruz o bahsi geçenlerle:))) En içten duygularımla, iki dünya saadeti dilerim kardeşime. Daha önce de söyledim sempatimin olduğu ender fenerlilerdensin:))
! ᾏɗɑ ♥ [; eğlenmenize sevindim zaten amaç buydu:) Hayırlı geceler..
GURCU_KIZI; asıl sizin yüreğinize sağlık:)
ηєяiѕ; ben de teşekkür ederim:)
HILDAA, iltifat için teşekkür ederim.
mesut_kolcu; sağ mı yoksa sol mu çınladı:)))
вøмвøşšυи đüичα; başkan değilim ama çok teşekkür ederim.:))
gok_mavisi; deniz yatağı da sıkıntılı ama:))
! нẫявϊ ќıż#; sıkılmaıdğınız ve sonuna kadar okuduğunuz için mutlu oldum...