Durulmalı mı ?!
28 Haziran 2014, 20.41 A- A+
Yeni erdemleri bulmuşken yüreğin, durulmaların hazzını yaşarken doyasıya, hayatla olan savaşına bir mola vermişken kaçarsız, yeni başlangıçlara yelken açmışken yolculuğunda, ilişkini bitirme kararındayken isyanla-yasla; ben seni desteklemeden duramam asla!
“…Velhasıl-ı kelam,yapsakta yapmasakta hepsini öğrendik kuzu kuzu. İsyanla sitem arasında fark vardı, bunu da ben öğrendim zaman içinde sizi bilmem.:) Kabullenmek yenilmek değil, erdemdi. Bunu da öğrendim.”Müf.
Hiçbir kabulleniş – yeniliş olamazdı zaten ve; ve de sabırların erdemi de çare olamazdı yalnızlıklara, arkadaşlığının sıcaklığı ile ısınmışken seni oralarda yalnız bırakmış gibi hissetmem kendimi bundan olsa gerek! Benim iki teşbih dolu yazıma senin yarım-buçuk verdiğin imale-kerçane dolu cevapları ne denli özlemişim bilemezsin. Ben yine aynı benim can dostum zaten değişmemi istemezsin!
“… Her şeyin bir nedeni, her sorunun bir cevabı vardı kısacası. Kaybolan çorabın tekini bile neredeyse google’dan bulabilecek kadar şanslı günlerdeyken üstelik, bir tek soru vardı yanıtlanamayan…” Müf.
Cevapsız sorularının cevabını gogul biradere tıklar gibi tıkla bir çözümsüzlüğünü gör! Kendi yılkılarının şahlanışlarını gör, dağlarının patlayışlarını, umutlarını gör, kaygılarını, beklentilerini yaşa nefes – nefes! Sabrınla nasıl parçalanıyor parmaklıklar seyret, bülbüle neyler kafes!
Sen, “sessiz, sinsi, gözetlemeci..Müf.” derken kendine; Ben, seni; -Sessiz,sinsi, haşarı çocuk…- cümle başlangıçları ile süsledim hep ve öylesine sevdim seni benimsedim, şiir gibi oluşlarını, beste gibi söyleyişlerini özledim, serbestsin beni içli köfte yerine - çiğ köfteye; ahu gözlü yerine - kedilere benzetmeye!
Dinlencelerini bölüyor olabilme kaygılarından kestim alo’ları, bir de gecelerin dı entlerinde ayık kalma şanslarımı yitiriyorum yeniden, dilimin sürçmesinden çekiniyorum alkollüyken! Bu nedenledir ki şurada iki satır “işin rast gitsin” demek istedim, senin okuman da önemli değil o denli; Say ki ben kendim, yazdım ben kendim söyledim..
“….. Biz un olalım, o da yumurta, varsın nüfuz etsin bedenimize izin vermeli. Dalgalı bir deniz olsun o, yatıp üzerine öylece inip çıkmalı onunla. Boğuşmamalı..boğulmamalı. Ve sonra da mecburen; Durulmalı..Durulmalı…Durulmalı.”Müf..
Hayatında almışken durulma kararlarını, oynadığın dizide de “terk edilen bir istihbarat memuru”nu oynayarak sakinliğini, sessizliğini yansıltmaktasın ve bu rol üstüne bir elbise gibi oturmuş, zaten geriden bakışlardaki ciddi çehren daha bir kesinlik kazanmış en kalın çizgilerle çizilerek; son yıllarda böyle bir dizi seyretmedim emin ol., Tv’de seyretmedim hem zaten; bir görsen beni; hava atışlarımı, gururlanışlarımı kızıma, göründüğün sahnelerde bir görsen, “İşte bu kadın benim arkadaşım” sevinçlerimi daha bir benimsersin inan kendini.
Baba’sız doğurmaya çalıştığın bestelerin için …Sezeryan mi gerek, sancına senin, /Şarkılar ne eyler hıncına senin, /Lades, Osmani'ye aklımda deme! /Ortak sevincine acına senin…
Demiştim, dostluğumuza münhasıran kendimi biraz ihmalkar hissetmekteyim sana karşı, evinden kilometrelerce uzaklardasın şu anda kim bilir Büyük Keyif’e girme şansı da bulamıyorsun pek fazla, bulsan da iki kelam yazamıyorsun mutlaka; istiyem ki senden bir şeyler okuyam, bir şeyler işitem oka(!) …Dumanım beynimden çıktı çıkıyor, /Rakıyla kaynarım fokur da fokur. /Vefasız bir “Çaycı” oldu yoldaşım, /Bana özlemini dokur da dokur…. diyeyim bir de bu dörtlüğü yazayım; … bir şeyler söylemek için, bir şeyler söylemeye gerek duyan benim söylediğim bir şeyler olsun izin ver de söylemiş olayım bir şeyler!! Hani vardı ya Sanat Güneşi’nin bir tekerlemesi ”…Şu tarlaya bir şinik kekere mekere ekmişler…” diye başlayıp “…kekere mekere” eke eke devam eden!
Evet – evet biraz durulmak, biraz dinlenmek, biraz beklemek bize gereken…
…Ya durulmak bitişimiz olursa zaten geçip giden ömre bir durak olursa hiç yolcusu kalmayan!
…Ya dinlenmek ölmek olursa bir nevi, yorgun yaşını başını almış yüreklerimize;
…Ya beklemek değmezse beklentilerimize, boşa bağladıysak umutlarımızı gelmezlerimize.
…O halde senin ”Aşk” adını koyduğun durulmaları; İzin ver benim Yunus’ca, Mevlana’ca “Sevgi” diye dillendirmeme…Hep sevgi de kal hep sevgi ol öyleyse!
21.02.2008 - 10.15 - Kayseri
Not: Sevgili Müfide İNSELEL ile yıllar evvel, Parmaklıklar Ardında adlı dizi filmde oynarken yaptığımız yazışmalardan bir dillenmeyi paylaşmak istedim siz blog okurları ile okuduğunuz için teşekkürler.
YORUMLAR
Sevgili convivio ; Durulmamak; hep çağlamak güzel de zaman yükü oluyor omuzların meşakkat ince hastalık iyileşmezinden, yaş kemali sollayınca birde, bakmışsın tüm coşkular yerde!
Yine de sizin durulmamanıza saygılar rast gelsinler içtenlikle, hayatınız idame etsin sevgi ile...