ÖPSE GEÇER MİYDİ...!
22 Temmuz 2014, 03.08 A- A+Hatırlıyorum küçüklüğümden ve büyürken gördüğüm küçüklerden. Düştüğümde, bir şekilde canım yandığında "öpeyim geçsin" terennümlerini. Şimdi sözde büyüdüm ve büyüdüler. Ben sadece sevgilime söyledim. Bu da sanırım duygusal, doyumsuz, histerik bir menfaat ilişkisi...
Bir şekilde hayatın bir köşesinden tutununca ve unutunca bizi mutlu eden herşeyi, önce kimsesizliğimize ağıtlar yakıyoruz. Bizi anlamayanların çoğunluğu belediye meclis üyeliği kazandıracak boyuta ulaştığında ise kısa süreli anlayışlara teslim ediyoruz benliğimizi, elbette bizim onu anlamadığımız yüzümüze vuruluncaya kadar... Aynı tanıdık yalnızlık avuçlarımızda terlerken, ellerimiz sadece birbirine kavuşabildiğinden çok da aklımıza gelmiyor düşünmek dünü, günü ve yarını. Bunu 40 yıldır beni anlamayan babamdan ve muhtemelen plotonik bir sevdanın şimdilik ona yeteceğini söyleyebilen kızımın 15 yıldır onu anlamadığımı düşünmesinden biliyorum. Saçmalık diyebilecek en az 9 milyon kişi çıkar eminim ama hala babamın yanında kahve dahi içemeyen bir kültürden olunca insan, belki de düşünemiyorumdur diyorum kendi kendime... Oysa ben;
Küçüktüm, misketlerim vardı oynarken çok mutlu olduğum.
Küçüktüm, gidebildiğim ve girebildiğim tüm bahçelerden meyve çalarken mutluydum.
Küçüktüm, büyük abiler kovalayıp eve yolladığında tekrar muzip bir inatla sokağa çıktığım için mutluydum.
Küçüktüm, sokağımızda aydınlatma direğine tırmanıp orama burama batan demir çubuklara rağmen mutluydum.
Çocuklarımın şimdi yapamadıklarından mutlu olduğum zamanları düşününce "ah ahh şimdi senin yaşında olacaktımki" serzenişi saçma geliyor. Üstelik her yaşın kendi güzelliği var zırvasına da inanasım gelmiyor bu düz mantıkla. Neden gelsinki hayatın hiç bir diliminde dün hoşgörüyle bakılan davranışlarım aynı tepkiyi almıyor ve ben aynı hoşgörüyle bakamıyorum çocuklarıma onlar büyüdükçe, çünkü aynı anda benim onlar için korkum da büyüyor, beklentilerimde... Ve ben kendi yaptığım espriye yalnız gülmekten de nefret ediyorum. Çünkü beni anlamıyorlar...!
Oysa ben;
Küçüktüm, sapanım vardı onun bunun camını kırıp kaçarken mutluydum.
Küçüktüm, aşağıki mahalleyle maç yapıp yendiğimizde dövecekler diye oradan kaçarken mutluydum.
Küçüktüm, komşunun kızı bize geleceği zaman kısa pantolunumu giyip sümüklü halimle onu beklerken mutluydum.
Küçüktüm, elebaşı olduğum ortada kabak gibi dururken, ben yapmadım diyip dayak yediğim herşey için mutluydum.
Çocuklarımı(zı)n, bizim eskiden hayatımız olan sonrasında hızla değiştiğini gördüğümüz, omuzlarımızda hissedip zaman zaman ezildiğimiz ve onları peşimizde sürüklediğimiz hatta sonrasında kader diyerek kendimizi kandırdığımız onlarınsa henüz yeterince tanıyamadığı yapamadığı herşey aslında yazdıklarım. Bugün biryerlerde sürekli ölümü soluyan ve ölen bazı çocukların hiç yapamayacağı şeyler. Yazdıkça, içime oturan çocukluğum ağır geliyor
Diyorumki; bugün herşeye feryat edip, acımızı, korkumuzu veya olan tüm endişelerimizi deli gibi içimizde taşırken. Birisi çıkıp gelse tıpkı çocukluğumdaki gibi bir terennümle söylese ve öpse, geçer miydi...!
Ya da ben tüm çocukları acılarından öpsem ?
Bu sunum;
İç döküştür...
Kanamaktadır...
Susturmaktadır...
YORUMLAR
Ataya.
Bugün kötü bir kaza geçirdim. Sağ bacağım ve omuzumda ezilme ve ağrılar var..5 saat müşaade altında kaldım ve çıktım hastaneden. Kazayı söylesem kimse inanmaz..
1 ton ağırlığındaki 8 en 2 m yüksekliğindeki demir kapının altında kaldım. Baygınlık gecirmedim, kusmadım.. şuurumda yerindeydi .. Doktorun sorduğu gibi altıma da kaçırmadım. Hatta hastaneye kaldırılırken, güneş gözlüğümü istedim odamdaki çekmeceden :)
Aldığım geçmiş olsun telefonları:
- sen daha ölmedin mi?
- kardeşim bukadar cekici olma.. kapıyı da cekmişsin kendine ..pes!
- hadi iyisin, geceyi hemşirelerle gecireceksin..
- suni tenefüs lazım mı ( erkek)
- telefonuna bişi oldu mu?
Bu geçmiş olsun telefonları içerisinden birtanesini, attığınız başlıkla düşündüğümde ağrılarım gecer mi bilmiyorum ama , ömür geçmezdi bu mide bulantısı ile.:)
Kaza anındaki 4-5 saniye, ''hayatım film şerdi gibi gözümün önünden geçti derler ya! '' öyle geçti ve eski evimizde, annem başroldeydi o an..
mutluyum ölmediğim için :) Kendimi iyi hissediyorum şimdi: Özgürce evde , ''ahh ! ... off!! .. ıhh'' diyebildiğim için ve o masum öpücüğe şimdi bir cocuk kadar inandığım için.
Çocuklarımı(zı)n, bizim eskiden hayatımız olan sonrasında hızla değiştiğini gördüğümüz, omuzlarımızda hissedip zaman zaman ezildiğimiz ve onları peşimizde sürüklediğimiz hatta sonrasında kader diyerek kendimizi kandırdığımız onlarınsa henüz yeterince tanıyamadığı yapamadığı herşey aslında yazdıklarım.
Bugün biryerlerde sürekli ölümü soluyan ve ölen bazı çocukların hiç yapamayacağı şeyler. Yazdıkça, içime oturan çocukluğum ağır geliyor
Diyorumki; bugün herşeye feryat edip, acımızı, korkumuzu veya olan tüm endişelerimizi deli gibi içimizde taşırken. Birisi çıkıp gelse tıpkı çocukluğumdaki gibi bir terennümle söylese ve öpse, geçer miydi...!
Ya da ben tüm çocukları acılarından öpsem ?
Bu sunum;
İç döküştür...
Kanamaktadır...
Susturmaktadır...
Hepimizin yazılarının eksik yorumlandığını, asıl vurgulananın bir anlamda atlandığını, ''yazan'' birisi olarak ben de yaşadığımdan
yazınızın şu beni çok etkileyen kısmını yeniden yazmak istedim kopyalayıp. Öpülse de geçmez sevgili ömüryüzlüm.
Geçmez.
Suskun anlattığınız kanamalı iç döküş sunumunuzu bize okuttuğunuz için de ayrıca teşekkürler...
Bu arada, Beymen'cim her ne kadar esprili bir dille anlatmış olsan da büyük bir kazaymış anladığım kadarıyla, sana da çok geçmiş olsun, çok.
Sevgiler.
Ataya G.
Sevgili Ataya; Genel olarak öpse, öpsem geçmeyecek bunu anladım sanırım ikinci kez gelip kopyaladığınız sizin anladığınız benim aslında sustuğum bölüm için kendimizi kandırmaya devam etmek yine de iyi olur gibi geldi bana...
Sevgili Pasha__S; Galiba bu rüyalarımız yakamızı bırakmayacak ve biz hep özleyerek anacağız o günleri size yüksek leveller diliyorum...
Sevgili CeZbE; Yorumunuzdaki 1. bölümle ilgili sıkıntımı aktardım size bu anlamda tekrar özür diliyorum. Öpünce geçmesede ertelenir noktasında düşüncenize katılabileceğimi sanıyorum. Yorumunuz üzerine yanlışlıkla elimi de kesince denedim kendimi öpeyim diye ama işe yaramadı bende, sizin hissettikleriniz daim olsun...
beymen33; Adınıza üzüldüm geçmiş olsun umarım hiç bir anlamda yaşanmaz bu tür kazalar hayatınızda. Ve yorumunuzla yüzüme bıraktığınız tebessüm için teşekkür ediyorum.
TuRK_38; Ortak noktalarımız olmasına sevinsem mi üzülsem mi karar veremedim aslında, yine de kovalarken mutlu olmadığınızı ümit ediyorum :)
matbaaci34; Yaraya tuz basmaya gelmiş gibisiniz, mesleki alışkanlık olmalı sanmıyorum ama umarım bir gün her şey çocuklarımız için güzel olur..
Sayfama, aklıma kattıklarınız için çok teşekkür ediyorum.
Saygılar..
Anlatımıız yine güzel. Ama cümlelerin uzunluğu, bende, anlamı kaçırmadan bu cümlenin sonuna kadar gidebilecekmiyim :) telaşı uyandırdı.
Yazınızın teması olarak adlandırılabilecek, "Öpeyim geçsin" ya da "öpsem geçer mi" nin çağrıştırdıkları ile, kuşakları birbirini anlamaması ya da kuşak çatışmasının birbirini ne derece desteklediği konusunda da tereddüte düştüm.
Çocukların eski kuşakların yapabildiği şeyleri bugün yapamaz oluşundan üzüntü duyuyosunuz. Ama bu yaşamın diyalektiğinin gereği ve benim şahsi gözlemim, çocukların kendisinin buna hayıflanmak bir yana, bizim ne demek istediğimizi de pek anlamadıkları şeklinde. Doğaldır, insan tanımadığı, bilmediği şeyin yokluğuna üzülmez.
Ama tabi yaznızın konusu bu da değil, bunu, yazıyı acı çeken çoculara bağlamak için yazmışsınız.
Bir de ilk paragraftaki " Ben sadece sevgilime söyledim. Bu da sanırım duygusal, doyumsuz, histerik bir menfaat ilişkisi..." cümlesini anlamadım..sevgiliye "öpeyim de geçsin" demek ilişkinin duygusal, doyumsuz, histerik bir menfaat ilişkisi olması yüzünden midir? Değilse, öpeyim geçsin demekle, duygusal, doyumsuz, histerik bir menfaat ilişkisi olan aşk ilişkisi arasında böyle zorlama bağlantı kurmaya çalışmak gerekir mi?
Kaleminize sağlık.