BİRİSİ VAR ORADA....
24 Temmuz 2014, 08.59 A- A+Köyün en sonundaydı evimiz. Bahçelerin içinde ve tek başına….
yol geçerdi önünden. Geceleri kaçakçı arabalarının teker tıkırtılarını ve at kişnemelerini
duyunca ürperirdim nedense.. sonra uzaklardan bir köpek havlardı… korkardım…
henüz elektrik yoktu o günlerde. Fitili kısılmış gaz lambasının tavana vuran
yuvarlak ve titrek alevi garip bir huzur verirdi bana nedense…
aniden inen bir kırk ikindi yağmurunu bazen bahçeye bakan ama çoğunlukla yola
bakan pencereden izlerdim çocuksu duygularımla. Göz gözü görmezdi o anda..hemen
karşımızdaki yamaçtan yola doğru akan yağmur sularının açtığı yolları bir
şeylere benzetmeye çalışırdım hep…
yağmur kesildikten bir müddet sonra yağmura tarlada yakalanmış ve iliklerine
kadar ıslanmış insanların köye dönüşü başlardı. Şalvarlarının paçalarını
sıyırmış, çamur içindeki kadınların
yorgun ve bitkin halini izlerdim.
korkardım geceleri nedense
belki de o yüzden mascot marka pilli radyoyu kimseye fark ettirmeden yatağımın
içine saklardım. Herkes uykuya daldığından emin olmak için bir müddet sessizce
tavana vuran gaz lambasının titrek yansımasını izlerdim..
Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra kimsenin
duymayacağı kadar kısık sesle açardım radyoyu. Kısa dalgayı karıştırmak tuhaf
bir keyif verirdi bana nedense..
tam o anda yine bir kaçakçı arabası geçerdi evimizin yanındaki yoldan. Bahçedeki
bağlı köpeğimiz hissederdi nedense dağ köylerinden kaçak çam ağacı getiren
kaçakçıları. Havlamaya başlardı. Yine korkardım ve biraz daha açardım radyonun
sesini..
o saatlerde yalnız hissederdim kendimi, tıpkı köyün sonunda tek başına duran
yalnız evimiz gibi…
kısa dalganın bir yerlerinde bir istasyon yakalardım bazen…
Nerden yayın yaptığı belli olmayan, hangi dilden konuştuğunu bilmediğim bir
istasyon. Cızırtlı ve zayıf bir frekanstan yakaladığım istasyonda konuşan
insanı anlamaya duymaya çalışırdım
heyecanlanırdım o anda. Çocuksu yüreğimi bir huzur kaplar; aman Allahım derdim
orda birisi var.
konuşan birisi
nefes alan birisi…
ne önemi var hangi dilden konuştuğunun…..
unuturdum yalnızlığımı.
sonra keşke oda beni duysa diye geçirirdim içimden. Ve ben buradayım diye
fısıldamak isterdim o istasyonda konuşan kişiye….
aradan yıllar geçti…
uzun gece yolculuklarının bir yerinde çok uzaklarda ışıl ışıl ışıkları yanan bir
akaryakıt istasyonu gördüğümde yine aynı şeyleri hissederim..
aman allahım birileri var orda
nefes alan, yaşayan birileri..
yine unuturum yalnızlığımı.. bir an önce oraya ulaşmak için gaza yüklenirim..
ve günün olmadık bir saatinde sen gelirsin aklıma
çok önemli değildir hangi saatte geldiğin. Belki gecenin en karanlık bir
yerinde, belki de sabahın olmadık bir saatinde…
orda sen varsın derim…
nefes alıyorsun ve yaşıyorsun…
uzaktaki bir radyo istasyonu olursun benim için
yada karanlık yolun sonunda ışıl ışıl ışıkları yanan bir akaryakıt istasyonunda
bir nefes……
YORUMLAR
Çok güzeldi.
Ataya'nın yorumunda belirttiği gibi betimlemeleriniz çok güzeldi. Köyünüzü görmüş kadar oldum. Aynı hissi yıllar önce Bosnanın da betimlendiği "drina köprüsü- ivo andriç" romanını okurken tatmıştım.
Kısa dalga üzerinden uzun yolculuk için teşekkürler Turqoisee... Saygılar