Beklentilerimiz ve Biz
02 Haziran 2014, 18.54 A- A+İnsan, yaşamının her aşamasında, ya kendisinden bir şeyler beklenendir, ya kendisinin bir şeyler beklediği vardır.
İnsanoğlunun doğumundan mezarına kadar bir yolculuk yapalım. Doğdunuz. Sizin üzerinizde annenizin ve babanızın beklentileri hemen oluşmaya başlar. Kız sanız, çeyizinizin temelleri o zamandan atılmaya başlar.
Erkek seniz, okuyacağınız okullar ve mesleğiniz kararlaştırılmaya başlanır. Hayaller sizin üzerinizde kurgulanır.
Ebeveynin yapamadığı, yapanları gördüğünde ise gıpta ile baktığı, gelecekle ilgili bu meslekler daha siz kundaktayken sizin adınıza kararlaştırılır.
Beklentilerimizi farklı bir alana taşıyalım, dost, arkadaşlık, sevgili, eş.
Öncelikle mesafeli başlayan ilişkiler, insanların bir birlerini tanıma süreçleri ilerledikçe şekil almaya başlar.
Bu ilişkileri oluşturan nedenler, insanların bir birlerinde kendinden bir şeyler bulmasıdır.
Şimdi aklınıza arkadaşım dediğiniz, dostum dediğiniz bir insanı getirin. Bu insanla ilgili ilişkilerinizi özlü olarak zihninizden geçirin. Bu zihinsel yolculuğunuz sırasında kendinize dürüst olun.
Arkadaşım dediğinizden beklentileriniz nelerdir?
Dostum dediğinizden, beklentileriniz nelerdir?
Sevgilim dediğinizden, beklentileriniz nelerdir ?
Eşim dediğinizden beklentileriniz nelerdir ?
Bütün ilişkilerin özünde bir çıkar vardır. İstisnalar kaideyi bozmaz. İlişkiyi sağlayan unsurlar olmadan, o ilişkinin oluşumu söz konusu değildir. Bunu bir ilke olarak kabul ettiğimizde, şimdi arkadaş ve dost dediğimiz ilişki biçiminde ki beklentilerimizi irdeleyelim.
Bir birine karşı sevgi saygı besleyen kişilerin, hayatın içinde, bir takım açmazlarla karşı karşıya kaldığında, bu sıkıntıları aşması için, onları paylaşacağı ve paylaşırken, açmazlarına anahtar olacak yol göstermeler ve katkıları bekleriz.
Mutsuzluğumuza neden olan şeylerin, üzerimizde ki etkisini kırmak azaltmak için, bu paylaşımı yapacağımız insanlardır arkadaşlarımız ve dostlarımız. Onlardan beklentimiz budur.
Hayatımızın sıkıntılı anında, bu beklentilerimizin, dost ve arkadaş dediğimiz insanlar tarafından giderilmediğini gördüğümüzde, onlara dost ve arkadaş anlamını artık yakıştırmayız. Çünkü beklentilerimiz sokakta ki her hangi bir insandan değildi.
Duygu yönü ile bir birine yakınlık duyan bu insanların bu dar zamanda artık duygu bağlarının gerçekliğini ispatlama zamanı gelmiştir.
Ama maalesef bir çoğunuzun da içinde evet diyeceği şey, o dar gün de , çevrenizde ne dost nede arkadaşınız kalıyor.
Aslında siz, yapa yalnızmışsınız.
Güvendiğiniz dağlara kar yağdı. Dostlarınız ve arkadaşlarınız, beklentileriniz gibi çıkmadı, Dostun acı söylemesi artık sizin için bir şey ifade etmeyecek. Dost ve arkadaşın kendisi, bu deneyimle beklentilerinizi karşılamaz olduğu için artık sizin defterinizden silinmiştir.
Sevgiliden beklentilere gelince, bu ilişki biçimi sevgi temelli olmasının yanında, sevginin içinde cinsellikte barındırdığı için, arkadaş ve dost beklentisinde ki beklentiler sıfır düzeyde başlar.
İnsanlar bir birini beğenir, kendisini onda çeken bir odak nokta olduğunu görür, ilgi ve beğenileri belirginleştikçe, o insana daha çok yakın olmayı arzular. Bu arzu özünde cinselliği de kendi içinde taşımakla beraber ,sevgi son derece etkin ve ön plandadır.
İlk beklentiler, bu sevgiye zarar getirebilecek davranışlardan uzak durmak şeklinde oluşur. Bir birlerine, hassasiyetlerini ifade ederler. Son derece bu ifadeler olumlu karşılık bulur. Ama zamanla bu ifadeler, unutulur, sevdiğini söylediği insanın beklentilerine bahaneler gerekçeler üreterek ilişkiyi sürdürmeye çalışır.
Artık sevginin bir ayağı kırılmıştır. Tartışma kapıları açılmış, periyodik zamanlar da tartışmalar, azar azar sesin tonunun yükselmesi ile ilişki sallanır hale gelecektir.
Daha önce gösterilen tahammül den eser kalmayıp, artık bahaneler bulunup tartışmalı ortamlara zemin hazırlamalar başlayacaktır. Gerekçeli bahaneler üretilip ilişki kopartılacaktır.
Şunu da peşinen kabul etmek lazım, iyi başlayan bir ilişki sürekli iyi gidecek diye bir mutlak garanti söz konusu değildir. Ayrılırken bile, gözlerine bakarak , seviyorum seni dediğin insan için, ayrıldıktan sonra kötü şeyler seslendirmemeli.
Ayrılırken kırıcı değil, medeni iki insan gibi ayrılabilmeli. Senin için ölürüm, senin için her şeyi yaparım sözleri, gerçek sevgide yer bulacak değildir. Onlar kontrol edilemeyen duyguların dışa vurmalarından başka bir şey değildir.
Sevgililerde, beklenti sevgide ki mutlaklık olmadıkça, yan düşünce olarak üretilecek her şey o birlikteliği bitirmek için yeterli olacaktır.
Biz burada, sevgi ilişkilerin de, bir hedef olabilecek kişiden maddi istifadeleri değerlendirmeyi dahi gerekli görmüyoruz.
Sizin sevdiğinizden beklentiniz nedir? Her istediğiniz an sizi araması sorması mı?
Sizi sürekli aklında tutması mı ?
Sizin yüzünüzü güldürecek, hoşunuza gidecek mesajlar atması mı?
Önemsediğiniz günlerde, sizi hatırlayıp o günlerinizi tebrik edip, sizinle zaman geçirmesi mi?
Bu soruları kişiye göre çoğaltabiliriz. Hem bura da şunu sormak gerekiyor.
Bu beklentilerinizin bir kısmının yada hepsinin yerine getirilmemesi durumunda
Duyduğunuz sevgi değişir mi?
Cevabınızı duyar gibiyim, değişir diyorsunuz. Peki size bu soruları sormadan şu soruyu sorsaydım , vereceğiniz cevap yukarda verdiğiniz cevapla çelişir mi çelişmez mi?
Beklentisiz mi seversiniz ? Sevginiz beklentileriniz ile mi doğru orantılı?
Beklentileriniz sevginizi belirliyorsa, o sevginin kaynağı siz değilsinizdir.
Siz sevginizi, beklentilerin boyunduruğuna vermiş, ilişkinizin başlangıcını bu şarta bağlamışsınız. Oysa başında soru bu haliyle geldiğinde, öyle demiyor-dunuz.
Ne ilginçtir ki, hepimiz beklentisiz karşılıksız sadece sevgiye odaklanmış ilişkileri anarken,özlerken, beklentili sevgilerimize onu elbise yapar, süslü süslü çalım satarız.
Bu da insanın duygusal çelişkilerinden biridir.
Gelelim eşler arasında ki beklentilere.
Hayatlarını severek yada görücü biçimi ile birleştiren insanların, beklentileri özünde aynıdır. İnsanlar evlendikten sonra gelecekle ilgili olarak bir birlerinden beklentileri olacaktır. Kadının beklentileri ile erkeğin beklentileri, aynı başlıklar altında farklı içerikler taşıyabilmektedir.
Çocuklarla ilgili alınacak kararlar genelde ortak bir noktada çözüme giderken, maddi olanakların iyi bilinmesinden ötürü, bir birlerine karşı ilgi ve alakanın beklentileri zamanla artmaktadır.
Demek ki evlik süreci uzadıkça artan bu kişisel beklentiler, zamanla ters orantılı bir süreç geçirmektedir. Yine istisnaların kaideyi bozmadığını burada da görüyoruz.
Eşler arasında ki bu beklentilerin kendi içinde ki doğallığını kabul etmek gerekir. Beklentilerin dillendirilip, paylaşım alanına getirildikten sonra bunun ne oranda karşılık bulacağını bilemeyeceğimiz için, sürekli beklentilerin konuşulup çözüm alanına taşınıp, çözüme yönelik adımlar olacak teşvik edici konuşmalarla beklentileri, zamana yaymanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Eşlerin bir birini idare etmesi, bir dezavantaj olarak görülmemeli. Bu idare edişler, karşılıklı olduktan sonra kökleri sağlam bir ağacın ayakta durduğu gibi eşler arasında ki ilişki ayakta duracaktır.
Tek taraflı beklenen idare edişler, bir yere kadar beklentilere cevap verir. O beklentilerin yerine getirilmemesi, bir süreklilik kazanmışsa artık onu gidermek için yeni arayışlara insan girecektir.
Sözün özü, insan olarak hayatın her aşamasında bir beklenti içinde olmamız gayet doğaldır. Bu beklentilerimizi, mutlak olacak, gerçekleşecek diye bir şey yok. Bunu yaşamın hangi alanında, kimden talep ediyorsak, ona dayatma noktasına getirirsek, çatışmanın kaçınılmaz olduğunu görürüz.
İşte o zaman beklentilerimizin , beklenmedik sonuçlar doğuracaktır.
YORUMLAR