Uyu !...
16 Haziran 2014, 14.12 A- A+Uyu!.. Yediğimiz hayat yumruğuna inat uyu, derin vurgunlarındayım hüzün dehlizlerinin şimdi, aşka inat azalıyorsun, aşka inat eksiliyorsun yüreğimden, tut ki aşka inat bitiyorsun.
Uyu!.. Gözaklarında lens tahrişleri, kirpiklerinde yapayın yükü, kirpiklerinde şafağın uzunluğu, akan rimel elmacık kemiklerine doğru, dudağının kenarına bulaşan rujun; Bu kaçıncı hüzün sabahlarına derin – derin uyuyuşun!?
Uyu!.. Çocuk iç geçirişleri sıçramaların uykunda, makyaj lekelerin güzelliklerini boğan, şafak gibi, dirilen toprak gibi, ağaç gibi uyanan doğan, yaşanan acılar belki de gün be gün uyanmışlığına gündüzlerinin.
Uyu!.. Avucunda yarası, kolunda çizgisi ince - ince tut ki benim kanım sızan, sanki bana vurdun selvi boyluyu beni kırdın, nasıl düşünmedim bunların olabilirliğini ben sazan! Avuçlarımda izmarit yanıkları, avuçlarımda gece şahidi son dublem, sana nasıl kızabilirim söyle nasıl; Kendime öfkem.
Uyu!.. Uyanmışlığına inat korna seslerinin, bağırtısına inat unutulmuş taksi alarmlarının, tüm telaşına rağmen şehir sabahlarının. Senin güzelliğinden eksik olsun bu gün hayat, yeni haberlere gebe şehir, gün kokusu gibi taze, gazete kokusu gibi bayat uyanışlara kavuşma uyu..
Uyu!.. Sohbetlerini bölme beynimin, kahvaltı yudumlarında Yeni’min.. Uyu, ederini bilemedin sevgimin!.. Oysa ki sabah dubleleri ağır gelir bana, ağzımda gecenin tanığı kalıntılar, az kullanılmış kürdanlar temizlemeli dişlerimi.. Beklerim böyle seni ertelerim işlerimi.
Uyu!... Örteyim üzerini, bu gece giydiremedim de pijamalarını, örtülere inat çıkarma güzel bacaklarını gösterme! Parçalanmış beynime hatırlatma sabah sevişmelerini, koynuna girmek vardı şimdi senle uyumak ve sonsuzluğunda ölümlerin uyanmak.
Uyu!... Herif olan gelir dediğimde uçar adım gelişini hatırlıyorum en uzaklarına piknik yerlerinin. Taksicilerin aptallaşmalarını hatırlıyorum, ne işi var bu kadının şehrin bu ücra köşesinde meraklarını ve Mersin’den aldığımız süslü taraklarını. Ellerini hatırlıyorum mangal yanıklarında yaladığın, rakı dolduruşlarını hatırlıyorum çay bardaklarına beceriksiz, ilk rakı içirdiğimi hatırlıyorum sana yan cebime koy isteklerinde - isteksiz.
Uyu!.. Bu kapıcının zil sesi, tembihli tek dokunuş, sabah pidesi. Uyanmışlığının mı anlatımı kirpiklerinin titremesi.
Uyu!.. Benim serzenişlerime aldırma sen. Bu şofbenin gürlemesi, banyodan duyduğunsa su sesi. Şampuanlarımızda farklıymış bak kullanamam, sabah duşunun ılıklığında rahatlıyor gerginleşen her noktam. Ne şiirler yazardım hatırlarsın sana nokta – noktam!
Uyu!.. Hüzünlerin dehlizlerinde, dolaş uykuların can izlerinde, uyu sevdamızın denizlerinde. Doğan şu güneşe inada uyu!. Seni alıp giden kanada uyu!. Uyu aydınlansın şafağın doğsun, uyu meleklerin gönlünü ovsun, uyu bu uykuya can feda olsun. Uyu yüreğine gün aydın uyu. Uyu be göğ gözlüm günaydın uyu..
30 12.00 - Kayseri
Osman Hikmet Anık
YORUMLAR
Sevgili fistann; Kelmeleriniz hiç de kifayetsiz kalmamış emin olun, sabahın mahmurluğunu dahi aldı gözlerimden/yüreğimden, bir tekrar yazasım geldi ki anlatılmaz, öyle ya bilek bağlanır kalem bağlanmaz ! Tebrikleyen gönlünüze sağlık başkası paylaşımlarda da buluşmak dileğiyle sevgi kalın...