gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Yıkmadan Yapan’(lar)a;

28 Mayıs 2014, 08.51
A- A+

          Malumunuzdur efendim insanın içi o kadarda içte değil   -der başlar kelam.. Gamyun’un  bam telinden sosyalliğin tizine,  modern dünya dan na-modernliğe, tırtıl burcundan yükseleni timsah olana, günümüze, günün her rengi taa size uzanan o kadar konunun için de ilk bloğumu genel de genlere, genimizle gelen renklere dokundurarak yazacağım.


Renk veren(ler)e;


Kısa Hikayem..


Kısa Şiir : Sen ruh ikametimsin, düzenli uğradığım.. Düzeldiğim.. Kısa yoldan köşe başı gülümsediğim..


Kısa Makale : Hiçbir şey hissedememe hissimizle bile hepinizi dövebilecek güçteydik..


Kısa Öğüt : Şükür şükrettirene !


Kısa Belgesel : Dünya güneşle O’nun dogumunda  tanıştı.


Kısa Ansiklopedi : Kıssasa kıssas


Kısa Dizi : Aynı romana konu olduğumuzdan beri aşığız...


Kısa Mola : Ah bu gönül Şarkıları (Uzun Hikaye * Soundtrack)


Kısa Heyecan : Koku(n)


Kısa Son : Aynı uyuşturucu kullanmaya başladığımızdan beri el yazılarımız birbirine benziyor


Kısa Aşk Filmi : Tarif edemediklerinizi sevin...


Kısa demeç : Kendinizi iyi göstermek için şeytanı kötü göstermeyin


Kısa Asayiş : En son dünyada görüldü (m)


        İlk  blog burada sonra erdi.. Aslında onlarca sayfa olmalıydı, Şiirler arada alıntılar, bi filmden aşk sahnesi, bi romandan esinlenme,, yaşamdan ders, atasözleri, arifler tarifler marifler... fakat “kısa” seriyle hepimizi anlattım hepimize. benim olanı bana ve tekrarıma. Yüksek sesle seslenerek geçtik hayatlarımızdan hep.. Hep kadar iyi tarif var mı acaba ?. Tam bi sempatik geniş zaman. Hep olanlara..  Alışacağım zamanla bloga ve uzayacak satırlar.. En azından bu defa eyvallah tadında olsun.. Perdenin arkasından konuşur gibi.. Aradan perde kalkmadan son bulsun.. Mümkün oldukça katılacağım, en azından aklımda kalanların kırıntısını süpürür arada buraya ufalarım. Adını blog koyarız okur anlar anlatır tartısır ve yaşarız.. Eyvallah tadında yaşayanlara da selam olsun..


Kısa veda : Ve son...

YORUMLAR

28 Mayıs 2014, 10.23
Kısa Çıkarım: Yazarlık işi şans işi değil(miş).

Kısa Takdir: Mürekkebi kurumayan kalemlerin olsun.
28 Mayıs 2014, 11.29
Eee hoş geldiniz ki ozaman :) Önemli olan uzun uzadıya sıralamak  değil ki cümleleri, anlatmak istediğini aktarabilmek. İlk cümleniz Yunus Emre'nin dizelerini hatırlattı
Beni bende demen, bende değilimBir ben verdır bende, benden içeri
Tekrar hoş geldiniz
28 Mayıs 2014, 17.50
Yıkmadan yapanlar(a)...ile başlayan bir başlık görünce hehhhhh  okunulası bir blog daha dedim.
Kısa deyip geçmişsiniz lakin...Renk veren vermeyen ne kadar mahlukat varsa (çiçek böcek de dahil.. ) söylediklerinizden bir çıkarımda bulunacaktır.Anlatmanın ,duygu ve düşünceleri aktarmanın ,görmenin ve algılamanın seçeneklerini sonsuza dek çoğaltmaktır yazmak bana göre ki tarzı bir tercihtir ve her yazım şeklinin damaklarda ayrı lezzetler bıraktığını düşünürüm.
Yazının içeriğinden daha ziyade  keskin kısa ve öz cümlelerle nokta atışı yapan bir okçunun sedasıyla karşı karşıya gelmek çok keyifliydi.Yani ben ölçtüm , biçtim,tarttım,eledim ,size hazırlop bir pasta sundum diyorsunuz öyle mi  :)
E afiyetle yedik ellerinize sağlık .. 
28 Mayıs 2014, 20.37
Yoksa biri sana " Kisa kes ! " mi dedi ki ?
Tadi damaginda kalmis, öyle baka kalmis bir cocuk edasiyla tebrik ediyor hos geldin sayfamiza diyorum :) Cok güzeldi..
29 Mayıs 2014, 00.30

         Öyle şeyler var ki; yıkmadan iyi bir şey yapamazsın, diğer öyle şeyler de var ki; yıkarsan bir daha asla yapamazsın. Pek kavrayamadım yazınızı, başlıkla yazının alakasını filan... Ama anlatımınızı, dilinizi gayet güzel ve orijinal buldum. İkinci yazınızı merak ettirdi bu yazıdaki üslubunuz bana.
29 Mayıs 2014, 15.48

 

Agola;

Sevdiğim en büyük cesarettir, kendi dilini, başkalarının idrak edişlerine kurban etmeden, özgürce iç dünyasını, idrakine taşıyıp yazmak.

 

Bunun küçük bir örneğini bu yazında gördüm. Cümleler kısalması onun sessizliğe doğru gitmeye başlamasına işaret eder. Gün gelir koca bir makaleyi bir cümleye , bir cümleyi bir kelimeye, bir kelimeyi bir noktaya, onu da suskunluğa sığdırırsın.

 

Uzun yazacaksan, bir romana başla. Malzemen yoksa, bir daha dön hayatına bak. Görmediğin yönlerini görmek iste.

                                            

Kaygı duyma anlaşılmayacağım diye. Seni herkes anlamak zorunda değil.

Niye yazıyorsun?

Seni anlasınlar diye mi?

Var say ki anladılar, sana ne katacaklar?

Sen katmış olacaksın belki

Ama sen, okuyucuya bir şey katmak için yazıyorsan sadece, bilgiler topla, bir ansiklopedi oluştur okuyucu bilgilensin.

Sence buna mı ihtiyacı var okuyucunun?

Senin soğuk pınarlarından tatmak isteyip serinlemek isteyen bir kişi olsun yeter.

Öce kendini mutlu et, mutlu olmayanın başka kalpleri mutlu etmesi imkansız sınırlarının çevresinde dolanır.

Çokluk, kalabalıklar hep insana olumsuz etmiştir.

Erdemli insanların sayısı niçin azdır sanırsın?

 

Sen az olan, az yazan, öze dokunup , özünü inkişaf ettirenlerden ol.

Varsın özünü bulan biri olsun, gerisi  deniz kenarında dalgaların kayalar  üzerinde oluşturduğu

Köpük kadar geçicidir.

29 Mayıs 2014, 20.45
      Hatırlanan her bir şeyin toplamıdır hayat.. Zaman içinde birikmiş, lakin hepsi hayata dair kısa, kıpkısa notlar..
02 Haziran 2014, 07.22
okudum ve birkaç dakika da düşündüm:=))) ama yorum yapabileceğim bir şey bulamadım çok güzel yazılarınız var arkadaşım tıpkı pamukşeker tadında )))devamını bekliyorum yazılarınızın...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın