Sevmek !..
19 Haziran 2014, 21.04 A- A+Sevmek!.. Bu bizimkisi değil ki sevmek alışkanlıktan öteye hiç bir şey kalmadı bende, sen beni hak etmiyorsun, ne imkanlar sundum, ne açılımlar yaptım kırlangıç yuvaları boyunca, ne paralel yapılar oluşturdum (!) Yuvam olsun istedim yanım yanına. Ama sen yetinmeyi bilmiyor, yola gelmiyorsun bir türlü! Bu sevda sakat doğdu evet bu sevda özürlü!..
Sevmek!..Katlanmaktır dedim yıllarca, yıllarca devam ettim bu şekil, dış seslerce mutluluk görüntüsü, dış seslerce taktir bana senin gibi manitam var avuntusu, oysa ki sendin hep gönlümün ürküntüsü. O lenslerin olmasaydı bakar mıydım sana, “o” na benzemeseydi gözlerin,durak olur muydu sanıyorsun dertli başıma dizlerin..
Sevmek!.. CeZbE’nin ki gibi olmalı aratmalı her kafaya taktığını gogul biradere, “Bay alkol” saymalı bu maydanOS’u kafiye saymalı / imale saymalı teşbih yapmalı olmaz ya bengölü Hayyam saymalı !..
Sevmek!..OrHaN’ın, pa_nick’in, Aşk’ın takdir eden alkışlayan gönlü gibi olmalı, sıkıldıkça açıp – açıp bakmalı duble molalarında !
Sevmek!..anka’nın ki gibi olmalı “sazı ele almalı” bırakmamalı!
Sevmek!..fistann’ın kifayetsiz kelimeleri gibi olmalı, sevmenin öbür adı övmek olmalı!
Sevmek!..sab_a’nın ki gibi olmalı beğenirken bayılmalı, bangır – bangır bağırmalı (!) DUR dese de bu gariban aman sakın durmamalı !
Sevmek!..“Kaybetmeyi başaranı kazanmak için uğraşmamalı” ve “yokluğunu hissetmeyeni varlığıyla rahatsız etmeyen olmalı “ Esti de geldim ki’nin ki gibi olmalı !
Sevmek!... Kendi için tek kelime etmeye hakkı olmadığını sanan Lakin engin gönlünde bütün hakları barındıran Berrak’ın ki gibi olmalı !
Sevmek!...Bazen siyah olmalı “Simsiyah__” ta gönülden paylaşmalı anormali – normal saymalı, sevmek birazcık da “sessiz okuyucu” olmalı (!)
Sevmek!..Babil’in kulesi olmalı yıkılmazından, op olmalı sevdiğin oyunlar da, hep kibar hep alçak gönüllü olmalı, sevmek sevgi ötesi olmalı – babilkulesi olmalı!
Ve Sevmek!.. Benim seçme saçmalarıma katlanan Sevgili Editörün ki gibi olmalı ! Keyif veren gönüle, zaten keyif değil midir sevmek ömüre !?
Sevmek!..Karşılıklı olmalı, esnaf usulü güvenli, senetsiz – sepetsiz olmalı, hesapsız – edersiz olmalı, hedefsiz. Aramalı – bulmalı; Sevmek “Adam gibi olmalı”..
Sevmek!..Promil - promil büyümeli gönülde, her hüzne bir duble, sevmek anlam katmalı güzelliğe sevgiye. Sevmek değmeli övgülere övgüye.
Sevmek!..Bahçede duvar olmalı çıkılmazından, sevmek mihrap olmalı gönüllere yıkılmazından. Sevmek dillere destan olmalı atılmazından, şiir olmalı yazılmazından!
Sevmek!..Salaş meyhaneler gibi olmalı huzurlu, Sevmek yazılara yorum olmalı. Sevmek anlaşılmaz bazen muzurlu! Ne diye yazıyorum bunları bilmem; Benim kendimle zorum olmalı (!)
190614 – 11.15 Osman Hikmet Anık
YORUMLAR
Yazacaklarım kesinlikle "Yorum" değildir. Zira, böylesi, başka duyguların yansımasına yorum yapmak haddim değildir. Maksat sadece," iki çift laf edesim geldi"dir.:)
Ara ara nadasa çekiyorum sözcüklerimi sergilemeyi; tüm noktalama işaretleriyle süslenmiş, başkalarına ait sözcükleri sadece okumak, üzerine bir noktacık bile koymadan sessizce duymak istiyorum.
Bu zamanlarıma denk geldi buralara hoş gelişiniz. Satırlarınız ilk dökülüşlerinden beri keyif verip hoş bir tat bıraktı bende, böyle tatlar bırakan, öylesine okurkeeen okurkeeen,birden bire "Oooo!" farkı yaratan birkaç arkadaşım gibi.
Hani mesela, bilinen kaşık salatasına, hiç bilinmedik şekilde konduruluvermiş bambaşka, şaşırıtıcı, -diyelim ki bol keseden doğranmış yeşil erik gibi- yabancı ama pek bir yakışıklı duran tatlar gibi.... :) -derken farkettim ki, böyle abuk bir örneklemenin sebebi, büyük olasılıkla, uyunmamış gecemin, sabah olmasına yakın saatlerinde guruldayan karnım olmasıdır. Bitmemiş cümlemin sonundaki ":)" da bundandır.:)
Sözün özü, söz ettiğiniz o "sessiz okuyucular"ınızdanım. Sevdim ben tüm satırlarınızı ve sevimsizlikle, sevgisizlikle dolu etrafımızda, sevmeye neden olan bir güzelliği bizlere ilettiğiniz için teşekkür ederim kendi adıma.
Takdir etmenizi umarım ki, "Mis gibi yazı, helal olsun!" demek, her sevilen satırın altına imza koymak; "İşte bu gibi aynı" demek değildir.:)
Mesela, "Dur!.." başlıklı yazınızda, içimden dedim ki o "çoraplarını çekiştirip duran", "rakısını -sizce- bol su ile kirleten"e; "Kaç çabuk oradan! Hiç durma! Bu, her adımda "Dur!" diye ikazlayanla rakı makı içilmez. Ne o öyle kendi keyfince olacak zamana bile dizgin vurmak?!.. Öyle içilmez, böylesiyle rakı makı bölüşülmez.":)
Bu yazıda mesela; bana göre "Sevmek" sözcüğü ile -boşlukları doldur tarzı- .............. ların peşindeki "olmalı" taban tabana zıt. O koşullanmış "Olmalı"lar, en başta masum, saf, yalın duran "Sevgi"yi koşa koşa kaçırtır, geriye de "Höt zöt" eden hesapçı "olmalı" kala kalır sap gibi.:)
Sevmek,işte böyle bir şey; meale ters düşsen de, bütüne hayranlıkla bakmak gibi bir şey.:)
Sevgiler
"Küçükken-ufacıkken top oynarken bulduğumuz erikleri" salatada da denemek iyi fikir, ama can erik olsun, papazları saklayalım rakı sofrasına!
Dediğiniz gibi farklı bir şeyler yazmak/yazabilmekti amacım bu deneme serilerine başlarken, bitmiş bir ilişkiye sellektör kaygıları taşımıyorum veya yeni bir ilişkiye maydanOS olmuyorum o değilden (!) Çeşitli yerlere müsvettesiz yazdığım paylaşımlar gibi çok oyun oynadığım bu gamyun bloğunu da denemek istedim hem yeni dostlar edinmek hem kendimce üleşmekti hissettiklerimi dileğim!
Nadasa çekilmişliğinizi bile erteletebilmişim işte, saygı duyarım ama nadastan dönen kalem daha bir güzellikler katar inancındayım toprağın/bitkiye dinlenerek verdiği güzellikler gibi! Bu bağlamda unutmadan paylaşımlarınızı beklediğimi de anons edeyim sabırsızlıkla!
Sevmek!... fitilini ateşlerken, yazımın içine bana yorum yazan gö'nü güzelleri de katayım istedim kendimce, belki de arabesk kaçtı belirttiğiniz gibi, olsun içimden öyle geldi desem niçin şair olamadığımın da cevabı olur sanırım, dilediğimce yazmak dilediğimdir filhakikat!
Son olarak "koşa koşa kaçan sevgiler"le işim olmaz bilesiniz, sevmek fiili dostlukla eş anlamlıdır artıkın bünyemde ve hesapsız muhabbetler asılı dursun istiyorum heybemde !
Hiissiyatlarınız yerleşti yüreğime övgüyle, iyi günler dilerim sevgiyle..
Bazen de yüreğinde söyleyemeyeceğin sözlerin kalmasıdır sevmek...
Şems'in dediği gibi; pervane gibi özlemektir ateşi. Yanmakta korkanınsa masal anlatmaktır bütün işi
Yapıcı bir eleştiri
Sevmek kavramı üzerinde, yazı içerisinde altı çizilecek önemli noktalar olmakla beraber, ÜSTÜ ÇİZİLECEK ifadelerde var.
Altı çizilecek olanların çokluğu, üstü çizilecek olanların azlığı, ilk kez bir yazıya yapacağım bir yorum olarak burada, benim işimi kolaylaştırmaktadır. Aşağıda altını çizdiğim cümleler size ait.
Önce altı Sonra Üstü çizilecek cümleler:
Bu sevda sakat doğdu ve bu sevda özürlü…
Sevgi tek taraflı değildir. Azcık bu duyguyu tatmış olan, bunun iki yönlü karşılıklı oluştuğunu bilir.
Madem sevdanız sakat doğup özürlü oldu, bu önce ki iddialı cümlenizle çelişerek, sizde de sevgi sakat ve ölü doğmuştu.
Kendimizce verdiğiniz, kendinizce fedakarlık ettiğiniz sunaklarınız, sevdanızın ölü ve sakat olmasını sizden beri tutamazsınız. Karşı tarafı suçlarken bir tarafında da sizsiniz.
Sevmek CeZbE’nin ki gibi olmalı diye başlayıp, Estide geldim ki nin gibi olmalı aralığında ki açık isimleri ile zikredilenlerin, neredeyse sevmeyi her şeye benze hale sokup, sevmenin dışında her şeyi söylemek sanki sevmek.
Sevmekten çok, muamma duyguların, meçhul ve bazen de belirgin şahıslar üzerinden tarifine girmişsiniz. Evrensel bir duyguyu alansal daraltmaya gitmişsiniz. Anılanları bu mutlu etsede, sevmek kavramı böyle daraltılamaz.
Sevmek duygusunu, kendisinden başka her şeyle ifade etmeye çalışmak, aslına geri döndürmüyor, tam aksine uzaklaştırıyor.
‘’Sevmek bazen siyah olmalı, ‘’simsiyah__’’ ta gönülden paylaşmalı anormali normal saymalı.. Sevmek birazcıkta sessiz okuyucu olmalı.
Yukarda ki cümleniz, sevmek tarifinden, tanımlamasından ziyade, yine adres gösterilip somutlaştırılmaya çalışıyorsunuz. . Simsiyah_... Normal olan sevmeği anormalleştiriyor eksiltiyorsunuz.
Normal olan sevmektir, anormal olan ise sevememektir.
Sevmek duygusu, değişkenliği doğru orantılı olup, aynı duygunun aşama aşama ilerlemesidir. Bu aşama içerisinde, ters orantılı bir duygu biçimi olacak tanımlamalar ile, tanımlanması, sevmeyi bir tanımlamaktan ziyade, adrese takılmış bir zihnin, sevgi kavramında ki halleri öldürmesinden başka bir şey değildir.
Bununla beraber, şayet cümlenin çatısı, muamma bir tanımlamadan uzak tutulup, adreslerde indirgenmeyip, kuşatıcılığını yazı bütünlüğünde taşısaydı, yinede hoş görülebilirdi.
‘’Sevmek yazılara yorum olmalı’’
Sevdiğim için sevgiyi allak bullak eden yazınıza, sevgi için söylediğiniz, aklınıza düşen her şeyin muammaya katkısından dolayı, bu yorumu yaptım.
Size göre sevgi, her şeye dönüşebilen, kimliksiz, netlikten uzak, saf duruluğunu barındırmaktan öte, yaşam içinde ki hallerin egemen olduğu şey sevgi.
Sevmek yukarda söyledikleriniz değil. Her şeye benzetilen değildir sevmek. Her elbiseyi giymek değil sevmek. Sevmenin ne olmadığını anlasaydınız, ne olduğunu çok susarak da anlatırdınız.
Saydam arkadaşımızın yorumunu okudum ve ne hikmettir ki yorum yapma ihtiyacı hissettim. Önce sevmek yazısını okuduğumda yazan arkadaşın kendi algılarıyla yaşadığı sevmeyi dile getirdiğini anlamak dışında br şeye rastlamadım. Ben de dahil bazı arkadaşlarımızın nicklerini kullanarak yazdıkları da sanırım uzaktan baktığında bizle ilgili aldığı ip uçlarından kaynaklanıyor. Kendisiyle yazılarını okumak haricinde hiç bir
hukukumuz olmamıştır yani kendi adıma bu böyle.
Benim anladığım yazan arkadaş ne sevmenin bilimsel tanımı budur demiş ne de
ben böyle diyorsam böyledir demiş. Saydam arkadaşın yorumunun son cümlelerini okuduğumda havada bilir kişi raporu kokusu aldım. Aman ha yanlış anlaşılmasın sonuçta anlatmak istediğin karşındakinin anladığıyla sınırlı kaldığından sıkıntı yaşanır demeye getiriyorum.
Sevmenin tek taraflı olamayacağından bahsetmişsiniz ve bence sizde bu konuda yanılıyorsunuz. Sevmek sadece insanın evladına duyulan bir his değildir. Kaldı ki öyle bile olsa severken muhasebesini tutuyorsak durup düşünmek gerekir. Mesela ben papatyayı karşılıksız seviyorum. Papatya gördüğümdeki içsel coşkumu eminim papatya beni gördüğünde hissetmiyordur :) tamam kabul ediyorum abuk bir örnek oldu ama sevgi kriterlerimin içinde papatya da var benim :)
pek küçük dip not: yazdıklarım tamamen okuduklarımdan anladıklarımın karşılığıdır ve art niyet barındırmamaktadır
Sevgili Saydam; "Yapıcı eleştriniz" için teşekkür ederim, ben bin bir güzel anlamlar yükleyebilirim sevmek olgusuna, siz de / sizce nasılsa sevmek yazın da okuyalım! Ben yaptığım sevmek tabirlerinin doğruluğunu tartışmayacağım, yanlışsa benim yanlışım hayatım yanlışlarla geçti, saydam bir fanusta değilim kırılabilirim, çok zedelendim bu yaşıma kadar ! Lakin olsun bu kadar uzun "Yapıcı eleştri" yapmak yerine sizde sevmek konulu bir deneme yazardınız daha bir haz alırdık blog okurları olarak (!) Humanist düşüncelerle bana/yazılarıma yorum yapan gönlü güzel insanlara teşekkür babından bu denememden bahsettim, sevmek tabirini de teşbihlerle süsledim ! Yoksa sözlük anlamını bire bir merak etsem sorardım gogul biradere sizin tarafınızdan mülakat edilmezdim ama yeltenmedim! Niçin susarak anlatayım sevmeyi şükürler olsun kekeme değil kalemim (engellileri tenzih ederim) siz de bu kadar aldınız yazımdan; eh bari teveccühünüz ona şükredeyim !! Oysa ki, "Aşk,Gelinlik gibi bir kez giyilir bedene" derken "aşk'a tövbe yoktur" demişsiniz; cümledeki tezatı nasıl görmezsiniz, tövbe yoksa eğer aşka, o gelinlik hangi bedene sığacaktır başka (!)
Sevgili estide_geldimki ; Yorum yapmanızdaki hikmet, elbet de Osman Hikmet ! (Çatlardım bu espriyi yapmasam) sizin ve yazılarıma yorum düşen gö'nü güzel dostların rütbelenmesiydi dediğiniz gibi bu denemenin içine girmeleri, bir hoşluk olur diye düşündüm ve kaldığı yerden devam edeceğim bu deneme yolculuklarına! (Buradaki Babilkulesi haricinde ki herkesi yeni tanıyor bir muhabbetdaşlık/gönüldaşlık yapmayı umuyorum)
"Benim anladığım yazan arkadaş ne sevmenin bilimsel tanımı budur demiş ne de ben böyle diyorsam böyledir demiş." Bu cümleniz benim bire bir çözümüm gibi ben aklıma geleni müsvettesiz yazar şiir sitesine veya böylesi paylaşım yapan yerlere yollarım yayımlanmasından haz alır keyiflenirim ! Yoksa o şairlik / yazarlık trenini çoktan kaçırdım !
Sevmek olgusuna bir çok anlam yüklenebilir, daha da ileri giderek güzel türkçemizin lastikliğiyle kerçaneler bile yapılabilir ! Kaygım tüm gerçekliğiyle yaşadığım o göğ lensler takan kadınla olan yaşanmışlıklar ıskalanacak, yoksa kekemenin /gevezesi olarak herşeye maydanOS olmak vasıflarımdan biridir!
Sevgi kalın.
Yorumum, yorumlara sebebiyet verdiği için mutluyum. Yazı sahibinin yorumuma verdiği cevap güzel bir teşekkürle başlıyor. Bütün yorum yapan arkadaşların , estide geldinin dediği gibi, zihinlerine düşenlerle ilişkili olarak yapılıyor.
Ancak yorum yapanların bir birine yorum yapması sanırım yazıya emek harcayan arkadaşa haksızlık olur. Bizde katkı olsun diye paylaşımda bulunduk.
Yorumların kaçınılmaz iki yönü vardır. Biri pozitif yönleri öne çıkartmak. İkincisi eksik birakılmış öne çıkmayan yönlere vurgu yapıp, yazarın dikkatini oraya çekip orada ki eksikliği gidermesi içindir.
Diğer yorum biçimlerini zaten kale almamak gerekir. Küçümsemek, basit görmek, incitici cümlelerle yazanın emeğini hiçe saymak gibi.
Sayın osman bey, bu yazınıza getirdiğim eleştiriler, sizi benim önceki yazılarıma götürüp, ilişkisi olmadığı halde burada o yazıdan alıntı yapıp, tespitlerime adeta bir karşılık vericesine örneklemeler yapmışsınız.
Bunu etik bulmuyorum. O yazıların yazıldığı geçmiş tarihler olduğu halde, bu eleştirilerinizi orda yapmalıydınız. Başımın üstünde yeri vardı. Ama siz , ilkkez birinin yazısına yaptığım eleştirel yorumuma cevap niteliğinde, eski yazılarıma dönüp, eleştiriyi burda yapıp bir cevap verme telaşına girmişsiniz.
Bu yalnış bir tutum. Kalem oynatan insan için bu tip şeyler enerji kaybıdır. Bütün yapacağınız eleştirilere açığım. Her birini bir kazanım olarak görür cevap verilmesi gerekiyorsa cevap veririm.
Şunu da not düşmek isitoyurm. Çelişki diye geçmiş yazılarımdan, sözlerinizin sonuda alıntı yaptığınız '' aşk gelinlik gibidir birkez giyilir sözümü yine aşka tevbe yoktur sözümle çelişkili görmüşsünüz. Burada tezat olmadığını, o yazıya yorum yapsaydınız eleştiri olarak, onu da size orada ifade etmeye çalışırdım. Ama bunun burda yersiz olduğunu söyleyip temes etmiyeceğim.
Yazı tarzımda önemli prensip edindiğim bir noktayı sizin vesilenizle burda zikredeyim
Ben okuyucuyu, yazının bir parçası olarak düşünüp, tamalayıcı bazı noktaları açık birakarak, okuyucumun kendincede tamamlamasını isterim.
Bu hem onun zihnini konuyla direk ilişki haline sokar , en önemlisi yazıya katkısı okuyucudan yine kendi benliğine yönelik doyurucu bir hal alarak tamamlayıcı olur.
sevgilerimle....
yanıtınız ve nezaketiniz için teşekkür ederim öncelikle.
Uyku sersemliği ile ilk mesajımda bazı şeyleri yanlış ifade etmiş olabileceğim; -yapıcı, yıkıcı, düz durucu falan- eleştiri gibi görünmüş olabileceği kaygısıyla tekrar döndüm blogunuza.
Aman ha! Eleştiri değildi benimkiler, -sadece kendime yöneltirim eleştiri oklarımı, iç hesaplaşmamda- öylesine, içten gelenlerdi, sohbet gibiydi.:)
O kadar hoş, o kadar okunası bir tarzınız var ki ancak hayranlıkla bakabilirim ve tabii ki paylaşmanızla mutlu ettiğinizi söyleyebilirim bir okur olarak. Son zamanlarda okuduğum en güzel ve özel yazılardandı sizinkiler de.
"olsun içimden öyle geldi", "dilediğimce yazmak dilediğimdir filhakikat!" cümlelerinizdeki dilek ve isteğinizi gerçekleştirmiş olduğunuzu hissettiriyorsunuz okura satırlardaki zenginlikle. Yoksa bu denli özel ve etkileyici durur muydu? Kıymetli olan da bu değil mi zaten? Umarım bu kıymetli satırları okuyabiliriz uzun süre de damağımızda kalmaz tadı.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; satırlarınıza hayli haksızlık etmişsiniz bence.
"....... desem niçin şair olamadığımın da cevabı olur sanırım," sözcükleriniz yüzünden. Ben şiirden anlamam ama o kadar hissediliyor ki ifadelerenizdeki şiirsi hava, karşıdakini de sarıveriyor, etkiliyor ve -kendim adına konuşuyorum- insanda, size aynı ifade ile yanıt yazma hevesi "cee" ediyor.:) Elbette herkesin harcı değil bu özel yetenek.
"ben bin bir güzel anlamlar yükleyebilirim sevmek olgusuna, "
diyerek belirttiğiniz gibi, sevmek kavramı herkesin beyninde, yüreğinde, ruhunda farklı, değişik şekilde oluşur. Kimi için "öğretmen tavrı"yla parmak sallayarak, "Bu böyle olmalı, şu şöyle durur, aha da berikine yakışan budur" diye ifade bulur, kimi içinse -sizinki gibi- deryalara sığmaz biçimlerde zuhur edebilir. Bu blogda da arkadaşlara bir hoşluk yapmak halini de barındıracak biçimde görünmüş anladığım kadarıyla.
Özetle, diyeceğim odur ki; bence, "sevmek" gibi güzel ve kişiye özel duyguların hiç birinin ne "Altı çizilip" ezbere bağlanır, ne de"Üstü çizilip" yanlışa düşülür...
Sevgiler
Yaptığınız yorumlarda havada kalan tek şey denemenin asıl konusuydu maalesef çünkü bana yorum yapanlara teşekkür babından giren serzenişler, lens gözlü ile olan tutarsızlıklarımın yazıya dönüşümünü havada bıraktı! Bu nedenle burada keserek bu “Sevmek” olgusunu, kontrol edelim dişlerimizin dolgusunu he mi?!
Sadece etik bulmadığınız olaya da değinerek kapatıyorum bu konuyu izninizle; sizin yazılarınızı daha önce okuma şansım olmadı, daha önce sadece oyun kısmına takılıyordum Gamyun’un akşam uzunca okudum 20’lik kısmında dublelerin haz aldım çoğu yerinden yoksa etiklik/tetiklik kaygıları taşımadım asla öylesine yazdım gitti bana tezat gelen son cümleyi !
Son olarak gelin Sevgili Saydam şu ben’lik savaşını bırakalım kimse siz olmak/ sizin olduğunuz kadar olmak durumunda değil ki ! Biz olalım ne dersiniz yazıları / denemeleri hoşumuza giderse hoşlayalım, gitmezse boşlayalım ne dersiniz ! Bir tıkına bakar miki farenin öte tarafa geçmek! Eee bu gün hafta sonu bana yakışır Gesi bağlarında içmek!
Her şey gönlünüzce olsun, istediğiniz her şey gönlünüzü bulsun..
Sevgili Sat_Agraha ; Belki de zamansız gerginleşmesi hayat şartlarının zorluğundandır yüreklerin, abuk-subuk, abes menşeli manşetler – haberler yay gibi geriyor sanırım hepimizi sırrı çözülemiyor bazı nedenlerin!
Bana – satırlarıma değer verdiğinizi hissettiren cümleleriniz sabah keyfi oldu inanın, yazmak - yazdığımın okunmasını görmek - anlamak, kelimeleri paylaşmak en güzeli bölüşümlerin bence ! Koyu bir sabah kahvesi bile getiremezdi kendime beni bu akşamdan kalmışlığımda!
Teşbihler / imalleler sarmalamasa çevresini denemenin/şiirin ne anlamı kalır, ne hissettirebilir başkalarına, neticede okunsun diyedir yazılanlar yoksa atılırdı hepsi sol köşedeki çöp kutusuna !
Oysa arkası yarına dönüştürmeye başladığım bu dur, uyu, uyan yazılarının yeni bir modelini (bırak başlıklı) hazırlamış akşam yollayacaktım, oruç ayı girmeden tamamlamak niyetindeyim velhasıl , bakalım ne kadar sürdürebileceğim bu serzenişleri ! Beni memnun eden bu serzenişlerin – izlenişleri !
Siz sevgisiniz altı çizilecek sevmek sıfatı gibi üstü çizilemez bir sevgi !
Sevgili CeZbE ; Olaya farkındalığınız için teşekkürler, yazının lens gözlüye yazarken birden başka yöne kaydığını fark ederek esprili bir uslupla sordunuz ; ötesi önemli değil diğer şeylerde vardı onları tartıştık azıcık ! Koyu renkli yazmam çok farklı anlaşılabilirdi o nedenle hataen olduğunu sayenizde belirttim. Çünkü gözlerim yüzünden başka yerde yazmıştım cevapları, başka bloklar yazıyı kendi düzelttiği için burada o özelliğin olmadığını bilemedim!
Vallahi ben edebi veya dil bilgisi konularını çok aşırı tartıştım başka yerlerde o nedenle ben rakı içip yazayım/ yazıp rakı içeyim falan gibi sıralamalarla uğraşayım, romanıma iki sayfa daha yazayım izninizle!
Teşekkürler gönlünüze .
Sevgili & Kardelen ; Sevmek olgusuna bir çok şey (dediğiniz gibi) yüklenebilir (yüklediğiniz gibi) önemli olan hissettiğimiz olmalı severken bir şeyleri, sevmek bulmaksa arayan bulurmuş derler yitiren biter, Rabbim aramaktan eksik etmesin gönülleri!..
Siz sevgisiniz uzun müddet kar altında bekleyen!..
Sevgili sab_a; Sevgiyle unutulmamaktır asıl olan, sevip /sevilip de unuttüğunu / unutulmak koca bir yalan, olur mu seven gönül de talan!
Sevgi kalın en unutulmazından!
************************************
Katılırım sevmek-vermek tezine,
İcarsız-icrasız, vermektir sevmek.
Sizler de rastladım dostluk izine,
Ta canı gönülden sevmektir-sevmek.
Her renkten değişik rennkler olmalı,
Yürekler-yüreğin dengi olmalı,
Böylesi sevgiler ezgi olmalı,
İnsanı böylesi övmektir sevmek.
Dağda bile içmek tu kaka oldu!
Eski muhabbetler bir şaka oldu,
Ferhat - Kerem aşkı antika oldu,
Osmani dost için ölmektir sevmek.
14.05
Her gönle arkadaş lazım gerekir,
Ne mutlu ki bur’da bulabildiysem.
Bende merhabaya hatır gerekir,
Sizlere gönlümü sunabildiysem.
Nasıl önemsemem bir çok dost buldum,
Nice zaman sonra ben mutlu oldum!
Yıllardır demek ki boşuna soldum;
Bur’da ki dostluğu görebildiysem.
Göz okur kalp duyar, ötesi yalan,
Dostluğa Osmani olmalı talan;
Düşünün yarına nedir ki kalan?!
Mutluyum tebessüm verebildiysem.
14.10