gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Dünü Kazıyamamak

09 Mayıs 2014, 10.45
A- A+

Istanbul. Mezopotamya'dan ilk misafirlerini aldığı tarihi ile Tanrı'nın insan üzerine yüklediği ilk sınavların başlangıç yerlerinden.. çocuk doğurmayı seven anne gibi dünyaya insan ırkı türeten tarihi yarımada.

••

Üzerine ekstradan bir çivi dahi çakılmaması gereken bir rehber ve orijin nosyon. Yasal düzenlemeler ile bu şehr-i şehri tarihte görülmemiş bir arkeoloji müzesine dönüştürmek gerekiyor. Istanbul'un yeraltı haritasını çıkarmak için yüzlerce neden sıralanabilir. Çıkarılmayı bekleyen sayısız buluntuyu görmek için her yıl 1 milyar insanı Istanbul'a, dolayısı ile Anadolu'nun içlerine çekebiliriz. Istanbul'da sanayileşmeye gidilmesi yeni göçleri peşinden sürükleyecektir. Yeni göçlere normaliyle yeni yapılar gerektiğinden kazı yapılacak alanların giderek daralması söz konusu. Kaldı ki bana kalsa her köye ziraat mühendislerinin kalacağı lojmanları yapar, Istanbul'da yaşaya dururken köyü burnunda tüten milyonlarca insana memleketlerini hediye ederdim. İnsanları köylerinde yaşayabilecek duruma getirmek ve şehirlere nefes aldıracak projeler neden planlanmak istenmez bunun göz ardı edilmesi beni şaşırtıyor.

••

Son zamanlarda oluşan yabancı yığılmalar ile sokaklar caddeler boğuluyor desem yeridir. Birilerine iyilik yaparken illa da diğer birilerini sık boğaz etmek gibi gösteriş oyunları ile melek görünme çabaları riyakârlıktır. O şehirde barınacak misafirler kabul etmek için gereken altyapıyı ve üst yapıyı oluşturmadan, kültürel bileşkelerin birbirlerine zarar vermelerini engellemeden insanlardan fedakârlık beklemek küstahça bir tutumdur. Hele ki bu insanlar savaştan kaçmış, parasız, bilmediğimiz kültürlerle yetişmiş, bu toprakların örflerine:günah-sevap birimlerimize:ayıp-yerinde mefhumlarımıza tamamen yabancı, ne zaman nerede suç işleyecekleri belli olmayan insanlar olduğunda etraflar daha da güvensizleşiyor. Yerleşik blokların düzenini bozmak adına savaşta kaybettiklerini bir an önce tamamlamak için ne tür yollara tevessül edecekleri bilinmeyen birilerine bol keseden alan açmak sorumsuzluktur. Adeta sürünmeleri için ölümden kurtarılmış hissini veren bu insanların ülkemizin değerlerine angaje olmaları imkânsızdır. Ülkelerindeki kaosun en az 3 sene daha devam edeceğini düşünür isek, daha derli toplu alanlarda onlara sosyoekonomik çözümler bulmak şart.

••

Istanbul sanayii merkezi yapılmak isteniyor bu doğru plan değil. Kültür turizmi ile bütün bütçesini bu sirkülasyondan sağlama potansiyeli var. Bina yapılmasın demiyorum. Üremenin olduğu her yerde insanlara cevap verecek çeşitli endüstriyel yapılar elbette kurulacaktır. Ama her spermin ve yumurtalığın Istanbul'u birleşme noktası görme zorunluluğu varmış gibi bu şehr-i şehri devasa yeni doğan ünitesine çevirmek bir saplantı halini aldı. Ülkemizde on binlerce metrekarelik boş yaşam alanı varken tıka basa nüfus yığılması ile suç şehri olma yolunda hızla ilerliyor. Gelişmişlik şuurunu o şehri taş binalarla çevreleyip labirente dönüştürmeye indirgeyen bir tutum hakim şu anda piyasada. Bulduğu her açık alanı okazyon mantığıyla kuleler inşa edip istila eden muktedirlerin ekonomi₺piksel görüşleri bizlere yakında yürüyecek kaldırım bırakmayacak. Güneşin renginin yüksek binalardan ötürü sokak asfaltına düşemeyeceği gölgeli habitatlar bizleri bekliyor. Tıpkı New York caddeleri gibi, Pekin, Tokyo caddeleri gibi. Önümüzde buz gibi duran bu düzlemdeki gerçekleri dile getirince istemezükçü diye suçlanmayı da anlamıyorum doğrusu. Bu bayağılaşmış demagoji savunma biçimi uzun süre bitmeyecek galiba. Estetik görüşten mahrum kalan insanlara vaat edeceğimiz tek meta bloklarla siyahlara bürünen sokaklar olursa o toplum sıkıcı olur. Ulaşımı kolaylaştıracağım diye dünyada eşi benzeri olmayan bir gerdanı o itici maganda sarısı altın hasırla kapatmak nasıl bir karamsarlık. Sıfır ve ardındaki gizemli kareköklerini merak ettiğim çözülemez bir problem gibi biraz. Sıfırın karekökü var mıdır, bence var. Yokluk varlıkla tanınır. Kelliğin saçın dökülmesiyle çıkması gibi. 1 vardı ki 0 ı tanıdık. 000000000009. Adam iki üçgenle ülkenin siyasal topografyasını çıkartıyor, benim sıfıra karekök bulma saçmalığım net normalliktir hani.

••

Göz zevki denen lezzet tatma hissimiz vardır. Denizlere, platolara, kanyonlara, çağınlara, yağan kara ve oluşturduğu dona, buzullara, güneşe, uçan sürünen diğer formlara, temiz sokaklara, temiz giyinen bakımlı insanlara, daha birçok doğa akış çeşitliliklerine bakarak dinginleşip, sakinleşip, kendimizi iyi hissettirme kodlarıyla donanmış canlılarız. İnsan birazda böyle bir şeydir. Bizden; üreyerek yok eden çekirgeler gibi yığınlar evresine orta uzak bir gelecekte geçilmemiz isteniyor. Doğa her şeydir. Doğal olan görselleri kaybettiğimizde o boşluğu dolduracak hiçbir kazanım bizi tatmin etmeyecektir. Zımni ve anlaşılmaz gibi görünen gündemlerin peşi sıra aktığı bu yoğun trafikte sıkıcı bir konu seçtiğimi düşünmüyorum. Hele ki dünyaya çevre dersi verdiğimiz bir şölenin yıl dönümü arifesindeyiz. İyi günler..

YORUMLAR

09 Mayıs 2014, 16.14
tam anlamiyla mukemmel...
09 Mayıs 2014, 16.15
Hayatın akışını değiştiremez ve durduramazsın.Öyle olsaydı herkes doğduğu topraklarda kalır göç etmezdi.Sen bile göç ederek geldin İstanbul!a.Kızılderili harici Amerika'da adam olmaz,Almancılarımız orda olmaz.Türkler orta asyada kalır Hintler avrupada olmazdı vs vs.Kafaya takma rahat ol.
11 Mayıs 2014, 06.10
Tarihe saygı duymak ile tarihe saplanıp kalmayı karıştırmayalım. İstanbul bir müze değil, bir ecdadın öyküsüdür. Turist çekmek için arkeologlar şehir yapmaya gerek yok zaten bilen biliyor.
11 Mayıs 2014, 10.38
böyle olmalı bloglar bir işe yaramalı....mükemmellll
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın