Murdar Sarı!
18 Temmuz 2014, 18.52 A- A+30 sene önce, 25 sene sonra. Bu nasıl matematik hesap demeyin, anlatacaklarım hikayenin içinde. Bu hikayeyi Arşimet’e problem olarak sunsanız o bile işin içinde çıkamazdı! Her şey bazı tabuları yıkıp, bir köpekle oynamamla başladı. Sarı isminde bir köpeğim(iz) vardı. Öyle cins bir köpek değildi fakat son derece güzel bir köpekti. Kışın Tilki, kar farelerini, Tavşanları kovalardık, yazın kırlarda çayırlarda oynardık, balık avına bile çıkardık. Köyde yaşıyorsanız, köpek-lerle çok fazla haşır, neşir olamazsınız . Köpek onlara göre murdardır! Onlarla oynayan da murdar oluyor haliyle.
Her şeye rağmen ben köpeğimle oynamaya devam ettim. Onunla oynamanın keyfini kimse benden söküp alamazdı. Babam çoğu zaman beni sofraya oturtmazdı ‘’git köpekle ye’’ derdi. Bir gün köpekle oynarken ayağından sıçrayan toprak gözüme geldi. Gözüm toprakla doldu. Saatlerce uğraştan sonra gözümü temizlediler. Köpeğin laneti daha çok ortaya çıkmış oldu! Ama olsun, onun benim için ne kadar üzüldüğünü hissedebiliyordum. Çünkü başını ayaklarının arasına alıp bana bakmaktan utanıyordu.
Epey zaman geçti aradan, ben kocaman adam oldum, sarı(m) toprak. Beş sene öncesine kadar gözümde önemli bir sorun yoktu. Fakat kitap okurken, sayfa ikiye bölünüyordu. Okumaktan zorlanıyordum. Numune hastanesine gittim muayene oldum, göz merceğinin içinde bir toz parçası olduğunu söylediler. Sarının hatırası. :) Yarım saatlik bir operasyonla çıkaracaklarını söylediler, ertesi gün gerçekten de yarım saatlik bir operasyonla çıkardılar. Bir gün sonra gittim, bandaj çıkarıldı, 15 gün sonrasına kontrol tarihi verdiler.
Kontrol zamanı geldiğinde gittim. İkinci kata çıktım, kontroller yapıldı her şey çok iyi, bir iki damla verdiler, ‘’herhangi bir sorun çıkarsa, randevu almadan gelirsin’’ dediler.
Aşağı asansörle inmeyi düşündüm, sonra merdivenlere yöneldim. Çıkış katına geldiğimde, son iki basamak kaldı, sol adımımı atarken topuk basamağın ucuna takıldı sendeledim. Düşmemeye çalışırken sol bacağımın üstüne şiddetli baskı geldiğini hissettim o an bir kağıdı yırtmak gibi bir ses duydum.
Koridorda ki insanlar baştan sona kadar benim düşme(me) pozisyonumu izlediler. Tırabzanda tutunarak kalan son basamağı indim ama o anki acıyı tarif etmem imkansız. Beş dakika kadar ayakta kendimi toparladım, yürümeye başladım. Temizlik yapan bir adam yanıma geldi yardım etmek istedi ’’ben gidebileceğimi’’ söyledim. Bacağımı dizden aşağısını hissetmiyorum. Bacağımı sürükleye, sürükleye dışarı çıktım banka oturdum, ayağımın verdiği acı dayanılmaz.
İyice kendimi toparladım. Kardeşime telefon açtım, geldi acil ortopediye gittik. Filim çekildi. Ayak kırılmış. Düşmemeye çalışırken ayak fazla strese dayanamayıp ‘’stres noktasında’’ kırılmış, doktor durumu böyle özetledi. Düşmeden ayağı kırılan biri olarak Tıp tarihine geçtim böylelikle.
Bundan sonrası tam ıstırap, ameliyata gerek yok deyip 6 ay beni bir ‘’arterle’’ dolaştırdılar. Kırık kaynamadı, ameliyatla platin taktılar. Taktıkları platin ‘’adi’’ mal olduğu için, devamlı bir şekilde enfeksiyon yaydı. Geçen sene; 2 ay içinde 3 ameliyat yaptılar temizlemek için. Dört ay önce, ayak tamamen isyan bayrağı çekti . ‘’Düzeltecekseniz adam gibi düzeltin’’ diye feryat etmeye başladı.. Tabiri caizse çivi attı. Tekrar tilki postu gibi düştük Doktorların dükkanına. Her zaman ki gibi tahlil, filim derken, ameliyat edeceklerini söylediler, enfeksiyonu kurutmak için platinin değişmesi gerekiyormuş. Tüm ameliyat öncesi hazırlıklar tamamlandı.
Doktorlar 1-2 gün içinde ameliyat edeceklerini kararlaştırdılar. Doktor yanıma geldi ameliyatta olası riskleri söyledi. Hoşuma gitmeyen bir şeyler söyledi. Örneğin; ‘’çiviler çok sık çakılmış, ayakla tamamen kaynaşmış, ameliyat masasında çivileri çıkarmaktan zorlanabiliriz veya hiç çıkmaz, çıkaramazsak öyle bırakırız’’ dedi. Ben ısrarla garanti istedim, garanti vermeyince ‘’hadi eyvallah,’’ dedim çektim gittim.
Şimdi başka bir Hastane ve Doktor buldum. Onlarında bazı şartları var. Sırasıyla Ağrı dağı, Everest, K-9 ,Fuji, Rocky dağlarına tırmanmamı istiyorlar. Hatta bu dağların arasında; Endonezya’daki Rokatenda yanardağı da var. O dağı tek başıma soğutacakmışım. Bende hazırlandım yakında tırmanış var. Tırmanış anında halat koparsa, bende doktorlardan kurtulmuş olurum....
Kim kimi ‘’murdar!’’ etti?...
YORUMLAR
CeZbE; Her türlü yorum yapmaya açık bir paylaşım. Kısıtlama yok:) Fenerbahçe’nin Galatasaray’a nasıl (6) attığını da yazabilirdin. İnşallah Türk okumaz bu satırı. :) Bahsi geçen olay çok dramatik, çok acımasızca. İnsanların arasında yaşamaktansa, Hayvanların arasında yaşamayı tercih ederim. Filozof sözü.W.F.N...:) Teşekkürler...
ΛШΛСS; Ne demek istediğini keşke biraz açsaydın:) Teşekkürler...
Os_Man_i; Evet, yanlış anlamadın direkt düşündüğünü kast etmişim. Sarı bu olayın en masumu. Biraz serzeniş, biraz öfke çektiğim sıkıntıların tarifi kısaca. Erciyes’i, Ferhat’ın Şirin uğruna deldiği dağı ameliyat sonrasına bıraktım:) İstanbul’a o dağdan suyu ben getirecem.::)
Paylaşım çok uzun olmasın diye bazı kesintiler oldu veya yazamadığım şeyler oldu. Tüm sıkıntı; ameliyat etmeden 6 ay beni dolaştırmaları, bu kırık ancak yürüyerek iyileşir salaklığına inandığım için. 6 ay kısa süre değil, kırık kaynamadığı gibi kireçlenme oldu fay hattında:) ilk başta yapmaları gerekeni 6 ay sonra yapmaya kalkışında, hatalar kaçınılmaz oldu. Önerilerini dikkate alacağım. Teşekkürler.
ortadunya, bu iş olacak başka yolu yok ''Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.'' ‘’Tatar Çölü’’ ne gitmekle başlayacağım işe. Teşekkürler.
estide_geldimki, esti merak etme Bageri bırakırım oynarsınız kelimekule. :) Teşekkürler.
V_EDA_ evet, veda acaba diyorum Guinnes’emi baş vursam? :) Olur, olur belki değerlendirmeye alırlar. Seninde sıkıntılarını biliyorum, umarım sende sağlığına kavuşursun bir an evvel. Teşekkürler...