O GİTTİ...
08 Temmuz 2014, 00.20 A- A+Ben seni görmek istemiyorum dedim, o gitti...
Muhtemelen bakımı gelmiş her araba gibi servistedir. Birkaç parçası sökülecek, temizlenecek sonra motoru el yordamıyla kurcalanıp sorunlu parçası onarılacaktı yenisinin gelmesi çok uzun sürecek bahanesiyle. Bir gece kalsın ricasıyla, mutlaka sabahına henüz kimsecikler uyanmamışken deneme sürüşü de yapılacaktır... Sonra, yine yollara ya geçtiği yollardan gidecek veya yeni yolları deneyecek nasılsa dünyanın en pahalı benzinini harcamıyordu. Ve nasılsa bittiği yerde dolduracak biri de olacaktı etrafta...
"Arabasına bakmayan karısına da bakamaz" derdi babam, yıllarca bağlantıyı nasıl kurduğunu anlamasamda. İlk arabamı aldığımda arabamı kirliyken daha çok sevdiğimi farkettim, iç dış yıkamada suya düşman biri olarak. Sonrasında oldukça sık araba değiştirdiğimden bir çok şey öğrendim arabalarımla olan ilişkilerimden. Mesela çöpleri hep arabanın içine atardım sokağa atamadığımdan ve renk körüydüm galiba, olur olmaz yerlerde durup, durmam gereken yerleri es geçtiğimi anladığımda. Bir de dikiz aynasıyla, el frenini hiç sevemedim, aralarındaki ilişki nedir ve ben neden kıskandıysam, bilmediğim hangi duyguma eziyet ediyorsa. Sonrasında daha sınıf arabalara binmeye başladığımda en azından aralarına nifak sokup bu ilişkiyi bitirmek ve onlardan kurtulmak çok mutlu etmişti beni, galiba..! Zaman geçiyor bindiğim arabanın modeli eskidikçe yenisine ulaşma arzusu her zamankinden daha dayanılmaz oluyordu. Sürekli bedenimi kemiren bir koltuk sevdası, yattığım yerde her düşündüğümde sırtıma yerleşen, bence küçük bir kambur varken bana bakıldığında hörgüçlerim mi var diye düşünmeden edemiyordum.
Ben seni görmek istiyorum dedim, o gelmedi...
Odamın en karanlık köşesinde, dizlerim göğsüme sıkı sıkıya bastırılmış, odama sızan sokak lambasının ışığı gözümü yakarken yanağıma düşen bir damla aslında içimi yakarak ilerliyordu. Ne kadar zaman geçti bana erkekler ağlamaz denileli bilmiyorum. Telaşla gözümdeki yaşı sildiğimde ne dün, ne bir an öncesi silinmişti ve içim de yanmaya devam ediyordu inatla. Birbiri ucuna eklenmiş sigaralar ömrüme kısaltılmış bir güzargah belirlerken, elime sıkıca tutuşmuş bir kadehte yudumluyordum geçmişi ve her yudum düne dair bir fragmanla sıkıyordu boğazımı düşmanca...
Eminim bir çok babanın çocuğuna mutlaka uygun bir bahaneyle seslendiği gibi "senden adam olmaz " demişti yıllar önce babam. Ne kadar güçlü bir öngörüye sahipmiş...!
Üzerinden on yıllar geçti ben düne kadar hala bakımsız arabalarda ve hala renk körüydüm hayata...
Bu sunum;
İç döküştür..
Modifiye edilmiştir..
Sahipsizdir..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir