Katlanmak
25 Mayıs 2014, 23.57 A- A+
Kimsenin hayatı isteklerinin hepsinin gerçekleşmesi yönünde akıp gitmiyor. Dağlardan eriyerek akan karların getirdiği toprakla bulanık çamurlu su gibi, hayatlarda hatalarda...
Her bir dağ yamacından eriyerek vadide buluşan küçük ırmakların oluşturduğu derelerin kıvrımları da farklı. Bir süre dere çamur ve bulanık akar. Kar kalmayınca dağlara eriyecek, du durulaşır ve berraklaşır...
O zaman seyrine doyum olmaz. Bir sandalyeye kurulup bir demlik çayı bitirecek kadar uzun oturup seyretmek istersiniz taş aralarından akan az da köpüren berrak suya.teselliyi aşmış bir gönül sahibini, hangi sözler teselli etsin ki
Kendine katlanamayan, bir başkasının katlanmasına duyduğu ihtiyacı örtmez.Her gönlün sukün bulduğu bir liman vardır. Bazen buldum sanarsın bazen şüphe edip çeker gider katlanamam dersin.
Bazen gitmek iyidir, bütün hükümlerini alır gidersin verirmiş kararların ile...Vahlanır, üzülür pişmanlık genlerini bedenine hakim lılarsın. Artık katlanılır gibi değil der, öfkene mağlup olursun.
İnsan kendine katlanamadığında yenilgi kapılarını aralamaya başlar. Kendinden bildiğini, kendinden koparmaya başladığı andır kendine katlanamayışı.
Öyle bilgi ile ulaşılan bir ha değil sadece, öfkesini yutamayan nasıl layık olsun arzu beslediğine.Köle duygularımız var, efendi duygularımız var. Köleyi efendileştirip, efendiyi köleleştirdiğimiz zaman katlanılmaz oluyoruz.
Katlanmak; Kendine, kendinden bildiğine, kendin gibi hissedip özdeşleştiğinde....
Her bir dağ yamacından eriyerek vadide buluşan küçük ırmakların oluşturduğu derelerin kıvrımları da farklı. Bir süre dere çamur ve bulanık akar. Kar kalmayınca dağlara eriyecek, du durulaşır ve berraklaşır...
O zaman seyrine doyum olmaz. Bir sandalyeye kurulup bir demlik çayı bitirecek kadar uzun oturup seyretmek istersiniz taş aralarından akan az da köpüren berrak suya.teselliyi aşmış bir gönül sahibini, hangi sözler teselli etsin ki
Kendine katlanamayan, bir başkasının katlanmasına duyduğu ihtiyacı örtmez.Her gönlün sukün bulduğu bir liman vardır. Bazen buldum sanarsın bazen şüphe edip çeker gider katlanamam dersin.
Bazen gitmek iyidir, bütün hükümlerini alır gidersin verirmiş kararların ile...Vahlanır, üzülür pişmanlık genlerini bedenine hakim lılarsın. Artık katlanılır gibi değil der, öfkene mağlup olursun.
İnsan kendine katlanamadığında yenilgi kapılarını aralamaya başlar. Kendinden bildiğini, kendinden koparmaya başladığı andır kendine katlanamayışı.
Öyle bilgi ile ulaşılan bir ha değil sadece, öfkesini yutamayan nasıl layık olsun arzu beslediğine.Köle duygularımız var, efendi duygularımız var. Köleyi efendileştirip, efendiyi köleleştirdiğimiz zaman katlanılmaz oluyoruz.
Katlanmak; Kendine, kendinden bildiğine, kendin gibi hissedip özdeşleştiğinde....
YORUMLAR
Bazen bulanık akarken de seyretmesi güzeldir ırmakları, anlatmak istediklerini düşününce. Bende mi tuhaflık bilmiyorum ama mesela tutkum olan denizi hep süt limanken seyretmeyi sevmem ben. Arada homurdana homurdana sahili döven, duru suyunu çamurlaştıran dalgalarını da izlerim. Kimbilir belki de her haliyle kabulümdür deniz...
Estim bende hırçın denizleri severim, dalgalar döverken kumsalı, denizin pisliğini taşır ve atar bünyesinden. Bir çeşit arınmadır, lakin olan denize aşık yosunlara olur, koparılır bağrından denizin ...Martılara hiç değinmeyeceğim, şu an koltuğuma gömülüp kendi ile savaşan bir deniz yıldızını seyretmenin keyfini çıkarıyorum... Elimi bile sürmeden...
Evet sizde bir tuhaflık var. Kalabalıklar ,duru berrak ve dibi görünen bir denizi sever.Siz denizin, öfkelenmiş halini de sevmişsiniz doğallığını fark ederek.
Bu sayısal azlığınızın alametidir. Bu sizi ürkütmesin, bu sizi umutsuz kılmasın.
Bu insanlar mum gibidir, bir dibini aydınlatmaz çevresi hariç.
Mum dibine ışık vermez deyimi, birde böyle düşünülmeli.