gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

PARMAKSIZIM...

24 Nisan 2014, 07.11
A- A+

Eminim siz de hayatınızda birkaç kez bu durumla karşılaştınız. Birçok kez karşılaştığımız türden bir zeka sorusu soruyor arkadaşım. Bu tür bir durumda soruyu soran cevabı biliyor olmanın avantajıyla genellikle pişkin bir tavır sergiler. Soruya muhatap olan ise; cevabı bilirse zeki olduğunun tescilleneceğini gibi absürt bir düşünceyle pür dikkat dinler soruyu. Arkadaşım soruyu sorduğunda içimde ki hazzı tarif edemem. Çünkü soruyu daha önce duymuştum ve cevabını da biliyordum. Ama soruyu ilk defa duyuyormuş gibi davrandım. Güya düşünen adam edasıyla elini çene altında yumruk yapma, sağ ellin başparmak hariç diğer parmaklarıyla başı kaşıma, gözleri hafif kısıp dalma gibi çeşitli tavır ve mimiklerle soruyu muhakeme ediyormuş gibi yaptım. Kısa süre sonra çok zeki olarak adlandırılacağım. Soruyu soran eleman suratında pis hatta yılışık bir gülümseme ile beni izlemekte. Ben ise cevabı yapıştırmak için en uygun zamanı beklemekteyim. İşte o an geldi! Patlatıyorum cevabı:) Masadakiler şaşkın, soruyu soran morarmış halde:) Ama ben gayet alçakgönüllüyüm. Sanki cevabı bulmuş olmak çok önemli bir olay değilmiş gibi davranıyorum. O anın yağından, sütünden olduğunca yararlanıyorum. Artık hem zeki ama aynı zamanda zekiliğini önemsemeyen insanüstü bir varlığım:) Ve o soru ile tüm çarklar ters dönüyor…. “ Kesin daha önce duydun sen bu soruyu??? “ …. Cevabım hazır “ Hadi lennnn ordannnn!”

 

Tamam; kabul ediyorum. Yaptığım hoş bir şey değildi. Ama az sonra okuyacaklarınızdan dolayı inanın bana hak vereceksiniz. Neden o soruyu biliyormuş gibi davrandım? Cevabı taaaa ergenliğimde gizli….

………………………………………………………………………………………

“ Yapamıyor musun?” dedi. Ve bu soruyu dalga geçer bir ses tonuyla sordu. Tepemde dikilmiş o fizik sorusunu çözemememi büyük bir hazla seyrediyordu. Üniversiteye hazırlanıyordum. Torpille çok parlak bir öğrenci olmadığım halde dershanenin iyi bir sınıfına kayıt olmuştum. İğrenç bir sınıftı…. Ben hariç herkesin parmağı hep havadaydı. Öğretmen daha soruyu sorar sormaz cevabı kafasında beliren çocuklar arasındaydım. Sanki bu sınıfa “ bilmeyen insan nasıl olur?” sorusunun cevabı olarak konmuştum. Benden başka kimse teneffüse çıkmıyordu. Çünkü tek sigara içen bendim. Benden hariç hepsi hatırladığım kadarıyla gözlüklüydü. Eminim siz de şahit olmuşsunuzdur bu tiplere. Kocaman çerçeveli gözlükleri olan, parlak suratlı, saçları dana yalamış gibi taranmış, ne futboldan ne de kızlardan bahsetmeyen geleceğin bilim adamı adayı bir ton insanüstü varlık:)

Ben daha tahtaya yazılan soruyu okuyamadan tüm parmaklar havaya kalkıyordu. Gözlüklünün biri tahtaya kalkıp ben hariç sınıftaki her bireyin cevabını bildiği soruyu çözüyordu. Acayip canım sıkılıyordu. Onlar tahtada soru çözerken kendimi tebeşirin çıkardığı cıyk sesi gibi hissediyordum. Aslında bir kez parmak kaldırma fırsatım olmuştu. Ama kaldıramadım. Bir deneme sınavından sonra kimyacı “ bu sınıfta 10 dan daha az neti olan yoktur sanırım” dediğinde parmağımı kaldırabilirdim. Cesaret edemedim. Şimdi olsa “ 3,5 netim var” diye parmak kaldırırdım. Ama o an 3,5 attım ve parmağımı kaldıramadım….

Ve o fizikçi. Her defasında tepeme dikilip “ Yapamıyor musun?” diye soruyordu. İşte sadece o zaman kafalar bana dönüyordu:) Basit makineler denilen o lanet konunun soruları ismiyle çelişecek derece neden basit değildi sanki? İple tavana bağlanmış kaldıraçların olduğu bir soruda Ahmet isimli bir öğrenci işi gücü yokmuş gibi neden dengeyi bozacak şekilde ağırlığı yanlış kaldıraca koyar ve neden bu Ahmet’in yaptığı hatayı bulmak benim gibi öğrenciye düşer? Allah belanı vermesin Ahmet:) İnsan doğru yere koyar şu ağırlığı:)

Bu sınıfta benden sonra parmaksız olarak adlandırılabilecek kişi Harundu. Harun ve ben başka bir sınıfta olsak belki parmaksız olmayacaktık. Ama kader bizi bu sınıfa hapsetmişti. Bu sebeple ikimizin parmakları bu sınıfta genellikle sıraya bir şeyler karalamakla meşguldü. Bir gün sınıfa yeni bir gözlüklü geldi. Öğretmen Harun’un yanından beni kaldırdı ve yeni gözlüklüyü benim yerime oturttu. Sınıftaki konumum artık daha da belirginleşmişti. Neresi boş ise oraya oturandım. “ Verilen bu bilgilere göre aşağıdaki şıklardan hangisi kesinlikle yanlıştır?” sorusunun cevabıydım. Tepemde dikilen fizikçinin “ kurbağa gibi adamsın valla, bugün hangi sıraya zıplayacaksın bakalım” diye alay ettiği zavallıydım:)

Ama bir deneme sınavı sonrası her şey değişti. Bu deneme sınavı sonrası eşkenar dörtgen kafalı bir gözlüklünün “ Hocam o sorular neydi öyle ya? İlk on soruyu gözümle çözdüm.” yılışıklığından sonra, hocanın benim gözlerimin içine bakarak “ Abartmayalım arkadaşlar, eminim sınıfta o soruları çözerken 3-5 defa kalemini açmak zorunda kalanlar var” demesi ve tüm sınıfın bu iğrençliklere kahkahalarla gülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Matris kafalılar o soruları kalemle çözmeye çalışanların tepesine çıkıp zekalarını kutluyorlardı. O an bilmem ne kafalı gözlüklüleri kutsayan hocalara, gözleriyle soruları çözen tüm bu tiplere kafayı takmamayı başladım. Deneme sınavlarında kendime rakip olarak benim seviyemde puanlar alan “ kirpi” soyadlı tanımadığım bir elemanı seçtim. Kirpiyle yarışmaya başladım. Sonunda sınavı kazandım. Siz bu satırları okurken bu başarımda pay sahibi olarak o gözlüklülere seslenmeyeceğim. Sadece Kirpi’ye teşekkürü bir borç olarak gördüğümü bilmenizi isterim. Sağolasın Kirpi kardeş. İnşallah sen de sınavı kazanmışsındır.

 

NOTUN DİBİ:

-         Merak ettim. Yazıyı okurken başparmak hariç diğer dört parmakla başın nasıl kaşındığını deneyen oldu mu acaba?

-         Eminim bazılarınız da o zeka sorusunu merak etmiştir. Üzülerek belirtiyorum ki merak etmeye devam edeceksiniz. Çünkü şu an o soruyu hatırlamıyorum.

-         Hala o soruyu biliyormuş gibi davranmamı yadırgıyorsanız ilelebet susunuz:)

-         Bu paylaşımı okuyan ebeveynler lütfen çocuğunuzun bilmem ne kafalı olmasını engelleyiniz. Elbette geleceğini düşüneceksiniz. Ancak bırakın çocuk az top oynasın, sinemaya gitsin, test manyağı olup hayattan kopmasın, karşı cinsle oturup üç kelam etmek zorunda kaldığında suratı pancar gibi kızarmasın. En önemlisi bir şey bildiği için başkalarının zekasıyla alay eden bir tip olup çıkmasın.

-         Notun dibi ifadesi biraz saçma oldu sanırım ama okuduğunuz üzere parmaksızım ben:) Yani görmezden geliniz lütfen…

YORUMLAR

26 Nisan 2014, 20.21

Selam:))

MASKEM; kimya hocanızdaymış bence sorun:) Kızılacak başka bi şey bulamamış mı?

_Z_A_M_B_A_K; Allah gönlünüze göre versin:) Ne diyelim başka..

O__ben; sondan başlayayım:) Yarını beklemeden şimdiden tebrik edeyim. Ama kutlamalara falan katılmak, o işte gönlüm el vermez:)) Benim de senin gibi parmak kaldıran öğrencilerim var, inan gözlerinden aslında sorunun cevabını bilmedikleri belli oluyor. YAni belli süre görevi olan bir öğretmen o numarayı yemez:)) Futbolda da iddialıyım bu arada:) Unutmadan.. Tuvalete gidebilirsin:))) 


26 Nisan 2014, 21.11
Yine harika bir anlatım.Gelecek yazılarınızı büyük bir merak ile bekliyorum.:))
26 Nisan 2014, 22.23
ηєяiѕ; teşekkür ederim:) Kısmet bakalım, yazarız inşaallah...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın